Sağlıklı Beslenmede Öneriler

Tüm yağlar kötü değildir. İki sağlıksız yağ türü -doymuş ve trans yağlar- kolesterolünüzü yük­seltir. Bu yağlar en fazla oranda, kırmızı ette, tereyağında, tüm süt­ler ve süt ürünlerinde, biftekte ve kurabiye ve kek gibi paketli ürün­lerde bulunur. Doymuş yağın sağ­lıksız olduğunu yıllardır duyuyor olabilirsiniz. Trans yağın daha da kötü olduğunu duymamış olabilir­siniz, ancak öyledir.

Tüm yağlardan kaçınmamalısı­nız. Bazı yağların sağlık üzerinde oldukça kuvvetli olumlu etkileri vardır. Aslında, bazı yağlar, vücu­dunuz onlara gereksinim duydu­ğundan ancak üretemediğinden, sağlığınız için gereklidir. Bu “iyi” yağlar – çoklu doymamış ve tekli doymamış yağlar – sebzelerde, balık ve deniz mahsullerinde bulunur. Dolayısıyla, bir gün içeri­sinde aldığınız kalorinin %30’u iyi yağlardan oluşuyorsa, bunda bir sakınca yoktur.

Omega 3 (ya da n-3) ve omega 6 (ya da n-6) yağ asitlerinin özel önemi vardır, n-3 yağ asitleri baş­lıca balıkta, kabuklu yemişlerde, keten tohumunda, kanola yağında ve hidrojene edilmemiş soya fasul­yesi yağında bulunur. Omega 3 yağ asitlerinin damar sertliğine (ve dolayısıyla en fazla ölüme yol açan iki rahatsızlık olan kalp has­talıklarına ve inmeye), ani ölüme yol açabilecek kalp ritim bozuk­luklarına ve muhtemelen, lupus ve romatoid artrit gibi otoimmun has­talıklara karşı koruma sağladığına dair güçlü kanıtlar bulunmaktadır. Omega 6 yağ asitleri de sizin için sağlıklıdır.

Az yağ içeren bir beslenme biçimi benimseme konusuna 1980’ler ve 1990’lar boyunca yapılan vurgu, pek çok kişinin, kabuklu yemişler gibi iyi yağ içe­ren yiyeceklerden kaçınmalarına ve daha fazla karbonhidrat içeren cips gibi yiyeceklere yönelmelerine yol açtı. Bu büyük bir hataydı, çünkü çoğu kişinin aşırı miktarda tükettiği karbonhidratlar, çoğun­lukla kötü yağlarla kaplı, işlenmiş tahıl ürünleriydi.

İşlenmiş tahd (“kötü”) karbonhidratlarından daha az ve tam tahd (“iyi”) karbonhid­ratlarından daha fazla tüketin.

Tıpkı yağlar gibi, karbonhidratların da iyi ve kötü türleri vardır. Sağlıklı olan ve günlük karbon­hidrat alımınızın çoğunu oluşturması gereken karbonhidrat, tam tahıllı ürünlerde, sebzelerde ve meyvelerde bulunur.

Beyaz ekmek, beyaz pirinç, makarnaların çoğu ve patates, kötü karbonhidratla doludur. Yük­sek glisemik yoğunluğuna sahiptir­ler ve bu yüzden çok çabuk emi­lip kanda ani şeker yükselmesine sebep olurlar. Düzenli olarak yük­sek glisemik yoğunluğuna sahip yiyecekler tüketilen bir beslenme biçimi, diyabet ve kalp hastalıkları riskini artırır, aynı zamanda kilo almaya daha yatkın hale getirir.

Daha sağlıklı protein kaynakları seçin.

Kırmızı et, çok fazla doymuş (“kötü”) yağ içerdi­ğinden, bir protein kaynağı olarak sık sık kırmızı et tüketmenin kötü bir fikir olduğu uzun süredir bilin­mektedir. Bilim insanları, bitkisel kaynaklardan -soya, mercimek ve fasulye çeşitleri ve kabuklu yemiş gibi – alınan proteinin, etten alınan proteinden daha sağlıklı olup olmadığını araştırmaktadırlar. Bitkisel proteinin etteki proteinden daha iyi olduğunu kanıtlamaya yetecek kadar bulgu olmasa da, protein bakımından zengin bitkisel yiyecekleri tercih etmek için sebepler vardır.

Bol bol meyve ve sebze tüketin — Ama patates değil!

