l.Amebik dizanteri: Hastalık intertermittent kramp tarzında karın ağrıları ile başlar. Haftalar aylar sonra hafif, kanlı-müküslü bir diyare gelişir. Ateş 38.5°Cden azdır ve hasta çok nadiren ağır hasta görünümündedir. Her iki alt kadranlarda palpasyonla hassasiyet vardır ve karaciğer sıklıkla biraz büyümüştür.
2.Şiddetli amebik kolit: Hastalığın bu şekli kolon perforasyonu ve peritonite yol açacak şekilde ilerliyebilir. Kanlı-müküslü bir diyare ile aniden başlıyabilir. Karın ağrısı, kramplar, tenezm ve dehidratasyon şiddetlidir. Hasta toksik bir tabloda olup, yüksek ateş (39 C° -40 C° ) ve 25.000/M civarında bir lökositoz bulunur. Gaita çok defa kolon mukozasının nekrotik kısımlarını içerir.
Sigmoidoskopi ile tipik küçük amip ülserleri gözlenir. Ancak bu muayeneyi perforasyona yol açmamak için çok nazik ve dikkatli bir şekilde yapmalıdır. Sigmoidoskopi yardımı ile alınan gaita veya mukozada trofozoitler saptanabilir. Ulseratif kolitin akut megakolonuna benzer bir kolon distansiyonu gözlenebilir. Bu iki ayrı hastalığın ayırd edilmesi çok önemlidir, çünkü amebik kolitte kortikostereoidlerin kullanılması hastalığı arttırır ve kolektomi yapılması ölümle sonuçlanabilirken, amebisid ilaçlar ve tetrasiklin grubu antibiyotikler hastalığı kontrol altına alırlar. Çok nadir olarak delinme veya tıkanma nedeni ile ameliyat gerekli olabilir.
3.Lokalize bağırsak hastalığı: Bu hastalıkta amipler bağırsağın kısa bir segmentini (Ekseriya çekum ve sigmoid kolonu) istila ederler, ve sonuçta darlık veya ameboma denilen bir granulamatöz kitle oluşumuna yol açarlar. Bu şekil en çok çekum, sonra sigmoid kolon ve nihayet transvers kolonda görülür. Tipik bir hastada sağ alt kadranda ağrı, genişlemiş, hassas çekum ve çıkan kolon bulunur. Ekseriya bir dizanteri hikayesi alınır ve alınan gaita örneklerinde trofozoitler gösterilebilir. Baryumlu kolon grafisinde tutulan kolon segmentinde konsantrik bir daralma vardır. Bağırsak tıkanması nedeni ile cerrahi rezeksiyon gerekebilirse de vakaların bir çoğunda tıbbi tedavi hastalığı iyileştirir. Tedaviden sonra, takip amacı ile, mutlaka baryumla kolon çalışması yapılmalı ve kitlenin kaybolduğundan ve bir kanseri içermediğinden emin olunmalıdır.
Amebiyaza bağlı rektal striktürlerin tümörler ve Iymphogranuloma venereum ile karışabileceği bilinmelidir.
B.Karaciğer amebiyazı: Amebik dizanterinin %10 undan daha azında, portal ven yolu ile olan yayılma, karaciğerde abse oluşumuna yol açar. Abse ekseriya soluter olup vakaların %90 ında sağ lobtadır. Absenin uzağındaki karaciğer dokusu normaldir. Diffüz hepatik inflamasyon olarak tanımlanan amebik hepatit kavramı histolojik olarak desteklenmediğinden bu gün pek kabul edilen birantite değildir. Abse steril cerahat içerir ve rengi pembeden çukulata rengine kadar değişir. (Anchovy paste) Bazen absenin periferik kısmında trofozoitler bulunabilir. Amebik abse ile dizanteri nadiren bir arada görülebilir ve abse vakalarının %20 sinde daha önce geçirilmiş bir dizanteri hikayesi alınabilir,albumin azalır. Akciğer grafisinde sıklıkla sağ diaframda yükselme ve sağ hemitoraksda plöral sıvı gözlenir.
Ultrasonografi, bilgisayarlı tomografi (CT) ve Technetium 99m ile yapılan sintigrafi çok defa absenin varlığını gösterir. Buna karşın, bakteriyel süperinfeksiyon görülmedikçe, Gallium-67 ve Indium-111 ile yapılan sintigrafiler normaldir.
Piyojenik abselerden ayırımı güç olabilir. Ağır toksik bir hastada karnın başka bir yerinde infeksiyon bulunması bakteriyel bir infeksiyonu düşündürür. Diğer yandan pozitif hemaglutinasyon titresinin saptanması, absedeki cerahatin steril olması, abse veya gaitada trofozoitlerin bulunması amebik abse lehindedir. Bu abseler plevra, periton boşluğuna açılabilirler.