b.Oskültasyon: Karın oskültasyonu palpasyondan sonra yapılmalıdır. Kolik ağrısıyla eş zamanlı olarak duyulan barsak sesleri ince barsak tıkanması ve akut pankreatitte duyulur. Bunlar gastroenterit, barsak bozukluğu ve fulminant ülseratif kolitteki ağrıyla ilişkili olmayan yüksek tondaki barsak seslerinden farklıdırlar. Seyrek duyulan çınlama veya gıcırtıya benzer seslerin dışındaki sessiz bir karın geç dönemdeki barsak tıkanıklığı veya diffüz peritonite işaret eder. Bu üç örnek dışında paralitik ileus ve diğer durumlardaki değişik dinleme bulguları spesifik bir tanı için yetersiz kalmaktadır.
c.öksürme testi: Fizik muayene sırasında hastanın çok fazla ızdırap çekmesini engellemek için hasta öksürtülerek en çok ağrıyan yeri işaret etmesi söylenir. Bu yöntemle ağrılı bir yöntem olan rebound testine gerek duyulmadan periton iritasyonunun mevcudiyeti doğrulanabilmektedir. Kolik ağrısı, peritonitteki paryetal ağrıdan farklı olarak viseral ağrıdır, öksürük ve derin nefes almakla nadiren şiddetlenir.
d.Perküsyon: Perküsyon çeşitli amaçlarla yapılmaktadır. Perküsyonla hassasiyet rebound tendernes ile eş anlamlıdır; her ikisi de periton iritasyonu ve paryetal ağrıyı yansıtırlar. Organ perforasyonunda diafragma altında serbest hava toplanması karaciğer matitesini yokedebilmektedir. Distandü bir karında orta hatta yakın olarak timpanizm alınması gergin barsak ansları içinde havanın sıkışıp kaldığını gösterir. Serbest periton sıvısı ise yer değiştiren matite ile gösterile-bilmektedir.
e.Palpasyon: Palpasyon, hasta rahat bir vaziyette sırtüstü yatarken uygulanır. Bu sırada insizyonel ve periumbilikal fıtıklar kaydedilmelidir. Karındaki defans, her iki el karın kasları üstüne konup yumuşak bir şekilde bastırmakla tayin edilebilir. Eğer bu işlem doğru yapılırsa hasta için ızdırap verici olmaz. İstemli kas kasılması mevcutsa hasta ağzından derin derin soluduğu takdirde kaslar gev-şeyecektir, gerçek bir spazmda ise kaslar solunum süresince gergin ve tahta gibi sert kalacaktır. Nadir görülen nörolojik bozukluklar, renal kolik ve bilinmeyen bazı nedenler dışında yalnızca periton inflamasyonu (efferen motor liflerin refleks afferent uyarımı ile) rek-tus kasında rijiditeye neden olur.
Akut karın ile gelen bir hastada ; belki de en önemli bulgu, lokalize periton inflamasyonu gösteren hassasiyettir. Hasta öksürtüldüğü zaman ortaya çıkan hassas bölgeye en uzak mesafeden başlayıp bir veya iki parmakla bu bölgeye doğru yaklaşarak hassasiyetin şiddeti ve yaygınlığı tespit edilebilir. Hassaiyet, akut kolesistit, apandisit, divertikülit ve akut salpenjitte genellikle iyi sınırlıdır. Eğer hastada defansın eşlik etmediği diffüz bir hasssa-yet varsa gastroenterit veya diğer bazı iltihabi barsak hastalıkları akla gelir.
Komplike olmayan organ tıkanıklıklarında ağrının şiddeti ile kıyaslandığında umulmadık ölçüde ufak ve sınırları belirsiz bir hassasiyet ortaya çıkar.
Hasta başını yatak veya muayene masasından kaldırdığı zaman karın kasları gerilir ve bu sırada intraperitoneal lezyonlara bağlı derin peritoneal ağrı hafiflerken karın duvarındaki lezyonlara ait hassasiyet devam eder (ör. rektus hematomu). Karın duvarı lezyonları veya lokal peritonitte hiperestezi görülebilir fakat bu durum Herpes Zoster, spinal kök basısı ve diğer nöromüsküler problemlerde daha belirgindir.
Abdominal kitleler: Abdominal kitleler genellikle derin palpasyonla tespit edilirler. Gergin bir safra kesesi veya apendix absesi gibi hassas ve yüzeyel lezyonların sınırları genellikle belirgindir. Eğer defansın akut iltihaplı bir safra kesesini maskelediğinden şüphe edilirse sağ subkostal bölge hasta derin derin solurken palpe edimelidir. Bu sırada şiddetli ağrı nedeniyle hasta birden nefesinin tutar (Murphy belirtisi) veya diafragmanın aşağı itmesiyle safra kesesinin fundusu parmakla hissedilebilir.Daha derindeki kitleler ise karnın arka veya yan duvarına ait olup kısmen üstündeki omentum ve ince barsaklarla çevrilidir. Sonuçta palpasyonla sınırları tam olarak belli olmayan bu kitlelerden yalnızca kunt bir ağrı meydana gelir. Bu tür lezyonlara pankreatik flegmon ve aort anevrizması rüptürü örnek olarak gösterilebilir.
Bir kitle eğer direkt olarak ele gelmezse mevcudiyeti başka yöntemlerle ortaya çıkarı-labilmektedir. Perinefritik abse veya perfore Crohn enteritinin neden olduğu psoas absesi, kalça eklemi pasif olarak gerildiği veya bir dirence karşı aktif olarak flexion yaptığı zaman ağrıya neden olur (İliopsoas belirtisi). Benzer şekilde flexion halindeki uyluk iç veya dış rotasyon yaptığı zaman obturator kanaldaki barsak ansına bası olur (obturator fıtığı) ve ağrıya neden olur (obturator testi). Kosta yayında yumrukla oluşturulan hassasiyet diafragma, dalak, karaciğer veya komşu organlardaki iltihabi bir durumu gösterir. Hepatik , splenik veya subfrenik bir absede de görülebilen bu durum akut kolesistit, akut hepatit veya dalak enfarktüsünde de sıktır; kostovertebral açı hassasiyeti ise akut piye-lonefritte sık görülür.
Bu özel belirtiler her zaman aynı şekilde görülmedikleri için yalnızca anamnez ve fizik muayene bulguları arasında bağlantı kurmada faydalıdırlar.
g.Rektal muayene: Akut karın ile gelen hastalara mutlaka rektal muayene yapılmalıdır. Karında diffüz bir hassasiyet genellikle non spesifiktir, fakat tek taraflı bir rektal hassasiyet pelvik apandisit veya pelvis absesine bağlı pelvik irritasyonu gösterir. Rektum tümörü, kanlı gaita veya gaitada gizli kan (guaiac testi ile bakılır) da diğer faydalı bulgulardır.