Muayeneye parmak uçları ile karın hafif yoklanarak yüzeysel olarak başlanır, daha sonra derin palpasyon yapılır. Karnın sol alt, sol üst, sağ üst ve sağ alt bölümleri sırasıyla muayene edilir. Bir bölgede hassasiyet saptanıyorsa, çocuğun yüz ifadesi sürekli gözlenerek palpasyon tekrarlanır.
Karında hassasiyet varlığı ve bu hassasiyetin rijidite (lokal kas spazmına bağlı sertlik) ile birlikte olup olmadığı araştırılır. Hastanın istemli olarak kaslarını sertleştirmesini önlemek için sıcak elle, hasta ile konuşarak muayene sürdürülmelidir. Bütün karın bölgesinin sert ve hassas olması generalize peritonitte görülür.
Karında, epigasitriumdan başlayıp bütün karma yayılan ani ağrı ile birlikte şiddetli rijiditenin (tahta karın) varlığı en sık perforasyonlar-da görülür.
Karnın sağ alt bölümünde hassasiyet ve rijidite akut apandisite işaret eder. Akut apandisitte ağrı genellikle göbek çevresinden ve epigastri-umdan başlar, birkaç saat geçtikten sonra karnın sağ alt bölümüne lokalize olur ve kas rijidi-tesi belirir. Hemen daima bulantı ve kusma da vardır.1 Bazen ishal görülebilir. Retroçekal veya pelvis içi appendiks yerleşmelerinde bu belirtiler bulunmayabilir. Nadiren enteritler, kız çocuklarında adneks iltihapları da karnın sağ alt bölümünde hassasiyete yol açabilir. Sağ üreterde taşa bağlı kolik şeklindeki ağrılar akut apandisit ile karışabilir. Üreter koliğinde kas rijiditesi yoktur. Okul çocukluğu çağında oldukça sık rastlanılan mesenterik lenfadenitler, daha nadir olarak regional enteritlerin akut hecmelerinde de karında hassasiyet oluşur. Periyodik hastalık (ailevi Akdeniz ateşi) periyodik olarak gelen yüksek ateş, karın ağrısı, kabızlık ve bazen göğüs ağrısı nöbetleri ile seyreder. Orta derecede rijidite olabilir. Kabakulak komplikasyonu olarak gelişen akut pankreatitler de karında yaygın bir hassasiyete yol açar.
Karnın sağ üst bölümünde hassasiyet kısa sürede oluşan karaciğer büyümelerinde, hepatitte, invaginasyonda görülebilir. Sol üst bölümdeki hassasiyet ise dalak büyümesi, yırtılması veya infarktüs işareti olabilir.
Palpasyonda hassasiyet alman çocuklarda çoğu kez İcarın ağrısı şikâyeti bulunmakla birlikte bu iki bulguyu ayrı ayrı değerlendirmek gerekir. Örneğin invaginasyon, idrar yollarında taş ve ağır ishal şiddetli, kolik şeklinde karın ağrısına yol açar. Buna karşın apandisit ve peritonitte karın ağrısı bu derece şiddetli olmayıp palpasyonda hassasiyet daha belirgindir.
Palpasyonla karında serbest asit varlığı araştırılır. Asit aranması için bir elin avucu karnın bir tarafına konulur ve hafifçe basınç yapılır. Diğer el ile karnın öbür yanma fiskeler tarzında darbelerle vurulur. Asit varlığında fiskelerin oluşturduğu dalgalanma karşı tarafta hissedilir (sensation des flot).
Periton boşluğunda fazla sıvı bulunduğunda büyümüş olan organlar veya kitle kolay palpe edilemez. Bu durumda elle hafif darbeler yapılır. Bu vuruşlar sırasında el altında bir organ veya kitle varsa, parmak uçlarından uzaklaşır. Ancak sonra bütün sıvıya yayılan basınç nedeniyle yeniden yüzeye doğru gelerek parmak uçlarına çarpar (signe de glacon, buz belirtisi).
Çalkantı belirtisi (klepotaj), sıvı ve hava ile dolu organ üzerinde alman bir belirtidir. Elle birden bastırılıp bırakıldığında bir ses duyulur, aynı zamanda elle de hissedilir.
Karaciğer palpasyonu . Karaciğer palpasyo-nu, orta klaviküla çizgisi üzerinde inspirasyon sırasında diyafragmanm itilmesi ile aşağı doğru inen karaciğerin alt kenarının ele çarpması ile değerlendirilir. Yenidoganlarda karaciğerin alt kenarının, kosta kenarını 2 cm kadar geçmesi normaldir. 8-8 yaşlarına kadar normal çocuklarda da karaciğer kosta kenarını 1-2 cm geçebilir. Çocuklarda hepatomegali kalp yetersizliği, hepa-tit, depo hastalıkları, primer veya metastatik tümör gibi çok çeşitli nedenlerle oluşabilir. Normalde kenarı hafif kunttur, keskin değildir. Kıvamı orta sertliktedir. Palpasyonla ağrı olmaz. Karaciğer fibrozunda kenar sert ve keskindir. Staz karaciğerinde ve karaciğer yağlanmasında karaciğer büyük, kenarı kunttur. Staza bağlı hepatomegalide, infeksiyöz hepatitte, infeksiyöz mononükleozda, karaciğer apselerinde palpasyonla karaciğer ağrılı ve yumuşaktır.
