Etiopatogenez
Rh uyuşmazlığı tablosunun oluşması için annenin rh (—), fetusun rh ( + ) olması ve annenin daha önce rh ( + ) bir kanla duyarlılık kazanarak (sensitizasyon) anti—rh antikor oluşturmuş olması gerekir. Anne ve çocuk arasında rh uyuşmazlığı durumunda çocuğun rh ( + ) olan kanının anne kanma karışması annede anti—rh antikor yapımına yol açar. 0.25 mi veya daha az transplasental kanama bile olayı başlatır. Transplasental kanama ile fetus eritrositlerinin anneye geçmesi hemen daima tra vay sırasında olur. Bu nedenle hastalığın ilk doğanlarda görülmesi nadirdir. Annede oluşan ıgg cinsinden anti—rh antikorlar bir sonraki gebelikte çocuğa geçer ve hemolitik olay başlar.
Doğum sırasında plasentaya yapılan mani pülasyonlar veya amniosentez uygulaması sonucu plasentanın zedelenmesi ve sık doğum, çocuk eritrositlerinin anneye geçişini kolaylaştıran nedenlerdir. 3 aylıktan büyük düşükler sırasında da fetus kanı anneye geçebilir.
Rh (—) kadınların yalnızca % 5 i hemo litik hastalıklı çocuk doğururlar. Bunun nedenleri ilk gebelikte sensitizasyonun çok nadir olarak oluşması, az çocuklu ailelerin toplumda çoğalması, rh (+) babaların % 55 inin heterozigot genotipte olması ve bunun sonucu çocuğun rh (—) olabilmesi, rh (—) kadınların antikor yapabilme güçlerinin farklı olması şeklinde özet lenebilir.
Yenidoğanın hemolitik hastalığı vakalarının % 30 35 i rh uyuşmazbğı sonucu oluşur. Hemo liz sonucu anemi ve hemolitik bir ikter gelişir.
Rh uyuşmazlığının abo uyuşmazlığı ile birlikte olduğu durumlarda fetal eritrositler daha rh sensitizasyonuna uğramadan anti a ve anti b antikorlar tarafından bloke edileceğinden, rh uyuşmazlığına karşı bir çeşit korunma oluşmakta ve rh izoimmünizasyonunun belirtileri hafiflemektedir.
Klinik bulgular
Klinik bulgular, hemolitik aneminin ağırlığı ve fetusun bunu kompanse etme çabaları ile ilişkilidir. Anneden çocuğa geçen antikorların düzeyine göre hemoliz hafif veya ağır olur.
Hemolizin hafif olduğu ve fazla eritrosit yapımı ile aneminin kompanse edilebildiği vakalarda klinik bulgu yoktur ve tanı yalnızca sero lojik bulgulara dayanır. Daha önceki gebeliklerde rh uyuşmazlığı, nedeni açıklanamayan sarılık, anemi, ölü doğum öyküsü olan kadınların çocuklarında hastalık tablosu genellikle ağırdır.
Rh uyuşmazlığında hastalığın ağırlık derecesine göre 3 tip klinik tablo oluşur.
- Anemi hastalığın en hafif şeklidir. Genellikle 1 2 ayhkfa belirgin olan bir anemi gelişir.
- Eritroblastosis fetalis ; yenidoğanda aşırı hemoliz sonucu bilirubin artış hızı 0.75 1 mg/ dl/saatten fazla olabilir. Ağır anemi gelişebilir. Anemiyi düzeltmek ve/veya kernikterus gelişmesini önlemek amacıyla kan değişimi gerekebilir. Pretermlik, asfiksi, solunun! Zorluğu, hi poproteinemi hastalığı ağırlaştıran risk faktörleridir. Eritropoetik dokunun kompansatuar hi perplazisine bağlı olarak karaciğer, dalak büyür. Kompansatuar kapasite aşılınca anemi belirginleşir ve kalp yetersizliği oluşur.
Ağır eritroblastosis fetalis’îi fetuslarm annelerinde polihidramnios ve pre eklamptik toksemi
Ağır eritroblastosis fetalis vakalarında bilirubin pigmenti amnios sıvısını ve verniks ka zeozayı boyar. Doğumda genellikle sarılık yoktur. Bunun nedeni, fetal yaşamda açığa çıkan bilirubinin anne karaciğeri tarafından konjüge edilmesidir. Sarılık genellikle doğumdan sonra ilk gün (ilk 36 saatte) ortaya çıkar. İndirekt bilirubin hızla birikir ve çok yüksek değerlere ulaşır (20 50 mg/dl). Ağır vakalarda karaciğer ve dalak büyümüştür, peteşiyal kanamalar olabilir.
3. Hidrops fetalis : eritroblastosisin en ağır şekildir. İn utero başlayan ağır hemoliz derin anemi, hipoksi, kalp yetersizliği ve masif ana zarka şeklinde ödeme yol açar. Hidrops fetalis genellikle in utero ölüm veya doğduktan kısa süre sonra ölümle sonlanır.
Hidrops fetalis tablosu, eritroblastosis dışında fetusta ağır anemi (homozigot alfa talasemi), hipoksi, feto maternal ya da ikizlerarası feto fetal transfüzyon, kalp yetersizliği (ağır doğumsal kalp anomalisi, arteriyovenöz malformasyonlar), ağır hipoproteinemi (kongenital nefroz, renal ven trombozu) gibi nedenlerle de oluşabilir.
Tanı
Gebelik kontrollerinde rutin olarak kan grubu .tayinleri yapılmalıdır. Rh (—) olan kadınların eşlerinde de kan grubu saptanmalı, baba rh ( + ) ise düşükler, daha önceki çocuklarda sarılık, anemi, ölü doğum yönlerinden dikkatli öykü alınmalıdır.
