Tarih boyunca insanlar beslenme ve beslenmenin insan sağlığı üzerindeki etkilerini araştırmışlardır. Eski mısır’da tabletler üzerinde çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılan besin maddeleriyle ilgili yazılar bulunmuştur. Din kitaplarında besinler ve besinlerin kullanılması konusunda kurallar vardır. Ünlü hekim hipok rat, tedavide kullanılan çeşitli besinlerin adını vermiş, şişman kişilerin zayıflardan daha çabuk öldüklerine dikkati çekmiştir. Çağlar boyunca insanlar bazı besin maddelerinin diğerlerinden daha besleyici olduğunu ve bazı bitkilerin zehirli olup yenmemesi gerektiğini öğrenmişlerdir. Bu bilgi birikiminin yanısıra günümüzde bile geçerliliğini koruyan çeşitli batıl inançlar da yerleşmiştir.
Beslenme bilimi kişinin ve toplumun beslenme durumunun değerlendirilmesi, değişik yaşlara ilişkin besi gereksinimlerinin saptanması, fizyolojik ve psikolojik özelliklere göre beslenmenin planlanması, besinlerin hazırlanmasının standartlara uygun biçimde yapılması, beslenme eğitimi gibi konuları içeren çok yönlü ve geniş kapsamlı bir bilim dalıdır. Beslenme bilimi kimya, biyoloji, biyokimya, fizyoloji, mikrobiyoloji alanlarının temel ilkelerinden kaynaklanan bir bilim dalı olarak gelişmiştir. Ancak toplumda uygun beslenmenin gerçekleşebilmesi ve besin maddelerinin üretimi, dağıtımı, kabullenilmesi gibi sorunların çözümü diğer disiplinlerle ve yöneticilerle uyumlu ve bilinçli bir işbirliğini gerektirir.
Beslenme ile sağlık arasındaki ilişki, güncelliğini koruyan bir konudur. Yalnız uzmanlar değil, tüketiciler de besinlerle yakından ilgilenmekte ve sağlığa yararları, besleyici değerleri, fiyatları konusunda daha fazla bilgi sahibi olmak istemektedirler.
Sağlık konusunda uzman kişiler, özellikle geliri sınırlı gruplarda, beslenmeye ayrılan paranın en iyi şekilde değerlendirilmesine çalışmaktadırlar. Ülkenin sağlık politikası, dar gelirli grupların yeterince beslenebilmesine yardımcı olabilecek önlemleri de içermelidir.
Günümüzde toplumların daha iyi beslenmesi ile ilgili olarak besinlerin üretilmesinde yapay gübre kullanımı ve bunun besinlerin lezzeti üzerine etkisi, hayvansal proteinler yerine bitkisel proteinlerin daha yaygın olarak kullanım olanakları, konserve edilmiş, dondurulmuş, rafine edilmiş veya başka şekillerde hazırlanmış endüstriyel besinlerin besleyici değeri, bu gibi besinlere ilâve edilen maddelerin zararlı etkisi gibi sorunlar birer araştırma konusu olarak gündemdedir.
Çabuk yemek, çok tuzlu yemek, fazla veya az yemek gibi beslenme alışkanlıkları sağlığı etkileyebilir. Bugün özellikle gelişmiş ülkelerde gereğinden fazla kalori, yağ, kolesterol, şeker, tuz; buna karşın çok az sellülozlu besin tüketildiği ve böyle bir beslenme biçiminin kronik hastalıklara zemin hazırladığı düşünülmektedir.
Besinler yaşantımızda önemli rol oynar. Günde üç öğünden, yılda 1000 öğünden fazla yemek yeriz.
Aldığımız besinler organizmanın normal büyüyüp gelişebilmesi ve sağlıklı yaşamın devam edebilmesi için gereklidir. Ayrıca, yemek bir zevktir. Zevkli ve lezzetli bir yemek kendimizi güvenli ve mutlu hissetmemizi sağlar, dostlukların kurulmasına yardımcı olur.
