GOBEKTOZU

Lycopodium clavaîum L. (Lycopodiaceae) türünün kurutulmuş olgun sporlarıdır. Bu tür çok yıllık, otsu sürünücü ve çiçeksiz bir bitkidir (Resim: 51). Kuzeydoğu Anadolu (Trabzon, Rize, Çoruh) dağlarının nemli kısımlarında (orman açıklıkları) yetişir (D-

Göbektozu elde etmek için, tam olgunluktan biraz Önce, başaklar toplanır, ufalanır ve açığa çıkan sporlar kıl eleklerden elenerek ayrılır.

Bitki Anadoluda yetiştiği halde memleketimizde Göbektozu elde edilmemekte ve ihtiyaç ithalat yoluyla karşılanmaktadır.

Dış görünüş: Çok ince, soluk sarı renkli ve hareketli bir tozdur. Suya atılınca batmaz ve su yüzünde yüzer. Ateşe tutulduğunda parlak bir alev ile yanar. Tatsızve ‘kokusuzdur.

Bileşim: Sabit yağ (% 50 civarında), mum ve şekerler taşımaktadır.

Etki ve kullanılış: Deri hastalıklarında ve bilhassa çocuklarda rastlanan pişiklerde yatıştırıcı olarak kullanılmaktadır, iyi bir yara kurutucudur. Eczacılıkta hapların kaplanmasında kullanılırdı. Bugün memleketimizde bunun yerine meyan kökü tozu kullanılmaktadır.

Katıştırma: Göbektozuna bazen çam poleni, talk, nişasta veya dekstrin katılmaktadır (2). Bu gibi haller kül miktarı tayini veya mikroskobik inceleme ile kolayca meydana çıkarılabilir.

GUVEYFENERIMEVVASI

Physalis alkekengi L. (Solanaceae) türünün kurutulmuş olgun meyvalandır. Bu tür 30-60 cm yükseklikte, beyaz çiçekli, çok yıllık ve otsu bir bitkidir (Resim: 72). Meyva portakal renkli, 10-17 mm çapında ve çok tohumludur. Bilhassa Kuzey ve Güney Anadoluda bulunur. Dere kenarları ve orman altlarında yetişir. Bahçelerde süs bitkisi olarak da yetiştirilmektedir.

Meyvalarda acı maddeler, organik asitler, renk maddeleri, tanen ve müsilaj bulunmaktadır.

Eskiden beri idrar arttırıcı, ateş düşürücü ve yatıştırıcı olarak dekoksiyon {% 5) halinde kullanılmaktadır.

Diğer isimler: Fenerçiçeği, Gelinfeneri, Kambelotu, Kambilotu, Kandilotu,

GÜL ÇİÇEĞİ

Rosa gallica L. (Rosaceae) türünün tomurcuk halinde iken toplanıp gölgede kurutulmuş çiçekleridir. Bu gül türünün birçok bahçe formu (yalınkat veya katmerli) memleketimizde süs bitkisi olarak yetiştirilmektedir.

Dış görünüş: Çiçek tomurcuklan veya petaller-den ibarettir. Koyu kırmızı renkli ve özel gül kokuludur.

Bileşim: Uçucu yağ ve tanen (% 15) taşımaktadır.

Etki ve kullanılış: Kabız bir etkiye sahiptir. Dahilen (çay halinde) bilhassa çocuklarda kabız olarak kullanılır. Haricen gargara halinde boğaz hastalıklarına karşı verilmektedir. Zehirli bileşikler taşımadığı için tehlikesizce kullanılabilir.

Gül çiçeği ve şeker ile hazırlanan, macun kıvamındaki bir gül reçeli eskiden Mısır çarşısı aktarlarında “Gülbeşeker”-ismi altında satılır ve kuvvet verici olarak kullanılırdı.

Bu drog halen Türkiye’de elde edilmemektedir. İran’dan getirilen gül kurusu Doğu illerinde (Gaziantep, Erzurum) aktarlarda satılmaktadır.

Kullanılış şekli: İnfusyon (% 2), günde 2-3 bardak içilir.

Türkiyede 25 kadar yabani gül türü bulunmaktadır. Bunlar bitki sistematiği yönünden iyi bir şekilde incelenmiştir (1). Buna karşılık bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilen, çiçeklerinden uçucu yağ elde edilen veya reçel yapılan kültür varyete ve melezleri henüz botanik özellikleri ve uçucu yağlan bakımından incelenmemiştir. Türkiyede süs bitkisi olarak bilhassa aşağıdaki türlerin kültür varyete ve melezleri yetiştirilmektedir.

