Nüfuz edici (penetran) yahut ağır kunt göğüs yaralanmasında hemotorakstan şüphelenilmelidir. Solunum sesleri azalmış ve perküsyonda matite olabilir ama bir göğüs röntgeni “eğer mümkünse ayakta ve yatarak” acil olarak alınmalıdır . Geniş delikli bir veya iki plevral kateter kullanılarak tüp torakostomi acilen yapılmalıdır. İğne aspirasyonu hiç elverişli değildir. Vakaların %85′ inde, tüp torakostomi ihtiyaç duyulan tek tedavidir. Göğüs tüplerinden devamlı debi ile farkedildiği gibi eğer kanama inatçı ise, onun bir pulmoner arterden ziyade sistemik bir arterden (mesela interkostal) olması daha muhtemeldir. Kanama hızı 100-200 ml/saat veya total kanama debisi 100 ml’yi geçtiği zaman genel olarak torakotomi yapılmalıdır. Çoğu vakalarda göğüs duvarı kanamanın kaynağıdır. Buna karşılık, akciğer, kalp perikard ve büyük damarlar %10-25’Iik bir miktardan sorumludur.
Pnömotoraks, kunt veya penetre göğüs travmalarını takiben, göğüs duvarı veya akciğerin ezilmelerinde meydana gelir. Aşırı şişkinlik (mesela; patlama yaralanmaları, araba sürme kazaları) de akciğerleri yırtabilir. Penetre yaralanmalardan sonra pnömotoraksh hastalann %80’i plevral mesafede de kana sahiptirler. Tansiyon pnömotoraks, bir sızıntı flep kapağın, havanın plevral aralığa girmesi için izin verdiği fakat onun kaçmasını önlediği fakat onun kaçmasını önlediği zaman gelişir; plevra içi basınç yükselerek mediastinal organların karşı tarafa yer değiştirmesine ve akciğerin tamamen sönmesine sebep olur. Kalp fonksiyonunun bozulmasından ve karşı akciğerde solunumlu bozmasından kaçınmak için derhal defedilmelidir. Plevral aralığın içine ve dışına geçmek için havaya izin veren emici göğüs yaraları, tıkayıcı bir tampon ve tüp torakostomi ile tedavi edilmelidir. Fizyopatoloji, eşlik eden akciğer yaralanmasının genellikle daha az olan genişliği hariç yelken göğüse benzer. Alınmış bulunan acil önlemlerden sonra, travmatik pnömotoraks, tüp torakostomi ile tedavi edilmelidir.