Diğer isimler: Pespase, Hindistan cevizi çiçeği.
Etiket: Şifalı Bitki B
BADEMYAĞI
Amygdalus communis L. (Syn: Prunus amygda-lus Batsch) (Rosaceae) türünün acı (var. amara DC.) veya tatlı (var. dulcis DC.) varyetelerinin olgun tohumlarından soğukta sıkma ile elde edilen bir sabit yağdır. Badem ağacı 8 m kadar yükselebi-len, dikensiz, pembe veya beyaz çiçekli bir bitkidir. Birçok kültür formları, çok eski tarihlerden beri, Ahâdoluda yetiştirilmektedir.
Dış görünüş: Soluk sarı rerıkli, hafif kokulu ve ceviz tadında bir sabit yağdır.
Bileşim: Badem tohumu protein, sellüloz ve sabit yağ (% 55) taşımaktadır (2).
Etki ve kullanılış: Dahilen müshil (bilhassa bebeklerde), haricen ise yumuşatıcı ve yara iyi edici olarak kullanılır. Eczacılık tekniğinde bazı preparatlann hazırlanmasında da kullanılmaktadır.
Kullanılış şekli: Haricen yara ve yanıklara sürülür. Bebeklere müshil olarak vermek için, eşit miktarda, bal ile karıştırılır ve karışım kahve kaşığı ile verilir.
Memleketimizde badem yağı genellikle çiçek yağı ile karıştırılmakta ve hatta bazen badem yağı ismi altmda saf çiçek yağı satılmaktadır (3).
BALDIRAN OTU
Fr. Herbe de cigue, İn. Hemlock leaves)
Conium maculatum L. (Umbelliferae) türünün kurutulmuş çiçekli ve yapraklı dallandır. Bu tür 50-250 cm yükseklikte, 2 yıllık otsu bir,bitkidir. Gövde tüysüz, çok dallı, iç boş ve üzeri esmer lekeli. Yapraklar koyu yeşil renkli, parçalı, parçaların kenarları dişli. Çiçekler 10-20 dallı şemsiye durumlarda toplanmış. Kaliks belirsiz. Korolla beyaz renkli. Meyva küçük (genişliği 3 mm’den az), tüysüz, iki yarım meyvadan yapılmış. Her bir yarım meyvada 5 omurga bulunur. Yapraklar ezildiği zaman, hoş olmayan ve kedi idrarım andırır bir koku duyulur.
Genellikle gölgeli ve rutubetli yerlerde (viranelikler, bahçeler, duvar dipleri, yol, hendek ve su kenarları) bulunur. Bütün Türkiyede yetişmektedir.
Bileşim: Piperidin türevi alkaloitler (koniin, ko-nisein, konhidrin vs.) taşımaktadır. Otsu kısım alkaloit bakımından oldukça fakirdir. % 0.05-0.20 arasında alkaloit taşır. Meyvalarda ise alkaloit miktarı % 1 civarındadır (2).
Etki ve kullanılış: Eski Yunanlılar döneminden beri tanınan bir bitkidir. Meyvaları ağrı kesici bir etkiye sahiptir. Fakat çok zehirli olduğundan bugün dahileri kullanılışı terkedilmiştir.
Diğer isimler: Ağu, Yılanotu.
Toksikolojik etki: Bütün bitki zehirlidir. Bununla beraber çiçek durumu ve meyvalarm zehirlilik etkileri diğer kısımlardan daha fazladır. Öldürücü miktar insanlarda 6 gr (yaprak), at ve sığırlarda ise 2-5 kg. civarındadır. Kuruma ile zehirlilik azalmakla beraber, baldıran karışmış kuru ot yiyen hayvanlarda da zehirlenmeler görülmektedir.
Bilinen zehirli bitkilerin en eskilerinden biridir. M.Ö. 4. yüzyılın başlarında ünlü Grek filozofu Sokrates’in Grek Meclisince baldıran usaresi içmeye mahkûm edildiği ve bu zehirli usareyi içerek öldüğü hemen bütün toksikoloji kitaplarında kayıtlıdır.
BALIKOTU MEYVASI
Anamirta cocculus (L.) Wight et Arnott (Menis-permaceae) türünün olgun meyvalarıdır. Bitki Hindistan ye Doğu Hint adalarında yetişen tırmanıcı bir ağaççıktır.
