Bu alan, genellikle plak üstünde toplanmış fırçalanmamış veya diş ipiyle diş etinden atılmamış bakterilerden kaynaklanan enfeksiyona karşı çok hassastır. Diş eti hastalıklan, yetişkinlerde diş kaybına yol açan en önemli sebeptir.
Kategori: Sağlık
Kronik pankreatit
Etiyoloji: Kronik pankreatitin ana sebepleri gösterilmiştir.
Patogenezin akut pankreatitdeki mekanizmalara benzer olduğu düşünülmektedir. Fakat, fonksiyonda kalıcı bozukluklar vardır.
Morfolojik özellikler:
• Kronik inflamasyon
• Fibröz skarlaşması
• Pankreatik parankimal elemanların kaybı
• intrapankreatik taşların oluşumu ve kanal striktür-leri.
Klinik Özellikler:
• Şiddetli abdominal ağrı atakları
• Malabsorbsiyon (azalmış lipaz ve proteaz sekresyonu nedeniyle): Steatore (dışkıda yağ), kreatöre (dışkıda sindirilmemiş et)
• Diabetes mellitus (pankreas parankim harabiyeti nedeniyle)
Akut pankreatit epizodları kronik pankreatite komplike olabilir.
Araştırmalar görüntüleme ve fonksiyon testlerini içerir.
Görüntüleme düz radyogram (pankreasın kalsi-fikasyonu için) ultrason ve BT, ERCP ile yapılır.
Fonksiyon testleri:
• Sekretin/kolesistokinin (CCK) stimulasyon testi
• Glukoz tolerans testi
• Yağ ekskresyonu için 5 gün dışkı toplama testi
• KC fonksiyon testleri dir. Tedavi:
• Alkol alımının kesilmesi
• Pankreas: Antasitlerle veya antiasitsiz verilen pankreatik ekstre(gastrik asitle inaktive olmasını engellemek için)
• Yağda çözünebilen vitaminlerin yerine konulması
• Diabetikler için diyet ve insülin
• Biliyer obstrüksiyon ve psödokist için cerrahi
ACIÇİĞDEM TOHUMU
Çolchicum autumnale L. (Liliaceae) türünün kurutulmuş olgun tohumlarıdır. Bu tür 10-30 cm yükseklikte, otsu ve yumrulu bir bitkidir. Çiçekler sonbaharda, yaprak ve meyvalar ise ilkbaharda meydana gelir. Çiçekler 6 parçalı, morumsu pembe renkli, erkek organlar 6 tane (Crocus cinsinden farkı), meyva 3 gözlü ve çok tohumlu bir kapsüldür. Avrupanın sulak çayırlarında bol olarak yetişir. Türkîyede bulunmamaktadır.
Dış görünüşü: 2-3 mm çapında, küre biçiminde, kırmızımtırak esmer renkli, sert, kokusuz ve acı lezzetli tanelerdir. :
Bileşim: Sabit yağ, şekerler, tanen ve alkaloitler (% 0.30-1.2) taşımaktadır. Alkaloitlerin tedavide kullanılanları kolşisin ve demekolsin’dir.
Etki ve kullanılışı: Tohumlar ve yumru (Bulbus Colchici) idrar arttırıcı, terletici, müshil ve romatizma ağrılarım dindirici (bilhassa gut hastalığında) etkilere sahiptir. Alkaloitlerin çok yüksek olan zehirliliği sebebiyle bu droglar dahilen ancak hekim kontrolü altında kullanılabilir.
Eskiden, halk arasında, romatizma ağrılarını dindirici olarak haricen kullanılırdı. Bir tutam acı çiğdem tohumu 2-3 diş sarımsak ile havanda iyice dövülür. Elde edilen sulu kısım bir tülbente emdirilir ve bu tülbent ağrıyan kısma sarılır. Bu pansuman her gün yenilenmelidir.
Halen İstanbul aktarlarında acıçiğdem tohumu
bulunmamaktadır.
