Taenia saginata, T.solium ve Diphyllobothrium latum insanda infeksiyona neden olan 4-10 metre uzunluğunda yassı solucanlardır. Skoleks adı verilen başlarında birkaç milimetre genişliğinde vantuz veya çengeller vardır. Bir milimetrelik boyun bölgesini segmente proglottidler izler.
İnfeksiyon insana bu sestodların larvalarını içeren çiğ veya az pişmiş etin yenmesi ile bulaşır. T.saginata infeksiyonu yaygındır. Larva (sistiserkus) evresi sığırda geçer. T.solium infeksiyonunun prevalansı daha düşüktür. Bu parazit larva evresini domuzda geçirir. D.latum İskandinavya, Kuzey Avrupa gibi soğuk göllerin bulunduğu ülkelerde endemiktir. Larva evresinde konak, bu sularda yaşayan balıklardır.
İnfekte etlerin yenmesiyle ince barsağa gelen sistiserkuslar gelişmeğe başlar ve olgun erişkin şekle dönüşmeleri aylar sürer. Gebe proglot-tidler T.saginata’da aktif olarak, T.solium’da pasif olarak anüsten dışarı çıkar. Bunların yumurtalarının dışkıda görülmesi nadirdir. D.latum segmentleri ise yumurtalarını barsak lume-nine bıraktığından dışkıda gösterilebilir. Pro-glottidlerden açığa çıkan yumurtalar sığır, domuz, tatlı su balığı gibi uygun konak tarafından yutulunca bu hayvanların barsağmda larva şekline dönüşür ve barsak duvarından kan dolaşımına, buradan kalp veya çizgili kaslara göç ederek içinde larva bulunan kese (sistiserkus) şekline değişirler. T.solium yumurtalarının ağız yoluyla alınması ile nadiren insanda da sistiserkosis gelişebilir.
Tenya infeksiyonu erişkinlerde daha sıktır. Bulaşma beslenme alışkanlıklarına, sanitasyon koşullarına, evcil hayvanların beslenme şekline bağlıdır. Pişirme veya dondurma larvaları öldürür. Erişkin yassı solucanlar yıllarca yaşayabilir. İnfeksiyon genellikle tek bir solucanladır. Tenya sayısı fazla ise veya T.solium sistiserkus-ları yaygın ise ağır klinik belirtiler ortaya çıkabilir.
Klinik bulgular: T.saginata ve T.solium infeksiyonu hemen her zaman asemptomatiktir. Tenyaların barsağı olmadığı için sindirilmiş besinleri deri yoluyla absorbe ederler. Ancak bu emilim, konağın beslenme durumunu bozacak düzeyde değildir. En sık şikayet, anüsten pro-glottidlerin düşmesidir. Karın ağrısı, tartı kaybı, iştah değişiklikleri, allerjik reaksiyonlar nadiren görülebilir.
D.latum infeksiyonunda B12 vitamin eksikliği ve nadiren megaioblastik anemi oluşabilir. İnsanda T.solium sistiserkosis infeksiyonu larvalar ölünceye kadar asemptomatiktir. Larvalar ölünce sistiserkuslar. şişer ve kalsifiye olur. Lokalizasyonuna göre semptomlar ortaya çıkar. Gözde lokalizasyon retina dekolmanma, görme kaybına ve körlüğe neden olabilir. Beyin lokalizasyonu ise nörolojik bozukluklara, kişilik değişikliklerine, konvülziyonlara yol açabilir.
Tanı.- Dışkıda veya iç çamaşırlarında proglottidlerin görülmesi ile tanı konur. Proglottid mikroskopta incelenerek morfolojik özelliklerine göre cinsi tayin edilir. Sistiserkosis tanısında klinik tablo, radyolojik incelemeler ile kalsifiye kistlerin gösterilmesi ve serolojik testler yardımcı olur.
Tedavi ve korunma. T.saginata, T.solium ve D.latum infeksiyonlan tek doz niclosamide ile tedavi edilir. Niclosamide 11-34 kg için 1 g (2 çiğneme tableti), daha büyükler için 1.5 g (3 çiğneme tableti) olarak uygulanır. D.latum infeksiyonunda ayrıca Bı2 vitamini de verilmelidir. Sistiserkosisde semptomatik tedavi uygulanır.
Etlerin pişirilerek yenmesi (50°C de sistiserkuslar ölür), insan dışkısının gübre olarak kullanılmaması ile insanlar ve hayvanlar korunabilir.