Bor Madeni Nedir? Nerelerde Kullanılır?

Bor madeni dünya genelinde %80’lik rezervinin ülkemiz topraklarında yer almasından dolayı ülkenin umut kaynağı olarak görülen madenlerden birisidir. Yeni yeni adından söz edilmeye başlanan bor madenini birçok kişi yeni bulunmuş olan bir maden olarak görse de bu madenin geçmişinin neredeyse insanlık tarihi kadar eski olduğu bilinmektedir. Yaklaşık olarak 4500 sene evvel Tibet halkının bor madenini kullanmaya başladı resmi veriler ile kanıtlanmıştır. Bu yüzden yeni keşfedilmiş olduğu düşülse bile bor madeninin köklerinin çok eskiye dayandığını bilmenizi isteriz.

Eski uluslar bor madenini özellikle cam imalatında kullanmışlardır. Arap halkının çeşitli hastalıkları iyileştirmek adına yaptığı ilaçların bazılarında da bor madenine etkin bir şekilde rastlanmaktadır. Günümüzde ise bor madeni hidrojen depolama özelliğinin olmasından dolayı hidrojen ile çalışan motorlarda kullanılmaya başlandı. Bu projenin yaygınlaşması ve uygulanabilirliğinin kolaylaştırılması halinde bor madeninin petrolün yerini alacağı düşünülüyor. Bu düşünce gerçekleşmesi durumunda dünya genelinde en büyük rezerv ülkemiz sınırları içerisinde yer aldığından büyük bir ekonomik kalkınma gerçekleşecektir.

Periyodik tabloda yer alan ve B simgesi ile ifade edilen bu maden, yüksek sıcaklıklara olan dayanımı ile ilgi çekmektedir. Bu madenin 2300 santigrat derece değerinde eridiği bilimsel olarak tespit edilmiştir. Yaklaşık olarak 200 civarında çeşidi bulunan bu madenin neredeyse her çeşidi ülkemiz topraklarında çıkarılmaktadır.

Sürekli olarak Türkiye bor madeninde birinci ülke denilse de Rusya ve Amerika Birleşik Devletleri gibi ülkelerde de ciddi oranda bor madeni yer almaktadır. Bu ülkeler ileride bor madeninin değerleneceğini düşündüğünden kendi topraklarında yer alan rezervleri kullanmak yerine ülkemizden çok düşük rakamlarda bu madeni temin etmektedir.

Bor madeni yayın olarak teknoloji geliştiğinden dolayı teknolojik aletlerde kullanılmaktadır. Otomobil sektöründe yüksek dayanım gerektiren parçalarda dayanımı sağlamak adına bor madenine yer verilmeye başlanmış durumda. Bor madeninin kullanıldığı yerler teker teker ele alınacak olursa yaklaşık olarak 500 farklı alanda bu madenin kullanıldığını tespit edebilirsiniz.

Bor madeni nerede çıkarılır diye soracak olursanız bu maden Balıkesir, Kütahya, Bursa ve Eskişehir illerinde yaygın bir şekilde çıkarılmaktadır. Bor madenini işletmek adına birçok tesis kurulsa da yeterli ilgi görmemiştir. Dışarıya satmış olduğumuz ham haldeki bor madenini daha yüksek fiyatlar ödeyerek işlenmiş halde yurtdışında yer alan ülkelerde almaya devam ediyoruz. Maalesef bu durum ülkemizin en büyük ayıplarından birisidir. Kırka, Emet, Bigadiç ve Kestelek tesisleri bor madenini işlemek için kurulmuş olan tesislerdir. Bu tesislere daha yüksek kapasiteleri yeni tesislerin dahil olmasını temenni ederiz.
bor madeninin çıkarıldığı yerlerEtkin bir hidrojen depolayıcı olan bor madeni makalemizin başında da belirttiğimiz gibi otomobillerde yakıt sağlayıcı olarak kullanılmaya başlayacak olursa ülkemiz dünyanın en zengin ülkelerinden birisi haline gelecektir. Hidrojen ile çalışan motorlar zehirli gaz yerine su saldığından havayı kirletici özellikleri de yoktur. Hidrojenle çalışan motorlardan açığa çıkan su içme suyu kıvamında olan bir sudur. Gün geçtikçe atmosferin kirlenmesi ve ozon tabakasında derin yarıkların oluşması ilerleyen yıllarda petrole olan bağımlılığı azaltacaktır. Emin olun petrolün yerini alacak olan madde de bor madenidir.