Diğer isimler: Bitkinin Latince ismi olan Colchicum, “Coîchis” (Kolkhis) kelimesinden gelmektedir. Bu isim Doğu Karadeniz ile Güney Kafkasya arasındaki bölge (şimdiki Batum ile Poti havalisi)?nin eski ismidir. Bu bölgede C.speciosum Steven türü bol olarak yetişmektedir.
Bu bölge aynı zamanda efsanevî büyücü rahibe Medeia ile Pontus kralı Eupator Mithridates VTnın da vatanıdır/5
Medeia Kolkhis kralı Aietes’in kızı olup erkek kardeşi, kayınpederi ve çocuklarını öldürmekle meşhur bir büyücü kadındır. Vatanından kaçtıktan sonra bir müddet İstanbulda kaldığı, Tarabya’öa bir tıbbi bitkiler bahçesi kurarak halkı tedavi ettiği ve bölgenin de bu nedenle Tarabya (Grekçe Therapia tedavi) ismini aldığı söylenmektedir
Eupator Mithridates VI ise Romalılar ile yaptığı savaşlar ve kendi ismini taşıyan bir panzehir (Antİdotum Mithridaticum) ile meşhurdur.
Toksikolojik etki: Colchicum türleri zehirli alkaloitler taşımaları (2), nedeniyle insanlar ve hayvanlar için tehlikelidir.
Memleketimizde Çiğdem (Crocus) yumruları çiğ, külde pişirilmiş veya yemek içine konulmuş (çiğdem pilavı) halinde çok kullanılmaktadır. Yanlışlıkla çiğdem yumrusu yerine acıçiğdem yumrusunun yenilmesi bazen çocuklarda tehlikeli zehirlenmelere sebep olmaktadır. Çiğdem yumrusunu Acıçiğdem yumrusundan ayırmak için gövdenin yumrudan çıkış yerine dikkat edilmelidir. Çiğdem türlerinde gövde yumrunun tam ortasından, acıçiğdem türlerinde ise yumrunun yan tarafından çıkar.
Türkiyede C.autumnale türünün bulunmamasına karşılık 25 kadar Colchicum türü memleketimizde yetişmektedir. Bunların ekserisi yumru ve to-humlarındaki alkaloit miktarı bakımından incelenmiş ve hepsinde de kolşisin bulunduğu gösterilmiştir (1-7).
C. baytopiorum C. H. Brickell: Çiçekleri morumsu pembe renkli, yapraklan genellikle 3 adet, dar, uzun ve açık yeşil renkli olan bir türdür. Antalya bölgesinde (Termessos, Kemer, Manavgat) çam ormanları altında yetişir.
Tohumlarında ortalama olarak % 0.068 kolşisin ve % 0.469 oranında demekolsin saptanmıştır (7). Demekolsih yönünden Türkiyede yetişen türlerin en zenginidir.
C. macrophyllum B. L. Burtt: Çiçekleri pembemsi mor, parke biçiminde lekeli (tessellat) olan bir türüdür. Yaprakları 30-35 cm uzunlukta, tüysüz,
sivri uçlu ve boyuna kuvvetli katlıdır. Güney Ege adaları (Girit, Rodos) ve Muğla bölgesinde (Bozbu-run, Datça) yetişir.
Tohumlarında % 0.016 oranında kolşisin bulua-duğu saptanmıştır (7). Kolşisin miktarının düşük olmasına karşılık, tohumlarının çok büyük olması nedeniyle, tohum verimi balonundan ilgi çekici bir türdür
C. speciosum Steven (Çomak, Katkgit, Vargit); Çiçekleri soluk veya koyu morumsu pembe renkli, periantın boğaz kısmı bazen beyaz ve amerleri turuncu – sarı renkli olan bir türdür (Resim:15). Yapraklarının genişliği (18-25 mm) ve küt uçlu, çiçeklerinin büyük (periant parçalarının boyu 2-3 cm) olması ile C. autumnale türünden ayrılır. Kuzeydoğu
Anadolu, Kafkasya ve Kuzey İranda yaygın bir fürdür.
