AORT YETMEZLİĞİ

  • Sol ventrikülün gözle görülen aşırı aktivitesi
  • Apikal vuru koltuk altına doğru yer değiştirmiştir. El kaldırcı niteliktedir.
  • Periferik nabızlar diastolde kaybolur ve sternumun sol kenan boyunca (Erken diyastolik çekici üfürüm) duyulur.

Genel özellikler

Aortik yetmezlik tedrici olarak geliştiği zaman önemli hemodinamik bozukluklar bile uzun süre tolere edilebilir. Myokard hipertrofisi ve enerji gereksinmeleri, aort darlığı daki basınç yüküne karşı olan enerji gereksinmesinden daha azdır. Diğer taraftan akut aort yetmezliği çok kötü tolere edilir. Derhal düzeltilmezse çok önemsiz derecede bir aort kaçağı bile ölümle sonuçlanabilir. Diastolik basıncın azalması sonucu koroner perfüzyonun bozulması ile, sol ventrikül boşluğunun artan debi gereksinmesini karşılayabilecek bir volüm adaptasyonu olmaması, akut hastalığı komplike hale getiren majör faktörlerdir. Akut dönemde hastalığın ciddiyetini belirlemede kompensatuar kalp genişlemesini kriter olarak düşünmemek gerekir.

Konjestif yetmezlik ve aortik diastolik üfürüm kapak replasmanma karar vermede yeterlidirler. Bakteriyel endokardit mevcut olduğunda, bakteriyel vejetasyonlardan emboli tehlikesi ya da erozyon ile daha fazla kapak bütünlüğünün bozulabileceği düşünülerek infeksiyon kontrol altına alınana kadar ameliyatın ertelenmesine karar verilebilir.

Klinik Bulgular

Aort yetmezliğinin kronik döneminde, belirgin sol ventrikül ile genişlemiş bir kalp gölgesi göğüs filmlerinde izlenir. Hastalığın ileri dönemlerinde, pulmoner konjesyon bulunabilir ve kalp kateterizasyonunda wedge basınç (ventrikülün diyastol sonu basıncı ) yükselmiştir (45 mmHg. gibi yüksek). Arteriyel basınç eğrileri keskin bir şekilde yükselir ve dikrotik çentik gecikmiş yada yoktur. O’a kadar inebilen arteriyel diyastolik basınç semptomatik olarak bozulunca yükselir. Bu aldatıcı bir paradoks olup ventrikül yetmezliğinin bir göstergesidir. İleri derecedeki aort yetmezliklerinde bile arteriyel Basınç yükselmiş endiyastolik basınçtan daha aşağıya düşmez. Semptomları başlayan veya kalp büyüklüğünde radyolojik olarak veya genişleme görülen aort yetmezlikli her hastada ameliyat düşünülmelidir. Hemodinamik ölçümler cerrahinin sonuçları ile çok ilişkili olmayıp, rutin göğüs filmlerindeki kalp büyüklüğünün artması hastalığın ciddiyetini gösteren önemli bir bulgudur. Ekokardiyografi de mitral kapağın septal kapakçığının erken kapanışı gösterilebilir.

Tedavi

Dekompansasyonun ilk belirtileri tesbit edildiğinde cerrahi önerilmeli ve frank yetmezliğinin ilk epizodundan sonra kesinlikle ertelenmemelidir. Hastaların çoğu dijitalizasyona hemen cevap verirlerse de, sol ventrikül fonksiyonu giderek bozulacaktır. Bu durumda yapılacak kapak replasmanınm fonksiyonel yararı belirgin şekilde azalacağından kapak replasmanı ertelenmeden yapılmalıdır. Aort yetmezliğinde kapak replasmanmın hastahane ölüm oranı %5 in altındadır. Ancak hastalık “cor bovinum” dönemine kadar ilerlediğinde uzun süreli yaşam şansı azalmaktadır. Bu safhada başarılı bir cerrahi bile myokard fibrozisi ile tedaviye dirençli myokard yetmezliğini sadece bir süre geciktirebilecektir. Bu nedenle ilerleyici ventrikül genişlemesi tesbit edilir edilmez replasman önerilmektedir. Hastanın kendi kapağını koruma ve düzeltmeye yönelik işlemler, uzun süreli yetersiz sonuçlardan dolayı, tamamen terkedilmiştir. Plikasyon, süspansiyon ve düzeltici işlemlerin tümü yetersiz kalmış ve sonradan kapak replasmanı gerekmiştir. Küçük çocuklar hariç en iyisi hastalıklı aort kapağının çıkarılmasıdır. Replasman mekanik veya doku kapakları ile yapılabilir.

Prognoz

Operatif risk düşüktür ve kurtulan hastalarda semptomatik düzelme ve uzun süreli yaşam beklenir. Çoğu vakada sol ventrikül dilatasyonunda azalma beklenir.

Kapak replasmanı ile birlikte bulunan komplikasyonlar, sistemik tromboembolizm, protez enfeksiyonu, paravalvüler kaçak, antikoagülan ile birlikte olan hemorajik komplikasyonlar, protezde strüktürel yetmezlik (mekanik kapaklarda nadir), trombotik tıkanma (özellikle tilting disk kapaklarda) ve ritm bozukluklarını içerir. İdeal kapak henüz yapılmamıştır. Günümüzde kapak protezi seçilirken hastanın ihtiyacı, klinik sonuçların mükemmelliği ve komplikasyonların azlığı dikkate alınmalıdır.