Enerji insanlar tarafından en çok gereksinim duyulan şeylerden birisidir. Petrole olan bağımlılığı azaltmak ve kendi enerjisini üretip gelirinin ülkesinde kalmasını isteyen ülkeler alternatif enerji türlerinde yönelmeye devam ediyor. Bu alternatif enerji kaynaklarının başında hidrojen yer aldığından bir kez daha bor madeninin önemi karşımıza geliyor. Birçok ülke bor madeni yerine güneş enerjisi üzerinde çalışmalar yapsa da maalesef verim yüksek olmadığından ARGE çalışmaları askıya alınmıştır.

Bor Madenlerinin Kullanım Alanları

Askeri araç zırhları: Aşırı sert ve darbelere dayanıklı olmasından dolayı bor madeni çeşitli bileşikler oluşturularak askeri araçların zırhlarında kullanılmaktadır. Zırh bileşiklerine eklenerek dayanımın artması sağlanıyor.
bor madeniCam sanayisi: Cam ve cam ürünlerine yüksek mukavemet kazandırmak, kurşungeçirmez cam imal etmek ve kırılmayan cam ürünler yapmak adına bor madeni cam bileşiklerinde yer alıyor.

Elektronik sanayisi: Yüksek ısıya karşı dayanıklı olması istenen neredeyse her teknolojik üründe kullanılmaktadır. Özellikle bilgisayar parçalarının ısınan kısımları neredeyse tamamen bor madeni kullanılarak imal edilmektedir.

Enerji: Etkin bir hidrojen depolayıcısı olduğundan hidrojenle çalışan motorlarda yakıt depolamak için kullanılıyor. Ayrıca güneş enerjisini depolamak için üretilen pilleri korumak adına da kullanılmaktadır.

İnşaat sektöründe: Makalemizin baş kısmında da belirttiğimiz gibi bor madeni yüksek mukavemeti olan madenlerden birisidir. İnşaat sektöründe çimento gibi ürünlerin dayanımını arttırmak için bor madeni aktif bir şekilde kullanılmaktadır.

Ülkemizin en büyük umut kaynaklarından birisi olan bor madeninin kullanım alanları bu şekildedir. Dünyada sözü geçen bir ülke olmak ve petrol gibi hızla tükenen kaynakları geride bırakıp kendi kaynaklarımızı gün yüzüne çıkarmak adına bor madenine olan yatırımların artmasını ve devlet teşvikinin de olmasını temenni ederiz.

Nüfus ve Yerleşme Dağılışını Etkileyen Faktörler

Nüfus ve yerleşme dağılışı ilgili coğrafyanın özellikle iklim koşulları ile alakalı olarak değişim göstermektedir. Nüfus dağılışını ve yerleşme dağılışını etkileyen faktörler yaşam alanlarının dar ya da geniş kalmasına neden olan hususlardır. Bu etkiler özellikle teknolojinin gelişmediği yıllarda belirgin bir şekilde gözlemleniyordu ancak insanların gelişen teknoloji ile nüfus ve yerleşmeyi etkileyen faktörleri ortadan kaldırması sayesinde bu etkilerin tesirleri düşmeye başlamıştır. Olayın derinlerine inildiğinde nüfus artışından dolayı aslında bu etkilerin görmezden gelindiği gözlemlenmektedir.

Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin insanlar doğanın nimetlerinden daha fazla yararlandığı alanlara yerleşmeye ve bu nedenle nüfus dağılışını değiştirmeye devam etmektedir. Ülkemiz ele alınacak olunursa Marmara bölgesinde yaşam şartları daha iyi olduğundan doğu Anadolu bölgesine oranla nüfus ve yerleşme daha fazladır. Bu bahsi geçen örneği referans alarak durumu daha iyi kavrayabilirsiniz.

Nüfus ve yerleşme dağılımı ülkeler bazında ele alındığında da büyük değişimler gösterse de en büyük değişim etkileri ortak sayılabilir. Gelin şimdi bu etkiler nelermiş birlikte göz atalım.

