Kalp Durması

Kardiyak arrest (kalp durması), kalp birden pompalamayı kestiğinde meydana gelir. Her yıl Amerika Birleşik Devletlerinde çeyrek milyon kişi kariyak arrestten (kalp durmasından) ölür.

Ventriküllerde (karıncıklarda) görülen anormal ritimler (ritim bozuklukları) ventriküler taşikardi ve ventriküler fibrilasyon ( (kalp durması) vakalarının %90′ından sorumludur.

Kalan %10′a da kalp bloğu ya da atriyumlarda (kulakçıklarda) görülen anormal ritimler (ritim bozuklukları) neden olur. Kalp bloğunda, kalp yaşamı sona erdirmeyecek şekilde sık sık pompalama yapmayı keser. Atriyumlarda (kulakçıklarda) görülen ritim bozukluklarında, kalp etkili bir şekilde kan pompalayamayacak kadar hızlı atar.

Çoğu kişide, kardiyak arreste (kalp durmasına) koroner arter hastalığı neden olur. Kokain, koroner arterlerin (atardamarların) kasılmasına neden olarak kardiyak arresti (kalp durmasını) tetikleyebilir. Bu, ayrıca kalp kasının oksijensiz kalmasına neden olur.

Kalp kasında görülen viral enfeksiyonlar da kardiyak arreste (kalp durmasına) yol açan kalp ritmi bozukluklarına neden olabilir. Daha seyrek olarak; kaza sonucu meydana gelen bir elektrik şoku (çarpması), aşın alkol alımı ya da nadir vakalarda kalıtımsal kas kası hastalıkları kardiyak arreste (kalp durmasına) neden olur.

Bir kişi kalp arrestine (kalp durmasına) girdikten hemen sonra kalp masajının (CPR) uygulanması, siz acil yardımın gelmesini beklerken kan akışını kısmen devam ettirebilir.

Yüksek Tansiyon ( Kan Basıncı )

Yüksek kan basıncı (tansiyon) genellikle vücuda kayda değer miktarda bir hasar verene kadar semptomlara neden olmaz ve bu nedenle de “sessiz katil” olarak bilinir. Yapabileceğiniz en önemli şeylerden bir tanesi, doktorunuzu düzenli ziyaretleriniz esnasında tansiyonunuzu ölçtürmektir.

Kan basıncı (tansiyon), kalp daha fazla bir güçle pompa­lama yaptığında ya da arteriyoller daralarak dolaşan kana karşı daha fazla direnç gösterdiğinde yükselir.

286520

Arteriyollerin daralmasının kan basıncını (tansiyonu) ne şekilde etkileyebileceğini anlamak için bir diş macunu tüpünü sıktığı­nızı hayal ediniz. Eğer tüpün normal genişlikte bir deliği varsa, tüpü normal derecede bir basınç uygulayarak sıkmanız gerekir ve diş macunu delikten kolayca ve kontrollü bir şekilde çıkar.

Ancak, delik bir iğne başı büyüklüğünde olursa, diş macununu delikten çıkarabilmek için tüpü çok daha fazla sıkmanız gerekir.

Yüksek kan basıncı (tansiyon), vücudun kana ve kan besinle­rine olan ihtiyacı arttığında göster­diği normal bir tepki olabilir. Egzersiz yaptığınızda, kalp hızınız artar ve kalbiniz daha kuvvetlice kasılır. Egzersizin zirve noktasında, kan basıncınız (tansiyonunuz) en yüksek seviyesindedir.

Beyniniz sürekli olarak kan basıncınızı (tansiyonunuzu) algılar. Beyniniz, vücudunuzun kan basın­cınızı (tansiyonunuzu) düşürmesi ya da yükseltmesi gerektiğine karar verdiğinde, otonom sinir sisteminizdeki sinirler aracılığıyla mesajlar yollar.

Bu mesajlar, arteriyollerin duvarlarındaki kaslara kasılmala­rını ya da gevşemelerini ve aynı zamanda kalbe de yavaşlamasını ya da hızlanmasını söyler. Birçok hormon da, vücuttaki kan mikta­rını ve arteriyollerin neden olduğu direnci etkileyerek kan basıncını (tansiyonu) etkiler.

