Varisli Toplardamarlar

Variköz (varisli) venler (toplardamarlar), verilerde (toplardamarlarda) bulunan bir takım küçük, tek yönlü kapakçıkların yetmezliğinden kaynaklanır. Bu kapakçıklar, kanın yer çekimi tarafından ayaklara doğru geri çekilmesini önler. Kalp pompalama yaparken, bu kapakçıklar kanın geçmesi için açılır ve sonra kanın geri akmasını önlemek için kapanır.

Bu kapakçıklardan bir tanesi işlevini düzgün olarak yerine getirememeye başlarsa, kan bu kapakçıktan sızıntı yapar ve altındaki kapakçığın üstünde birikir. Bu, alttaki kapakçığın üstündeki venin (toplardamarın) çıkıntı yapmasına neden olur.

Bu ven (toplardamar) sonunda o kadar genişler ki deri yüzeyinden görülebilir bir hal alır. Birçok variköz (varisli) venin (toplardamarın) bulunduğu bir bacak da bir miktar şişer çünkü çıkıntı yapan verilerde (toplardamarlarda) bulunan kandaki sıvı, venlerin (toplardamarların) çevresindeki dokuların içine sızmaya başlar.

Varisli Toplardamarlar İçin Skleroterapida görülen variköz (varisli) venlerin (toplardamarların) yaygın bir sebebi gebeliktir. Fetusun ağırlığı ve boyutu, pelvisteki (leğen bölgesindeki) venlere (toplardamarlara) baskı yaparak bacak venlerindeki (toplardamarlarındaki) kapakçıkların zayıflamasına (güçsüzleşmesine) neden olabilir.

Variköz (varisli) venlerin (toplardamarların) gelişmesine meyilli olmak, kapakçıklardaki ya da ven (toplardamar) duvarındaki genetik bir bozukluktan kaynaklanabilir. Derin ven (toplardamar) trombozunu kapakçıklara verdiği hasar da variköz (varisli) venlere (toplardamarlara) yol açabilir.

SEMPTOMLAR
Variköz (varisli) venlerin (toplardamarların) semptomları genellikle bacağın alt kısmında kunt bir ağrı, ağırlık, kramp ya da şişme olarak betimlenir. Duyulan rahatsızlık sıklıkla ayakta kalınan bir günün ardından kötüleşir (artar).Diğer komplikasyonlar; renk değişikliği, iltihaplanma ve veni (toplardamarı) saran deride gelişebilen kanama yapan yaralardır. Şişmiş venlerde (toplardamarlarda) pıhtılar da oluşabilir.

TEDAVİ SEÇENEKLERİ
Kişisel bakım önlemleri
Variköz (varisli) ven (toplardamar) tedavisi, alt ekstremitelerde kanın birikmesini önlemek için koruyucu önlemler almakla başlar. Ayak bileğinizden dizinizin hemen üzerine kadar bacağınızı sıkıca saran varis (destek) çoraplar için ölçünüz alınır. Bu çoraplar, venleri toplardamarlan) sıkıştırarak kanın kalbe doğru geri itilmesine yardımcı olur. Bu çorapların etkisini en fazla göstermesi için her sabah kalkar kalkmaz bu çorapları giyiniz. Elastik varis (destek) çorabının altına naylon bir çorap giymek bazen varis (destek) çorabının kayarak daha kolayca giyilmesine yardımcı olabilir.

Bacağınız kayda değer ölçüde şiştiyse, ayak bileklerinizi her gün iki kez 30 dakika süreyle kalp seviyenizin üzerine kaldırınız. Bu, şişmeyi çarpıcı bir şekilde azaltacaktır. Bunu, elastik çorapları giymenin yanı sıra yapınız.