Yerleşme Nüfusun dağılışını etkileyen faktörler

Bilim adamların ilgili faktörleri doğal ve beşeri faktörleri başlıkları altında sınıflandırmışlardır. Bu sınıflandırmanın yapılmasındaki temel neden etkilerin daha kolay kavranmasının istenmesidir. Doğal faktörler yaşam alanlarını uzun yıllar boyunca etkilerden beşeri faktörler yapılan müdahaleler sonucunda ortadan kaldırılabilmektedir. Bu iki faktör arasındaki fark bu şekildedir.

Doğal Faktörler

İklim: İklim doğrudan kuraklık ile alakalı etkilerden birisidir. İklimin yumuşak ve yeterli yağışın gözlemlendiği alanlarda nüfus ve yerleşme bir hayli fazlayken, dağlık ve iklimin sert olup yeterli yağışın düşmediği alanlarda nüfus ve yerleşme bir hayli seyrektir. Bu faktörün etkilerini doğu Anadolu ve Marmara bölgelerimiz arasında kıyas yaparak anlayabilirsiniz. Uç farklara göre kıyas yapmak istiyorsanız tropikal iklime sahip olan alanlar ile Sibirya gibi aşırı soğukların yaşandığı yerleri de kıyas yapabilirsiniz.
Nüfus ve Yerleşme Dağılışını Etkileyen Faktörler
Su Kaynakları: İnsanoğlunun temel gereksinim kaynaklarından birisi olan su tarih boyunca nüfus dağılışı ve yerleşme konusunda en önemli hususlardan birisi olmuştur. İnsanlar her daim su kaynaklarına yakın olan yerleri yerleşme yeri olarak seçmiştir. Günümüzde de su kaynaklarının bol olduğu alanlar iklim şartları da müsaitse nüfus yoğunlunun en yüksek olduğu yerlerdir.
Nüfus ve Yerleşme Dağılışını Etkileyen FaktörlerSu, insan yaşamı için önemli olduğu kadar temizlik için de bir o kadar önemlidir. Ayrıca su günümüz teknolojisinin gelişmesi ile birlikte ulaşımda da kullanılmaktadır. Etkin bir su kaynağı olan denizlerin ülkemizin 3 yanını kaplıyor olmasından ötürü kıyı şeridinde nüfus ve yerleşme yoğunluğu yüksektir. Ayrıca deniz ulaşımının gelişmesiyle birlikte kıyı şeridinde ticaret potansiyelinin artması nüfus yoğunluğunun artmasını sağlamıştır.

Yer şekilleri: Bakı ve yükseklik yer şekilleri arasında nüfus dağılışını etkileyen en önemli hususlardan birisidir. Ülkemiz kuzey yarım kürede yer aldığından güney kesimlerimiz daha sıcaktır. Soğuk iklim tiplerinin olumsuz şartları ile mücadele etmek istemeyen kişiler de bu nedenden dolayı güney kısımları yerleşme yeri olarak daha fazla tercih etmektedir. Dağlık alanlar ulaşımı zorlaştırması ve yol yapım maliyetlerini arttırmasından dolayı yerleşme yeri olarak pek tercih edilmemektedir. Ülkemiz ve dünya genelinde yer alan yüksek kapasiteli yerleşmeleri gözlemleyecek olursanız insanların daha çok düzlük alanları yani ovaları yerleşme yeri olarak tercih ettiklerini gözlemleyebilirsiniz.

Yüksek yerlerdeki yerleşmenin yoğun olduğu bazı istisnai yerler vardır. Bu yerler genel de aşırı nemden uzaklaşmak isteyen insanların yer aldığı ekvator ülkelerindedir. Yüksek yerlere çıktıkça sıcaklık ve nem azıldığından sıcak bölgelerde insanlar yerleşme yeri olarak yüksek yerleri tercih etmeye devam ediyor.
Nüfus ve Yerleşme Dağılışını Etkileyen FaktörlerÜlkemiz ele alındığından nüfusun ovalarda daha yoğun olduğu görülmektedir. Doğu Anadolu gibi yükseltinin fazla, iklim şartlarının elverişsiz olduğu alanlarda insan sayısı bir hayli azdır. Bu duruma neden olan en büyük etkilerden birisi de ilgili bölgelere olan yatırımın az olmasıdır. Bu bölgelere daha fazla sanayi tesisi kurulup ulaşım olanakları geliştirilecek olursa emin olun nüfus yoğunluğu aynı derecede artış gösterecektir. Nüfusu dengeli yaymak adına doğu Anadolu bölgesine yapılan yatırımlar için devletimiz yatırımcı kişilere teşvik vermeye devam ediyor.