Kan basıncınız (tansiyonunuz), stres ya da fiziksel güç harcama düzeyiniz değiştikçe gün içinde normal olarak iner ve çıkar. Bu nedenle, doktorlar genellikle ortalama kan basıncınızı (tansi­yonunuzu) belirlemek için birkaç ölçümün ortalamasını alırlar.

Bazı kişiler bir doktorun muayenehanesinde ya da bir hastanede endişelenirler ve kan basınçları (tansiyonları) tipik düzeyinin üzerine çıkar. Doktorlar bunu “beyaz gömlek hipertansi­yonu” olarak adlandırırlar çünkü kişinin kan basıncı (tansiyonu) tıbbi bir ortamda bulunmaktan kaynaklanan endişe nedeniyle yükselmiştir.

Bu tür bir stres yaşayan bir kişinin sağlık durumunu teşhis ve tedavi etmek zordur. Doktorlar, kan basıncı (tansiyonu) muayene­deyken yükseliyor gibi görünen bir kişiden, evde kullanılan tansiyon aletiyle tansi­yonunu birkaç kez ölçüp bunları kaydetmesini isteyebilir.

Mecazi anlamda kullanıldı­ğında “gerilim” anlamına gelen “tansiyon” kelimesi, “hipertan­siyon” olarak kullanıldığında aşırı gergin olduğunuz anlamına gelmez. Kan basıncının (tansiyonun) endişe ve diğer güçlü duygular nedeniyle yükselme eğilimi gösterdiği doğru olsa da, yüksek kan basıncı (tansiyonu) olan birçok insan aşırı derecede stresli değildir.
Yüksek kan basıncı (tansiyon) vakalarının büyük bir kısmının (yaklaşık %95) bilinen bir nedeni yoktur.

Yüksek kan basıncı (tansiyon) her yaşta başlayabilir ancak genel­likle orta yaşlarda başlar. Primer (birincil) yüksek kan basıncının (tansiyonun) (hipertansiyonun) nedenini belirleyebilmek için, elde edilecek bilginin bu hastalığın yeni ve daha iyi tedavi yöntemle­rine yol açacağı umuduyla, yoğun araştırmalar yapılmaktadır.

Primer (birincil) yüksek kan basıncı (tansiyon) (hipertan­siyon) ailevi bir özellik göstere­bilir (ailede birkaç kişide görülebilir). Irksal farklılıklar da söz konusudur. Afrika kökenli Ameri­kalılar, beyaz Amerikalılardan daha erken bir yaşta yüksek kan basıncına (tansiyona) yakalanma eğilimi gösterirler. Aynı zamanda, yüksek kan basıncı (tansiyon) Afrika kökenli Amerikalılarda daha şiddetli olma eğilimi de gösterir.

Yüksek kan basıncı (tansiyon) vakalarının geri kalan %5’i başka bir tıbbi nedenden kaynaklanır; bu da sekonder (ikincil) yüksek kan basıncı (tansiyon) (hipertansiyon) olarak adlandırılır.

Doktorunuz yüksek kan basıncınız (tansiyonunuz) olduğuna karar verirse, kan basıncınızdaki (tansiyonunuzdaki) yükselmeye başka bir hastalığın neden olup olmadığını belirlemek için genellikle size sorular soracak, fiziksel bir muayene ve laboratuar testleri yapacaktır. Bkz. Sekonder Yüksek Kan Basıncının (Tansiyonun) (Hipertansi­yonun) Nedenleri,

YÜKSEK KAN BASINCININ (TANSİ­YONUN) VÜCUDA VERDİĞİ ZARARLAR
Kalp hasarı Yüksek kan basıncı (tansiyon), birçok değişik şekilde kalp ve kan damarları hastalık­larına yol açar. İlk olarak, kalbin daha çok çalışması gerekir çünkü sürekli olarak normalden daha yüksek düzeyde bir basınca karşı kan pompalamaktadır.

Aynı, bir ağırlık kaldırdığınızda kolunuzdaki kasların şişip gelişmesi gibi, kalbin kas duvarı, özellikle sol ventrikul (karıncık), daha güçlü pompala­madan dolayı kalınlaşır.