Meyve ve sebze bakımından zengin bir beslenme biçiminin, daha düşük kan basıncı, düşük kalp krizi ve inme riski ve pek çok kanser türüne karşı koruma gibi sayısız faydası vardır. Ancak, patates aynı faydaları sağlamaz, çünkü patatesin glisemik yoğun­luğu yüksektir.

Araş­tırmalar, kadınlar için günde bir, erkekler için de günde bir veya iki kadeh içkinin, kalp kirizi geçirme veya kalp rahatsızlıklarından ölme riskini üçte bir oranında azalttığını öne sürmektedir. Ancak, düzenli olarak, belirtilen miktarlardan fazla alkol tüketmek, kanser, yüksek kan basıncı, inme ve kalp hastalığı riskinizi artırabilir.

Şişmanlık ve Dengeli Beslenme ile Kilo Verme

Son 20 yıldır insanlar şekersiz tat­landırıcı kullanımını artırmış ve yağdan gelen toplam kalori yüz­desini azaltmıştır. Buna ek olarak, yağ yerine geçen ürünler mevcut hale gelmiştir. Tüm bunlara baka­rak, nüfusun ortalama kilosunun düştüğünü düşünebilirdik. Aksine, artmaya devam ediyor.

Peki bunun sebebi nedir? En basit açıklama şu ki, daha fazla yiyoruz. Yenen yiyeceklerin çoğu şekersiz veya düşük yağlı olabi­lir, ancak tüketilen toplam kalori miktarı gittikçe artıyor. Çokça şekersiz ürün kullanmamıza rağmen, daha fazla şeker yiyo­ruz; daha düşük yağlı yiyecekler yememize rağmen, tükettiğimiz toplam yağ daha fazla oluyor.

Kilo Vermek

Sağlıklı bir kiloya ulaşma ve bunu korumaya ilişkin en iyi yöntem, sağduyunuza başvurmaktır. Kilo vermek için, yakabildiğinizden daha az kalori tüketmeniz gerekir.

Egzersiz yapmayı günlük yaşan­tınıza dahil etmek ve çoğunlukla sağlıklı yiyeceklerden – çeşitli, den­geli ve ölçülü olarak seçilmiş seb­zeler, meyveler ve tahıllı ürünler­den – oluşan bir beslenme biçimi benimsemek, sağlıklı bir kiloda kal­manıza yardımcı olacaktır.

Kilo vermeniz gerekiyorsa, yavaş kilo vermeye (haftada 1 kilodan fazla olmayacak şekilde) vurgu yapan bir program araştırın.

Karın Muayenesi

b.Oskültasyon: Karın oskültasyonu palpasyondan sonra yapılmalıdır. Kolik ağrısıyla eş zamanlı olarak duyulan barsak sesleri ince barsak tıkanması ve akut pankreatitte duyulur. Bunlar gastroenterit, barsak bozukluğu ve fulminant ülseratif kolitteki ağrıyla ilişkili olmayan yüksek tondaki barsak seslerinden farklıdırlar. Seyrek duyulan çınlama veya gıcırtıya benzer seslerin dışındaki sessiz bir karın geç dönemdeki barsak tıkanıklığı veya diffüz peritonite işaret eder. Bu üç örnek dışında paralitik ileus ve diğer durumlardaki değişik dinleme bulguları spesifik bir tanı için yetersiz kalmaktadır.

c.öksürme testi: Fizik muayene sırasında hastanın çok fazla ızdırap çekmesini engellemek için hasta öksürtülerek en çok ağrıyan yeri işaret etmesi söylenir. Bu yöntemle ağrılı bir yöntem olan rebound testine gerek duyulmadan periton iritasyonunun mevcudiyeti doğrulanabilmektedir. Kolik ağrısı, peritonitteki paryetal ağrıdan farklı olarak viseral ağrıdır, öksürük ve derin nefes almakla nadiren şiddetlenir.

