Bu gibi açlık durumlarında enerji kullanımının artmasına karşın organizmanın enerji kaynağı olan karbonhidrat deposu kısa sürede tükenir. Bu durumda organizmada önce yağlar yakılır. Ancak yağların C02 ve H20 oluşturmak üzere sonuna kadar yanmaları için karbonhidratlara gereksinim vardır. Organizma yeterli karbonhidrat almayınca yağlar sonuna kadar yakılamaz ve yıkım keton cisimcikleri aşamasında kalır. Yağların sonuna kadar yanmasını sağlamak üzere organizmada protein yıkımı olur (glukoneogenez). Ancak kullanılan protein ve el-. de edilen glükoz az olduğundan yağ asitlerinin hepsi yine de sonuna kadar yanamaz. Protein yıkımından oluşan kuvvetli inorganik asitler de keton cisimlerine eklenerek var olan asidozu arttırırlar. Bu metabolik asidoz durumunda organizmada yedek alkali de azalmıştır. Eğer böbrekler sağlam ise oluşan asitlerin idrarla atılımı ve yedek alkali yapımı artar ve durum kompanse edilmeye çalışılır.
Ufak bir bebekte vücut ağırlığına göre metabolik hız, erişkine kıyasla yüksektir. Enerji ve besin yedekleri de çok sınırlı olup ancak kısa bir süre (en fazla bir gün) için yeterlidir. Özellikle preterm doğanlarda enerji yedekleri çok az olduğundan bu bebeklerde açlığa duyarlılık en fazladır. Postnatal yaşamın ilk aylarında beyin gelişmesi çok hızlıdır ve bu dönemdeki malnütrisyon beyin hasarına ve kalıcı intellektüel bozukluklara yol açabilir. Bu nedenlerle yenidoğan ve sütçocuklarında günlük enerji alımının bazal gereksinimin altında bırakılması sakıncalıdır.
Hasta çocuklar tercihan ağız yoluyla beslenir. Buna olanak yoksa beslenme nazogastrik veya nazojejünal yolla yapılır. Bazı durumlarda gas-trostomi ve jejünostomi ile besleme gerekebilir. Tüm bu beslenme şekillerinde beslenme enteral yolla, sindirim kanalından emilim ile gerçekleşir. Enteral yol total parenteral beslenmeye kıyasla çok daha fizyolojik ve zararsız bir yöntemdir. Total parenteral beslenme, ancak enteral beslenme olanağı olmayan durumlarda uygulanır.
Çocukların değişik sistemleri ilgilendiren tüm önemli hastalıklarında uygun besin sağlanması, tedavinin önemli bir bölümünü oluşturur. Değişik hastalıklarda yapılacak diyet tedavisi, ilgili bölümlerde verilmiştir.
Çocuklarda protein, yağ, karbonhidrat into-leransı durumlarında, bazı ağır emilim bozukluklarında ve doğumsal aminoasit metabolizması bozukluklarının bazı türlerinde özel yapay diyet uygulanması gerekir. Tam proteini tolere edemeyen ya da protein allerjisi olan hastalarda protein hidrolizat preparatları (Nutramigen, Progestemil) ile iyi sonuç alınır. Fenilketonürili hastalar için düşük fenilalanin içerikli, laktaz eksikliği durumlarında düşük laktoz içerikli özel endüstriyel sütler kullanılır. Çok küçük prematürelerin de besin öğelerine gereksinimleri özellik gösterdiğinden bu bebekler için özel endüstriyel bileşimler hazırlanmıştır. Çok nadir doğumsal metabolik bozukluklarda, hastadaki spesifik bozukluğa uygun sentetik bir besinin verilmesi gerekir. Bu yapay besinlerin bileşim ve özellikle azot/kalori oranı, fizik yapı ve osmolalite yönlerinden hasta için uygun olmaları önemlidir. Sentetik diyetlerin hazırlanmasında aminoasit solüsyonları kullanılabilir, ancak oligopeptidlerin ve özellikle dipeptidlerin de barsaktan emilebi-leceği bugün bilinmektedir. Oligopeptidlerin os-motik yükü daha düşük olduğundan örneğin Hartnup hastalığında, serbest aminoasit emilimi-nin bozulmuş olduğu sprue vakalarında sentetik diyette protein kaynağı olarak dipeptidler başarı ile kullanılmaktadır. Sentetik diyetin yağ içeriği de hastanın durumuna göre düzenlenir. Eğer hastada yağ emiliminde bir defekt yoksa seçilecek yağ uzun zincirli trigliseridlerden CLCT) oluşmalıdır. Orta zincirli trigliseridlerin (MCT) aşırı miktarda verilmesi, bunların kolay hidrolizi nedeniyle, bileşimin osmolalitesini arttırmakta ve osmotik diyareye neden olmaktadır. Maksimal absorpsiyonun sağlanması için dışkı ile atılan yağ miktarı saptanarak LCT ve MCT nin uygun kombinasyonları bulunmalıdır.
Esansiyel yağ asitleri gereksiniminin karşılanması unutulmamalıdır. MCT esansiyel yağ asidi içermez. Sentetik diyetlere linoleik asit ilavesi ile yetersizlik durumunun önlenmesi Önemlidir. Sentetik diyetlerde bileşimin osmolalitesinin yüksek olması ishale neden olabilir. Bu nedenle karbonhidrat kaynağı olarak glükoz yerine sük-roz (sakkaroz) gibi disakkaridler tercih edilmektedir.
Özel diyet ile beslenen tüm hastalarda demir, vitamin, mineral gereksinimleri de karşılanmalıdır. Böyle hastalarda metabolik komplikasyonlar oluşabileceğinden çocuklar klinik olarak özellikle büyüme-gelişme yönünden izlenmeli; aralıklı olarak serum albümin, transferrin, elektrolit, kalsiyum, fosfat, magnezyum, glükoz ve BUN değerleri ölçülmeli; idrar, dansite, keton cisimler, özellikle glükoz ve indirgeyici maddeler yönünden değerlendirilmelidir.