Toprak Özellikleri: Türkiye’de insanların başlıca geçim kaynağı tarım olduğundan verimli topraklar her daim insanların tercih ettikleri alanlar arasında yer almıştır. Adapazarı ovası, Silifke ovası, Bafra ovası ve Çarşamba ovası gibi ovalar verimli topraklara sahip olmalarından dolayı nüfus ve yerleşmenin yoğun bir şekilde gözlemlendiği yerler arasında yer almaktadır.
Nüfus ve Yerleşme Dağılışını Etkileyen FaktörlerDelta ovaları alüvyon bakımından zengin topraklara sahip olduğundan özellikle tarım ile uğraşan aileler yerleşim yeri olarak delta ovalarını tercih etmektedir.

Bitki Örtüsü: Seyrek bitki ötürüne sahip ancak tarımsal potansiyeli yüksek olan yerlerde tarla açma olanakları yüksek olduğundan insanlar yerleşme yeri olarak seçtikleri yerlerin bitki örtüsüne dikkat etmektedir.
Nüfus ve Yerleşme Dağılışını Etkileyen FaktörlerAğaçlık alanlar yerleşme yeri olarak pek tercih edilmese de ağaç sanayisine dayalı kuruluşların yatırım yapmak için ağaç potansiyeli yüksek olan alanları seçmesi insanların bu bölgelere yerleşmesine vesile olmaktadır. Bu durumun temel sebebi iş potansiyelinin her geçen gün artmaya devam etmesidir.

Beşeri Faktörler

Ulaşım: Ulaşım özellikle ticaretin gelişmesini sağlayan en önemli hususların başında yer almaktadır. Ulaşım denildiği zaman insanların büyük bölümünün aklına sadece kara ulaşımı gelmektedir. Ancak ulaşım özellikle ticaret için önemli olduğundan hava ulaşımı, demiryolu ulaşımı ve deniz ulaşımı “Ulaşım” kavramı adı altında ele alınmalıdır. Ulaşımın gelişti iller arasında yer alan İstanbul, Kocaeli ve İzmir yaşanılan bu duruma en güzel örnektir.

Tarım: Konya, Samsun, Trabzon ve Rize gibi illerimiz tarımsal potansiyeli yüksek olduğundan nüfus yoğunluğunun her geçen gün arttığı illerimiz arasında yer almaktadır. Verimli topraklara sahip olan yerlere yerleşen insanlar özellikle tarım ürünü üretip satarak ekonomik gelir elde ettiğinden tarih boyunca bu tip yerler en çok nüfusun yer aldığı yerleşme yerleri arasında bulunmuştur. Sanayinin gelişmesiyle birlikte tarımının nüfusa olan etkisi azalsa da tarım ile alakalı sanayi kuruluşlarının bu tip yerlere yatırım yapması tarım alanlarının önemini tekrardan kazanmasına vesile olmuştur.

Sanayi: Sanayi kuruluşları ulaşımın kolay ve yer altı kaynakları bakımından zengin olan yerleri yatırım yapmak için seçmektedir. Tarımdan elde edilen gelirin azalması ve tarım alanlarında makineleşmeye geçilmesi işsizlik sıkıntısının yaşanmasına neden olduğundan gelir elde etmek isteyen insanlar sanayi tesislerinin ağırlıkta olduğu alanları yerleşke olarak seçmesine neden olmaktadır. İstanbul, İzmir, Bursa, Gaziantep, Adana ve Kocaeli gibi şehirler sanayi tesisi bakımından zengin olduğundan bu şehirlerin nüfus yoğunluğu bir hayli fazladır.

