Kalıcı harabiyet olmamakla beraber perfüzyonu azalan böbrek idrar salgılayamaz. Önemli organların perfüzyon ihtiyaçları çok farklılık göstermekte olup anestezi sırasında fizyolojik düşüşleri önlemede dikkatli davranmak çok önemlidir.
Muhtelif dokuların ihtiyacı olan kanın perfüzyonu kalp atım hacmi ve bunun dağılımndaki değişmelerle sağlanır. Anestezi bu mekanizmaların birinde veya her ikisinde değişiklik yaparak dolaşımın regulasyonunu bozabilir. Etkili kalp fonksiyonu pompalamak için yeterli volümde kana, yeterli dakika atım hacmini sağlıyabilmek içinde uygun atım hacmi ve kalp hızına ihtiyaç gösterir. Pompa için gerekli kan miktarı aynı zamanda venöz dönüşe de bağlıdır. Periferik venöz yataktaki volümü arteriyel sistemdekinden daha fazladır. Venler genişleyebilirler ve kapasiteleri ven duvarlarının gerginliği ile ters orantılı olarak değişirki bu da sempatik sinir sistemiyle kontrol edilir.
Derin olmayan anestezide dah merkezi venomotor kontrol mekanizması deprese olarak sonuçta göllenme ve venöz dilatasyon gelişir. Bu kan volümünün tecrit edilmiş bir bölümü olup kalbin pompa görevi için kullanılamaz. Bu durum hasta pozisyonu (ters trendelenburg) veya ortalama intratorasik basıncın artması (kontrole solunum yapılırken) ile venöz kan akımındaki basınç eğrisini (gradient) düşürür. Venöz dönüş ve kalbin dolması yeterli olduğunda dahi anestezi kalp hızını veya kontraksiyon gücünü veya her ikisini birden deprese ederek kardiak output’u azaltabilir.
Son olarak da anestezi arteriolar rezistansın vazomotor kontrolünü deprese ederek kan akımının dağılımını bozabilir. Şok gibi patolojik durumlarda en önemli olay dağılımındaki düzensizliktir, home ostatik refleksler hayati öneme sahip bölgelerde kardiak otuput azalmasını telafi etmeye çalışır. Bu koruyucu makinzmanın anestezi çalışır. Bu koruyucu mekanizmanın anestezi ile zayıflatılması (Thiopentalin intravenöz dozu ile) normovolemik hastalar için zararsız, hipovolemik hastalar için öldürücü olabilir.