İntrauterin büyüme geriliği için sga (small for gestational age), fetal malnütrisyon, intrauterin malnütrisyon, «small for date» terimleri de kullanılır. Sga yenidoğanlar, erken veya miadında doğmuş olabilirler.
Canlı doğumlarda sga oranı gelişmiş ülkelerde % 1.5 2 dir. Ülkemizde de benzer oranlar bildirilmiştir. Bazı gelişmekte olan ülkelerde intrauterin büyüme geriliğine % 8 30 a varan oranlarda rastlanmaktadır.
Preterm bebeğin neonatal mortalitesi yüksek olmasına karşın, sga bebeğin fetal ölüm oranı yüksektir. Sga larm neonatal mortalitesi pretermlerden düşük, ancak miadında olanlara göre yüksektir. Doğumda asfiksiye bağlı ölüm bu çocuklarda, miadında doğanlara kıyasla 10 kez fazladır. Gestasyon yaşma göre doğum tartısı 3. Persentilin altında olan sga bebekler, tüm ölü doğumların % 14 ünü ve tüm yenidoğan ölümlerinin % 6 sini oluşturmaktadır. Sga larda doğumsal anomali oranı da sıktır (% 5 7).
Etioloji
İntrauterin yaşamda çocuğun sağlığı ve büyümesi, fetusun kendi yapısal özellikleri ve büyüme potansiyeli, bunun yanısıra intrauterin ortam etkileri ile belirlenir. İntrauterin ortam, annenin sağlık durumu ve annenin karşılaştığı ortam etkileri ile ilişkilidir.’plasenta, intrauterin ortamın önemli bir öğesidir.
Sga fetusun genetik özelliğine bağlı olabilir. Normal küçük fetuslar olabildiği gibi, genetik cüceliklerde fetus genellikle küçüktür. Kromozom anomalileri sonucu genetik yapının bozulması durumlarında da intrauterin büyüme geriliği oluşur. Fetal infeksiyonlar ve ışınlanma, ilaç veya alkol gibi zararlar da fetusun sağlığını bozarak büyüme geriliğine yol açar. Doğumsal anomali ile doğanlarda genellikle sga sıklığı yüksektir.
Çoğul gebeliklerde plasenta birden fazla fe tusu beslemeye yeterli olmayabilir, ayrıca ute rus hacmi de sınırlıdır ve birden fazla fetusun büyümesi mekanik olarak engellenir. Bu nedenlerle çoğul gebelik ürünü bebeklerde sga sıklığı fazladır.
Plasenta ile ilgili bozukluklara bağlı intrauterin büyüme bozuklukları genellikle fetusu gebeliğin 32 34. Haftasından sonra etkiler. Sga plasentasında büyük ve mikroskopik infarktlar, hemangiom, kordonun anormal yerleşimi, tek umbilikal arter veya umbilikal vasküler trom boz gibi çeşitli anatomik bozukluklar tanımlanmıştır. Plasentanın erken ayrılması, avasküler terminal villuslar gibi durumlar plasentanın yüzeyini azaltarak sga ya neden olabilir. Bu bozukluklar plasentanın da büyümesini engeller. Bu nedenle sga bebeklerde plasentanın da küçük olması beklenen bir bulgudur.
Sga yi etkileyen ve bilinen en sık nedenler anne ile ilişkilidir. Annenin vasküler bozuklukları sonucu sga doğum iyi bilinen bir durumdur. Annede pyelonefrit, önemli bir sga nedeni olarak bildirilmektedir. Ağır mikroangiopati ile birlikte olan diyabetli annelerde plasenta akımı azdır ve sga bebekler doğabilir. Yüksek yerlerde ve 02 i düşük ortamda doğum tartısı düşük olmaktadır. Annenin aldığı antimetabolitler veya alkali ajanlar gibi teratojenler ile radyasyon
Da çocuğa zarar verir. Annenin narkotik ve alkol kullanması fetal büyümeyi engeller. Hernog lobinopatili, özellikle orak hücreli anemili ve fe nilketonürili annelerin çocukları büyüme geriliği gösterirler. Bunlar dışında annenin küçük yapılı olması, sigara içmesi, düşük sosyo ekono mik durum, adolesan gebelik, çok sayıda doğum ve gebelikte az tartı alma gibi nedenler doğum ağırlığını etkilemektedir. Gebelikte davranış bozukluklarının da fetusun büyümesini olumsuz yönde etkilediği ileri sürülmektedir.
Gebelikte annenin yetersiz beslenmesinin fetusun doğum tartısı üzerine olumsuz etkisini belirten birçok yayınlar vardır. Savaş sırasında doğan bebeklerin doğum tartılarında hafif bir düşme gözlenmiştir. Doğum tartısı üzerine en belirgin etki son trimesterde tam açlık durumunda görülür. 1600 kcal/gün altında kalori alan ve gebelik süresinde toplam 6 kg dan az tartı alan kadınların çocuklarında sga sıklığının arttığı bildirilmiştir. Düşük sosyo ekonomik gruplarda sga sıklığı iki kez yüksek bulunmuştur.