Temel semptomları diğer kanserler gibi epigastrik ağrı ve kilo kaybıdır. Tanı konulduğunda tümör çoğunlukla büyük bir kitle oluşturmuştur. Midenin adenokarsinomu ile mide lenfomasını karşılaştırdığımızda, lezyonun büyüklüğü ile semptomlar arasında çok az ilişki vardır. Hastaların %50’sinde palpe edilebilir bir epigastrik kitle vardır. Gastroskopi ile yapılan biopsi ve fırça-sitolojisi %75 oranında preoperatif doğru tanı sağlar. Eğer patolojik tanı konmamışsa cerrah lezyonun büyüklüğüne bakarak yanlış olarak inoperable olduğunu düşünebilir.
Tedavide primer rezeksiyon ve evrelendirmeden sonra postoperatif radyoterapi yapılır. 5 yıllık hastalıksız yaşam oranı %50 dir. Yaşam süresi hastalığın evresi mide duvarına penetrasyonunun genişliği ve histolojik derecesi ile ilişkilidir. Çoğu nüksler operasyondan sonraki ilk iki yıl içerisinde olur. Nükslerin 2/3 ‘ünün karın dışında olması nedeni ile nüks riski yüksek olan hastaya kemoterapide yapılmalıdır.
Gastrik pseudolenfoma, çoğunlukla mukozal ülserin altında yatan, mide duvarında bir lenfoid doku kitlesi içerir. Kronik inflamasyona bir cevap olduğu düşünülüyor. Lezyon malign değildir ancak ağrı, kilo kaybı ve radyolojik çalışmalarda kitle saptanması nedeni ile malign lezyonlardan ayırd edilemez.
Tedavide rezeksiyon yapılır. Lenfomadan ayrımı örneklerin histolojik incelemesi ile yapılır. Pseudolenfomada olgun germinal merkezler vardır. Postoperatif başka tedaviye gerek yoktur.