09i013

d.Perküsyon: Perküsyon çeşitli amaçlarla yapılmaktadır. Perküsyonla hassasiyet rebound tendernes ile eş anlamlıdır; her ikisi de periton iritasyonu ve paryetal ağrıyı yansıtırlar. Organ perforasyonunda diafragma altında serbest hava toplanması karaciğer matitesini yokedebilmektedir. Distandü bir karında orta hatta yakın olarak timpanizm alınması gergin barsak ansları içinde havanın sıkışıp kaldığını gösterir. Serbest periton sıvısı ise yer değiştiren matite ile gösterile-bilmektedir.

e.Palpasyon: Palpasyon, hasta rahat bir vaziyette sırtüstü yatarken uygulanır. Bu sırada insizyonel ve periumbilikal fıtıklar kaydedilmelidir. Karındaki defans, her iki el karın kasları üstüne konup yumuşak bir şekilde bastırmakla tayin edilebilir. Eğer bu işlem doğru yapılırsa hasta için ızdırap verici olmaz. İstemli kas kasılması mevcutsa hasta ağzından derin derin soluduğu takdirde kaslar gev-şeyecektir, gerçek bir spazmda ise kaslar solunum süresince gergin ve tahta gibi sert kalacaktır. Nadir görülen nörolojik bozukluklar, renal kolik ve bilinmeyen bazı nedenler dışında yalnızca periton inflamasyonu (efferen motor liflerin refleks afferent uyarımı ile) rek-tus kasında rijiditeye neden olur.

Akut karın ile gelen bir hastada ; belki de en önemli bulgu, lokalize periton inflamasyonu gösteren hassasiyettir. Hasta öksürtüldüğü zaman ortaya çıkan hassas bölgeye en uzak mesafeden başlayıp bir veya iki parmakla bu bölgeye doğru yaklaşarak hassasiyetin şiddeti ve yaygınlığı tespit edilebilir. Hassaiyet, akut kolesistit, apandisit, divertikülit ve akut salpenjitte genellikle iyi sınırlıdır. Eğer hastada defansın eşlik etmediği diffüz bir hasssa-yet varsa gastroenterit veya diğer bazı iltihabi barsak hastalıkları akla gelir.

Komplike olmayan organ tıkanıklıklarında ağrının şiddeti ile kıyaslandığında umulmadık ölçüde ufak ve sınırları belirsiz bir hassasiyet ortaya çıkar.

Hasta başını yatak veya muayene masasından kaldırdığı zaman karın kasları gerilir ve bu sırada intraperitoneal lezyonlara bağlı derin peritoneal ağrı hafiflerken karın duvarındaki lezyonlara ait hassasiyet devam eder (ör. rektus hematomu). Karın duvarı lezyonları veya lokal peritonitte hiperestezi görülebilir fakat bu durum Herpes Zoster, spinal kök basısı ve diğer nöromüsküler problemlerde daha belirgindir.

Abdominal kitleler: Abdominal kitleler genellikle derin palpasyonla tespit edilirler. Gergin bir safra kesesi veya apendix absesi gibi hassas ve yüzeyel lezyonların sınırları genellikle belirgindir. Eğer defansın akut iltihaplı bir safra kesesini maskelediğinden şüphe edilirse sağ subkostal bölge hasta derin derin solurken palpe edimelidir. Bu sırada şiddetli ağrı nedeniyle hasta birden nefesinin tutar (Murphy belirtisi) veya diafragmanın aşağı itmesiyle safra kesesinin fundusu parmakla hissedilebilir.Daha derindeki kitleler ise karnın arka veya yan duvarına ait olup kısmen üstündeki omentum ve ince barsaklarla çevrilidir. Sonuçta palpasyonla sınırları tam olarak belli olmayan bu kitlelerden yalnızca kunt bir ağrı meydana gelir. Bu tür lezyonlara pankreatik flegmon ve aort anevrizması rüptürü örnek olarak gösterilebilir.

Bir kitle eğer direkt olarak ele gelmezse mevcudiyeti başka yöntemlerle ortaya çıkarı-labilmektedir. Perinefritik abse veya perfore Crohn enteritinin neden olduğu psoas absesi, kalça eklemi pasif olarak gerildiği veya bir dirence karşı aktif olarak flexion yaptığı zaman ağrıya neden olur (İliopsoas belirtisi). Benzer şekilde flexion halindeki uyluk iç veya dış rotasyon yaptığı zaman obturator kanaldaki barsak ansına bası olur (obturator fıtığı) ve ağrıya neden olur (obturator testi). Kosta yayında yumrukla oluşturulan hassasiyet diafragma, dalak, karaciğer veya komşu organlardaki iltihabi bir durumu gösterir. Hepatik , splenik veya subfrenik bir absede de görülebilen bu durum akut kolesistit, akut hepatit veya dalak enfarktüsünde de sıktır; kostovertebral açı hassasiyeti ise akut piye-lonefritte sık görülür.

