Kalsium Antagonistleri

Kalsium antagonistleri, damarların düz kaslarına yavaş kalsium girişim önledikleri için vazodilatasyon meydana gelmesini sağlamaktadırlar. Bilindiği üzere, düz kasların kasılması intrasellüler kalsium konsantrasyonuna bağlıdır. Bu ilâçlarla yapılan monoterapide önemli sayılabilecek bir kompansatuar sıvı retansiyonunun ve taşikardinin ortaya çıkmaması ilginçtir. Koroner yetmezliği bulunan hipertansiyonlularda taşikardinin oluşmaması, bu tür antihipertansiflerin avantajını oluşturmaktadır. Diyabetik hipertandülerde de kalsium antagonistleri ilk plânda tercih edilecek antihipertansrflerdir.

Yurdumuzda bulunan kalsium antagonistleri şunlardır: Verapamil, nifedipin, nitrendipin, nikardipin, diltiazem ve fendilin. Sadece nifedipin beta blokerlerle kombine edilebilir. Buna karşılık verapamil ve diltiazem beta blokerlerle kombine edilemez, zira AV blokaj etkileri artırılmış olur.

Adsızdddd

Bu gruptaki ilâçların yan etkileri az değildir: Başağrıları, konstipasyon, pretibial ödemler, diltiazem ve verapamil’de AV blok. Pretibial ödemlerin ortaya çıkışında su retansiyonu söz konusu değildir, bunun nedeni prekapiUer dilatasyon ve kapiller basınç artışıdır.
Kalsium antagonistlerinin preparatlarını ve dozajlarını şöyle özetleyebiliriz:

Verapamil (Isoptin SR filmtablet 240 mg): Periferik vazodilatatör etki gösterir. Kalbin kasılma gücünü ve frekansını azaltır. Normal tansiyonlularda tansiyonu düşürmez, hipertansiyonlularda düşürür.

Dozaj: Günde 1 tablet kahvaltıdan 1 saat önce verilir. Gerektiğinde sabah 1, akşam 1/2 tablet verilebilir.

Yan etkileri: Başağrısı, bradikardi, halsizlik, ortostatik hipotansiyon ve empotans.

Nifedipin (Kardüat 10 ve 20 mg, Nidilat kapsül 10 mg, Adalat tablet 10 mg): Periferik vazodilatasyon yapar. Normotansiflerde tansiyonu düşürmez. “Yaşlılarda ve koroner yetmezliği bulunan hipertansionlularda tercih edilir. Küçük dozlarda beta blokerlerle kombine edilebilir. Pretibial ödemler meydana getirebildiği için birlikte diüretikler de verilmelidir.

Dozaj: Günde 3 defa 10 mg veya 2 defa 20 mg verilir. Yemeklerden birer saat önce alınmaları uygun olur.

Yan etkileri: Başağrısı, bacak ödemleri, çarpıntı, angina pektoris nöbeti.

Nikardipin (Loxen tablet 20 mg): Taşikardi yapmaz. Yaşlılardaki hipertansiyonda ve böbrek yetmezliği bulunanlarda tercih edilir.

Yan etkileri: Başağrısı, yüzde kızarma ve bacaklarda ödem.

Dozaj: Günde 2 defa 10 mg ile başlanır. Birer haftalık aralarla doz günde 2 defa 20-40 mg a kadar çıkarılabilir.

Yan etkileri: Baş ağrısı, yüzde kızarma, ayak bileklerinde ödem, bulantı, yorgunluk, deri döküntüleri, seksüel bozukluklar.
Diltiazem (Diltizem tablet 30 ve 60 mg): Aslında angina pektoris ve aritmi ilâcıdır. Hipotansif etkisi zayıftır. Taşikardi yapmaz.

Dozaj: Günde 3 defa 30 mg ile başlanır, aç karnına alınmalıdır. Gerekirse doz 3 defa 60 mg a çıkarılabilir.
Fendilin {Sensit draje 50 mg): Zayıf etkili bir koroner dilatatörüdür. Hipertansiyon tedavisinde yeri yoktur.

Felodipin (Plendil 5 mg tablet): Antihipertansif olarak geliştirilmiş bir kalsium antagonistidir. Periferik vasküler direnci düşürür. Her tür hipertansiyonda etkilidir. İyi tolere edildiği bildirilmektedir. Geçici vasküler yan etkileri (başağrısı, başdönmesi, sıcak basması, çarpıntı) olabilir. Önemli sayılabilecek tek yan etkisi premalleoler ödemdir. Günlük doz sabahları 10 mg dır. Yaşlılarda 5 mg yeter.