Besin maddelerinin üretilmesi, işlenmesi ve hazırlanması tarım, endüstri ve başka alanları da ilgilendiren önemli bir konudur. Gelirimizin önemli bir kısmını beslemeye ayırırız. Dünyanın birçok ülkesinde halkın 3/4 ünün veya daha fazlasının tarımla uğraşmasına karşın yine de insanların çoğu yeterince beslenememekte, yetersiz beslenme ve açlık hastalıklara, erken ölümlere neden olmaktadır. İyi beslenme tek başına sağlık için yeterli olmamakla birlikte, iyi beslenmeden de sağlıklı olmak düşünülemez.
Besinler (gıdalar) özellikleri bakımından biribirlerine benzemezler. Hiçbir besin maddesi diğeriyle aynı besin öğelerini eş oranlarda içermez. Vücut gereksinimleri besinlerde bulunan 50 veya daha fazla kimyasal bileşim ile karşılanır. Besin öğeleri proteinler ve aminoasitler, yağlar ve yağ asitleri, karbonhidratlar, mineraller,
Vitaminler ve su olmak üzere altı önemli gruptan oluşur. Sağlıklı yaşam için bu temel besin öğelerinin, beslenmeyi uygun ve yeterli kılacak alt yapı özelliklerini taşıması ve kendi aralarında denge oluşturması esastır. Alman besin öğeleri nicelik ve nitelik bakımından her yaş döneminin gereksinimlerini karşılamalıdır.
Az veya fazla beslenme, tek yönlü beslenme, besin maddelerinin bir veya daha fazlasının eksikliği veya fazlalığı, sindirim, emilim ve kullanım süreçlerindeki aksaklıklar beslenme patolojisine yol açar. Beslenme durumunun belirgin bozukluğunda şişmanlık, zayıflık ve özel eksiklik veya fazlalık belirtileri gibi klinik bulgular oluşur. Beslenme durumu antropometrik ölçümler ve biyokimyasal incelemelerle değerlendirilir.
Gelişmekte olan ülkelerde kötü beslenme yaygın bir sorun olarak devam etmekte ve bu
Durumun olumsuz etkileri en belirgin olarak süt çocukları ve küçük çocuklarda görülmekte, bu yaşlardaki hastalık ve ölüm oranlarını arttırmaktadır. Protein ve kalori eksikliği, a ve d vitamini eksiklikleri en sık rastlanılan besin eksikliği hastalıkları arasında sayılabilir. Bu ülkelerde beslenme durumunun düzeltilmesi, ancak koruyucu sağlık hizmetlerinin kapsamında beslenme sorunlarına yönelik önlemlerin alınması ile olanak kazanır. Gelişmekte olan ülke çocuklarının beslenme sorunları dünya sağlık örgütü cwho), tarım ve gıda organizasyonu cfao), birleşmiş milletler çocuk fonu (unıcef), uluslararası beslenme komitesi (ıcnnd) gibi uluslararası kuruluşların programlarında da öncelik verilen ve çözümü için yoğun çalışmalar yapılan bir konudur.
Toplu beslenmenin veya bireyin beslenmesinin düzenlenmesi ve uygulanması bir ekip çalışmasını gerektirir. Beslenme ekibi, hekim, diyet uzmanı, hemşire, sosyal danışman gibi elemanlardan oluşturulur. Bu grubun elemanları olabildiğince birey ve grup ile beraber çalışmalı, onların fikrini almalıdır. Beslenmenin düzenlenmesinde bireylerin beslenme alışkanlıkları, gelenekler, ekonomik durum, besin allerjisi gibi özellikler dikkate alınmalıdır.
Hastanede yatan hastalar için beslenmede grup çalışması doktorun diyeti saptaması, diyetisyenin menüyü planlaması, besinlerin satın alınması ve hazırlanmasının düzenlenmesi, hemşirenin hastaya yemek sırasında yardım etmesi ve alman miktarları kaydetmesi şeklinde gerçekleşir. Hemşire ve diyetisyen menü seçimi, yemeğin yenmesi ve diyet konusundaki tartışmaları hastayla birlikte yaparlar. Gerektiği zaman hemşire ve diyetisyen sorunları doktorla görüşürler. Hastanede yatış sırasında hemşire ve diyetisyen tarafından yapılacak etkin bir beslenme eğitimi ile beslenme alışkanlıkları olumlu yönde değiştirilebilir.