İşlev bozukluğu oluşur ve sürfaktan aktivitesi nin daha da azalmasına neden olur. Asidoz, bi lirubinin albüminden ayrılmasına yol açarak bu bebeklerde hiperbilirubinemi ve kernikterus riskini arttırır. Pulmoner kapiller kan akımı azalmıştır. Büyük sağ sol şant vardır. Azalmış ven tilasyonu kompanse etmek için dakikadaki solunum sayısı artmıştır. Bu fizyopatolojik değişiklikler taşipne, interkostal çekilme, burun kanadı solunumu, sesli solunum, siyanoz gibi klinik semptomların ortaya çıkmasına neden olur.
Klinik bulgular
Genellikle klinik bulgular doğumdan hemen sonra ya da ilk 2 saat içinde ortaya çıkar. 6 8 saat içinde bulgular ortaya çıkmazsa hyalin membran hastalığı olasılığı azdır. Solunum sayısı 60 70/dak veya daha fazladır. İnspeksiyon la dispne, taşipne, inleme, hırıltı, interkostal çekilme, göğüs duvarında retraksiyonlar ve siyanoz gözlenir.
Osküitasyonda solunum sesleri azalmıştır. Sıklıkla krepitan railer duyulur. Apne periyotları olabilir.
Oksijen verilmesine karşın siyanozun ilerlemesi prognozun iyi olmadığım gösterir. Kalp yetersizliği nadirdir. Hipoksi şiddetli olduğu zaman bradikardi (kta
Radyolojik bulgular
Radyolojik bulgular dakikalar içinde değişkenlik gösterir. Akciğer grafisinde retikülogra nüler (buzlucâm) görünüm hastalık için spesifiktir. Dansitesi fazla olan küçük alanlar, atelek tazik bölgeleri yansıtır. Bazı vakalarda buzlucam görünümü sağ hemitoraksta ve alt loblarda daha belirgindir. Hastalığın gidişi süresince radyolojik görünümde interstisyel amfizem, pnömomedi astinum, pnömotoraks gibi farklı bulgular saptanabilir.
Prenatal tanı
Amniosentezle alman sıvıda lesitin/sfingo myelin (l/s) oranının ya da disatüre fosfatidilko lin düzeyinin saptanması ile akciğer olgunlaşması prenatal dönemde değerlendirilebilir.
Köpük klinikte sık kullanılan ve sürfaktan maddesinin amnios sıvısının yüzeyinde oldukça stabil bir köpük tabakası oluşturmasına dayanan basit bir testtir. Bunun için amnios sıvısı % 95 lik etanol ile değişik dilüsyonlarda karıştırılır ve çalkalanır. Köpük tabakası görülmesi sürfaktan varlığına işaret eder.
Tanı
Yenidoğanm geçici taşipnesi, kongenital pnömoni, mekonyum aspirasyonu, pnömotoraks, di yafragma hernisi, kalp yetersizliği gibi hastalıklarla ayırıcı tanıda klinik ve radyolojik bulgular yardımcıdır.
Spontan pnömotoraks için riskli gruplar miadında ya da postterm doğan çocuklardır. Sıklıkla mekonyum aspirasyonu ile birlikte görülür.
Yenidoğanm geçici taşipnesi miadında doğan bebeklerin sorunudur. Prognoz çok iyidir.
Doğumsal siyanotik kalp hastalıkları (özellikle venöz dönüş anomalisi), hyalin membran hastalığından radyolojik, ultrasonografik ve ekg bulguları ile ayrılır.
Hipoplastik akciğer, diyafragma hernisi gibi solunum sistemi ile ilgili anomalilerde radyolojik görünüm farklıdır.
Yenidoğanda intrakranial kanama, solunum de’presyonu ile birliktedir. Mss ile ilgili bulgular vardır. Solunum eforu ve göğüste retraksiyon yoktur.
Korunma
En önemlisi preterm doğumu önlemektir. Bunun yanında gereksiz sezaryandan kaçınma, yüksek riskli gebelerin iyi izlenmesi” ve olanak olursa amnios sıvısında yeterli sürfaktan konsantrasyonu oluşana kadar doğumun geciktirilmesi, neonatal _asfiksinin azaltılması, hyalin
Membran hastalığı yönünden koruyucu önlemlerdir. Pulmoner olgunlaşmanın prenatal dönemde sağlanması, neonatal asfiksinin azaltılması gibi yaklaşımlar insidansı azaltacaktır. Yavru kuzularda yapılan çalışmalar ile glikokortikoid lerin akciğer olgunlaşmasını hızlandırdığı saptanmıştır. Bunu izleyerek 32 haftalıktan erken doğumlarda, doğumdan önce anneye betame thasone verilmesi ile hyalin membran hastalığının sıklığında belirgin bir azalma olduğu gözlenmiştir.
Günümüzde rutin olarak erken doğumlarda, betamethasone veya dexamethasone’un anneye doğumdan iki gün önce başlayarak 6 mg/doz olarak kas içine 12 saat ara ile uygulanması önerilmektedir. Bu uygulamanın anne ve yenidoğan larda hiçbir yan etkisi saptanmamıştır. Doğumdan sonra çocuğa verilen glikokortikoidlerin ise hyalin membran hastalığı üzerine koruyucu ya da tedavi edici etkisi yoktur.
Tedavi
Hastalığın akciğer olgunlaşması ve sürfak tan yapımı ile ilişkisinin belirlenmesi, bu maddenin tedavide kullanılabileceği düşüncesine yol açmıştır. Bu amaçla sürfaktamn sentetik yapımı ve akciğerlere aerosolla uygulanması yönünde araştırmalar başlatılmıştır. Ancak bu çalışmalar henüz deneme evresindedir.
Bugün için uygulanacak tedavi hipoksi, hi perkapni, asidoz, hipotermi ve akciğerlerin dis tansiyonu gibi sürfaktan konsantrasyonunu daha da azaltacak durumları önlemeyi ve kan gazlarını, arteriyel kan basıncını, vücut ısısını ve böbrek fonksiyonlarını normal düzeylerde tutmayı amaçlayan semptomatik bir tedavi şeklidir.