Variköz (varisli) ven (toplardamar) semptomlarını kontrol etmede egzersiz de önemlidir. Baldır ve uyluk kaslarının hareketi, kanın yukarı kalbe doğru pompalanmasına yardımcı olur. Suyun basıncı aynı elastik çoraplann yaptığı gibi venleri (toplardamarlan) baskılayacağından, yüzme ideal bir etkinliktir (aktivitedir). Kilo vermek de bacaklar üzerindeki basıncı azaltarak semptomların hafiflemesine yardımcı olacaktır.

Variköz (varisli) venleriniz (toplardamarlarınız) mevcutsa, cilt hijyeni konusunda özellikle titiz davranınız. Şişmeden dolayı gerginleşen bölgelerde cildiniz kolayca kuruyabilir ve kaşıntı yapabilir. Kaşıma, yaralara ya da bir deri enfeksiyonuna (selülit) yol açabilir.

İyi bir nemlendirici cilt kremi, bu sorunun giderilmesine yardımcı olabilir. Lanolin ya da el kremi kullanınız; daha az etkili olan saf vazelin kullanmaktan kaçınınız. Cerrahi uygulamalar Variköz (varisli) venleri (toplardamarları) yok etmek için birkaç tedavi şekli mevcuttur. Skeloterapi, küçük venlerdeki varislere (toplardamarlara) bir maddenin enjekte edildiği bir işlemdir. Bu, temelde estetik bir uygulamadır. Estetik sonuç bazen iyi olmasa da; küçük, dilate (genişlemiş) damarlar lazerle de tedavi edilebilir.

Variköz (varisli) bir ven (toplardamar) işlevini zaten kaybetmiş olduğundan, etkilenen ven (toplardamar) alındığında bacaktaki kan akışı kötüleşmez.Ancak, variköz (varisli) bir veni (toplardaman) almadan önce cerrahınız, derin ven (toplardamar) sisteminde pıhtıların olmadığından emin olmak isteyecektir. Derin verilerde (toplardamarlarda) pıhtılar varsa, yüzeysel venler (toplardamarlar) pıhtı etrafında kan dolaşımını sağlıyor olabilir ve bunlara striping yapmak, bacaklarınızdaki şişmeyi kötüleştirebilir (arttırabilir).

Bağırsak Tıkanması ( louis )

Bunun sonucunda, gaz ve dışkılar bağırsakta birikir. Bağırsak tıkanması genellikle, karın ameliyatından, yaralanmalardan, karın çeperinin enfekte olmasından, pankreatitten, bağırsaktaki kan akışının durmasından, ilaçlardan ya da uyuştum maddelerden dolayı oluşan bir hastalıktır.Bağırsak tıkanmasının ana belirtileri karında şişlik ve rahat sizliktir. Düşük oranlarda kusma meydana gelebilir. Doktorunuzun fiziksel muayenesi sonucunda teşhis oluşabilir. Ama röntgenler durumu daha iyi gösterecektir.

13

İleustan kaynaklanan tıkanma, biriken basıncın hafifletilmesi için ağızdan ya da burundan bir tüpün bağırsaklara sokulmasıyla tedavi edilir.

Trombositer Hemorajik Diyatezler ve Tedavi Yöntemi

AKUT MORBUS WERLHOF

Burada bir immuntrombositopeni söz konusudur. Toksik maddeyle temastan veya bir enfeksiyondan 5-10 gün sonra ortaya çıkar. Bu hastalığa “İmmun trombositopenik purpura” ve kısaca İTP denir. Bakteri toksinleri veya ilâçlar vücuda girdikten sonra bir plazma proteini ile birleşerek antikor oluşumuna yol açar. Antikorun FC fragmanı trombositlerin C3 reseptörüne bağlanır. ITP genellikle trombosit sayısı 25 000 in altına düştüğünde belirgin hale gelmektedir.

Etioloji: Kızamıkçık, kızamık, kabakulak, çiçek ve solunum yollarının viral enfeksiyonları en sık rastlanan nedenlerdir.