Ancak, kol kaslarınızdan farklı olarak daha kalın olan kalp kası ille de daha güçlü değildir. Aslında, kalbin kan miktarı genel­likle kasla aynı düzeye yükselme­diğinden kalp uzun yıllar süren yüksek kan basıncı nedeniyle daha da güçsüz bir hale gelir. Bu da sonunda kalp yetmezliğine yol açabilir. Ateroskleroz (damar sertliği/ tıkanıklığı) Yüksek kan basıncı (tansiyon), ateroskleroza yol açan bir durum olan arterlerin (atardamarların) iç duvarlarının tahrip olmasının başlangıçtaki nedenlerinden biridir. Yükselen kan basıncı, arterlerin (atardamarların) iç kılıflarında mikroskobik çatlaklara neden olur. Bu çatlaklar, yağ birikintile­rinin oluşmasına elverişli bir zemin hazırlar. Sonunda da bu blokajlar (tıkanıklıklar), kanın oksijen ve besinlerle beslenen kaslara oksijen ve besin taşımasını engeller.

Bu şekilde yüksek kan basıncı (tansiyon), kalp için çift tehdit oluşturur. İlk olarak, kalp kasının iş yükünü arttırır ve bu da kalbin oksijen ve besinlere duyduğu gereksinimi arttırır. İkinci olarak da, kroner arterlerin (atardamar­ların) aterosklerozuna (tıkanmasına) katkıda bulunarak kalp kasının oksijen ve besin miktarını düşürür. Bu kombinasyon, kalp krizi ve kalp yetmezliği oluşma olasılığını arttırır.

Böbrek hasarı Yüksek kan basıncı (tansiyon) aym zamanda diğer organları besleyen arterlerin (atardamarların) aterosklerozuna (tıkanmasına) da katkıda bulunur. Eğer bu organlar gereksinim duydukları oksijen ve besinlerden mahrum kalırsa, ciddi sonuçlar doğabilir.Böbrekleri besleyen arter­lerin (atardamarların) daralması, böbreklerin işlevlerini gerektiği gibi yerine getirememesine neden olabilir. Böbreklere giden kan miktar azaldığında, vücut arteriyollerin daha fazla kasılmasına neden olan bir dizi kimyasal reaksiyon başlatan ve renin olarak adlan­dırılan bir hormon üretir. Sonuç, böbrek hasara yol açan yüksek kan basıncıdır (tansiyondur) ve bu da daha yüksek bir kan basıncına (tansiyona) neden olur.

Anevrizma (Torbalaşma) Yüksek kan basıncı (tansiyon), kan damar­larının duvarlarını güçsüzleştirerek ve gererek de arterlere (atardamar­lara) hasar verir. Bu, anevrizma olarak adlandınlan balon şeklinde çıkıntıların oluşma­sına neden olabilir.Balonlar gibi anevrizmalar da çok fazla basınca maruz kaldıklarında parlarlar. Genellikle beyin, göz ya da böbreklerdeki küçük arterlerde (toplardamarlarda) ya da aort gibi daha büyük kan damar­larında oluşurlar. Küçük göz arterlerindeki (toplardamarlarındaki) bir anevrizmanın patlaması göz (görme) bozukluğuna ve hatta körlüğe yol açabilir.

Felç (inme) Tedavi edilmeyen yüksek kan basıncı (tansiyon), beyni kanla besleyen arterlerin (atardamarların) aterosklerozuna (tıkanmasına) neden olarak felce (inmey) yol açabilir. Sonuç olarak görülen daralma, kan akışını sınırlandırabilir ve beyni gereksinim duyduğu oksijen ve besinlerin bir kısırımdan mahrum bırakabilir. Bu, iskemik felç olarak adlandırılır.
Yüksek kan basıncı (tansiyon) aynı zamanda beyindeki kan damarlarının yırtılmasına neden olarak bir beyin hemorajisine de (kanamasına da) yol açabilir. Hemoraji (Kanama), yüksek kan basıncı (tansiyon) beyindeki arterlerin (atardamarların) duvarlarını güçsüzleştirdiğinde meydana gelir.

Hem isemik felçler hem de beyin hemorajileri (kanamaları) kalıcı konuşma, güç, algılama ve his kaybına neden olabilir. Aynı zamanda koma ve ölümle de sonuçlanabilirler.Kronik yüksek kan basıncının (tansiyonun) 65 yaş üzeri kişilerde beyin dokusunun büzülmesine de neden olduğu görülmüştür.