Rh uyuşmazlığı şüphesinde annede 20 24. Gebelik haftasında indirekt coombs testi ile antikor aranmalıdır. 1:16 üzerinde bulunan tit reler annede duyarlanma işaretidir ve amniyo sentez indikasyonudur. Elde edilen amnios sıvısı spektrometrik olarak 450 nm dalga uzunluğunda ışık absorpsiyonunun ölçülmesi ile incelenir. Saptanan delta optik dansite, bilirubin konsan
Trasyonunü yansıtır. 1 2 hafta arayla tekrarlanan amniyosentez ile amnios sıvısında bilirubin konsantrasyonunun tehlikeli düzeylerde olduğu saptanan vakalarda indüksiyon ile erken doğum ve/veya intrauterin transfüzyon indikasyo nu vardır. Bu vakalar tedavisiz bırakılırsa hid rops fetalis veya ağır eritroblastosis gelişir. Ölüm riski çok yüksektir.
Öykü veya ilk 36 saatte beliren sarılık ile eritroblastosis olasılığı olan vakalarda tanı laboratuar bulguları ile kesinleşir, rh uyuşmazlığına bağlı hemolitik anemide :
1) Direkt coombs testi ( + ) dir.
2) Anemi genellikle vardır. Kordon kanında hemoglobin değeri 13.5 g/dl veya daha düşüktür chidrops fetaliste 3 4 g/dlî.
3) Periferik yaymada makrositler, çekirdekli eritrositler, ve çoğu kez retikülosi toz vardır. Lökositler genellikle nopnal dir, immatür şekiller bulunabilir. Trom bositopeni olabilir.
4) Ağır vakalarda kordon kanında bilirubin düzeyi 3.0 mg/dl veya daha fazla olabilir. Serum bilirubin düzeyi postna tal olarak ilk 72 saatte hızla yükselir. Hepatik bozukluk sonucu konjüge bilirubin de artar, hipoalbüminemi, hipo trombinemi gelişir.
Tedavi
Amnios sıvısı incelemesinde ağır hemolitik hastalık saptanan vakalarda hidrops fetalis ve ölü doğumun önlenmesi amacı ile intrauterin transfüzyon denenebilir. İntrauterin transfüzyon gerek anne, gerekse çocuk için tehlikeli bir tedavi yöntemidir. 34 haftalıktan büyük fetus larda uygulanmaz. İntrauterin transfüzyon için o rh (—) 20 80 mi kan fluoroskopi altında f etu sun periton boşluğuna verilir. 3 4 haftada bir tekrarlanması gerekebilir. Amnios sıvısında yüksek bilirubin konsantrasyonu gösteren 34 haftalıktan büyük, l/s oranı 1.5 dan yüksek olan bebeklerde indüksiyon veya sezaryan ile erken doğum indikasyonu vardır. Rh uyuşmazlığı olan, ancak erken doğum gerektirmeyen bebeklerde de 38 inci gestasyon haftasında preterm indüksiyon önerilmektedir. Böylece riskli bebeğin daha fazla antikora maruz kalması önlenmekte, ayrıca doğumda inceleme yapabilecek ve gerektiğinde müdahale edecek bir uzman ekibi bulunmasına olanak sağlanmaktadır.
Doğumdan sonra tedavi aneminin düzeltilmesi ve kernikterusun önlenmesi amaçlarına yöneliktir, îlk 36 saatte kan bilirubin düzeyinin saatte 0.75 1 mg lık bir yükselme göstermesi veya kernikterusa yol açacak düzeylerde bulunması kan değişimi indikasyonudur (bak. Kan değişimi). Daha hafif vakalarda fototerapi, hipoksi ve hipoglisemiden korumak, sıvı gereksinimini karşılamak gibi semptomatik tedavi uygulamak yeterlidir.
Korunma
Anne çocuk arasında rh uyuşmazlığı saptanan kadınlara her doğumda, doğumu izleyen ilk 72 saat için rho gam (anti d) m 1 mi (300 ıg) kas içine uygulanması ile bir sonraki gebelikte fetus rh uyuşmazlığından korunabilir. Bu uygulama % 90 oranında başarılı olmaktadır. Bu doz yaklaşık 30 mi rh pozitif eritrosit hacmini etkisiz kılar. Çocuktan anneye kanama fazla ise verilen bu miktar yeterli olmayacaktır. Yaklaşık 1/300 doğumda çocuktan anneye 30 mi den fazla kan geçişi olabilmektedir. Bu durumda anne kanı incelenerek feto nıaternal geçen kan miktarı yaklaşık olarak hesaplanabilir. Anneye geçen her 1 mi fetal kan için 10 mikrogram anti d ilave verilmelidir. Rho gammaglobülinin, rh ( + ) bir bebek doğumundan sonra olduğu gibi rh (—) kadınlarda düşüklerden sonra da uygulanması önerilmektedir. 12 haftalıktan erken düşüklerde 50 i,g, daha geç olanlarda 100 [ig anti d verilir. Son yıllarda gebeliğin 28 inci gestasyon haftasında 300 [.ıg anti d uygulanması ile izoimmunizas yon sıklığının azaldığı gösterilmiştir. Anti d fetal dolaşıma geçtiği halde, bu bebeklerde belirgin hemoliz gösterilmemiştir. Ancak fetusun rh (—) olması durumunda gereksiz bir uygulama yapılmış olacaktır.
Anti d nin damar içine uygulanmak üzere hazırlanmış preparatı da imal edilmiş ve denenmektedir.
Anti d kullanımı sonucu son 20 yılda rh uyuşmazlığına bağlı hemolitik hastalık sıklığı birçok ülkede belirgin olarak azalmıştır.