—Minimal semptomlar: Halsizlik, bitkinlik, çabuk yorulma, iştahsızlık, orta derecede
kilo kaybı, öğleden sonra ortaya çıkan ateş, öksürük, apikal railer ve hemoptizi
—Pozitif tüberkülin testi: Özellikle yakın zamanda ki negatiflikten pozitifliğe dönüşme.
—Apikal akciğer tutulumu, sıklıkla göğüs filminde kavitelerin görülmesi
—Balgamda yada mide veya trakeal yıkan-tılarda Mycobacterium tuberculosis’in görülmesi
Genel Değerlendirme
Tüberküloz, ABD1 de yaygındır ancak artık bir ölüm sebebi olması önemli ölçüde azaltılmıştır. Bununla beraber yaklaşık 5000-8000 klinik vaka rezervuar olarak vardır ve her yıl 30000 yeni vaka buna eklenmektedir. ABD’de de nüfusun %20’den az bir kısmında tüberkülin testi pozitiftir. Günümüzde tüberküloz, dünyada en yaygın enfektif ölüm sebebi olma durumunu devam ettirmektedir.
Mycobacterium’ların birkaç formu akciğerlerde hastalık yapabilirsede, akciğer hastalığında vakaların %95’inde M.tuberculosis sorumludur. M.bovis ve M.avium insanda çok seyrek olarak bulunur, özellikle toprakta bulunan bir kaç “atipik” mycobakterium türü son yıllarda klinik olarak daha fazla önem ar-zetmeye başlamıştır. Çünkü bunlar gerek korunma gerekse tedavi metodlarına daha az cevap verir. Mycobakteriler hareketsiz, spor yapmayan, hafifçe gram (+) boyanan basiller olup dormen (uyuyan) basiller konak vücudunda tüm bir hayat boyu canlı kalabilir.
Enfeksiyonun başlangıcında, sıklıkla akciğerin orta zonunda parankim tutulması vardır. Haftalar sonra hipersensitivite geliştiği zaman tipik kazeöz lezyon görülür ve bölgesel lenf bezleri genişler, vakaların pek çoğu kendiliğinden bu aşamada durur. Eğer enfeksiyon ilerlerse kazeöz lezyon gelişir ve dev hücreler tipik tüberkülü oluşturur. Yetişkinde ve takatsiz bitkin hastalarda latent hastalığın sebebi uykudaki tuberküllerin reaktivasyonu-dur ve alt loblarm superior segmentleri enfeksiyonun en sık yerleştiği yerlerdir.
Klinik Bulgular
A.Semptom ve Bulgular: Hastalarda ateş, öksürl’ , iştahsızlık, kilo kaybı, gece terlemesi, fazla terleme, göğüs ağrısı, letarji ve nefes darlığı gibi minimal semptomlar mevcuttur. Ekst-rapulmoner hastalıkta, perikard, kemikler, eklemler, üriner kanal, meninksler, lenf bezleri veya plevral boşluk tutulumu mevcutsa semptomlar daha şiddetli olabilir. Bazen aktif hastalığı olan vakalarda eritema nodosum görülür.
Balgam kültürü, mide ve trakeal yıkantı-lar, tıpkı plevral mayi, plevra ve akciğer biop-sileri gibi teşhisin konmasına yardımcı olacak tetkiklerdendir.
C.Radyografi Bulguları: Radyografide üst loblann (%85) apikal ve posterior seğmen tle-rinde, alt lobların (% 10) ise superior segmentinde tutulum görülecektir. Histoplasmosis gibi diğer granulomatöz hastalıklarda olduğu gibi üst lobun anterior segmentinin yalnız başına tutulumu çok nadirdir. Alt loblann basal segment tutulumlarıda kadınlar, siyahlar ve diabetikler dışında yaygın değildir. Ancak endobronşial hastalıkta alt loblar genellikle tutularak atelektazi veya konsolidas-yon oluşabilir. Hastalığın patolojik çeşitliliğine göre değişik radyografik bulgular görülebilir. Bunlar; lokal eksudatif lezyon, lokal pro-duktif lezyon, kaviteleşme, akut tüberküloz pnömonisi, nıillier tüberküloz, Rasmussen anevrizması, bronşektazi, bronkostenoz ve tüberkülomadır.