Hizmet sektörünün gelişmesi sayesinde sanayi alanında olan yüksek nüfus yoğunluğunun azaldığı gözlemlenenler arasında yer alıyor. Hizmet sektörünün aynı ivme ile gelişme göstermeye devam etmesi sanayi kuruluşlarının çalıştıracak personel bulma konusunda sıkıntı çekmelerine neden olacaktır.

Turizm: Ülke bazında elde edilen gelir oranı olarak turizm en önemli orana sahiptir. Turistlik bölgelere gelen turist sayısının bir hayli fazla olması insanların hizmet sektöründe çalışmak adına bu yerlere göç etmesine neden olmuştur. Tarımsal potansiyeli düşük, ulaşım olanakları kötü ve yatırımın az olduğu birçok yerler turizm potansiyelinin yüksek olmasından dolayı her yıl gelişmeye ve gelişmesine paralel olarak nüfusunu arttırmaya devam ediyor.

Örnek olarak Muğla ilini ele alırsak, bu il yükseltinin fazla olmasından dolayı ulaşım imkanlarının kısıtlı olduğu illerimizden birisidir. Ancak Muğla ili kıyısında yer alan sahilin başka hiçbir ilimizde bu denli güzel olmamasından dolayı bu ilde deniz turizmi bir hayli gelişmiştir. Özellikle yabancı turistlerin en çok ilgi gösterdiği yerlerin başında Muğla ili yer almaktadır. Toplum bilimcileri bu tip illere kendinden torpili olan iller de demektedir.

Nüfus ve yerleşme dağılışını etkileyen faktörler genel olarak bu şekildedir. İlerleyen yıllarda gelişen teknoloji ile birlikte nüfus ve yerleşmeyi etkileyen birçok faktörün ortadan kalkacağı, nüfus dağılışının dengeli hale geleceği uzman kişilerin yaptıkları açıklamalar arasında yer almaktadır.

Mantar Zehirlenmesi Belirtileri ve Tedavisi

Mantarlar, nemi seven bitki türlerinden birisidir. Ülkemiz genelinde nemli alanların çok olması çok sayıda mantar türünün yetişmesini sağlamaktadır. Mantarlar besleyici oldukları kadar öldürücü etkisi de olabilen bitki türleri arasında yer alır. Birçok mantar birbirine benzediğinden dolayı insanlar mantarların zehirli olup olmadığını anlama konusunda zorluk çeker.

Yurt genelinde yetişen ve zehir ihtiva eden amatoksin ve çayır mantarları nedeniyle yıl içerisinde çok sayıda mantar zehirlenmesi vakası ile karşılaşılmaktadır. Özellikle sonbahar aylarında yaşanan yağış ile birlikte nem kazanan toprağın kısa süre içerisinde mantar üretmesi insanların mantara yönelmesine neden oluyor. Birçok kişi mantar kaynatılınca nasıl olsa zehri kaybolur diye düşünerek etrafta bulduğu her mantarı toplamakta ve tüketmektedir. Bilinçsiz olarak toplanan bu mantarla da mantar zehirlenmesi vakalarının meydana gelmesine neden olmaktadır.

Bu tip durumlardan ötürü zehirlenmemek adına özel mantar fabrikalarından mantar temin edebileceğiniz gibi yurt genelinde yer alan süper marketlerden de mantar temin edebilirsiniz. Birçok kişi ucuz olmasından dolayı pazar yerlerinde satılan mantarları tercih etmektedir. Köylüler tarafından toplanan mantarlar denetilmediğinden dolayı pazardan mantar alıp zehirlenen kişi sayısı da bir hayli fazladır. Bu yüzden sadece güvenilir firmalardan mantar temin etmelisiniz.

Mantar Zehirlenmesi Belirtileri

Mantar zehirlenmelerinde gözlemlenen en önemli belirti, vücudun birdenbire üşümeye başlamasıdır. El ve ayaklarınız mantar yedikten sonra aşırı derecede üşümeye başladıysa bu durum zehirlenmiş olabileceğinizin habercisi olabilir. Mantar zehirlenmesinde belirtiler genel olarak 3 saat içerisinde kendisini gösterse de bazı mantar türlerinden kaynaklanan zehirlenmelerde belirtilerin 24 saat sonra gözlemlenmeye başladığı da bilinenler arasında yer alıyor.
mantar zehirlenmesi belirtileriÜşüme dışında mantar zehirlenmesi belirtileri arasında, mide bulantısı, kusma, aşırı derecede susama, karın ağrıları ve baş dönemleri yer almaktadır. Bu belirtileri kendisini ilk etapta sıradan bir rahatsızlık gibi gösterebilir ancak zehirlenme meydana geldiyse ilerleyen saatlerde yaşanan bu belirtilerin dozu bir hayli artar. Zehrin kana karışıp hayati tehlikenin oluşmaması adına kişiye en yakın zaman içerisinde sağlık alanında uzman kişiler tarafından müdahale yapılmalıdır.