En sık olarak karşımıza, çıkan ITP etkeni ilâçlar ise şunlardır: Altın, heparin, kinidin, sülfonamid indometasin, furosemid, rifampisin, difenilhidantoin, simetidin, İNH, nitrofurantoin, barbitürat, ampisilin, bleomisin v.s.

Klinik tablo: Birden bire ortaya çıkan peteşiler, purpura, epistaksis, mukoza kanamaları, hematüri ve gastrointestinal kanamalarla kendini belli eder. Enfeksiyon geçtikten veya toksik maddenin alımına son verildikten itibaren 10-60 gün içinde tüm belirtiler kaybolur.

mm4

Tedavi

Kortikosteroidler: En çok kullanılan İTP ilâcıdırlar.

Dozaj: Prednizolon (Codelton, Deltacortril) günde 2 mg/kg ile başlanır ve 15 gün ayni doz verilir. Daha düşük dozlarla cevap alınamaz. Tedavinin 3.-4. günü trombositler görülmeye başlar ve günden güne çabucak artar. 200 000 civarına ulaşıldıktan sonra prednizolon dozu azaltılarak kesilir.

Splenektomi: Kortikosteroid tedavisine yanıt vermeyen vak’alarda splenektomi için hazırlık yapılır. Elde bol miktarda taze kan bulundurulur. Dalak çıkarıldıktan sonraki 2 saat içinde trombositler artmaya başlar ve 2 gün içinde normal düzeye ulaşır. Daha üst sayılara çıkarsa (700 000 den sonra) tromboz profilaksisi yapılmalı ve bu amaçla heparin (Liquemin) kullanılmalıdır. Splenektomiden 2 ay sonra yeniden trombositopeni gelişecek olursa o takdirde sekonder dalak varlığı araştırılmalı ve bulunursa çıkarılmalıdır. Bu inceleme için eritrositlerde Heintz cisimcikleri aranmalı ve komputer tomografik olarak dalak loju incelenmelidir.

İmmunglobulin tedavisi: 1981 den beri intravenöz immunglobulin teda-visi kullanılmaktadır. Akut İTP vak’alarında olduğu kadar kronik İTP’lerde de endikedir.

Preparat: Sandoglobin 1 g, 3 g, 6 g.

Hormonal Hastalıklar

Pozitif ve negatif geri beslenim

Bir hormonun bir bez tarafından üretimi, hem pozitif geri-beslenim hem de negatif geri-beslenim süreci boyunca çeşitli kimyasal sinyaller tarafından tetiklenir.

Yemek yediğinizde, şeker kana ince bağırsaklar tarafından emilir ve vücut boyunca enerji için şekere ihtiyacı olan hücrelere taşınır. Şekeri kandan hücrelere taşımak için kanda ayrıca hormon insülini olmak zorundadır.Yemekten sonra yükselen kan şekeri seviyeleri pankreasın sına neden olur. Şeker yemekten emildiğinde hücrelere girmek için kandan ayrılır, düşen kan şekeri seviyesi pankreasın insülin üretimini durdurma nedenidir.

Böylece, yükselen kan şekeri seviyesi insülin üretimini arttırır, düşen kan şekeri seviyesi ise insülin üretimini azaltır. Bu pozitif geri beslenim örneğidir; kandaki bir madde seviyesi ne kadar fazlaysa hormon üretimi de o kadar artar.

Bir başka geri-beslenim örneği daha vardır. Kanda her zaman belirli bir seviyede tiroid hormonuna ihtiyaç vardır. Hipotala musu çağıran beyin merkezi tiroid hormonunun ne zaman gerekli seviyenin altına düştüğünü algılar. Daha sonra hipotalamus tirotropin salgılatıcı hormon (TSH) adı verilen hormonu üretir. TSH beyindeki hipofiz bezine gider, hipofızin tiroid-uyarıcı hormon (TUH) olarak adlandırılan, tirotropin olarak da bilenen bir başka hormonu serbest bırakmasına neden olur.