Yüksek kan basıncının (tansi­yonun) neden olduğu hasarları kötüleştiren diğer hastalıklar Yüksek kan basıncının (tansi­yonun) kalp, beyin ve diğer organlara hasar verme olasılığı, kardiyovasküler sistemi (kalp ve damar sistemini) etkileyen diğer hastalık­larınız varsa daha olasıdır. Bu risk faktörleri diyabet (şeker hastalığı), sigara içme, yüksek kolesterol düzeyi ya da ailede kalp hastalığı öyküsünü içerir.

Eğer bu hastalıklardan biri ya da daha fazlası sizde bulunuyorsa, yüksek kan basıncını (tansiyonu) teşhis ve tedavi etmek özellikle büyük önem taşır.

SEMPTOMLAR
Birçok ciddi hastalık gibi yüksek kan basıncı (tansiyon) da, çeşitli organlara yavaşça ve sessizce zarar verene kadar semptom göstermez ve bu organlar daha sonra fonksiyonlarını düzenli olarak yerine getirememeye başlarlar.Birçok insan, hiçbir semptom görülmeksizin yıllarca yüksek kan basıncı (tansiyon) ile yaşar. Bu kişilerin yüksek kan basınçları (tansiyonları) olduğunu öğrenme­lerinin tek yolu, kan basınçlarını (tansiyonlarını) ölçtürmeleridir.

Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan tahmini 50 milyon kişinin yaklaşık olarak üçte biri, yüksek kan basınçları (tansiyonlar) olduğunu bilmemektedirler ve sonuç olarak da tedavi görme­mekte; ciddi hastalıklara yakalanma riski altında bulunmaktadırlar.Yüksek kan basıncının (tansi­yonun) neden olduğu en yaygın semptomlar; baş ağrısı (özellikle sabah uyandığınızda genellikle baş arkasında), baş dönmesi ya da sersemlik halini içerir. Ancak, bu baş ağrıları genellikle hafif olduğundan göz ardı edilir.
Yüksek kan basıncı (tansiyon) şiddetli bir hal aldığında, semptomlar görülebilir. En şiddetli semptomlara genellikle kan basıncının (tansiyonun) 210/120 milimetre cıvadan (mmHg) yüksek olduğu hipertansif kriz neden olur.

Bu krizin semptomları şiddetli baş ağrısı, çift görme, burun kanaması, hızlı kalp atışı, kulaklarda çınlama ve kas çekilmesini kapsar. Bulantı, kusma ve zihin bulanıklığı da meydana gelebilir.

TEDAVİ SEÇENEKLERİ
Yüksek kan basıncı (tansiyon) kronik (süreğen) bir durum olduğundan, tedavi görüyor olsanız bile kan basıncınızın (tansiyonu­nuzun) düzenli olarak kontrol edilmesi gerekir. Doktorunuzu her ziyaret ettiğinizde ölçülmelidir. İnsanlar, giderek artan bir şekilde evlerinde kan basınçlarını

(tansiyonlarını) kontrol etmektedirler. Kan basıncınızı (tansiyonu­nuzu) bir doktorun yaptığı gibi, bir manşon ve stetoskop kullanarak, nasıl ölçebileceği­nizi öğrenebilir ya da evde kulla­nılan bir tansiyon aleti kullanabilirsiniz.

Bu aletler genellikle doğru sonuç verirler. Ama belirli aralık­larla (periyodik olarak) kontrol edilmeleri gerekir. Aleti, dokto­runuzun muayenehanesine görürünüz ve doktorunuzun ölçtüğü kan basıncı (tansiyon) değerinizle, kendi makinenizin ölçtüğü değeri karşılaştırınız. Kan basıncını (tansiyonu) parmaktan ölçen makineler koldan ölçen makinelerden daha rahattır fakat daha az doğru sonuç verir.

Doktorunuz, yüksek kan basın­cınızın (tansiyonunuzun) şiddetine göre size bir tedavi süreci tavsiye edecektir. Daha hafif vakalarda (evre 1), sorunu kontrol altında tutmak için yaşam tarzında değişik­likler yapmak yeterli olabilir.