Mantar Zehirlenmesi Tedavisi

Zehirli maddenin vücuttan uzaklaştırılması için zehirlenen kişi kusturulur. Kusturma eylemi gerçekleştirilemiyorsa hasta olan şahısın midesi yıkanır. Zehirlenme olaylarında kişi aşırı derecede sıvı kaybeden. Kaybedilen sıvının geri alınması gerektiğinden serum takviyesi yapılır. Zehirlenmenin ciddi boyutlara ulaşması muhtemel olduğundan dolayı hasta olan kişi hemen taburcu edilmez. Bir süre gözlem altında tutulur.
mantar zehirlenmesi tedavisiBirçok kişi mantar zehirlenmesinden ne olur ki bilinci ile doktora gitmeyi tercih etmeyebilir ancak mantar zehirlenmesi yüzünden hayatını kaybeden kişi sayısı bir hayli fazladır. Hayatınızın son bulmasını istemiyorsanız en kısa zaman içerisinde doktora görünmenizi tavsiye ederiz.

Zehirli Mantar Nasıl Anlaşılır

Mantarların zehirli olup olmadıklarını göz yordamı ile anlamak pek mümkün değildir. Sadece bir mantara bakarak zehirli olup olmadığını anlamak için uzun süre boyunca mantar üzerinde çalışma yapılması gerekmektedir.
Zehirli Mantar Nasıl AnlaşılırGünümüzde mantarların zehirli olup olmadıkları laboratuar ortamında yapılan çeşitli testler sonucunda öğrenilmektedir. Laboratuarların gelişmedi yıllarda ise hayvanlar tarafından tüketilen mantarların zehirsiz, tüketilmeyenlerin ise zehirli oldukları kabul edilirdi. Bu sayede hayvanların tüketmiş oldukları mantarları insanlar herhangi bir test yapmadan tüketmişlerdir. Mantar zehirlenmesi ile karşı karşıya kalmamak için kesinlikle güvenilir ve testten geçmiş mantarları almanızı tavsiye ederiz.

Mors Alfabesi Nasıl Yazılır Harfleri Çevirisi Tarihçesi

Mors alfabesi çevirisi yapmak isteyen kişiler öncelikle mors alfabesi öğrenme konusunda çaba harcamalıdır. Mors alfabesi harfleri Türkçemizde yer alan harflerden farklı olduğundan dolayı bu alfabeyi öğrenmek adına biraz zaman harcamanız gerekmektedir. Mors alfabesi nasıl yazılır ve nerelerde kullanılır diye merak ediyorsanız ilgili alfabe ile ilgili tüm bilgilere sayfamızdan ulaşabilirsiniz.

Özellikle sıcak savaş yıllarından yapılan görüşmelerin diğer insanların anlamaması adına geliştirilmiş olan mors alfabesini bulan kişi Samuel Morse adlı bilim insanıdır. 1835 yılında bulunan mors alfabesi bulan kişinin soyadını taşımaktadır. İlk bulunduğu yıllarda kullanımın zor olmasından dolayı yaklaşık olarak 2 sene boyunca geliştirilmiş ve 1937 senesinde aktif yaşam alanlarında kullanılmaya başlanmıştır.

Zaman içerisinde uluslar arası alanda iletişimi sağlamak adına herkes tarafından kabul edilen kodların belirlenmesine karar verildi ve Alman Friedrich Clemens Gerke aracılığıyla yürütülen çalışmalar sonucunda günümüzde de kabul gören mors alfabesi oluşturuldu.

