(1) Hemolitik reaksiyonlar kan tranfüzyonlarının ciddi bir komplikasyonudur. En şiddetli reaksiyonlar AB0 uyuşmazlığına bağlıdır, ancak daha önceki transfüzyon veya gebeliği takiben olan isoimmünizasyondan kaynaklanan antikorlara bağlı ciddi hemolitik reaksiyonlar da olabilir. Semptomlar endişe, başağrısı, ateş, titreme, enjeksiyon yerinde veya sırtta, göğüste ve abdomende ağrı ve şoku içerir, ancak anestetize hastada çeşitli sahalarda kendiliğinden kanama veya vital bulgulardaki değişiklikler transfüzyon reaksiyonlarının yegane klinik belirtileri olabilirler. Transfüzyon sonrası kan sayımı hemoglobinde beklenen yükselmeyi göstermez Plazmada birkaç dakika içinde serbest hemoglobin tayin edilebilir. Hemoglobinim ve oligüri olabilir. Hadiseye neden olan antikorun kesin tanımı yapılmalıdır ve bu genellikle coombs testi pozitifken mümkündür.
(2) Allerjik reaksiyonlar transfüzyonların yaklaşık % 1 inde olurlar. Genellikle hafiftirler ve kaşınma, lirtiker ve bronkospazmla birliktedirler, ancak şiddetli ve hatta ölümcül olabilirler (Reaksiyonlar donör plazmasındaki bir protein ve hastadaki bir antikor arasında antigen- antikor etkileşiminden kaynaklanırlar. Bu reaksiyonların bazıları Ig A’ya karşı antikorla oluşurlar). Reaksiyonlar hafifse, transfüzyona dikkatle devam edilebilir. Antihistaminikler, epinefrin ve kortikosteroitler gerekebilir.
(3) Fazla miktarda kanın çok süratli transfüzyonu dolaşım komplikasyonlanyla neticelenir (yani kardiak veya solunum yetmezliği). Bu özellikle yaşlı veya debil hastalar için geçerlidir. Dikkatli monitorizasyon bu komplikasyonları önleyebilir.
(4) Anormal kanama – yani kanın massif sızıntısı – az platelet içeren fazla miktarda depo kanın transfüzyonunu takip edebilir. özellikle masif transfüzyonlarda taze kana ihtiyaç vardır. Tekrarlamak gerekirse, antikoagulan olarak ÇPP, ACD’ye tercih edilir.
(5) İnfekte vericiden viral, bakteriel spiroketal veya protozoal hastalık bulaşabilir. USA’da kanla geçen enfeksiyon hastalıklarının en yaygını (%0,5) uzun inkübasyon tipli (serum hepatit) infeksiyon hepatittir. Daha önceden verici kanın hepatit B ilgili antigeni (HBgAg) yönünden incelenmesi bu komplikasyonun insidansı ve şiddetini azaltır. Geçen diğer hastalıklar kızamıkçık, sifiliz, malaria, brusella ve sitomegolovirüs infeksiyonudur.
(6) Uygun olmayan toplama, depolama ve verilimden dolayı kanın bakteriel kontaminasyonu olabilir. Reaksiyonlar transfüzyonun erken devresinde belirirler,ciddidirler ve ölümcül olabilirler. Tedavi septik şoktaki gibidir Önlem aşikar olarak en önemli noktadır.
(7) Bilinmeyen pirojenlerin neden olabildiği “nonspesifik” febril reaksiyonlar sernptomatik tedavi ile genellikle 24 saatte yatışırlar. Diğer nedenler ekarte edilmelidir.
Hastanın serumunda antikor araştırılmasından sonra uygun kanla transfüzyonlar tavsiye edilir. Eğer uygun kan bulunmazsa, plazma genişleticiler (yani dextran) ve plazma tam kan yerine kullanılabilirler. Pressör ajanlar lüzumlu olabilir.
Bazı çalışmalar mannitol gibi osmotik diüretiklerin hemolitik transfüzyon reaksiyonunu takibeden renal yetmezliği önleyebileceğini göstermektedir. Belirgin bir reaksiyondan sonra veya oligürik hastalarda, bir test dozu olarak 12,5 g monnital (% 25 solüsyon olarak 50 mi. ampuller halinde temin edilir), 3 – 5 dakika içinde intravenöz olarak verilir; eğer dolaşım yüklenmesi işaretleri gelişmezse bu doz tekrar edilebilir. Mannitol kullanılımı sonrası tatmin edici idrar atımı 60 ml/saat veya daha fazladır. Mannitol devamlı intravenöz infüzyon halinde emniyetle verilebilir; her litre %5 – 10’luk mannitol 1 L.nor-mal tuzlu su ile değiştirilerek verilmeli ve ciddi tuz eksikliğini önlemek için 40 MEq KCI katılmalıdır. Bu çabalara rağmen oligüri gelişirse, akut renal yetmezlik olarak tedavi edilir.