Hepatomegaliyi, hepatoptozdan ayırmak için karaciğerin üst kenarı da belirlenmelidir. Bunun için sağ hemitoraksta orta klaviküla çizgisi hizasından, kosta aralıklarına perküsyon yapılır. Submatiteriin başladığı yer üst kenarı gösterir. Normalde submatite dört veya beşinci, mutlak matite ise altıncı interkostal aralıkta başlar.
Dalah palpasyonu ;. Sütçocuklarmda patolojik bir durum olmadan da dalak kosta kenarını 1 cm geçebilir. Birçok infeksiyonlarda, kan hastalıklarında, portal ven tıkanıklığında splenome-gali görülebilir. Akciğer hastalıklarında diyafragmanın aşağı itilmesi ile palpasyon sırasında dalak büyümüş bulunabilir. Zayıf çocuklarda ligaman gevşekliği sonucu aynı bulguya rastlanabilir. Perküsyonla organın üst sınırı saptanarak ptoz, splenomegaliden ayırt edilmelidir.
Median kenarında çentik bulunuşu, solunum hareketleriyle inip çıkması, arkadan çok ön duvara yakın oluşu, palpasyonla elin kitlenin arkasına varabilmesi, üst kutba ulaşılamaması gibi bulgularla dalak böbrekten ayırt edilir.
Dalak büyüklüğünün araştırılmasında perküsyon da yararlıdır. Dalak matitesi, solda dokuz ve onuncu interkostal aralıkta ve orta koltuk çizgisini öne doğru aşmayacak şekilde alınır. Dalak matitesinin ön koltuk çizgisini aşması patolojiktir. Dalak fazla büyüdüğü zaman, sol meme altında ve solda ön koltuk çizgisi ile altta kosta yayı arasında kalan, normalde timpan ses veren Traube alanında matite alınır.
Dalağın doğumsal yokluğu nadir bir durumdur. Dalağın travmatik olarak yırtılmasında şok bulgularına ek olarak karnın sol üst kadranında hassasiyet ve rijidite alınır. Sol kadrana basınç uygulandığında sol omuzda ağrı olabilir. Nadiren eritrobîastosis fetaliste dalak yırtılabilir. İnfek-siyöz mononükleozda da dalak rüptürü riski yüksek olduğundan dalak palpasyonu çok dikkatli yapılmalıdır.
Böbreklerin palpasyonu .- Böbrekler retrope-ritoneal organlardır. Bimanuel palpe edilirler. Önde el orta çizgiye yakın, orta klaviküla çizgisinin median tarafına konulur, arkadaki el ile böbreğe öne doğru basınç uygulanır. Palpasyon derin eltâ Mrium sonunda iki el birbirine yaklaştırılarak yapılır. Böbreğin iki el arasında önden arkaya, arkadan öne doğru gelişine «bal-lotement» denir. Normal yenidoğanda böbrekler genellikle palpe edilebilir. Polikistik böbrekte her iki böbrek büyümüştür, yüzeyi düzensizdir. Hid-ronefrozda böbrek büyük, yüzeyi düzgündür.
Retroperitoneal kitlelerin varlığı da bimanuel yöntemle araştırılır. Karın palpasyonunda karaciğer, dalak ve böbrekler palpe edildikten sonra karında kitle varlığı önce yüzeysel, sonra derin palpasyonla araştırılır. Kitle ele gelirse kıvamı büyüklüğü, mobil olup olmadığı, lokalizasyonu, palpasyon sırasında hastanın ağrı duyup duymadığı belirlenir. Ayrıca kitlenin balote edip etmediğine bakılır.
Glob vesicale, pubis üzerinde esnekliği olan bir top gibidir. Şuurun kapalı olduğu durumlarda mesanenin dolu olup olmadığı perküsyonla aranmalıdır. Sonda ile idrar boşaltıldığında kitle kaybolur.
Mezenter ganglionlarının ileri derecede büyümesi, karnın orta kısmında derin palpasyonla güçlükle palpe edilen küçük kitleler oluşturur. Tüberkülozda, abdominal lenfomada rastlanabilir.
Abdominal aort aneorizması da pulsatil bir tümör gibi palpe edilir. Karnın alt bölümünde ele gelen kitleler kız çocuklarında överlerle ilgili olabilir. Sütçocuklarmda teratom akla gelir. Bu durumda rektal muayene gereklidir.