Tıkanmayla kanal basıncı yükselir, bakteriler çoğalır ve karaciğer sinüzoidleri yoluyla sistemik dolaşıma geçerler. Deneysel olarak kanalda enfeksiyon olduğu hallerde pozitif kan kültürlerinin insidansı kanal içi basıncın yüksekliğiyle doğru orantılıdır.
(Charcot) triadı olarak bilinen kolanjitin semptomlan safra koliği, sarılık ve ateş titreme ile seyreder. Laboratuar bulgulan lökositoz, yükselmiş serum bilirübin ve alkalen fosfataz seviyeleridir. Safrada hakim organizma görülme sıklığına göre E.Coli, Klebsiella, Psödomonas, enterokoklar ve Proteus’tur. Bacteroides fragilis ve diğer anaeroplar (örneğin Clostridium perfdirges) uygun şekilde kültürü yapılan numunelerin %25’inde bulunabilir, bunların varlığı daha önce geçirilmiş çok sayıda safra ameliyatları (sıklıkla bir safra bağırsak anastomozu), şiddetli semptomlar ve ameliyat sonrası süpüratif komplikasyonların yüksek insidansh oluşuyla ilişkilidir. Anaeroplar hemen daima aeroplarla birlikte görülür.
Vakaların %50’sinde iki bakteri türü üretilebilir. Bakteriemi, muhtemelen, vakaların çoğunda olur ve uygun zamanlarda alınan kan kültürleri safra ile aynı organizmalan içerir. Atağın erken devresinde ultrasonografi sıklıkla teşhis için gerekli bilgiyi verir. İleri tetkikler (THC, ERCP, vs) akut tablo kontrol altına alındıktan sonra yapılabilir. Direkt kolanjiografi aktif kolanjit sırasında tehlikelidir.
Süpüratif kolanjit terimi bu hastalığın sepsis tablosunun hepatabiliyer hastalığı maskelediğii, en şiddetli formu için kullanılır. Süpüratif kolanjitin teşhise götüren beş belirtisi: Karın ağrısı, sarılık, ateş-titreme, mental konfüzyon yada letarji ve şoktur. Safra hastalığına ait belirtilerin atlanması nedeniyle sıklıkla yanlış teşhis konulur.
Çoğu kolanjit vakaları intravenöz antibiyotiklerle kontrol.edilebilir. Hafif-orta derece vakalarda sefalosporin sınıfı bir antibiyotik (örneğin sefazolin, sefoksitin) tercih edilen ilaçtır. Şiddetli yada gittikçe kötüleşen vakalarda tedaviye bir aminoglikozid ve klindamisin eklenmelidir.
Şiddetli kolanjiti olan yada antibiyotik tedavisine rağmen kolanjiti iyileşmeyen hastalarda safra kanalı acilen dekomprese edilmelidir. Çoğu durumlarda, laparotomi ve koledok kanalı eksplorasyonu gerekir fakat yaşlı hastalarda ve tedavi edilmemiş neoplastik tıkanması olanlarda kanalı cerrahi olmayan yollarla drene etmek tercih edilir. Böylelikle, hastanın genel durumu düzeldiğinde elektif olarak definitif bir ameliyat yapılması mümkün olur. Neoplastik tıkanmaya eşlik eden kolanjit safra kanalına transhepatik drenaj katateri konarak tedavi edilebilir. Kolanjiografi yapılmamalıdır çünkü bu işlem sepsisi ağırlaştırır. Koledok taşı olan hastalar acil endoskopîk sfinkterotomiyle tedavi edilebilirler. Bu cerrahi olmayan işlemler acilen ve maharetle uygulanmalıdır, eğer birkaç saat içinde başarılı olmazlarsa kanal crrahi olarak drene edilmelidir.
Laparotomi sırasında hastanın durumu istikrarsız ise dekompresan bir T tüpü konup işlem sonlandırılarak septik proses durdurulabilir. Bu durumda hasta iyileştiğinde 2. bir ameliyat gerekecektir. Hasta stabil ise cerrah tıkanmayı definitif olarak düzeltme girişiminde bulunabilir.
Akut kolanjitli hastaların yaklaşık %10′ unda acil cerrahi müdahale gerekir. Geri kalan %90’ı, antibiyotik tedavisini ve diagnostik değerlendirmeyi müteakip elektif cerrahi yöntemiyle tedavi edilirler