Mors alfabesi genel anlamda uzun ve kısa olarak tabir edilen sinyallerin gönderilmesi prensibine göre çalışmaktadır. Bitirilen cümlelerde veya kelimelerde bir süre beklenir. Bu mors uzmanları arasında sessizlik olarak isimlendirilmektedir. Uygulanan bu sessizlik kelimeler arası boşluk bırakmak ya da cümleleri birleştirip sonlandırmak adına hayata geçirilmiştir.

İlk bulunduğu yıllarsa savaş alanlarında müthiş bir devrim yaratan mors alfabesi, diğer ülkelerin de bu alfabeyi öğrenmesi ile birlikte ilk günkü önemini kaybetti ancak bu alfabe ile iletişimin kolay olmasından dolayı askeri alanlarda halen kullanılmaya devam etmektedir.
mors alfabesi nasıl yazılır(-… .. .-.. –. .. – .. — .. ) BilgiTimi kelimesinin mors alfabesi ile yazılış şekli budur. Sizlere sembollerin Türkçe karşılıklarını makalemizin devamında vereceğiz. Bu sayede mors alfabesi çevirisi sizlerin de yapabileceği bir çeviri haline gelecektir.

Mors alfabesini yazmak için birçoğunuzun sabırsızlık içerinde olduğunu hisseder gibiyiz. Bu alfabeyi öğrenmek ve kullanmak istiyorsanız sayfamızın devamında hangi sembollerin hangi harfe karşılık geldiği yer almaktadır. Bu sembolleri periyodik olarak tekrarlayarak öğrenebilir ve hızlı bir şekilde mors alfabesi çevirisi yapmaya başlayabilirsiniz.
Mors AlfabesiSürekli bu tabloyu karşınıza alarak çeviri yapmak eminiz çok sıkıcı olacaktır. Hemen suratınızı asmayın. Bıkmadan usanmadan tekrarlar yaparak kısa süre içerisinde mors alfabesindeki sembolleri ezberleyip tabloya bakmadan çeviri işlemini yapmaya başlayabilirsiniz.

Mors alfabesi nerelerde kullanılır sorusunu soracak olursanız, bu alfabe günümüzde eski bir alfabe türü olmasından dolayı pek kullanılmamaktadır ancak askeri alanlarda bazı bölümlerde kullanıldığı bilinenler arasında yer alıyor. Mors alfabesi örnek alınarak geliştirilen Braille alfabesini körler kullanmaktadır. İlerleyen günlerde sizlere bu alfabe hakkında da bilgi vereceğiz.

Göçlerin Nedenleri ve Sonuçları

İnsanların ikametlerini bir yerden başka bir yere taşıması olayı göç olarak isimlendirilmektedir. Yapılan bu faaliyete ise göç faaliyeti adı verilmektedir. Göçlerin nedenleri arasında sosyal, ekonomik, siyasi ve doğal nedenler yer almaktadır. Göç kavramının günümüzde bu denli derinlemesine inceleniyor olmasının en büyük nedeni göçlerin sonuçlarının ülkeyi ciddi manada etkilemesidir.

Coğrafya bilimcileri yapılan göçleri iç göçler ve dış göçler olarak iki ana kategoride sınıflandırmıştır. Makalemizden bu göçler hakkında detayı bilgi alırken ayrıca göçlerin sonuçları hakkında da bilgi alabilirsiniz.

İç Göçler

Bu göç türü sürekli ve geçici olmak üzere iki şekilde yapılmaktadır. Bu göç türüne iç göç denilmesindeki temel gaye göç faaliyetinin ülke sınırları içerisinde gerçekleşiyor olmasıdır. Örneğin Kars ilinden Adana iline gidip buraya yerleşen bir aile iç göç faaliyeti yapmıştır.

Sürekli Göçler: Bu göç türünde adından da anlaşılacağı üzere yapılan göçün kalıcı olması gerekmektedir. Bu göç türü ülkemizde genelde doğudan batıya doğru gerçekleşir. Doğuda ekonomik sıkıntılar çeken aileler yeni iş imkanlarıyla tanışmak ve ekonomik gelirlerini arttırmak adına sürekli yerleşik kalmak fikriyle batı bölgelerde yer alan şehirlere göç ederler. Özellikle tarım alanlarında makinelerin kullanılmaya başlanması işçiye olan gereksinimin azalmasına neden olduğundan birçok aile tarım aletlerinin yayılmasıyla birlikte batı bölgelere göç etmeye başlamışlardır.