Kardiomiyopatiler

Romatizmal kapak lezyonu, hipertensiyon, kronik iskemik kalp hastalığı, kor pulmonale, hiper veya hipotiroidi ve benzeri gibi miyokart hastalığı yapacak herhangi bir nedene bağlanamayan kalp yetmezliği vak’aları karşısında “kardiomiyopati” olasılığı üzerinde durmalıdır. Nedeni belli olmayan karbudiomiyopatilere “Primer kardiomiyopatiler”, nedeni belli olanlara ise “Sekonder kardiomiyopatiler” denmektedir.
Kardiomiyopatilerde miyokardın kasılma gücü azalmıştır. Çabuk yorulma ve nefes darlığı vardır. Bazı formlarında kalp genişlemiştir. EKG de ritm ve ileti bozuklukları bulunur. Ekokardiografi tanı koydurucudur.                               5555555555555555

Primer kardiomiyopatileri 3 e ayırmaktayız: Konjestif (dilatatif), hipertrofik ve restriktif kardiomiyopatiler.
30-60 yaşlar arasındaki erkeklerde görülür. Genç erkeklerde belli bir neden olmadan kalpte ritmus bozuklukları gösteren bir kalp yetmezliği tablosu ortaya çıkarsa bu olasılık düşünülmelidir. Hastalık ilerleyici karakterdedir. Bunlarda sistolik kasılma yetersizdir. Sol ventrikül genişlemiştir. Uzun bir süre asemptomatik kalırsa da sonunda pompa yetmezliği başlar. 3. ve 4. kalp sesinin duyulması, staz akciğeri bulgularının ortaya çıkması bu tanıyı hatıra getirmelidir. Zamanla fonksiyonel bir mitral yetmezliğine ait sistolik sufl duyulmağa başlar. EKG de Q dalgaları görülmesi infarktüsü düşündürebilir. Ayrıca her türlü bloklara rastlanabilir. Kalp apeksi medioklaviküler çizgide geniş bir alanda palpe edilir; sol parasternal bölgede pülzasyonlar göze çarpar. Ortopne ve siyanoz gelişir. Terminal dönemde kardial kaşeksi meydana gelir. Röntgende sol kalp dilatasyonu dikkati çeker. Daha sonraları bütün kalp dilate bir görünüm alır. Aort veya mitral konfîgürasyonu bulunmaz. Ventriküller ileri derecede genişlemiştir ve ejeksiyon fraksiyonu azalmıştır. Enddiastolik ventrikül basıncı artmıştır. Ekokardiogramda kalp boşluklarının dilate olduğu, ventrikül duvarı hareketlerinin belli belirsiz hale geldiği ve ejeksiyon fraksiyonunun azaldığı saptanır. Koroner arterler tamamen normaldir.

Prognoz: Kötüdür. Semptomların ortaya çıkmasından sonra sürvi sadece 2 yıl kadardır. Kalp yetmezliğinin tedavi edilmesiyle sürvi 5 yıla kadar uzatılabilmektedir.

Tedavi

Yatak istirahati: En etkili tedavi sayılır. Aslında bu hastalığın kesin bir tedavisi yoktur.

Kalp yetmezliğinin tedavisi: Kalp glikozitleriyle ve diüretiklerle yapılır. Kalp yetmezliği tedavisi bölümüne bakınız.
Antikoagülan tedavi: Embolik fenomenlerin profilaksisi için yapılmalıdır. Heparin (Liquemine) ile başlanır ve varfarin ile (Coumadin) devam edilir.

Kalp transplantasyonu: Mümkün olduğu takdirde en iyi tedavi şeklidir.

