Cerrahi hastada yapılan ilk teşhis çalışmaları esasen mevcut şikâyetlerin sebebini ortaya çıkarmak içindir. Küçük cerrahi hastalıklar hariç, bu ilk çalışmalara ilaveten hastanın genel sağlık durumu eksiksiz olarak incelenmek zorundadır. Böylece ameliyat öncesi değerlendirme etraflıca bir muayeneden ibarettir ve en azından tam bir anamnez, fizik muayene, idrar tahlili , tam kan sayımı ve ön-arka ve yan göğüs filmini içine almalıdır. Kırk yaşın üstündeki hastalarda ayrıca EKG çekilmesi, dışkıda gizli kan araştırılması ve biyoşimik kan muayenelerinin yapılması tavsiye edilir.
Miyokard infarktüsünden sonraki ilk 6 ay içinde yapılan acil dışı ameliyatlarda bile yeni infarktüs riski %30 civarındadır. Bunun için yeniden miyokard infarktüsü ihtimali ortadan kaldırılmak üzere acil olmayan ameliyatların koroner by-pass ameliyatından sonraya bırakılması ve acil ameliyatların ise aynı seansta olarak koroner by-passın arkasından yapılması tavsiye edilir. Açık yara ve infeksiyonlarda adet olduğu üzere kültür yapılması ve antibiyotiğe hassasiyet tayini gerekir. Özellikle yaranın deri grefti ile kapatılması düşünülüyorsa veya yara primer olarak kapatılacaksa açık yaralarda yüzeyden yapılan kültürün mutat olarak büyük bir yararı olmaz.
Yaradan küçük bir biyopsi alınarak kantitatif kültür yapılması daha doğru bilgiler verir. Dokunun gramı başına 10B ten fazla mikroorganizma bulunması greftin atılma riskini %50nin üstüne çıkarır. Buna mukabil mikroorganizma sayısının gram başına 105 ten az olması greftin tutma şansını %80 in üzerine yükseltir.
Önceden yapılmış olan incelemelere ilaveten hususiyet arzeden şikâyetlerin hepsi ve fizik muayene bulguları özel testler, muayene ve konsültasyonlarla yeterince değerlendirilir. Dolaşan kan hacminin yeterliliği ortaya konmalı; yatar, yan oturur durumda boyun venlerinin dolgunluğu ve kan basıncı ve nabızda değişiklik yapan ortostatik testlerle çevre perfüzyonunun kifayetli olduğu belirlenmelidir. Ağır kardiovasküler hastalıklar bu parametrelerin, yorumlanmasını çok daha güç bir duruma getirirler.
Akut kan kaybı olanlar hariç tutulursa ameliyattan önce hipovolemiye meyil gösteren hastalar kansere bağlı olarak önemli derecede kilo kaybeden ve gastrointestinal kanaması olan ya da diüretik alan hastalardır. Aneminin kronik seyrettiği durumlarda hemmoglobinin yoğunluk derecesi geçerli bir volüm kriteri olamaz. Bu gibi durumlarda kan hacmi nisbeten normal bulunabilir. Hemoglobinin 10 g/dL olması fizyolojik bakımdan dokulara oksijen verilmesinde emin kabul edilir.
Anemi kronik olduğunda preoperativ tansfüzyonların, ameliyattan önce kolaylıkla hipervolemi meydana getirebildiklerinden yavaş ve ihtiyatlı bir şekilde yapılmaları gerekir. Şüphe halinde hem ameliyattan önce hem de ameliyatta karaciğer ve böbrek fonksiyonlarının yeterli olup olmadığı araştırılır. Çünkü bu organlar birçok anestetik maddelere ve bunların atılmasına verilen cevapta önemli rol oynarlar. İdeal olan anestetik maddenin seçimi,ameliyat öncesinde) karaciğer ve böbrek yetmezliğinin bulunup bulunmamasına göre yapılacaktır.
Kanama istidadı, halen alınmakta olan ilaçlar, allerjiler, antibiyotiklere ve diğer maddelere karşı olan reaksiyonlar kaydedilmeli ve dosyada bunların altı kırmızı kalemle çizilmelidir. Psikiyatri konsültasyonu ancak ameliyatla şiddetlenebilecek ve önemli bir akli rahatsızlık hikâyesi verenlerde ve şikâyetleri psikonörotik bir zemine dayanan hastalarda yapılmalıdır.
Baştan ayağa bir fizik muayene yapılmalı ve bu işlem nörolojik muayeneyi, carotis, radial, femoral, popliteal arter ve dorsalis pedis nabızlarının palpasyonunu da kapsamalıdır. Rektal muayene daima yapılmalı ve yaş, bakirelik veya diğer geçerli kontrindikasyonlar olmadıkça pelvis muayenesi ihmal edilmemelidir. Otuz yaşının üstündeki kadınlarda serviksten Papanicolauf yayması yapılmalıdır. Rektum veya kolon şikâyetleri olduğunda değerlendirme muyanelerinin tamamlanması için sigmoidoskopi gerekir.
Hastanın cerrahi olmayan rahatsızlıkları sıklıkla ameliyat tehlikesini artınr. Ameliyat sırasında veya ameliyattan sonra husule gelen ölümlerin tahlili, öldürücü komplikasyonların ekseriya önceden mevcut olan organik hastalıklardan veya immünite ve beslenme kusurundan kaynaklandığını göstermektedir.
Özet olarak, hastanın tekmil sağlık durumunu meydana koyabilmek ve yakında gerçekleştirilecek olan cerrahi tedavinin riskini belirleyebilmek için ameliyat öncesi değerlendirmesi şümullü olmalıdır.