Disritmi, unstable angina, kalp yetmezliği veya şiddetli hipertansiyon posteperatif komplikasyon oranını etkiler ve mümkün mertebe cerrahiden önce düzeltilmelidir. Kapak hastalığı, özellikle aort stenozu, postoperatif dönemde kalbin, artan debi ihtiyacını karşılayabilmesini önler. Şiddetli mitral veya aortik kapak hastalığı olan vakalarda sıvı tedavisi dikkatle ayarlanmalıdır. Oral antikoagülan tedavi cerrahiden 3-5 gün önce kesilmeli ve cerrahiden hemen sonra tekrar başlamalıdır.
Yaşın 70 ten yukarı olması ve KOAH gibi nonkardiak faktörler de postoperatif kardiak komplikasyonlara sebep olabilir. Anemi, azalmış oksijen taşıma kapasitesi ve malnütrisyon riski 3 kat artınr ve mümkünse düzeltilmelidir. %30-35 arasında bir hematokrit oranı yeterlidir.
Genel anestezi miyokardı depresse eder, bazı anestetik ajanlarda myokardı katekolaminlere karşı hassaslaştırarak distritmilere predispoze ederler. Indüksiyon ve anesteziden uyanma esnasında kan oksijenasyonu geçici olarak düşebilir. Ameliyat esnasında kalp aktivitesinin ve kan basıncının monitorizasyonu, distritmileri ve hipotansiyonu erken tedaviyi sağlar. Kalp komplikasyonları açısından yüksek risk altındaki hastalarda regional anestezi, genel anesteziden daha emniyetlidir.
Operasyonun uzunluğu, aciliyeti ve hipotansiyonla beraber kontrol edilemeyen kanamanın postoperatif dönemde ciddi kardiak problemden çıkmasıyla pozitif olarak korelasyonu olduğu gösterilmiştir. Pacemakerli hastalarda, elektrokoter akımının, intrakardiak elektrod tarafından algılanıp, zamansız tırnlara sebep olabilir.
Nonkardiak komplikasyonlarda, rezervi kısıtlı olan hastalarda kalp debisinde artışa neden olarak, kardiak komplikasyon gelişmesine sebep olabilir. Postoperatif sepsis ve pulmoner problemler hipoksi oluşturacak çok etkili olurlar. Aşırı sıvı yüklemesi akut sol ventriküî yetmezliği oluşturabilir. Koroner hastaların veya düşük outputlu ve disritmiye predispozusyonu olan hastalar daimi monitorizasyon için yoğun bakım ünitesinde tutulmalıdır.