Tohumlarında %0.2 oranında kolşisin bulunduğu saptanmıştır (7). Halen Kuzeydoğu Anadolu bölgesi dağlarında (bilhassa Zığana dağları) yetişen bitkilerden elde edilen tohumlar dış ülkelere satılmaktadır. Türkiyede tohumu toplanıp satışı yapılan yegâne türdür.
Diğer isimler: Likoser (Trabzon: Çaykara”),
C. turcicum Janka (Türk acıçiğdemi): Dış görünüş bakımından C.autumnale L. türüne çok yalandır. Trakya ve Marmara bölgesinde yetişir. Tohumlarında kolşisin (% 0.07) ve demekolsin (% 0.O7) bulunduğu gösterilmiştir (1)
C. variegatum L. (Güz Acıçiğdemi, Sürîncan): Çiçekleri belirgin bir biçimde parke gibi lekeli (tessellat), yaprakları grimsi yeşil renkli ve dalgalı olan bir türdür. Ege Adaları, Batı ve Güneybatı Anado-luda yaygındır.
Anadolu kökenli tohumlarda % 0.15 oranında
1 – Gürgen, A. R.: Türkiye zehirli nebatlannm en ehemmiyetlileri üzerine kimyevi araştırmalar – Ankara Y. Zir. Enst.
Çalışmalar sayı 138. Ankara (1943).
2 – Baytop T.: Trakyada Colchicum cinsi – İstanbul Üniv. Ecz. Fak. Mecm. 12: 163 (1976).
3 – Baytop T. ve Özcöbek, C: Colchicum chalcedonicum, micranthum, szovitsii ve turcicum alkaloitleri üzerinde araştırmalar
– İstanbul Üniv. Ecz. Fak. Mecm. 6: 21 (1970).
4 – Baytop, T. ve Leep, H. J.: Türkiye için yeni iki Colchicum (Liliaceae) türü – İstanbul Üniv. Ecz. Fak. Mecm. 13: 29 (1977).
5 – Baytop, T, Sütlüpmar, N. and Phillipson. J.D.: Alkaloids from Colchicum turcicum – Planta Medica 39: 273 (1980).
6 – Orhon, B.: Colchicum bıvonae Guss. yumrulannm alkaloitleri üzerinde araştırmalar – İst. Üniv. Eczacılık doktora tezi,
İstanbul (1982).
7 – Sütlüpınar, N.: Türkiye’nin sonbaharda çiçek açan Colchicum türleri üzerinde araştırması sonucu kolşisin bulunduğu saptanmıştır (1).
Bu türün yumruları (Bulbus Colchici variegati) eski kitaplarda “Hermodactylus” ismi altında geçen drog olmalıdır (2). Memleketimizde çok yaygın olmasına karşılık tohumlarının toplanması ve satışı yapılmamaktadır.
Akne Rosacea
SEMPTOMLAR
En belirgin semptomları, yüzde kızarıklık ve telanjiyektazi olarak adlandırılan gözle görülebilir, örümcek ağına benzer kan damarlarıdır. Ancak akne rosacea; alın, yanaklar, buaın ve çenede de (siyah ya da beyaz noktalar değil) sivilceler şeklinde görülebilir.Yüzde kısa süreli kızarıklık olarak beliren erken semptomlar fark edilmeyebilir. Daha sonrasında kızarıklık kalıcı bir hal alır ve hemen burun ile yanaklar altındaki bölgede telanjiyektazi oluşur. Püstül olarak adlandırılan (çünkü pü ile doludur) san başlı ve kırmızı çerçeveli küçük, kabarmış şişlikler de oluşabilir.
Nadiren burundaki yumuşak dokular, özellikle sebasöz bezleri, şişer ve şiş bir burna neden olur (Komedyen W. C. Fields’in burnu akne rosacea nedeniyle o şiş halini almıştır).