Ayırıcı Tanı
Özellikle kalsifikasyonsuz tüberküloma gibi lezyonlann bronkojenik kanserden ayırt edilmesi önem arz eder.
Tedavi
A.Tıbbi Tedavi: Aktif hastalık kemotera-pik rejimlerden biri ile tedavi edilmelidir. İlaçların etkinlikleri devam ettiği halde tedavisüresi azaltılabilen ilaç rejimleri gösterilmiştir. Bu ilaçlar; isoniasid, streptomisin, rifampisin ve etambutoldur. Bu çok kalemli ilaç rejimleri dirençli bakterilerin ortaya çıkmasını önlemek ve toksisiteyi azaltmak gayesi ile hazırlanmışlardır.
B.Cerrahi Tedavi: Kemoterapinin uygulanır hale gelmesinden sonra tüberküloz tedavisinde cerrahinin rolü oldukça azalmıştır. Aşağıdaki durumlarda cerrahi müdahale düşünülebilir: (1) Kemoterapinin yetersizliği (2) Teşhis gayesi ile, (3) Akciğerin harap olması, (4) Cerrahi sonrası komplikasyonlar, (5) dirençli bronkopievral fistül (6) inatçı kanama.
Teşhis gayesi ile yapılan cerrahi rezek-siyon sayesinde kanser gibi diğer hastalıkların ayırıcı tamsı yapılabildiği gibi kültür için dokuda alınabilir. Harap olmuş lobları (Şek. 19-15) veya büyük enfekte sağ üst lob kavîter tüberkülozu olan hastalar cerrahi rezeksiyon için adaydırlar.
Torakoplasti, plombaj veya rezeksiyon yapılan bazı hastalarda hastalık tekrar aktive olur. Birkaç vakada tekrar operasyon gerektirebilir. Plombaj tedavisinden sonra en yaygın cerrahi indikasyonlar plevral enfeksiyon (Pyojenik veya tüberkülozal) ve ağnya veya diğer organ basılarına neden olan plombaj materyalinin yer değiştirmesidir. Akciğer rezeksiyonunu takiben kalan boşlukta tüberküloz ampiyemi gelişebilir. Bazen bu durum bronkopievral fistül ve kapalı tüp drenajı direk cerrahi müdahaleyi gerektirir.
Tüberküloz ampiyemi takip yönünden -problemler arz eder. Ampiyemin olduğu durumda tedavi (1) Beraberindeki parankimal hastalığın varlığına, (2) Sadece tüberkülozla veya tüberküloz ve pyojenik enfeksiyonla beraber olmasına, (3) Bronkopievral fistülle beraber olmasına bağlıdır. Tedavide en son amaç akciğer genişlemesinin tam olmasını sağlamak ve ampiyem alanını yok etmektir. Akciğer dekortikasyonu veya rezeksiyonu bazı vakalarda uygulanabilir, üzerine pyojenik enfeksiyon veya bronkopievral fistül binmiş vakalarda açık veya kapalı drenaj gerekecektir.
Prognoz
Tıbbi olarak tedavi edilen vakaların çoğunda prognoz mükemmeldir. 1945’lerde %25 olan ölüm oranı günümüzde %10’dan aşağıya inmiştir. Tüberküloz nedeni ile akciğer rezeksiyonu geçirenlerde operatif ölüm riski, pılö-monektomi için yaklaşık % 10, lobektomi için %3 ve segmentektomi ve subsegmental rezeksiyon için %1’dir. Modern kemoterapi sonrası nüks oranı yaklaşık %4’dür.