Geçici Göçler: Bu göç türü genelde ekonomik nedenlerden dolayı yapılmaktadır. Örnek olarak turizm sezonunda Antalya iline turistlik tesislerde çalışmak için göç faaliyeti gerçekleştirilmektedir. Başka illerden Adana iline pamuk işçisi olarak çalışmaya insanların gelmesi de geçici göç olarak isimlendirilir. Yapılan geçici göçlerin bir süre sonra kalıcı göç haline geldiği de bilinenler arasında yer alıyor.
iç göçler

İç Göçlerin Nedenleri

• Gelişmemiş bölgelerde yaşayan insanların ekonomik sıkıntı çekmesi ve geçimini sağlayamaması.
• Toprakların verimsizleşmesi ve tarımsal ürünlerde verimin azalması.
• Tarım alanlarının makineleşmesinden kaynaklanan iş gücü gereksiniminin azalması.
• İş imkanlarının sınırlı ve yatırımların az olması.
• Şehirlerde iş imkanlarının ve alınan maaşların yüksek olması.
• Aileler arasında yaşanan kan davaları.
• Eğitimin yetersiz olması ve her geçen gün üniversite okumak isteyen kişi sayısının artması.
• Yaşanan doğal afetler sonucunda insanların yaşam alanlarını kaybetmesi.

Yaşanan iç göçler analiz edildiğinde göçlerin büyük bölümünün kırsal kesimden kentlere yapıldığı tespit edilmiştir.

İç Göçlerin Sonuçları

• Yaşanan bu göçler nedeniyle kırsal kesimde nüfus hızlı bir şekilde azalmaktadır. Bu durumda nüfusun ülke genelinde dengesiz olmasına neden olmaktadır.
• İnsan potansiyeli yüksek olan yerlere yatırım yapıldığından kırsal kesimlerin gelişmesi çok geç olmaktadır. Bu durumun temel sebebi yaşanan göçler ile birlikte kırsal kesimde nüfusun seyrek olmasıdır.
• Bazı şehirlerde aşırı derecede nüfus artışı yaşandığından hizmet sektörü çökmektedir. Hastaneler, okullar ve temel gereksinim kaynakları bu nedenlerden dolayı yetersiz kalmaktadır.
• Kırsal kesimde yaşayan insanlar genelde hayvancılık ve tarım ile uğraşmaktadır. Burada yaşayan insanların göç etmesi nedeniyle tarım ve hayvanlık çökme noktasına gelmektedir. Son zamanlarda besinlerde yaşanan fiyat artışının temel sebebi yaşanan göçler sonucunda üretimin düşmesi olarak gösterilmektedir.

Yaşanan iç göçler ülkenin derinlemesine ekonomik sıkıntı yaşamasına ve işsizliğin artmasına neden olmaktadır. Bu sorunların ortadan kaldırılmasının tek yolu kırsal kesimlere yatırımların yapılmasıdır. Devletimiz kırsal kesimlere yatırım yapan firmalara çeşitli teşvikler vermeye devam ediyor. Bu teşvikler arasında vergiden muaf kalma da yer almaktadır.

Dış Göçler

Son zamanlarda ülkemizde sıklıkla karşılaştığımız göç türlerinden birisi olan dış göç, insanların bir ülkeden başka bir ülkeye göç etmelerine verilen isimdir. Bu göç ekonomik nedenlerden dolayı olduğu gibi insanların zulüm görmesinden de kaynaklanmaktadır. Son zamanlarda IŞİD zulmünden ve eli kanlı Esat zulmünden kaçıp ülkemize gelen Suriyeli vatandaşların yapmış olduğu göç hareketi buna en güzel örnektir.
Dış GöçlerDış göçler arasında yer alan ve en korkutucu göç türü olan göç ise şüphesiz beyin göçüdür. Bilim insanlarının düşünce özgürlüklerini yaşayamaması ya da ülkenin teknolojik imkanlarının yetersiz olmasından dolayı bilim insanları başka ülkelere göç etmektedir. Beyin göçü ülkemizde sıklıkla gözlemlenen göç türlerinden birisidir.