INFEKTIF ENDOKARDIT TANI YÖNTEMLERİ

Başlangıçta gram-pozitif üreme saptanıp, yapılan pasajlarda bakterinin ürememesi halinde nütrisyonel varyant streptokoklar akla gelmelidir. Bu durumda pasajın uygun konsantrasyonda L-sistein veya piridoksal fosfat içeren vasatlara yapılması gerekir (1). Kan kültürlerine B6 vitamini veya sistein eklenmesi bu tür streptokokların izolasyonunu kolaylaştırabilir.

Kan kültürü alırken cilt temizliğine özel önem verilmesi gereklidir. Aksi halde normal deri florasında bulunan S.epidermidis ve difteroidler aynı zamanda İE nedeni de olabildiklerinden kültürde

üremeleri halinde tanı açısından karışıklığa neden olabilirler.

Kültür-negattf endokarditler önemli tanı problemi oluştururlar. Önceden antibiotik almamış hastalardan uygun biçimde kan kültürü alınması halinde rastlanma sıklığı % 5’ten azdır. Ancak bazı serilerde bu rakam % 30’a varabilmektedir (18). Kültürnegatif İE’in önemli bir nedeni, özellikle hiperalimentasyon uygulanan hastalar, iv ilaç bağımlıları ve prostetik kapak hastalarında nisbeten sık görülen fungal endokarditlerdir. Bu hastaların yaklaşık yarısında kültürlerde etken üretilemez. Ancak fungal endo-kardit halinde sık görülen embolik olaylarda embolektomi ile alınan materyelin özel boyalarla boyanması ve kültürü tanıda yararlı olabilir. Lizis santrifüj tekniğiyle işlem yapılan kan kültürlerinde fungus ve stafilokoklann daha yüksek oranda izole edilebileceği gösterilmiştir (19). Aynı şişede ağar ve besiyerinin bir arada bulunduğu bifazik kan kültürlerinin de (Castenada) fungus veya brucella gibi yavaş üreyen bakterilerin izolasyonunda yararlı olduğu gösterilmiştir. Bifazik vasat kullanımı sık pasaj gereğini ve dolayısıyla kontaminasyon riskini azaltmak açısından yararlıdır.

Stafilokokal endokarditlerde, stafilokokîann hücre duvarında bulunan “teichoic asif’e karşı antikorlar hastalann %95’inde saptanır. 1/4’ün üzerindeki titreler dissemine stafilokokal hastalığa işaret eder (5,20). Ancak bu testte yalancı pozitifliğin % 10 civarında olduğu akıldan çıkarılmamalıdır.

Ekokardiyografi özellikle kapaklardaki vegatasyonları gösterme bakımından yararlı bir tanı aracıdır. İki boyutlu eko M mode’a kıyasla tanı koymada belirgin derecede üstündür. 2 mm ve daha büyük vejetasyonlar eko ile görünür hale getirilebilir (21). Ancak kitlenin büyüklüğünün yamsıra akustik impedansının da görütülernenin duyarlılığı üzerine etkisi büyüktür. Kalsifiye olmuş vejetasyonların varlığı bu duyarlılığı artırır. Ekokardiyografi, özellikle aort kapağı civarındaki apse ve benzeri komplikasyon-lann, fungal endokarditlerde görüldüğü gibi büyük vejetasyonların gösterilmesinde son derece duyarlıdır. Yöntemin tanı açısından çeşitli kısıtlılıkları şu şekilde sıralanabilir:

1-     Prostetik kapak endokarditlerindeki vejetasyonların görüntülenmesi çok zordur.

2-   Duyarlılık sınırlarının çok farklı olabilmesi nedeniyle(% 50’den az-% 90’dan fazla) negatif bir sonuç IE tanısını ekarte ettirmez.

3- Uygulayan kişinin deneyimine göre sonuçlar değişebilir. Tedavi süresince kısa sürede oluşan vejetasyon

büyüklüğündeki değişikliklerin tedavi cevabı ile belirgin ilişkisi yoktur (22). Ancak yakın zamanlarda tanımlanan bir yöntemle (iki boyutlu ekokardiyografi) aktif ve iyileşmiş lezyonlan birbirinden ayıdetmek mümkün olmaktadır (23).

Göğüs röntgeni ve EKG normal bulunabilir. Ancak özellikle in-traventriküler septal apse halinde atrioventriküler ve başta sol dal bloğu olmak üzere çeşitli derecelerde ileti yolları blokları, vetrikül taşlkardisi ve fibrilasyonuna varabilen ölçüde değişik aritmiler gözlenebilir (6). Koroner arter embolizaşyonu sonucu ortaya çıkan myokard infarktüsüne ilişkin bulgular EKG ile saptanabilir. Akciğer filmi konjestif kalp yetmezliği halinde kalp büyüklüğü ve akciğerlerin durumunu gösterir. Özellikle sağ kalp endokarditle-rinde gelişen septik pulmoner emboliler multipl yama tarzında in filtrasyonlar şeklinde kendini gösterebilir.

67Ga ile myokard sintigrafisi, “mTc ile işaretli antibakteryel antikor veya 11 hn ile işaretli trombositlerle sintigrafiler sayılabilir (1).