TUH, tiroid bezine gider ve onun tiroid hormonu üretmesi için komut verir. Tiroid hormonu seviyesi, gerekli olan seviyenin üstüne çıktığında, hipotalamus onu algılar ve TSH üretimini azaltır. Bu negatif geri-beslenim örneğidir; kandaki tiroid seviyesi ne kadar fazlaysa hormon üretimi o kadar azalır.

Hormon ve hormon reseptörü: Anahtar ve kilit modeli Bir hormon bir hücreye ne yapması gerektiğini nasıl söyler? Mesela insülin, hücrelerin şeker alması gerektiğini nasıl söyler? Hormonlar hücrenin dışında yer alırlar ve hücrenin merkezindeki, hücreyi yöneten çekirdeğe yapılması gerekenin mesajını iletmek zorundadırlar.Hücre yüzeyinden dışarı uzanan parçalara reseptör denir ve bunlann bir kısmı hücrenin içinde yer alır. İnsülin reseptö¬rünün dışarıdaki parçası sadece insülinin yerleşmesi için uygundur (ve birkaç tane yapıca insüline benzeyen hormonun).

Kilide yerleşen anahtar gibi insülin, reseptörüne bağlanır ve onu etkin kılar. İnsülin reseptörü etkinleştiğinde, hücre çekirdeğine mesajı iletecek kimyasal sinyal kaskad’mı (cascade) harekete geçirir ve çekirdeğin şekeri hücre içine alıp kullanmasını sağlar.

Hipotalamus: Yönetici bez

Tiroid hormonunun nasıl yapıl dığının tanımı, hipotalamusun oynadığı anahtar role bir örnektir. Hipotalamus beynin derinliğine yerleşmiş olan ve bir sürü hormonun üretimini kontrol eden bir bezdir. Hipotalamusun çalışma mantığı, aynı zamanda hormonların bir kaskat şeklinde nasıl çalıştığına örnek teşkil eder.

Örneğin, hipotalamus hipofiz bezini uyarır o da diğer hormonların çalışmasını kontrol eder. Hipotalamus limbik sistemin bir parçasıdır ve duygularla, kan basıncı, kalp hızı, solunum sayısı ve vücut ısısı gibi hayati fonksiyonların kontrolüyle yakından ilişkilidir

İnsülinin diyabet tedavisinde kullanılması, hormon yetersizliklerini tedavi etmek gibi hayat kurtarıcı keşiflere bir örnektir. Tiroid hormonu ciddi hormon yetmezliği çeken bir çok insanın hayatını kurtarmış ve daha az yetmezliğe sahip birçok kişinin de normal bir hayat yaşamasına yardımcı olmuştur. Estrojen ve progesteron; menopoz semptomlarını rahatlatmakta ve osteoporoz ve koroner arter hastalığının engellenmesinde kullanılmaktadır.

Bu bölümde bahsedilen hormonal problemler çoğunlukla hormon üreten bezlere göre gruplanmıştır. Birincil b doktorunuz bir çok hormon problemine tanı koyup çözümünde yardımcı olabilir. Daha karmaşık sorunlar, hormon rahatsızlıkları uzmanı olan bir endokrinologa yönlendirilmelidir.

Kas Erimesi

Bilim adamlan, bu hastalığı tedavi etmek için gen tedavisi kullanmaya çalışmaktadırlar. Eğer bir kadınsanız ve ailenizde (birkaç kişide) Duchenne distrofisi varsa, hamile kalmadan önce genetik danışma almayı düşününüz. Testler, bu geni taşıyıp taşımadığınızı ortaya koyabilir. Eğer bu geni taşıyorsanız, erkek bir fetusun (ceninin) etkilenme olasılığı %50′dir. Ebeveyn testleri , fetusun (ceninin) etkilenip etkilenmediğini belirleyebilir.

Kas erimesi, kasların giderek zayıflaması ve işlevini yitirme­sine neden olan ve nadir görülen genetik bir rahatsızlıktır. Kas erimesi türleri arasında Duchenne kas erimesi en sık rastlanandır ve sadece erkeklerde görülür.

