Çocuklarda Bakterilere KArşı Bağışıklık

Vücuda çeşitli yollardan giren mikroorganiz­maların bir bölümü saprofit olarak yerleşir ve sağlıklı koşullarda normal mikrobiyal florayı oluşturur. Konağın savunma mekanizmalarının yetersiz olduğu durumlarda bu mikroorganiz­malar ile de hastalık görülebilir. Vücuda giren mikroorganizmaların bir bölümü ise patojen mikroorganizmalardır. Bu mikroorganizmaların hastalık yapabilme yetenekleri de konağın sa­vunma sisteminin gücü ile ilişkilidir.

Bakterilere karşı bağışıklık, konağın bakteriyel patojen ile temasından hemen sonra olu­şan nonspesifik immünolojik yanıt ve daha geç oluşan spesifik bağışıklılık yanıtı olmak üzere iki aşamalıdır.

NONSPESİFİK (ÖZGÜL OLMAYAN) İMMÜNOLOJİK SAVUNMA SİSTEMİ

Nonspesifik savunma sisteminin birinci ba­samağı, konağın dış ortamla temasta olan vü­cut yüzeylerinin anatomik, biyokimyasal ve me­kanik özelliklerinin oluşturduğu savunmadır.

Deri

Derinin epitel tabakası mikroorganizmaların vücuda girmesine mekanik bir engel oluşturur. Deri yolu ile mikroorganizmaların girmesi an­cak yara, sıyrık gibi derinin bütünlüğünü bo­zan durumlarda olur. Deri pH sının asit olması da patojen bakterilerin deride uzun süre yaşa­yabilmesini önler. Yağ bezlerinde oluşan uzun zincirli yağ asitleri de bakterisid etki gösterir­ler.

Solunum yolu

Özellikle üst solunum yolları, damlacık ve toz içinde taşınan çeşitli mikroorganizmalar için bir baraj oluşturur. Vücuda inhalasyonla giren bu mikroorganizmalar üst solunum yollarının müküs sekresyonlan ve kirpiksi cisimlerinin hareketleri ile dil köküne taşınırlar ve burada bi­rikerek yutulurlar. Bu filtre mekanizması in­halasyonla alman partiküllerin % 90 mndan fazlasının solunum yollarına yerleşmesini önle­yen bir savunma sistemidir. Ancak çapı 10 jj, dan küçük partiküller bu filtre sistemini aşarak alveollere ulaşabilir.

Burun sekresyonlan lizozim ve sekretuar IgA gibi antimikrobiyal maddeler de içerir.

Sindirim yolu

Mide düşük pH sı nedeni ile genelde steril­dir. Aside dirençli suşlar dışında çoğu bakteri­ler midenin asit ortamında yok edilirler. Bazı bakteriler sindirilmiş besinlerle ince barsağa ge­çebilir. Akloridriye yol açan durumlarda mide bakterilerin yaşayabileceği bir ortam haline ge­çer. Kolonda çok sayıda mikroorganizma bulu­nur. Bu mikroorganizmalar dışkı ile atılır.

Üretro-veziküler birleşim yerinin üstünde bakteri bulunmaz. Yerel savunmada sekretuar IgA ve fagositik özelliği olan mukoza hücreleri önemli rol oynar. İdrar pH sının düşük oluşu da bakteri üremesini önleyen bir mekanizmadır.

Gözyaşının gözü sürekli yıkaması infeksiyo-nu önleyici bir mekanizmadır. Gözyaşı ile bak­teriler lakrimal kanal yolu ile nazofarinkse ula­şırlar. Ayrıca gözyaşı, özellikle gram pozitif bakterilere etkin olan lizozim içerir.

Bakteriler bu yerel savunma engellerini aşarlarsa konağın primer yanıtını uyarırlar. Mukozaların epitel yüzeylerine yapışan mikroor­ganizmaların uyansı ile iltihap süreci başlatı­lır. Nötrofüler infeksiyon yerine göç eder ve fagositik özellikleri ile akut piyojenik infeksiyonun gelişmesini önler. Streptococcus pneumo-niae gibi bazı kapsüllü bakteriler fagositoza di­rençlidir. Bu bakterilerin antikor Copsonin) ile kaplanması ile daha kolay fagosite edilmeleri sağlanır. Yerel olarak öldürülemeyen bakteriler lenfatik yol ile bölgesel lenf düğümlerine ula­şırlar. Bu bakteriler lenf düğümünde akut bir inflamasyona Üenfadenit) neden olabilecekleri gibi burada makrofajlar ile karşılaşarak özgül bağışıklığı uyarabilirler.