Genetik faktörler . İnsan organizmasında yaklaşık 50.000 gen taşınır. Çocuğun döllenme anında edindiği genetik yapı ve taşıdığı genlerin biribirine karşılıklı etkisi büyüme ve gelişme potansiyelini belirler.
toksoplasmoz, mikro veya makrosefali, kafa içinde kireçlenmeler, göz bozuklukları ve sistemik belirtilerle ağır ve çoğu zaman öldürücü bir tablo yapar. Bu örnekler dışmda gebe annenin başka infeksiy&nları, özellikle plasenta da iltihaba katıldığı zaman, embriyo ve fetusa zarar verebilir.
Plasenta bozuklukları (dolaşım yetersizliği, infeksiyon, vb), prematüre ve ölüm doğumların, kongenital infeksiyonlann, intrauterin gelişme geriliği adı verilen tablonun etiolojisinde önemli rol oynar.
Postnatal ortam faktörleri ; Doğumdan sonra çocuğun normal büyüme ve gelişmesinde beslenme en önemli etkendir. Yapı ve enerji maddeleri yeteri kadar sağlanmayan bir çocuk organizması, ilk önce büyüme ve gelişmesini durdurarak yaşamaya çalışır. Bir süre sonra beslenme bozukluğu belirtileri ortaya çıkar.
Çocuğun büyüme ve gelişmesinin normal devamı için ikinci önemli koşul, sağlık durumunun iyi olmasıdır. Doğuştan (kongenital kalp bozukluğu, böbrek tubuli bozukluğu, vb) veya edinsel (ensefalit, kronik nefrit, vb) hastalıklar kronik gidişleri veya bıraktıkları sekellerle (kalıcı bozukluklar) büyüme ve gelişme bozukluğuna yol açar.
Sonuç olarak zekâ ve ruh gelişmesinin normal olabilmesi, çocuğun uygun bir çevrede yetiştirilmesi ile olasılık kazanır.
Geri toplumlarda yeterli besin alamama, araya giren infeksiyonlann sıklığı ve çevre eğitiminin iyi olmaması sonucu vücut büyümesi, zekâ gelişmesi ve biyolojik olgunlaşma geri kalır.
Kısa boylu ailelerin çocukları kısa, sarışın olanların çocukları açık renkli olmaya eğilimlidir. Irk ve ailelere özgü farklar kalıtımla ve genetik yapı ile ilgilidir. Genlere bağlı özellikler, yalnız normal kişiler arasındaki farklılıkları (biyolojik variasyon) değil, çeşitli hastalıkların ortaya çıkışım da etkiler. Örneğin hemofili, Akdeniz anemisi gibi kan hastalıkları; altı parmaklı-lık, yapışık parmaklılık gibi kemik bozuklukları şekerli diyabet, susuz diyabet gibi metabolik bozukluklar ve dejeneratif beyin bozukluklarının bazıları (Tay-Sachs hastalığı gibi) hastalık genlerinin anne veya babadan çocuğa geçmesi ile ortaya çıkan kalıtsal (herediter) hastalıklardır.
Kromozomlar, organizmanın genetik materyeli olan DNA (dezoksiribonükleik asid) yi taşıyan ve hücrelerin çekirdeklerinde bulunan mikroskopik ipliksi oluşumlardır. Normalde 46 kromozom bulunur. Bunların 44 ü (22 çift) otosomai (vücut yapısının özelliklerini belirleyen kromozomlar), 2 si cins kromozomları (kişinin cinsiyetini belirleyen kromozomlar) dır. Kromozomların sayısının veya yapılarının anormal olması gen yapısında değişiklik yaratarak antenatal çağda ölüme veya doğuştan bozukluklara yol açabilir. Mongolismus (Down sendromu) otosomasi kromozom anomalilerinin en sık rastlananıdır. Mongol çocuklar, zekâca geri olurlar ve çeşitli organ bozuklukları bulunur. Bu hastalarda kromozom sayısı 47 dir. Kromozom anomalilerinde büyüme ve gelişmenin düzeni bozulmuştur. Bu bozukluklar sıklıkla düşük doğum tartısına ve boy kısalığına yol açar.