R. alba L. (Beyaz gül, Sakız gülü), R. banksiae Ait. f. (Menekşe gülü), R. centifolia L. (Van gülü, Sadberk gülü, Katkatı gülü), R. damascena Miller (Kırmızı gül, Şam gülü), R. gallica L. (Frenk gülü) ve R. mosehata J. Herrmann (Misk gülü)

GÜLYAĞÎ (Oleum Rosae): R. damascena Miller yar. trigintipetala (Dieck) Keller (İsparta gülü, Şam gülü, Yağ gülü) türünün taze çiçeklerinden su buharı distilasyonu ile elde edilen bir uçucu yağdır (2-6). Bu tür çok dikenli, az katmerli ve pembe çiçekli bir bitkidir (Resim : 80). Melez bir tür olup hakiki vatanı ve kökeni tam olarak bilinmemekte

1- Mandenova, İ.P.: A revision of Rosa in Turkey – Notes R.B.G. Edinb. 30: 327 (1970).

Bült.4:8(1990). 3- Bonkowski, C: De la fabrication de i’essence de rose en Asİe Mineure-Revue Medico – pharmaceutique 1: 53 (1888).

Güler: Essentia] Oils for Perfumery and Flavours 54, İstanbul (1993).

5 – Baytop, T. and Başer, K.H.C: On essential oils and aromatic waters used as medicine in İstanbul between 17îh and 19th

centuries – K.H.C. Başer (ed.): Flavours, Fragrances and Essential Oiis 2: 99 (I995J.

6 – ‘Başer, K.H.C: Turkish rose oil – Perfum. Flav. 17: 46 (1992).

dir. Batı Anadolu bölgesinde (İsparta, Burdur) güi-yağı elde etmek için yetiştirilmektedir (1-17).

Gülyağı ticareti Osmanlı İmparatorluğu döneminde oldukça önem kazanmıştır. Gülyağı miktarını arttırmak için gül yetiştiriciliği teşvik edilmiş, birçok bölgelerde (Diyarbakır, Trabzon, Adana, Kastamonu, Edirne, Aydın, Bursa, Konya, Ankara gibi) bedelsiz gül fidanı dağıtımı yapılmıştır (8). Buna karşılık üretici elinde yeterli miktarda kaliteli imbik bulunmaması nedeniyle başarılı bir sonuç abnamamamıştır.

Su buharı distilasyonu ile gülyağı elde etmek için memleketimizde aşağıdaki iki usul kullanılmaktadır (İ, 2,7, 8).:

1  – Gül çiçekleri 75-100 litrelik bakır imbiklerde su ile açık.ateş üzerinde kaynatılır (Resim: 81). Elde edilen distilasyon ürünü tekrar distile edilir ve ayrılan gül yağı alınır. Bu usul ile elde edilen yağa “köylü tipi” ismi verilir, ikinci kaliteli bir üründür. Bu tip gül yağının elde edilişi gittikçe azalmaktadır.

2 – Gül çiçekleri, su buharı ile ısıtılan, çift çeperli distüasyon kazanlarında (2000 litrelik) distile edilir ve ayrılan gül yağı alınır. Bu yöntem ile elde edilen yağa “fabrika tipi” ismi verilmektedir. Birinci kalite bir üründür. İsparta ve Keçiborlu bölgesinde kooperatif veya özel teşebbüse ait olmak üzere, fabrika tipi yağ elde eden, 10 kadar tesis bulunmaktadır. .

, Su buharı distillasyonu ile ortalama olarak

3500-4000 kg çiçekten 1 kg gülyağı elde edilmektedir.

Gülyağı (gül esansı) soluk san renkli, gül kokulu ve keskin lezzetli bir sıvıdır. İçinde kokulu madde olarak bilhassa geraniol ve sitronellol bulunmaktadır (8, 10).

Koku verici olarak kullanılıp, Türkiyenin bir dışsatım ürünüdür. Eskiden ticarette ‘Türk geranium esansı” ismiyle de tanınmaktaydı.

Diğer isimler: İnce gülyağı, Itırşahi yağı.

GELİNCİK ÇİÇEĞİ

Papaver rhoeas L. (Papaveraceae) ve buna yakın diğer türlerin kurutulmuş petallericlir. Bu tür 20-90 cm yükseklikte, bir yıllık ve otsu bir bitkidir. Yapraklar parçalı. Çiçekler kırmızı renkli, petallerin dip kısmı siyah lekeli veya lekesiz. Meyva tüysüz ve fıçı biçiminde, çok tohumlu bir kapsül-

Garnier, G. ve ark.: Ressources medicnales de la flöre française 2: 954. Paris (1961).

dür. Anadoiuda yaygın bir türdür. Yol kenarlan ve ekin tarlaları içinde bol olarak yetişir (Resim : 

Türkiyede 16 kadar tek yıllık Papaver türü yetişmekte (1) ve bunların petaJleri, birbirinden aynlmaksızın, halk arasında gelincik çiçeği olarak kullanılmaktadır.

