Cluster Baş Ağrısı

Cluster baş ağrıları olan kişiler, bunu aralıklı olarak yani epizodik şekilde yaşarlar, haftalar ya da aylardan oluşan bir periyot içinde günde bir ila üç baş ağrısı nöbetli bir küme (yani cluster),  ve bunu takip eden baş ağrısız dönemler.

Kişilerin yüzde 20’sinde kronik şekle rastlanır. Bu durumda günlük nöbetler, hafifleme oluşmadan önce, bir yıl ya da daha uzun bir zaman sürer. Kronik baş ağrılarının tedavisi, epizodik cluster baş ağrılarına oranla, İlaç tedavisine daha zor cevap verir.

Cluster baş ağrılarının bilinen bir sebebi ya da tedavisi yoktur, bir yaşam boyu hastalığı olabilir.
Her ne kadar dayanılmaz derecede ağrılı olsalar da, kalıcı bir zararları ya da diğer hastalık­larla bağlantıları yoktur. Mamafih, bir gözün çevresindeki şiddetli ağrı, acil tıbbi dikkat gerektiren bir durum olan akut glokom‘un işareti de olabilir.

Cluster Baş AğrısıCluster baş ağrıları genel­likle erkeklerde görülür ve ilk atak genellikle ergenlik döneminde ya da yirmili yaşların başında oluşur. Cluster baş ağrıları olan kişiler için, cluster dönemlerinde sigara ve alkol kullanımı, atakları tetikleyebilir. Ama hafifleme dönemlerinde bu durum söz konusu değildir.

SEMPTOMLAR

Tipik cluster baş ağrısı, genellikle kişi uyuduktan 2 ila 3 saat sonra ani şekilde başlar. Ağrı şiddetli, yakıcı, nüfuz edici nitelikte olup; genellikle bir gözün arkasın­dadır. Ama nadiren yanakta, kulak yanında ya da bunlara komşu bir bölgede ortaya çıkabilir. Etki altın­daki gözde gözyaşı ve kanlanma / kızarıklık; gözkapağında sarkma; burun deliğinde önce tıkanma ve daha sonra akıntı; ve yanakta yanma ve şişme oluşabilir.

Tek bir nöbet boyunca, tüm semptomlar yani belirtiler ya sol ya sağ yanda olur; hiçbir zaman her iki tarafta birden olmaz. Kişilerin çoğunda hastalanan bölüm daima aynı taraftadır. Bir ya da iki saat içinde, ağrı ve diğer semptomlar ortadan kaybolur. Bu bazen başladıkları gibi ani olur. Ama takip eden günlerde aynı zamanda tekrar oluşur.

TEDAVİ SEÇENEKLERİ

Aspirin, ibufrofen ve acetaminophen gibi ağrı ilaçları cluster baş ağrılarına karşı etkili değildir; çünkü çok yavaş bir şekilde etki ederler. Bir ağrı kesici ve antiinflamatuar (iltihap önleyici) ilaç olan indomethacin, genellikle çok etkilidir.

Geceleri vuku bulan cluster baş ağrıları için, oksijen sağlayan bir tüpten bir maske vasıtasıyla 15 dakika kadar solunum yapmak çoğunlukla rahatlama sağlar. Atakları önlemek kadar ağrıyı bertaraf etmek için kullanılabilen ergotamin adlı ilaç, solunum spreyi, oral tablet ya da rektal fitil olarak alınabilir.

Antihistaminler, corticosteroid’ler, lithium ya da calcium kanal blokerleri diğer ilaçlardır.

Sinüzit

Bir enfeksiyon ya da alerjiler, normal, ince sinüs zarlarının şişmesine sebep olur. Sinüsten burna doğru olan açılımları tıkaya­bilirler, bu da basınca, huzur­suzluğa başta konjesyon hissine sebep olur, Sinüsler, bakte­riyel enfeksiyon da geliştirebilir; mukoza, sinüsün içinde oluşur ve bakteriler için kuluçka ortamına dönüşür.

sinüzit

SEMPTOMLAR
Viral enfeksiyondan kaynaklanan, kronik alerjik sinüzit veya geçici sinüs tıkanması, burun dolgunlu­ğuna, postnazal sızmaya, başağrı-larına ve sersemlik hissine sebep olabilir. Bakteriyel sinüs, genel­likle ateşe, burundan gelen yeşil bir akıntıya ve tam sinüs altın­daki dişlerde ağrıya sebep olur. Uç vakalarda bakteryel sinüs, yüksek ateşe, titremeye sebep olur ve öyle yoğun bir halsizlik yaratır ki, kişi yatağa düşer.