Cinsiyet .
■ Büyüme-gelişme süreci, kız ve erkek çocuklarda farklıdır. Doğumda kızların vücut tartısı daha düşüktür. Eş doğum tartısı gösteren kız ve- erkek çocuklar kıyaslandığında kızlar daha ileri bir gelişme düzeyi gösterirler. İki cins arasındaki bu gelişme farklılığı ileri yaşlarda da devam eder. 10-11 yaşlarına kadar erkek çocuklar daha iri olur. Ancak kız çocuklarda ergenlik daha erken başladığından 11-14 yaşları arasında kızlar genellikle erkeklerden daha iri olurlar. Kas dokusu erkek çocuklarda kızlardan daha fazla gelişmiştir.
Püberte çağında böbreküstü bezi ve gonadlardan salgılanan androjen hormonlar ile estrojenler de büyümeyi etkiler.
Uterus içi ortam faktörleri
■ Döllenmiş yumurtanın normal bir yenidoğan durumuna gelebilmesi için gebe annede çocuğa zararlı olabilecek bozukluklar bulunmaması, uterus ve plasenta fonksiyonlarının normal olması gerekir. Özellikle organogenez çağı olan ilk 10 haftadaki zararlar, embriyonun ölümüne, gelişme bozukluklarına ve kongenital anomalilere yol açar. Gebe annenin beslenme durumunun yetersiz olması ile doğum tartısının düştüğü, ölü doğum ve düşük oranlarının arttığı, yaşayan çocukların ise ilk 6 ayda infeksiyonlara dirençsiz oldukları bildirilmiştir. Demir eksikliği anemisi olan annelerin çocukları demir depoları eksik doğar, iyod eksikliği olan annelerin çocukları ise guatrlı doğarlar.
Uterus duvarına implantasyonun iyi olmaması veya uterus dışı implantasyon (dış gebelik) durumlarında embriyo beslenemez ve gelişemez. Amnios bridlerinin varlığı, oligohidram-nios (amnios sıvısı azlığı) durumu embriyo veya fetusun normal gelişmesini engeller. Fetal pozisyonda anormallik, bazen ayaklarda içe dönüklük (pes equinovarus) gibi anomalilere yol açar. Gebelik süresince travmalar da düşük, erken doğum veya fetusta beslenme bozukluğu nedeni olabilir.
Gebelik süresince ve özellikle ilk haftalarda annenin aldığı ilâçlar çok dikkatle seçilmelidir. Gebelikte alman bir kısım ilaçlar çocukta doğuştan bozukluklara yol açar.
Gebelikte röntgen, radyum gibi ışınlar çocukta mikrosefali, şpina bifida, zekâ geriliği, ekstremite bozuklukları gibi kongenital anomalilere yol açabilir.
Gebeliğin ilk 3 ayında annenin geçirdiği virüs infeksiyonları çocuk için zararlıdır. Bunların arasında en iyi tanınanı kızamıkçıktır. Embri-yonal hayatta anneden plasenta yoluyla alman kızamıkçık infeksiyonu çocukta kalp anomalisi, katarakt, sağırlık, mikrosefali ve zekâ geriliği gibi belirtiler yapan «rubella sendromu»na yol açar. Kongenital sifilis, gebeliğin ikinci yarısında anneden çocuğa geçen, vücut ve zekâ gelişmesi düzenini bozan bir spiroket infeksiyonudur.
Gebelikte hormon bozuklukları fetusa zarar verebilir. Örneğin diyabetli annelerin çocukları iri doğarlar (tosuncuk), kalp, akciğer ve metabolizma bozuklukları gösterebilirler. Ölüm oranları yüksektir.
Toxoplasmosis gondii, annede belirti vermeksizin çocukta hastalık yapabilir.