Sarılıklı preterm bebeklerin çok dikkatle gözlenmesi gerekmektedir. Bu bebeklerde özellikle serbest indirekt bilirubinin albumine bağlanmasını engelleyen hipoksi, hipoglisemi, asidoz gibi sorunlar varsa izleme daha da özenle yapılmalıdır. Klinikte hiç sarılık saptanmayan preterm bebeklerde otopside % 6 10 oranında kemikte rus bulguları bildirilmektedir. Özellikle 1000 g altındaki pretermlerde kernikterus sınırı ile sarılığın ciltte görülebilmesi arasında çok az değer farkı vardır. Bu nedenle preterm bebekte kernikterus riski fazladır. Birçok yenidoğan ünitesinde 1000 g dan küçük pretermlerde ilk 3 gün pro filaktik fototerapi uygulanması rutin olarak önerilmekte ve uygulanmaktadır.
Isı regülasyonunda bozukluk
Termoregülasyonu düzenleyen kahverengi yağ dokusunun azlığı nedeniyle preterm bebeklerde ısı regülasyonu güçtür. Ağırlığa oranla vücut yüzeyinin geniş olması da cilt yoluyla ısı kayıplarım arttırmaktadır. Vücut ısısının belirli bir düzeyde tutulabilmesi için küçük preterm bebeklerin kuvözde (inkübatör) bakılmaları gerekir.
Doğumsal anomaliler
Doğumsal anomali insidansı intrauterin büyüme geriliği (sga) ve pretermlerde yüksektir. Mekonyum ileusu, intestinal obstrüksiyon, gas troşizis ve omfaloseli olan yenidoğanlar genellikle pretermdir.
Ductus arteriosus açıklığı (pda)
Miadında sağlıklı yenidoğanda ductus arteriosus hemen doğumdan sonra fonksiyonel olarak kapanır. Özellikle doğum tartısı 1800 g al
Tında olan pretermlerde ve ventilasyon yardımı yapılmış olanlarda patent ductus arteriosus sıklığı yüksektir. Bununla birlikte olguların büyük çoğunluğunda ductus arteriosus spontan olarak kapanır.
Pda da tedavi olarak prostaglandin sentezini inhibe eden indomethacin kullanılması veya cerrahi girişim sözkonusudur. İndomethacin’in 0.2 0.3 mg/kg 8 saatte bir, 1 3 kez tekrarlanmak üzere damardan uygulanması birçok vakada pda nın kapanmasını sağlar.
Hipoglisemi
Preterm sga larda hipoglisemi görülme sıklığı artar. İleri derecede preterm olan (gestas yon yaşı 24 31 hafta) yenidoğanlarda glükoz per füzyonuna bağlı hiperglisemi de oluşabilir.
Son yıllarda yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde nekrotizan enterokolit (nek) sorun olmaktadır. En sık pretermlerde rastlanan ağır ve ölüm oranı yüksek olan, barsaklarda nekroz ile belirlenen bir hastalıktır. Pretermlerde sıklığı % 2 15 olarak bildirilmektedir. Doğumda as fiksi, hipotansiyon, solunum güçlüğü ve göbek ven kateterizasyonu, pda gibi faktörlerin nek’e eğilimi arttırdığı bildirilmektedir. Hiperosmolar formüllerle (özellikle inek sütü) erken beslenme de suçlanmıştır. Etioloji kesin olarak bilinmemekle birlikte nek nedeninin anoksik ortamda oluşan infeksiyon olduğu genellikle kabul edilmektedir. İnfeksiyon etkeni olarak e. Coli, kleb siella pneumonia, salmonella ve son zamanlarda clostridium tipleri bildirilmiştir. Viruslarm da etken olacağı ileri sürülmektedir. İntestinal gaz oluşumunun bakteri fermentasyonu sonucu olduğu ve bunun % 30 unun (h+) den oluştuğu bildirilmiştir. Şekil 6.8.2 de nek’i oluşturan mekanizmalar şematize edilmiştir.
Ginlik, kusma gibi klinik bulgular gelişir. Genellikle ishal vardır. Dışkı kanlı olabilir (% 25). Pre ternı çocukta ani gelişen karın gerginliği nek düşündürmelidir. Radyolojik bulgu tanıyı kesinleştirir. Tedavi başlandığında % 50 75 olguda pneumatosis gelişmiştir. Hepatik portal aralıklarda hava görülmesi hastalığın ağırlığım, pneu moperitoneum ise perforasyonu gösterir.
Ayırıcı tanıda; sistemik veya intestinal in feksiyonlar, obstrüksiyon, hirschsprung hastalığı düşünülmelidir. Kültür materyellerinin ah: ması ve radyolojik inceleme ayırıcı tanıda yardımcıdır. Barsak perforasyonu riski nedeniyle baryumla kolon tetkiki kesinlikle yapılmamalıdır.
Tedavi . Oral beslenme 2 hafta süreyle kesilerek parenteral beslenmeye başlanır. Kan ve dışkı kültürleri alındıktan sonra antibiyotik verilmelidir. Antibiyotiğin nazogastrik yolla verilmesi önerilir. 6 8 saat arayla batın grafisi çekilerek hastanın izlenmesi gereklidir. Yaygın damar içi pıhtılaşması (dıc) bulguları gelişirse kan değişimi yapılabilir.
Total parenteral beslenme komplikasyonları olarak kısa barsak sendromu, infeksiyon ve me tabolik asidoz gelişebilir. Oral kanamisinle bu komplikasyonlarm azaldığı bildirilmektedir. Oral kanamisin profilaksisi ile nek yönünden riskli bebeklerde gram (—) enterik flora kolo nizasyonunun önlendiği gösterilmiştir. Oral van komisin de denenmektedir.
Prognoz : mortalite oranı erken tam konulan vakalarda yaklaşık % 20, tanının geciktiği olgularda % 50 olarak bildirilmektedir.
Geç metabolik asidoz
Preterm sga yenidoğanlarm % 5 40 ında doğumdan sonraki 2 3 üncü haftalar içinde metabolik asidoz gelişir. Genellikle öyküde asfiksi, solunum güçlüğü veya başka, sorunlar sözkonu su değildir. Sıklıkla doğumdan kısa süre sonra inek sütü ile beslenme ve tartı almada gecikme öyküsü vardır. Asidozun gelişiminde artan mide kapasitesine karşın aynı ölçüde gelişmeyen re nal kapasite sorumlu tutulmaktadır.