Gomlar tek tek ya da sıklıkla multipl gruplar halinde olabilir. Dağılımları asimetriktir. Genellikle yüzeysel nodüller olarak başlarlar. Giderek derinleşir. Sessiz ve yavaş bir seyri vardır. Üzerleri enduredir. Genellikle ortalarında iyileşmenin başladığını gösteren bir skar dokusu vardır. Bir diğer formu papülloskuamöz gomlardır. Bu şekilde seyredenler psöriasis ile karışırlar. Yumrular halinde seyreden formu da diğer granülomatöz ülserlere neden olan kronik hastalıklar, tüberküloz, sarkoidosis, lepra ve derin mantar infeksiyonlarından ayırt edilmelidir. Bu histolojik inceleme ile bile oldukça zor olabilir. Ancak sifilizin penisilin tedavisine çok hızla cevap verip, iyileşmesi çok tipiktir. Ayırıcı tanı amacı ile kullanılabilir.
Gomlar iç organlarda da gelişebilir. Mide de yerleşip, malignansiler ile karışabilir. Karaciğer sık yerleştiği organlardandır. Hepatomegali, anemi, ateş ve sarılığa neden olur. Kemik sisteminde uzun kemikler, kafatası, klavikula da tutulum olabilir. Bu hastalarda tipik olarak gece ağrıları vardır. Radyolojik incelemede tutulum olan bölgelerde litik ya da sklerotik lezyonlar, periostitis görülür. Burun, damak, farinks, pulmoner parankimde sık tutulumun olduğu bölgelerdir. Burunda yerleşen gom, septal perforasyon ve yüzde şekil bozukluklarına yol açabilir.
Kardiovasküler Sifiliz: Sifiliz kardiovasküler bulguları esas olarak büyük damarlardadır. Vaso vasorumlarda oluşan endarteritis obliterans sonucu büyük damarlarda meydana gelen medial nekroz, elastik dokunun harabiyetine ve o bölgede darlık ya da genişlemelere neden olur. En sık tutulan kısımlar çıkan, aorta ve aortik arkustur. Aortitis, aort yetmezliği, anevrizma meydana gelebilir. Sakküler anevrizma en sık görülenidir. Nadiren fuziform olup, disseksiyona yol açabilir. 10 sifîlitik anevrizmadan 1 tanesi abdominal aortada olabilir. Bu bölgede varsa genellikle renal arterlerden daha yukarıdadır. Arteriosklerotik anevrizmalar ise aksine sıklıkla bu düzeyin altındadır. Nadiren koroner arterlerin ayrıldığı bölgedeki tutulum nedeni ile koroner arter ağızlarında darlık meydana gelir. Koroner yetmezlik tablolarına neden olabilir.
Kardiovasküler sifiliz 14 yaş altında sifilize yakalanan hastalarda görülmez. Bu hastaların büyük damarlarında nedeni açıklanamayan bir şekilde treponemaya karşı bir dirençlik vardır. Hastalık erkeklerde kadınlara göre daha erken ve daha sık olarak görülmektedir. Bulgular genellikle primer infeksiyondan 10 ile 40 yıl sonra başlar. Tedavi edilmeyen tüm sifiliz hastalarının yaklaşık % 10’unda meydana gelir.