Yüksek kan basıncınız (tansi­yonunuz) daha şiddetli vakaları içeren kategorilerden biline denk geliyorsa, muhtemelen ilaç kullan­manız gerekecektir. Ayrıca, kalp ve damarların hasar görme riskini (kardiyovasküler risk faktörleri) arttıracak herhangi bir başka hasta­lığınız varsa, doktorunuz kan basıncınızı (tansiyonunuzu) muhte­melen daha agresif bir şekilde ve daha erken tedavi edecektir.Yüksek kan basıncı (tansiyon) için ilaç alıyor olsanız bile; egzersiz ve sebze ile meyve açısından zengin fakat az tuz içeren bir diyet (beslenme) gibi farmokolojik olmayan önlemler yine de faydalı olabilir. Bu yaşam tarzı değişiklik­lerini yapmak , almak zorunda kalacağınız ilaç miktarını azaltmanıza müsaade edebilir.

İlaç gerekli olduğunda, ilaç seçimi sıklıkla yaşmıza, ırksal ve genetik geçmişinize, böbrekle­rinizin ve diğer organlarınızın hasar görüp görmediğine, yan etki risklerine ve mevcut diğer hastalık­lara göre yapılır.
Tek bir ilaç herkes için ideal olamaz; herkesin kan basıncı (tansiyon) kontrol programı, kişiye özgü olarak düzenlenmelidir. İlaçların, kan basıncını (tansiyonu) düşürme şekilleri farklıdır ve her bir kişinin özelliklerine bağlı olarak potansiyel istenmeyen yan etkileri açısından da farklılıklar gösterirler.

Evre 1 ya da 2 yüksek kan basıncı (tansiyon) (hipertansiyon) için, doktorlar tedaviye genel­likle tek bir ilaçla başlarlar. Daha şiddetli vakalarda tedaviye iki ya da üç ilaçla başlanabilir. Eğer başlangıç stratejisi arzulanan etkiyi yaratmazsa, doz arttırılabilir ya da kullanılan ilacın ya da ilaçların yerine farklı bir ilaç ya da ilaçlar verilebilir. Eğer kan basıncınız (tansiyonunuz) şiddetli bir şekilde yükselmişse (evre 4), hastaneye yatırılabilirsiniz ve size sürekli intravenöz ilaç verilebilir. Gözlemleme de gereklidir.

Doktorlar bir zamanlar 60 yaş üzerinde olan kişilerin yüksek kan basıncını (tansiyonunu) tedavi etmenin işe yaramayacağını, hatta zararlı bile olabileceğini, düşünür­lerdi. Bu teori, arterleri (toplardamarlar) daha sert olduğundan dolayı yaşlı kişilerin daha yüksek bir kan basıncına (tansiyona) gereksi­nimleri olduğuydu. Bazı doktorlar, yaşlı kişilerin kan basıncını (tansi­yonunu) genç insanlarda normal sayılan seviyelere düşürmenin felce ya da böbrek yetmezliğine neden olabileceğinden korkarlardı.
Şimdi bir hayli araştırma, 60 yaş üzerindeki kişilerin de yüksek kan basıncı (tansiyon) tedavisinden aynı ölçüde, hatta daha bile fazla, fayda sağladıklarını göstermiştir. Uygun bir tedavi uygulandığında, yaşlı kişilerde kalp yetmezliği görülme ve yaşlı kişilerin felç ve kalp krizi geçirme olasılığı daha düşüktür.

Atardamarlar Ve Damarlar

Arterler (atardamarlar), kılcal damarlar olarak adlandırılan mikros-popik şekilde ince kan damarla­rına dönüşene kadar bir ağacın dallan gibi tekrar tekrar bölünürler. Kılcal damarlar, vücuttaki dokulann neredeyse tamamını besler.

Arterler (atardamarlar), karaciğer ve böbreklerden geçerken, kan bazı atık madde­lerden kurtulur. Kan, bağırsak­lardan geçerken besin maddeleri toplar. Kan, vücudunuzda dolaşırken de çok farklı madde­leri (hormonlar ve besin maddeleri gibi) toplar ve bırakır,Herhangi bir doku gibi kan kasının da hayatta kalmak için sürekli olarak kanla beslenmesi gerekir. Koroner arterler (atarda­marlar) kalp kasma kan sağlar. Koroner arter (atardamar) hasta­lığı , kalp kasma kan akışını engelleyen yağ birikintileri bu arterlere (atardamarlara) hasar verdiğinde (aterosklerozda oluşur.

