Bebek ve Çocuklarda Göğüs

Yenidoğan döneminde özellikle preterm be­beklerde kısa süreli solunum durmasıyla karak terize periyodik solunum sıktır. Solunumun 5 10 saniye durması fizyolojik bir olaydır. Apneden ayırımı gereklidir. Apne solunumun 20 saniye­den daha uzun durması ve kalp tepe atımının 100/dak dan az olması ile tanımlanan solunum bozukluğudur. Pretermlik dışında    hipoglisemi, Ağır dehidratasyon, hipokalsemi, ortam ısısının değişmesi, sepsis, derin anemi, serebral bozuk­luklar ve metabolik asidoz da yenidoğanda ap­ne nedeni olabilir.

Solunum güçlüğü olan yenidoğanda klinik du­rumun değerlendirilmesi interkostal çekilmeler, ksifoid çekilmesi, burun kanatlarının solunuma katılması, ekspirium sırasında hırıltı ve inleme gibi bulgular dikkate alınarak yapılmalıdır. Ak­ciğer havasının azlığı ya da çokluğuna bağlı mekanik: güçlükler de solunum sırasında inter­kostal kaslarda çekilmelere neden olur. Amfizem ile atelektazi ayırımında göğsün hacmi, biçimi, perküsyon ve röntgen bulguları dikkate alınır. Perküsyon, oskültasyondan daha aydınlatıcı ola­bilir. Oskültasyonda, akciğer total alanının kü­çük olması nedeniyle bir bitişik alandaki patolo­jik ses, doğrudan o alandan geliyormuş izlenimi vererek yanlış yoruma neden olabilir.

Kalp

Kalbin oskültasyonunda geçici üfürümler duyulabilir. Ductus arteriosusun açıklığına bağlı üfürüm fizyolojiktir. Doğumda duyulan üfürüm lerin ancak % 0.8 i kongenital kalp hastalığına bağlıdır. Normal yenidoğanda kalp tepe atım hızı 120 160/dak dır. Pretermlerde ani nodal ka­çak ile ilgili olmayan bir sinüs bradikardisi başla­yabilir ve kalp atım hızı 30 40/dak gibi çok dü­şük düzeylere inebilir. Derin uyku, defekasyon, regürjitasyon, rektal derece veya gavaj tüpü ko­nulması gibi gastrointestinal sistem uyarıları sü­resinde yenidoğanda aritmi oluşabilir. Bu arit­milerin otonom sinir sisteminin yeterli gelişme­mesi sonucu ortaya çıktığı düşünülmektedir. Nor­malde yenidoğanda sağ yüklenme bulguları var­dır.