Kalp Krizi

Bu aynı zamanda, kardiyak arreste (kalp durmasına) neden olan kalp ritmi bozukluklarına da neden olur. Tıkanıklık 3 saat içinde açılmazsa, kalbin kandan mahrum kalan kısmının %90’ı ölebilir. Kalp kasının bir kısmının ölmesi kalp krizi olarak adlandırılır. O 3 saatlik zaman dilimi esnasında kalp kası henüz ölmemiştir. Eğer kandan mahrum kalmasına neden olan tıkanıklık ortadan kaldırılabilirse zamanla normal fonksiyonunu (işlevini) yerine getirmesi tekrar sağlanabilir.

kriz

Tıkanmış bir koroner arteri açmaya çalışmada kullanıla¬bilen çeşitli teknikler vardır. Bunlar “reperfüzyon” teknikleri (“perfüzyon” kan akışı, “reperfüzyon” da kan akışının yeniden sağlanması anlamına gelir) olarak adlandırılır ve hayat kurtarabilirler.Bu nedenle, bir kalp krizinin ilk belirtileri görülür görülmez tıbbi yardım almaya çalışmak son derece önemlidir.

SEMPTOMLAR
Kalp krizinin tipik semptomları, anjinarınkilere benzer fakat daha şiddetli ve daha uzun sürelidir. Genellikle sıkıştıran ya da yanma yapan bir ağrı ya da göğsünüzün ortasında kötü (berbat) bir baskı hissedersiniz. Bu ağrı, boynunuza, çenenize, omzunuza, kolunuza ya da sırtınıza yayılabilir.

Daha nadir olarak, bir kalp krizi, daha çok hazımsızlığa benzer bir hisse neden olabilir, karnınızın üst kısmının ortasında bulantı, sızı yapan bir his duyarsınız. Büyük bir güçsüzlüğe ya da bayılmak üzereymişsiniz gibi bir hisse neden olabilir.

TANISAL TESTLER
Bir kalp krizinden şüphelenildiğinde. doktor öncelikle kan basıncınızı (tansiyonunuzu) ve kalp hızınızı ölçecek ve kalbinizin ne derece efektif çalıştığına dair bir fikir edinmek için kalbinizi ve akciğerlerinizi dinleyecektir. Kalp krizi teşhisi semptomlarınıza, fiziksel tetkikinize, elektrokardiyograma ve kalp kası enzimleriniz için yapılan kan testlerine bağlıdır.

Elektrokardiyogramlar
(EKG’ler) kalp kası hasarlarını gösterir ve kalbin bir tarafındaki tüm duvar boyunca devam eden hasarı (Q dalgası kalp krizi) ayırt edebilir. Yeni bir Q dalgası gösteren bir EKG, kalp krizinin güçlü bir kanıtıdır. Q dalgası göstermeyen bir kalp krizini gösteren bir EKG’yi yorumlamak daha zordur.

EKG, potansiyel olarak tehlikeli olan kalp ritmi bozukluklarını ve bir kalp krizi esnasında oluşabilen anormal kalp bloğunu da gösterebilir.

Kardiyak enzim testleri, kalp kası dokusu hasar gördüğünde kana boşaltılan belirli kardiyak enzimlerin varlığını belirler (saptar). Kalp hasarı tespit etmek için en sık olarak aranan iki enzim troponin ve keratin kinaz MB’dir. Troponin, bir kalp krizinden 4 saat sonra kanda saptanabilir; keratin kinaz MB 12 ila 24 saat sonra en yoğun düzeyde bulunur.

Göğüs ağrısı mevcut bulunan ve EKG’sinde Q dalgası kalp krizi görülmüş olan kişilerin kardiyak enzimlerini ölçmek, zaten kesin olan bir teşhis hakkında sadece daha fazla bilgi sağlar. EKG’de Q dalgası görülmediğinde teşhis yaparken kardiyak enzimler çok önem kazanmaktadır. Keratin kinaz MB enzimi ölçümleri aynı zamanda kalp kasının ne kadannın hasar gördüğünü belirlemede de faydalıdır çünkü daha çok hasar genellikle daha yüksek keratin kinaz MB enzimi düzeyine yol açar.

Ekokardiyogramlar bir kalp krizinde meydana gelen efektif bir şekilde pompalama yapmayan kalp duvarı parçalarını göstermekte bazen faydalıdır. Ekokardiyagramlar, kalp krizi konjestif  kalp yetmezliğine neden olduğunda, kalp krizinin kalbin genel pompalama kabiliyetini ne derece kötü etkilediğini ve kalp kapakçıklarının görevlerini doğaı şekilde yerine getirip getirmediklerini belirlemede de yaralı olabilir.