Koroner arterler (atardamarlar), kalbin yüzeyini sararlar. En büyük arter (atardamar) olan aort, sol ana koroner artere (atardamara) kan yollar. Bu damar, iki dala daha bölünür: Sol ön inen arter (atardamar) ve sirkumfleks arter (atardamar).

k

Bu dallar; kalbin önüne, yanına ve arkasına kan taşır. Sağ koroner arter (atardamar), aorttan ayrılan başka bir kan damarıdır ve kalbin sağ yanıyla alt kısmını besler.

Oksijen açısından zengin kanın geçtiği arterler (atardamarlar) gittikçe daralır. Daha küçük olan tüpler arteriyol olarak adlandı­rılır; en küçük kan damarları kılcal damarlardır.

Sadece bir hücre kalınlı­ğında olan ve insan vücudunda bulunan kıldan daha ince olan kılcal damarlar, oksijenin ve besin maddelerinin kandan dokulara; karbondioksit ve atıklann da dokulardan kana geçişine izin verir. Kan ve maddeler arasındaki bu geçişin, duvarları çok kalın olduğu için arterlerde (atarmadarlarda) gerçekleşmesi mümkün değildir.

Kan, kılcal damarlardan geçtikten sonra en küçük ve en dar venler (toplardamarlar) olan venüllere girer. Daha sonra, vücudun en büyük veni (toplardaman) olan vena kavaya ulaşıncaya kadar gittikçe genişleyen ve büyüyen venleri (toplardamarlan) takip eder ve sonra da sağ atriuma (kulak­çığa) girer.

Kan; vücuttan venler (toplar­damarlar) aracılığıyla kalbe doğru geri dönerken, arterlerden (atarda­marlardan) vücuda pompalağında olduğundan çok daha yavaş hareket eder. Pompalayan kalp tarafından daha az ve kasılan kaslar (verilerin(toplardamarların) duvarlannı sıkıştırırlar) tarafından daha çok itilir.

Verilerdeki (toplardamarlardaki) tek yönlü kapaklar, kanın yer çekimi nedeniyle kalbe geri tekrar çekilmesini ya da kalpten tekrar dışarı itilmesini engeller.(toplardamarların) duvarlannı sıkıştı­rırlar) tarafından daha çok itilir.

Kalp Krizinde İlk Yardım

kalp

Anında bakım: Birisinden yardım çağırmasını isteyin ya da kişinin acil yardıma ihtiyacı yoksa siz 112’i arayın. Bilinci açıksa kişiyi yatırın. Boyun çevresindeki dar giysileri.çıkartın, kişiyi sıcak tutun ve rahatlatmaya çalışın.

Nitrogliserin gibi bir kalp ilacı taşıyıp taşımadığım sorun. Kişiye ilacı alması için yardım edin. Bir aspirini çiğneyip yutmasını, sonra da su içmesini sağlayın. Aspirin kanı sulandırıp kalbin daha fazla kan almasına yardımcı olur. Kişiye yiyecek ya da içecek hiç bir şey vermeyin. Tıbbi yardım gelene kadar kişinin yanından ayrılmayın. Takviye oksijen varsa kullanın.

Kalp Ve Kan

Kanın pompalanması Kalp bir pompadır ve sadece bir yumruk büyüklüğünde olmasına rağmen, kayda değer bir kuvveti ve dayanıklılığı vardır. Kalp, dört odacıktan oluşan bir kastır. Vücut venlerinden (toplardamarlanndan) geri dönen oksijeni tükenmiş kan, sağ üstteki odacığa (sağ atrium (kulakçık)) girer ve alttaki odacığa (sağ ventrikül (karıncık)) damlar; buradan da pulmoner arterler (akciğer atardamarlan) aracığıyla akciğerlere pompalanır.

