OGULOTU YAPRAĞI

Melissa officinalis L. (Labiatae) türünün taze veya kurutulmuş yapraklandır. Bu tür 20-150 cm yükseklikte, tüylü, çok yıllık ve otsu bir bitkidir. Yapraklar basit, saplı ve dişli kenarlı. Çiçekler iki dudaklı, beyaz sarımsı veya kırmızımtırak renklidir. Anadolunun dış kısımlarında ve Akdeniz bölgesinde bol. olarak’bulunmaktadır. Yaprak ve gövdedeki tüylerin şekillerine ve cinslerine göre, Türkiyede 3 alttür saptanmıştır. Bunlardan yalnız subsp. officinalis limon kokulu olup tedavide kullanılır. Diğer iki alttür kokusuz veya fena kokulu olduklarından tedavi alanında ku İlanı İm amaktadır. Tıbbi olan alttür Avrupada geniş bir şekilde yetiştirilmektedir.

Dış görünüş: Oval veya kalp biçiminde, uzun saplı, 3-5 cm uzunluk ve 3 cm kadar genişlikte, kenarları dişli ve her iki yüzde de seyrek tüylü yapraklardır. Limon kokusunu andırır kokulu ve baharlı lezzetlidir.

Bileşim: Tanen ve uçucu yağ taşımaktadır. Uçucu yağ içinde bilhassa sitral, sitronellal. sitronellol ve linalol bulunmaktadır. Anadolu kökenli bitkilerde % 0.1-0.015 uçucu yağ bulunduğu saptanmıştır (2).

Etki ve kullanılış: Yatıştırıcı, midevi, gaz söktü-rücü, terletici ve antiseptik etkilere sahiptir.

Kullanılış şekli: İnfusyon (% 2-5), yemeklerden önce veya sonra bir fincan içilir. Bu drogun yatıştırıcı olarak kullanılan en tanınmış şekli “Mürekkep melisa alkolası’”dır. Sinir yatıştırıcı ve hafif mide bozukluklarında başarı ile kullanılan bu terkip aşağıdaki şekilde hazırlanır:

Oğulotu yaprağı (mümkün ise taze)120 gr

Taze limon kabuğu30 gr

Küçük hindistan cevizi30 gr

Kişniş ‘ “. 30 gr

Karanfil -15 gr

Tarçın /15 gr

Yukarıdaki droglar, parçalanmış halde, sekiz gün alkol içinde bırakılır. Bu müddetin sonunda sü-

(1879).

2 – Gürden. A.R.: Türkiyenin önemli eleri yağları üzerinde araştırmalar,’i – Ankara Y. Zir. Enst. Derg. 6 (2): 3Ü1 (1946).

zülür ve şişelere doldurulur. Günde 5-20 gr alınır.

Diğer isimler: Kovanotu, Limon nanesi, Melisa-otu. Bkz. Limonata yaprağı.

M. officinalis inodora L. subsp. (Bornm.) Bornm. (Turunca, Turunçotu) Yapraklarının kokusuz olması ile tanınır ve infusyon halinde kalp yetmezliğine karşı kullanılır (Merzifon). Yapraklarında %0.099 oranında uçucu yağ saptanmıştır (1).

Tirotoksikozun etkileri

Sıcak intoleransı ve aşırı terleme
• Sinirlilik ve irritabilite
• Normal veya artmış iştah ile birlikte kilo kaybı
• Genellikle bir çeşit guatr.

Araştırmalar: Hipertiroidizm artmış serum tinoksin ve/veya azalmış serum TSH ile konfirme edilir.
Yaklaşım:
• Ameliyat: Fonksiyonel tiroid dokusu miktarı azaltılır.
• Bezin bir kısmını harap etmek için radyoaktif iyot.
• Tiroid hormon yapımını bozacak ilaçlar (karbimazol veya propiltiyourasil gibi).

