Klinik bulgular: İnfekte kişilerin çoğunluğu asemptomatiktir, yalnızca dışkılarında kist bulunur. Hastalık belirtilerinin ortaya çıkışı infes-tasyonun yoğunluğu, amipin virulansı, barsakflorası, konağın diyeti ve beslenme durumu, barsak duvarının kendini yenileyebilme yeteneği gibi faktörler ile ilişkilidir. . Klinik belirtiler en sık olarak barsak epitelinin lokal invazyonu ve karaciğere yayılma sonucu oluşur.
Akut amipli dizanteri birkaç gün veya birkaç hafta devam eden ishal episodları şeklinde ortaya çıkar.
Ekstraintestinal hastalık bazen barsak semptomları ile birlikte, bazen de tek başına görülür. Dışkıda organizma izole edilemeyen vakalarda tanı güçtür. En sık lokalizasyon karaciğerde olur. Amebik karaciğer apsesi hastaların % 1 inde ve genellikle sağ lobda tek bir apse şeklinde görülür. Karaciğer apsesi yüksek ateş, karın ağrısı, karın gerginliği, hepatomegali, karaciğerde hassasiyet ve tartı kaybı belirtilerine yol açar. Sağda diyafragma yükselmesi, akciğer parenkiminde basıya bağlı değişiklikler olabilir. Apse diyafragmaya ulaşırsa öksürük, plevra irritasyonuna bağlı göğüs ağrısı, dispne gelişebilir.
Akciğer, beyin ve dalakta da metastatik lezyonlar oluşabilir. Bunlar genellikle hepatik amebiasis ile birliktedir.
Amebiasis’de hematolojik ve biyokimyasal testler özellik göstermez. Eozinofili yoktur. Anemi vardır. Sedimantasyon hızı artmış olabilir. Hepatik amebiasis’de karaciğer fonksiyon testlerinde hafif orta derecede bozukluk saptanabilir. Serum albümin düzeyi genellikle düşüktür. Karaciğer ultrasonografisi ve radioizotop scan ile apse lokalize edilebilir. Radyoizotop incelemesi için en sık 99 m Tc kükürt kolloid kullanılmaktadır. Bu inceleme yöntemleri ancak kistik kaviteyi belirler, etiolojiyi açıklamaz.
Tanı: Kesin tanı dışkıda, nadiren de karaciğer apsesi aspiratmda organizmanın gösterilmesine dayanır. Amebik karaciğer apseli hastaların % 50 sinde dışkıda amip saptanamaz. E.histoiytica’nın trofozoit ve kistlerinin gösterilmesi için deneyimli bir kişi tarafından taze dışkının defalarca incelenmesi gerekebilir. İshal dışkısında pozitiflik olasılığı yüksektir. Dışkının hemen incelenemediği durumlarda taze dışkıya kistler için % 10 formalin, trofozoitler için poliviniı alkol (PVA) ilave edilerek saklanır. Rektum mukozasının ülserli bölgelerinden alman materyel-de de kist ve trofozoitler aranabilir. Amebik dizanterili hastaların dışkısında Charcot Leyden kristalleri görülebilir. Diyagnostik değildir.
Entamoeba coli ve E.hartmanni de insan barsağmda bulunabilir. Patojen olmadıkları için özelliklerinin bilinmesi ve E.histolytica’dan ayırt edilmesi önemlidir.
Amebik dizanterili hastaların % 25 inde sig-moidoskopi ile sağlam doku ile çevrili yumuşak kenarlı ülserler saptanır.
Amebiasisli hastalarda koruyucu olmayan antikorlar oluşabilir. Çeşitli serolojik testler geliştirilmiştir. Genelde bu testler invazif amebiasisli hastalarda pozitiftir, asemptomatik taşıyıcılarda sonuç vermez. İndirekt hemaglütinasyon (IHA) testinde 1/128 lik bir titre diyagnostik-tir. Son yıllarda ELISA yöntemi ile serumda ve apse aspiratmda antikor, dışkıda antijen tayin edilebilmektedir.
Tedavi.- Dışkıda E.histolytica trofozoit veya kistleri saptananların tümü tedavi edilmelidir. Asemptomatik kist taşıyıcılarının tedavisi için barsak lumeninde bulunan amipler üzerine etkili bir ilaç olan Diloxanide furoate 10 mg/kg/ gün PO 10 gün verilir. 2 yaştan küçüklerde kullanılmamalıdır.
İnvazif amebiasis’de doku amebisidi olarak Metronidazole 50 mg/kg/gün PO 10 gün uygulanır. Bu tedaviyi izleyerek diloxanide furoate da verilmelidir.
Amebiasis uygun sanitasyon ile önlenebilir. Mutfaklarda çalışanların düzenli muayenesi gerekir. Profilaktik tedavi yoktur.