Dış görünüş: Oval şekilli, 5 cm kadar genişlikte ve 6 cm kadar uzunlukta, morumsu kırmızı renkli, dip kısmında genellikle siyah bir leke bulunan, çok ince parçalar halindedir. Kokusu özel ye hafif, tadı ise acımtıraktır.

Bileşim: Müsilaj, renk maddeleri ve alkaloitler (roeadin) taşımaktadır,:

Etki ve kullanılış: Yatıştırıcı, öksürük kesici, göğüs yumuşatıcı ve hafif uyutucu etkilere sahiptir;

Kurutulmuş gelincik mey vasi toz edilip bal ile karıştırılarak öksürük kesici olarak kullanılmaktadır.

Yaprak rozetleri İstanbul ve Anadolu kasabaları pazarlarında sebze olarak satılmaktadır.

Kullanılış şekli: İnfusyon (% 1) günde 2-3 bardak içilir. Zayıf etkilidir. Daha çok şurup şekli kullanılmaktadır. Gelincik şurubu aşağıdaki formüle göre hazırlanır.

GUZELAVRATOTU YAPRAĞI

Atropa belladonna L. (Solanaceae) türünün, çi^ çekii iken toplamp, gölgede kurutulmuş yapraklandır. Bu tür 100-150 cm yükseklikte, tüylü, otsu ve çok yıllık bir bitkidir (Resim: 10). Çiçekler tüp biçiminde ve esmerimsi mor renkli. Meyva nohut tanesi büyüklüğünde ve parlak siyah renklidir. Kuzey Anadolu dağlannın, gölgeli orman açıklıklarında yetişmektedir (1).

Dış görünüşü: 5-20 cm uzunluk 2.5-10 cm genişlikte, saplı, sivri uçlu ve tam kenarlı bir yapraktır. Çok gevrek olduğundan ticarette parçalar halinde bulunur.

Bileşim: Alkaloitler (% 0,15-0.80) taşır (2, 3). Başlıca alkaloitleri atropin, hiyosyamin ve skopola-min’dir. Köklerde alkaloit miktan daha yüksektir (% 0.8) (2).

Etki ve kullanılış: Ağrı kesici, spazm giderici,

1  – Baytop, A.: Anadolunun yabani solanaseleri-Ecz. BülL 3:136 (1961)..

2 – Gürgen, A.R.: Türkiye zehirli nebatlarının en ehemmiyetlileri üzerinde kimyevi araştırmalar, Ankara Y. Zir. Enst.

çalışmaları, sayı 138, Ankara (1943).

3 – Baytop, T. ve Güner, N.: Une etüde sur la teneur en atropine et en scopolamine des SolanacĞes de Turquie – İstanbul Ecz.

Fak. Mecm. 19: 47 (1983).

ter, süt ve mide itrazını azaltıcı etkilere sahiptir.

Toksikolojik etki: Bütün bitki zehirlidir. Bazı hayvanlar diğerlerinden daha mukavimdir (tavşan, keçi). İnsan için zehirliliği yüksektir. 10 kadar mey-va veya 1 gr kuru yaprak, tehlikeli zehirlenmeler yapar. Bitki alındıktan 15-30 dakika sonra boğazda kuruluk, susuzluk hissi, göz bebeği genişlemesi, baş ağrısı, baş dönmesi (sarhoşluk), sayıklama, taşkınlık ve hiddet görülür. Zehirlenmeler genellikle, ilâç olarak kullanılan güzelavratotu preparatlarmın (1), tıbbî miktarın üzerinde alınması veya yanlışlıkla meylarırun yenmesi (bilhassa çocuklarda) ile meyvadana gelmektedir. Diğer zehirli Solanaceae cinslerinin (Hyoscyamus, Datura) alınması sonunda da aynı toksikolojik arazlar görülür.

Diğer isimler: Botanik kitaplarında kayıtlı olan “Güzelavrat otu” adı İtalyanca “Bella donna” (Güzel kadın) isminin Türkçe’ye çevrisi ile elde edilmiştir. İtalyanca adın kökeni muhtemelen Roma döneminde bu otun gözbebeğini genişleten (ve bu yol ile hanımları güzelleştiren) sürmelerin yapımı (atropin etkisi) ile ilgilidir.

Ayıçileği (Trabzon: Hamsiköy), Kurtböğürtleni (Kastamonu: Azdavay).