Metabolik Olarak Aktif Hormonlar

Kortizol ve epinefrin, ayrıca iskelet kası proteinini amino asitlere parçalar, aminoasitler amino guruplarını kaybederek keto asitleri ve alanine dönüşür. Bunlar da karaciğere taşınarak burada glikoneogenezis yoluyla glikoza çevrilir. Kortizol ve epinefrin belirli bir yere kadar adipoz dokunun perfüzyonuna bağımlı olarak yağdaki trigliseritleri gliserol ve yağ asitlerine dönüştürür. Gliserol karaciğere taşınır ve burada glikoza çevrilir. Serbest yağ asitleri ise kas ve organlar için enerji kaynağı olarak kullanılır.

Sonuçta, kan glikoz seviyesi, karaciğer glikojeni, kas glikojeni ve kas proteininin harcanmasıyla artar. Hastalık daha kötüleşirse glikojen depoları bitecek, oksijen tüketimi düşecek, yüksek enerjili fosfat depoları yavaş yavaş azalacak, laktik asit birikecek ve kan glikoz seviyesi düşecektir. Hastalık çok ciddileşmezse ve resüssitasyon iyi yapılırsa metabolik üstünlük yeniden kazanılarak oksijen tüketimi ve enerji harcanımı artırılarak, metabolik işlemler yara iyileşmesini sağlayacak ve enfeksiyona karşı mücadelede yardımcı olacaktır.

însülin ve büyüme hormonu da dahil olmak üzere potansiyel, metabolik aksiyonu olan diğer hormonlar kritik hastalık süresince salınırlar. Bununla birlikte, bunların etkileri kortizol, glükagon ve epinefrinden daha azdır. Gerçekten de normal insana kortizol, glükagon veya epinefrin infizyonu yapılırsa kritik hastalıklarda görülen metabolik değişiklikler gözlenir.

Kretenizm (Konjenital Hipotiroidizm)

• Dishormonogenez; tiroid hormon oluşturmada yetersizliğe neden olacak konjenital ailesel bir resessif enzim defekti mevcuttur. TSH artmıştır ve tiroid bezi büyümüş ve epitel hiperplazisi göstermektedir.

Kretenizmin klinik özellikleri:
• Mental retardasyon
• Büyüme geriliği: iskelet büyümesi yumuşak doku büyümesinden daha fazla inhibe olduğundan kreten­ler kısa, tıknaz, şişman görünümdedirler.
• Kuru, kaba deri
• Saç ve dişlerle dökülme, (kayıp).
• Şiş karınlı (sıklıkla umbilikal fıtık ile beraber).
• Dışa taşan dil.
Yaklaşım erken tanı ve tiroksin ile tedavidir, bu dönüşümsüz mental defektler ve serebellar harabiyeti önleyebilir. Pek çok ülkede günümüzde ha­yatın 4 veya 5. gününde topuk kanından alınan bir örnekte serum TSH ve/veya tiroksin seviyesi ölçülerek tarama programlan yapılmaktadır.

Karyotiple ilgili terimler

• Kromozomların toplam sayısı ve seks kromozomu­nun belirtilmesi:

46, XY-normal erkek
47, XXY-Kleinfelter sendromlu erkek

• Eklenen veya kaybolan kromozomlar + veya – ile aşağıdaki gibi gösterilir.

47, XX,+21-Trizomi 21’iolan dişi,

Down sendromu 46, XX, 8p+

-Kromozom 8’in kısa kolunda tanımlanamayan ek materyal var

• Farklı yapısal düzenlemenin tanımlanması ve kro­mozomdaki yeri: sık görülen kısaltmalar del (delesyon), ins (insersiyon), inv. (inversiyon), t (translokasyon);
46, XY, t (9:22) (q34; q11)

-kromozom 9 ve 22’nin uzun kollan arasında translokasyon; bu kronik myeloid lösemide görülen Philadelphia kromo­zomudur.

46, XX, del (5) (p25)-

kromozom 5’in kısa kolunda delesyon (p25 pozisyonunda); bu eridu chat sendromudur.