TEDAVİ SEÇENEKLERİ
Kızarıklığı asgari düzeye indirgemek için, ani ısı değişimleri ve güneş ışığı da dahil olmak üzere kan damarlarının genişlemesine neden olan şeylerden kaçınınız. Her gün güneş kremi kullanmak da fayda sağlayabilir. Akne rosaceada kılcal damarlar genişlediğinden, kızarmanıza neden olacak ve durumu daha da kötüleştirecek olan sıcak içecekler içmekten, alkol almaktan ya da baharatlı yiyecekler yemekten kaçınınız.
Akne rosacea püstülleri için en etkili ilaçlar tetrasiklin, minosiklin ya da doksisiklin gibi antibiyotik haplardır. Çok şiddetli olmayan akne rosacea tedavisinde, haricen kullanılan bir jel şeklindeki metronidazol adlı bir antibiyotik de etkilidir. Rezorsinol, salisilik asit ya da benzoil peroksid içeren akne ilaçlan kullanmaktan kaçınınız; bunlar kızarmış cildinizi tahriş edebilir.
Akne rosacea tedavisine başladığınızda sabırlı olunuz. İyileşme genellikle haftalar ya da aylar alır.
Telanjiyektazi olarak adlandırılan örümcek ağına benzer kan damarlan makyajla kapatılabilir. Bunlar aynı zamanda bacaklarda görülen örümcek damarlan tedavisinde kullanılan tekniğe benzer bir teknik kullanılarak da yok edilebilir. Örümcek damarları tedavisinde, ince bir iğne damarlara sokulur ve damarlar, üzerinden elektrik akımı geçen bu iğne aracılığıyla yakılır (dağlanır). Lazer tedavisi de etkilidir. Damarlar birbiriyle bağlantılı olduğundan, gözle görülebilen tüm telanjiyektazileri yok etmek için birçok kez tedavi uygulanmak zorunda kalınabilir. Akne rosacea kaynaklı fazla burun dokunuz varsa, doktorunuzdan genellikle lazerle gerçekleştirilen ameliyat hakkında bilgi alınız.
Karaciğerin Hidatik Hastalığı
Vakaların bir çoğunda cerrahi tedavi etkili bir yöntemdir. Anafilaksi veya periton boşluğuna implantasyon tehlikesi nedeni ile ameliyat sırasında kistin delinmemesine büyük bir özen ve dikkat gösterilmelidir. Ayrıca bir miktar kist sıvısı aspire edilip yerine %10-20 lik sodyum klorür veya %0.5 lik sodyum hipoklorid solüsyonları gibi skoleksleri öldürücü etkisi olan ajanlar verilir. Geçmişte çok kullanılan formalin ve fenol, özellikle safra yolları ile iştirakli kistlerde, safra yollarına büyük zararlar verebildiğinden bugün artık terkedilmiştir.
Kist infekte olmamışsa, germinativ membran bir bütün olarak çıkarılabilir, geride kalan boşluk serum fizyolojik ile doldurulduktan sonra, kistin açılan ağzı katgüt dikişlerle kapatılır. Özellikle büyük ve multipl kistlerde nadiren de olsa hepatik lobektomi yapılması gerekebilir. Eğer hastanın ameliyat öncesinde sarılığı varsa veya ERCP de safra yollarında kist hidatiğe ait yapısal kalıntılar gösterilirse, mutlaka koledok eksplorasyonu yapmak gerekir.
Ameliyat öncesi Mebendazole veya Albendazole özellikle nüksleri önlemek için profilaktik olarak, yaygın hidatik hastalığı bulunanlarda tedavi amacı ile, ameliyatı takiben nüks eden vakalarda ve nihayet ameliyeta mani hali bulunan çok yaşlı hastalarda kullanılabilir. Bu ilaçlar dikkatli bir şekilde kullanılmalı ayrıca hastalar kemik iliği depresyonu ve diğer toksik işaretler yönünden yakından takip edilmelidir.