Bu özel belirtiler her zaman aynı şekilde görülmedikleri için yalnızca anamnez ve fizik muayene bulguları arasında bağlantı kurmada faydalıdırlar.

g.Rektal muayene: Akut karın ile gelen hastalara mutlaka rektal muayene yapılmalıdır. Karında diffüz bir hassasiyet genellikle non spesifiktir, fakat tek taraflı bir rektal hassasiyet pelvik apandisit veya pelvis absesine bağlı pelvik irritasyonu gösterir. Rektum tümörü, kanlı gaita veya gaitada gizli kan (guaiac testi ile bakılır) da diğer faydalı bulgulardır.

Egzersiz, Hastalıklara Karşı Nasıl Koruma Sağlar?

Daha güçlü bir kalp:

Kalbiniz güç kazanır. Diğer tüm kaslar gibi, kalbinizin kas lifleri de egzersiz­le güçlenir ve vücudunuza daha etkili bir biçimde daha fazla kan pompalayabilir hale gelirler.

Daha İyi Kolesterol Düzeyleri:

Zararlı LDL kolesterolü düzeyi düşerken yararlı HDL kolesterolü düzeyleri artar.

Daha Güçlü Akciğerler:

Akciğer­leriniz, oksijeni alıp daha etkili bir biçimde kullanacak hale gelir ve böylece, nefes alıp verme kapasite­niz zaman içinde artar.

Daha Güçlü Kemikler ve Kaslar:

Eklemleriniz daha esnek bir hal alır; kaslarınız ve kemikleriniz güçlenir. Kemikleri güçlendirmek, özellikle de, düşük estrojen seviyelerinin kemik erimesine yol açabileceği menopoz dönemine girmiş kadınlar için önemlidir.

Düşük Kan Basıncı:

Kan basıncı­nız düşer ve bu da, kalp hastalıkla­rı, inme ve diğer ciddi rahatsızlıkla­ra yakalanma riskinizi azaltır.

Kansere Karşı Koruma:

Bazı bilim insanları, egzersizin aynı zamanda, her ikisi de yüksek estrojen seviyeleri ile bağlantılı olan, endometriyal kanser ve meme kanseri riskini azaltmaya da yar­dımcı olabileceğine inanmaktadır. Yağ hücreleri estrojen ürettiğinden, egzersizin, vücuttaki yağ miktarını azaltmak suretiyle, bu kanser tür­lerine yakalanma riskini azaltmaya yardımcı olması mümkündür.

40 yaşın üstündeki kişiler arasında oldukça yaygın olan tip 2 diyabete  yakalanma riskinizi de pekala azaltabilirsiniz. En fazla risk altında olan kişiler, az da olsa kilolu olan­lar, ailesinde şeker hastalığı olanlar, düzenli egzersiz yapmayanlar, İs­panyol asıllılar ve Kızılderililer’dir. Tip 2 diyabette, hücreler, vücu­dun enerjiyi kullanmasına yardım eden hormon olan insüline karşı direnç geliştirir. Düzenli egzersiz, kas hücrelerinin, şekeri kan dola­şımından alıp enerji üretimi için daha etkili bir biçimde kullanması­na yardımcı olur.

İştahı Köreltir:

Birçokları, egzersi­zin iştah açtığına inansa da, egzersiz bazen iştahı köreltir ve bu da kilonuzu kontrol altında tutmanıza yardımcı olur.

Başlamak

Bir süredir hareketsizseniz, bir egzersiz programına başlamadan önce doktorunuza danışın. Egzersiz yapmaya, kaslarınızın ve eklemleri­nizin daha ileri düzey egzersizlere alışmasına fırsat tanıyacak kadar hafif hareketlerle başlayın. Zaman içinde, çalışmanızın uzunluğunu ve yoğunluğunu artırın.

Yaralanmaların ve kas incinme­lerinin önüne geçmek için, egzer­size başlamadan önce ve egzersiz bitiminde, 5-10 dakika boyunca,  esneme hareketlerini uygulayarak esneyin ve yavaş bir tempoda yürüyün. Haftada üç kez 20’şer dakika ile başlayarak, egzer­siz programınızı gittikçe geliştirin.

Hafif tempolu yürüyüş, yüzme ve bisiklet gibi, hafif ağırlıklar kal­dırmak da, başlangıç için düşük etkili, iyi egzersizlerdir. Daha formda hissettikçe, daha zorlayıcı, daha sık ve daha uzun süreli egzersiz yaparak, elde ettiğiniz faydayı artırın.