Kan akciğerlerden geçerken oksijen alır ve karbondioksit bırakır. Kan daha sonra pulmoner venlerden (toplardamarlardan) akciğerlere geri döner; kalbin sol üst tarafındaki odacığa (sol atrium (kulakçık)) girer; alttaki odacığa (sol ventrikül (kanncık) damlar; buradan da vücuttaki en büyük arter (atardamar) olan aort aracı­ğıyla tüm vücuda pompalanır.

kalp1

Ventriküller (karıncıklar) vücudunuza dakikada 5 quart (yaklaşık 5 litre) kan pompalar. Kan, tüm dokulara ulaşmak için 60,000 millik kan damarla­rını dolaşır. Uyuyor da olsanız, uyanık da olsanız kalbiniz her zaman atar ve 80 yaşınıza geldi­ğinizde yaklaşık olarak 2 ila 3 milyar kez atmış olacaktır.

Kalp ritmi Kalbin pompalama ritmi, kalp kasında bulunan ve sinoatriyal düğüm (SA) olarak adlandırılan küçük bir grup uyarı doğuran (pacemaker) hücre tarafından başlatılır.
SA düğümü, sağ artriumda (kulakçıkta) bulunur. Kendi kendine (otomatik olarak) atar fakat beyinden de emirler alır. Beyin sürekli olarak fiziksel güç harcama seviyesini, kandaki oksijen mikta­rını ve arterlerdeki (atardamarlar-daki) baskıyı gözlemler. Beyin, kalp hızının arttırılması ya da düşürül­mesi gerektiğini hissederse, sinir­lerden SA düğümüne ulaşan bir sinyal gönderebilir.
Örneğin; dinlenir bir pozisyon­dayken çok ani bir şekilde ayağa kalkarsanız, kan basıncınız (tansi­yonunuz) hızla düşebilir ve bu da başınızın dönmesine neden olur. Kan başmandaki (tansiyondaki) bu düşüş, arterlerdeki (atardamarlardaki) sinir uçları tarafından algılanır. Bu sinir uçlan, bu bilgiyi beyne iletirler. Sonra beyin, sinirler aracılığıyla SA düğümüne bir mesaj gönderir ve SA düğümü, kalbe hızlanmasını söyler.
Kalbin atmasını sağlamak için SA düğümü önce altlarındaki ventriküllere (karıncıklara) kanı pompalayan iki atrianın büzülme­sini sağlayan bir elektrik sinyali gönderir. Sonra bu sinyal, atriyoventriküler (AV) düğüm olarak adlandırılan ikinci bir grup özel hücreye ulaşır.Buradan, özel lif demetleri (demet dallan olarak adlandırılır) sinyali sol ve sağ ventriküllere (karıncıklara) taşır ve ventriküllere kasılıp kanı kalpten dışarı pompa­lamasını söyler.

Çok çeşitli anormallikler kalp ritmini etkileyebilir. Bu aanormal-liklerin bazılan çok ciddi olabilir; diğerleri ise zararsızdır ve tedavi gerektirmez.
Kalp kapaklan Kalpte, kam kalpten doğru bir şekilde akması için yönlendiren dört önemli kapak vardır. Mitral kapak, sol atrium (kanncık) ve sol ventrikül (kulakçık) arasında; triküspit kapak da sağ ventrikül (kulakçık) ve sağ atrium (kanncık) arasında bulunur.
Bu kapaklar, atria ve ventriküller (kulakçıklar) arasında kapı görevi görürler kanın atriadan ventriküllere (kulakçıklara) pompalanmasına izin vermek için açılırlar ve ventriküller (kulak­çılar) kanı pompaladığında kanın atriuma geri akmasına engel olmak için de kapanırlar.

Aort kapağı, sol ventrikül (karıncık) ile aort arasında; pulmonerik kapak da, sağ ventrikül (karıncık) ile pulmoner arter (akciğer atardamarı) arasında bulunur. Bu kapaklar, kanın kalpten dışarı pompalanma­sına müsaade ederler ve kanın kalbe geri akmasını önlerler. Bu kapaklar hasar gördüğünde, kalp normal fonksiyonunu yerine getiremeyebilir.
Kalbin örtüsü Kalp, perikar-dium olarak adlandırılan ince bir kılıfla kaplıdır. Perikardiyal kese, kalbi sarar ve korur. İltihaplandı­ğında, kalbin pompalama hareke­tini engelleyerek göğüs ağnsına neden olur.