Bazı türleri doğumda şiddetlidir ve erken ölümlere neden olabilir. Diğerleri ise on yıllarca yavaş ve ilerleyen bir seyir izler.

Kadınlar bu hastalık genini taşırlar ve bu geni erkek çocuklat ve kan testleri yapabilir.
Ayrıca çocuğunuza böbrek biyopsisi yapılması da gerekebilir.

Yüksek kan basıncını izlemek ve tedavi etmek için bazen hasta­neye yatırılması gerekir. Böbrek iltihabı ve nefrotik sendromu olan çocuklar enfeksiyona ve şişmeden kaynaklanan nefes alma sorunla­rına daha meyillidirler.

Tedavi hastalığa neden olan duruma göre değişiklik gösterir. Nefrotik sendromda çocuklara az tuzlu, yüksek proteinli bir diyet verilebilir. Ayrıca vücuttan sıvıyı atmak için idrar sökücü ilaçlar ile iltihaplanmayı azaltmak için kortikosteroid ilaçlar da kullanılabilir.

Böbrek iltihabının türüne bağlı olarak kortikosteroid ve immunosüpresif ilaçların da dahil olduğu farklı tedaviler uygula­nabilir. Damar yolundan protein replasmanı yapılması da gereke­bilir. Çocukların büyük çoğunluğu tamamen iyileşirler.

Tedaviye rağmen bazı çocuk­larda böbrek yetmezliği görülebilir. Çocuğunuz kortikosteroidlere cevap vermezse ya da bu rahatsızlık sık sık nüksederse diğer ilaçlarla tedavi ya da böbrek nakli de gerekebilir.

Kas erimesi, kasların giderek zayıflaması ve işlevini yitirmesine neden olan ve nadir görülen genetik bir rahatsızlıktır. Kas erimesi türleri arasında Duchenne kas erimesi en sık rastlanandır ve sadece erkeklerde görülür. Bazı türleri doğumda şiddetlidir ve erken ölümlere neden olabilir. Diğerleri ise on yıllarca yavaş ve ilerleyen bir seyir izler.
Kadınlar bu hastalık genini taşırlar ve bu geni erkek çocuklarının yarısına bulaştırırlar. Taşıyıcı olup olmadığınız kan testi ile anlaşılır. Doğum öncesi testler ceninin etkilenip etkilenmediğini ortaya çıkarır.

SEMPTOMLAR

Hastalık genellikle 5 yaşından önce belirgindir; yeni yürümeye başlayan bir çocuktaki kas zayıf­lığı; belirgin bir koordinasyon eksikliği, sakarlık, yürüyememe ya da merdiven çıkamama ve kolları başın üzerine kaldırmada zorlanma gibi birkaç şekilde kendini gösterir. Solunum kasları zayıfladığından, pnömoni (zatürreee) gibi göğüs enfeksiyonları genellikle oluşur. Çoğu vakada, müsküler distrofi (kas erimesi) giderek omurga ve kasları deforme eder ve ergenlik dönemine gelindiğinde bu erkek çocukları tekerlikti sandalyeye bağımlı kılar.

erime11

Daha az hareketli ve enfeksiyona açık çocuklarda iyi beslenme ve kilo kontrolü çok önemlidir. Gene terapisi test aşamasındadır; ama hâlâ ilk aşamalardadır.

Eğer oğlunuzda bu hastalığın semptomlarından herhangi biri görülerse, hemen pediyatristini (doktorunu) görmelidir. Doktor büyük bir olasılıkla, laboratuar incelemesi için küçük bir parça kas doku örneğinin alındığı bir kas biyopsisi önerecektir. Müsküler distrofinin (kas erimesinin) tedavisi yoktur. Oğlunuzun pediyatristi (doktoru), kas tahribini ertelemek ve deformiteyi (şekil bozukluklarını) azaltmak için fizik tedavi önerebilir.