TEDAVİ SEÇENEKLERİ
Muhtemelen, daha çok hemşire ile doktorun ve durumunuzu gözlemlemek ve acil durumlara müdahale etmek için daha çok aletin bulun duğu bir yoğun bakım ünitesine (ya da kroner bakım ünitesine) yerleştirilirsiniz.
Bir kalp krizinden sonraki ilk birkaç gün, yatak istirahıtına ve tehlikeli ritimlerin oluşmadığından emin olmak için kalp atışınızın sürekli olarak gözlenmesine gerek duyabilirsiniz.

Eğer şoktaysanız ya da konjestif kalp yetmezliğiniz varsa, sürekli olarak kan basıncınızın (tansiyonunuzun) ölçülmesi için kolunuzdaki bir artere bir kat eter yerleştirilmesi gerekebilir. Ürettiğiniz idrar miktarını ölçmek için mesanenize bir kat ater ya da belki, kalbinizin ne derece etkili pompalama yaptığını ölçmek için boynunuza bir kat eter takılması gerekebilir.

Şunlara da gereksinim duyabilirsiniz:
■ Oksijen

■ İntravenöz nitrogliserin Bu ilaç, anjina ağrınızı rahatlatmak ya da hasar görmüş kalp kasına kan akışını iyileştirmek için kullanılabilir.

Heparin ve aspirin Bu kan sulandırıcı ilaçlar, hastalıklı kan damarlannda yeni kan pıhtılarının oluşumunu önlemeye yardımcı olmak için kullanılır. Tirofiban olarak adlandırılan daha yeni bir kan sulandırıcı ilaç, heparin ve aspirine eklendiğinde, daha fazla fayda sağlayabilir. Q dalgası meydana gelmeyen bir kalp krizi geçiren kişilerde, enoksaparin olarak adlandırılan yeni bir kan sulandırıcı ilaç heparinden daha iyi sonuçlar verebilir.

■ Beta blokerler Bu ilaçlar, kalp çok fazla çalışmak zorunda kalmasın diye kalp hızını yavaşlatmak ve kalp ritmi bozukluklarını önlemek için kullanılır. Kalp krizinden sonraki aylarda kalp hastalığından ölme riskini azaltırlar.

■ Anjiyo tansin dönüştürücü enzim inhibitörleri Eğer kalp krizinden sonraki ilk 36 saat içinde bu ilaçlara başlanırsa, bu ilaçlar kalbinizin daha az çalışmasına yardımcı olur ve özellikle büyük (majör) bir kalp krizi geçirdiyseniz, sonraki 30 gün içinde ölme riskinizi azaltır.

■ Trombolİtik tedavi Bir kalp krizinden sonra genellikle 4 ila 7 gün arasında hastanede kalmanız gerekir. Tam olarak ne kadar süre hastanede kalacağınız, krizin şiddetine ve herhangi bir komplikasyonun meydana gelip gelmediğine bağlıdır.

Hastanede yattığınız sürece doktorlar, kalbinizin fonksiyonunu ne derece iyi yerine getirdiğini ve başka bir kalp krizi geçirme riskinizin ne kadar olduğunu değerlendirmek için testler yaparlar. Kalbinizin kuvveti ve fonksiyonu, kalp kasının nerelerde hasar gördüğünü belirlemek için bir ekokardiyogramla ölçülebilir.

Herhangi bir anormal kalp ritmi olup olmadığını görmek için , gözlemlenirsiniz. Ayrıca, başka invaziv testler yapılmadan hastaneden çıkmanızın güvenli olup olmadığını görmek için normal efor testinden daha az yorucu olan bir efor testinden de geçirilirsiniz.Efor testi herhangi bir sorun olduğunu gösterirse ya da kalp krizinden sonra dönem dönem anjinanız olursa, sonraki adım koroner arter hastalığınızın şiddetini belirlemek için kalp odacıklarındaki ve büyük (majör) kan damarlarındaki basıncı ölçmek için kardiyak kateterizasyon yapılmasıdır.

Eğer soaın; kan akışını kayda değer bir derecede önleyen bir arterdeki stenoz (daralma) ise, daman açmak için balonlu ya da muhtemelen stentli anjiyoplasti kullanılabilir. İki ya da daha fazla damar söz konusu olduğunda ya da kalp kasının büyük bir kısmını besleyen kan tehlike altında olduğunda, bu alana kan akışını yeniden sağlamak için muhtemelen bypass ameliyatı önerilecektir.