Dış görünüş: 7-10 mm uzunlukta, yassı veya böbrek şeklinde tanelerdir. Kabuk sert ve siyahımt-rak gri renklidir. Kokusuz ve çok acı lezzetlidir.
Bileşim: Sabit yağ, rezin, acı maddeler (pikro-toksin) taşımaktadır.
Etki ve kullanılış: Dahilen tenya ve kurt düşürücü ve sara nöbetlerini azaltıcı olarak kullanılmışsa da, çok zehirli olması nedeniyle, halen dahilen kullanılışı terkedilmiştir. Zehirlenmeler genellikle ölüm ile sonuçlanır (1).
Halen memleketimizde, göl ve derelerde, balık avlamak için kullanıldığına rastlanmaktadır. Tohumlar solucan ve ekmek içi ile ezilir ve bu hamur yem olarak balıklara atılır. Bunu yiyen balıklar sersemleyerek su yüzüne çıkar ve toplanır. Toplanan balıkların karınlan açılarak hemen temizlenmelidir. Zira zehirli bileşik balığın etine geçer ve bunu yiyen şahıslarda da zehirlenme yapar. Küçük balık yavrularım da zehirleyip balık sürülerinin yokol-masına sebep olduğundan, bu yol ile balık avlama zararlıdır. 16. asrın başından itibaren bu drog ile balık avlama Avrupa ülkelerinde yasaklanmıştır.
BANOTU YAPRAĞI
Hyoscyamus niger L. (Solanaceae) türünün çiçekli iken toplanıp gölgede kurutulmuş yapraklarıdır. Bu tür 25-80 cm yükseklikte, sarımsı mor çiçekli, olgunlukta bir kapak ile açılan meyvasında çok adette küçük tohum taşıyan, bir veya iki yıllık ve otsu bir bitkidir (Resim: 43 ve 44). Avrupa ve Türkiyede, bilhassa viranelik yerler ve tarla kenarlarında, bol olarak yetişir.
Dış görünüş: 30 cm kadar uzunluk ve 8-10 cm genişlikte, kenarları derin dişli, kısa saplı veya sapsız, koyu yeşil renkli yaprak veya parçalarından ibarettir. Kokusu bulandırıcı ve ağır, tadı acımsıdır.
Bileşim: Alkaloitler (% 0.04-0.20) taşımaktadır (2). Başlıca alkaloitler hiyosiyamin ve skopolamin-dir.
Etki ve kullanılış: Kuvvetli bir sinir sistemi yatı ştırıcısıdır. Yatıştırıcı ve ağrı kesici olarak haricen ve dahilen kullanılır. Zehirli alkaloitler taşıdığı için, dahilen ancak hekim kontrolü altında kullanılmalıdır. Haricen, sinir sistemi yatıştırıcısı ve ağrı kesici olarak, dekoksiyonu (% 5) ağrıyan yere sürülme
1 – El-Hamidi,A. ve ark.: İnvestigation of Hibiscus sabdariffa L.-J.Chem.U. A. R. 9 (1): 127(1966).
2 – Gürgen, A. R. : Türkiye zehirli nebatlannın en ehemmiyetlileri üzerinde kimyevi araştırmalar – Ankara Y. Zir. Enst.
çalışmaları, Sayı 138, Ankara (1943).
biçiminde kullanılır. Nefes darlığına karşı, kurutulmuş yaprak tütüne karıştırılmakta ve bu karışım sigara halinde içilmektedir.
Tohumlan (Semen Hyoscyami) ve toprak üstü kısmı (Herba Hyoscyami) de aynı etkilere sahiptir ve aynı maksatlar için kullanılmaktadır.
Diğer isimler: Batbatotu (Erzurum), Bengüdek, Berç, Benk (Arapça Benğ’den), Dağdağan, Deli batbatotu, Gavurhaşhaşı, Siyah banotu.
Zehirlenmeler baş dönmesi, sarhoşluk hali ve göz bebeklerinin büyümesi (atropin etkisi) gibi arazlar ile meydana çıkar. Ekseri hallerde semptomatik tedavi ile iyileşme elde edilir.
H. muticus L. (Mısır banotu): Vatanı Mısır olan bir türdür.Yüksek alkaloit oranı nedeniyle sanayide alkaloit eldesinde kullanılmaktadır.
İsrail’den getirilen tohumlar ile İstanbul (Maltepe) da yetiştirilen bitkilerin kurutulmuş yapraklarının % 0.8 oranında alkaloit taşıdıkları saptanmıştır