İlaçlar da bir kalp krizinden sonra hayatta kalma olasılığınızı arttırmaya yardımcı olabilir. Bu ilaçlardan biri, başka bir kalp krizi geçirme olasılığınızı %31 oranında azaltan aspirindir, Varfarin olarak adlandırılan bir diğer güçlü kan sulandırıcı de benzer sonuçlar doğurmaktadır fakat izlenmesi zor olduğundan ve kanama yapma riskinden dolayı sıklıkla kullanılmaz (nadiren kullanılır).

Kolesterol düzeyiniz ortalamanın üzerindeyse, etkili (güçlü) kolesterol düşürücü ilaçlar  Özellikle kalbin pompalama kabiliyetinin tehlike altında olduğu vakalarda, ACE inhibitörleri gibi, beta blokerler de hayatta kalma olasılığını arttırmaktadır. Bu ilaçlar, Yüksek Kan Basıncı (Tansiyon) için Doğru İlacı Seçme bölümünde tartışılmıştır.
Bir kalp krizi geçirmişseniz, başka bir kalp krizi daha geçirme ve (vaktinden önce) ölme riskiniz daha yüksektir. Ancak, yaşantınıza ve yaşam tarzınıza dikkat ederseniz, hastaneden çıktıktan sonra iyileşme olasılığınızı büyük derecede arttırırsınız.

Merkezi Etkili Antiadrenerjik İlaçlar

Hipertansiyonda adrenerjik aktivitenin arttığı, bu aktivite önlendiğinde de arter basıncının normale düştüğü bilinmektedir. Eskiden periferik ganglion blokajı yapan preganglioner adrenolitik ilâçlar (hekzametonium v.s.) kullanılırdı. Ortostatik hipotansiyon ve ona bağlı travmatik lezyonlara neden oldukları için terkedilmişlerdir. Bugün kullanılmakta olanlar ise santral etkili olan adrenolitik ilâçlardır:
Klonidin (Catapres tablet 0,15 mg, Litansin tablet 0,075 mg): Alfa-2 adrenerjik agonistidir. Böbrek yetmezliği ile birlikte olan hipertansiyonda etkilidir. Dozaj: Günde 0,075 mg ile başlanır. Gerektiğinde doz artırımı yapılarak yavaş yavaş günde 3 defa 0,075 mg’a kadar çıkılır.

Yan etkileri: Ağız kuruluğu, yorgunluk, ekzantemler, parotis ağrısı. Klonidin eski değerini kaybetmiş bulunmaktadır.

uuukkk

Alfa-metildopa (Aldomet tablet 250 mg, Alfamet tablet 250 mg): Dekarboksilaz enzimini inhibe edereknoradrenalin sentezinde blokaj yaratır. Ayrıca santral sinir sisteminde alfa-2 adrenerjik reseptörleri uyarır, yani alfa-2 agonisti olarak etki yapar. Böylece sempatik tonusu ve periferik direnci azaltır. Renin salgılanmasını da azaltır. Böbrek kanlanmasını azaltmadığı için, böbrek yetmezliği bulunan hipertansiyonlularda kullanılacak ideal bir antihipertansiftir. Bazı yan etkileri önem taşır. Bu nedenle kullanımı kısıtlıdır.

Dozaj: İlk gün yarım tablet verilerek hastanın âllerjik reaksiyon gösterip göstermeyeceği incelenir. Ertesi günden itibaren 2 defa 1 tablet verilir ve bir haftalık bir tedaviyle yeterli sonuç alınamazsa doz günde 3 defa 2 tablete kadar yükseltilebilir.

Yan etkileri: Depressiyon, âllerjik ateş, karaciğer bozukluğu, diyare, empotans, ağız kuruluğu, somnolans, başağrısı, korkulu rüyalar, akkiz hemolitik anemi, zihinsel konsantrasyon güçlüğü, libido azalması, ortostatik hipotansiyon, ejakülasyon güçlüğü gibi.

Guanfasin (Estulic tablet 1 mg): Santral adrenolitikler grubundan olan bu ilâcın yan etkileri azdır. Tek doz kullanılır. Su retansiyonuna yol açmadığı için kalp yetmezliği bulunan hipertansiyonlularda da verilebilir. Taşikardi yapmaz. Etkisi, alfa-metildopa’nınkine eşittir.

Dozaj: Gece yatarken 1 tablet verilir. Gerekirse doz 2-4 tablete kadar artırılabilir. Yan etkileri: Ağız kuruluğu ve hafif sedasyon, bradikardi. AV ileti bozukluğu bulunan hastalara verilmez.