TEDAVİ SEÇENEKLERİ
Doktorunuz, ağzınızı, boğazı­nızı ve burun geçişlerinizi tetkik edecektir. Bakteryel enfeksi­yondan kaynaklanmayan sinüzit­lerde, doktorunuz, şişmiş mukoza zarlarını indirmek ve drenaj sağlamak için burun spreyleri veya dekonjestan haplar verebilir ya da iltihaplanmayı azaltmak için kortikosteroid burun sprey­leri yazabilir. Bakteryel bir enfek­siyon gibi gözüküyorsa, antibi­yotik yazılacaktır.

Tedaviye rağmen, sinüs enfek­siyonları nüksediyorsa, daralan sinüs yollarını açmak için ameliyat rahatlatıcı olacaktır. Sinüslerinizin, bilgisayarlı tomografi taraması, tedaviden sonra, sinüsle­rinizde hâlâ tıkanma varsa, bunu gösterecektir. Ameliyat, sinüslerin içine ve burun deliklerine sokulan minik endeskoplarla  yapılır. Yüz cildinde yapılan bir kesim işlemi yoktur. Ameliyatta, sinüs yollan genişletilerek, sinüs drenajı sağlanır.

Migren Baş Ağrısı

Migrenin yegane semptomları, aura (sar’a, histeri veya astım nöbetlerinden önce duyulan his; sıcak basması gibi) ‘nın semptom­larıdır. Tek başına baş ağrısı asla oluşmaz.

Fizyolojik (işlevbilimsel) sebepler henüz tam olarak anlaşılabilmiş değildir. Eski bir teoriye göre, aura, beyine kan tedarik eden atardamarların daralması neticesi oluşmakta ve bunu takiben aynı damarların genişlemesi sonucu da baş ağrısı oluşmaktadır. Daha yeni araştırmalar, beyin hücrelerindeki serotonin transmitter’indeki ya da serotonin reseptörlerindeki normal dışılıkların migrenin sorumlusu olabileceğini öngör­mektedir.

Migren Baş AğrısıMigren baş ağrıları kadın­larda daha yaygın olup, aileden gelme eğilimindedir. Atakların sıklığı, tüm yaşam içinde birkaç taneden, haftada birkaç defaya kadar değişiklik arz eder. İlk atak genellikle, buluğ çağından sonra ancak 40 yaşından önce vuku bulur. Kişilerin çoğunda, migren baş ağrılarının şiddeti ve sıklığı, yaşla azalır. Bu durum, kadınlarda, kadınlık hormonu estrojen’in bir rol oynayabileceğini göstermek­tedir. Mamafih, migren, yetişkinler kadar çocukları da etkiler.

Migren herhangi bir zamanda ortaya çıkabilir. Ama hücumun, stresli bir gün sonrasında gevşe­meye geçme periyotlarında vücuda gelmesi yaygınlıkla karşı­laşılan durumdur. Aybaşı durumu, yorgunluk, aşırı ya da yetersiz uyku, hava değişiklikleri ve parlak ışığa, yüksek ses veya kuvvetli kokulara maruz kalma; diğer tetikleyicilerdir.

Ayrıca pek çok diyet tetikleyicisi de vardır: Alkol (özellikle kırmızı şarap), yerfistıkları, çikolata, eski kaşar, suni tatlandırıcı aspartam, kafein ve fermante olmuş yiyecekler; bunların en bilinenleridir.

Migren Evreleri

Prodrome evresi: Bu evre, baş ağrısından saatler ya da günler önce vuku bulabilir. Bu zaman boyunca, migrenden muzdarip olan kişilerin takriben yüzde 60’ı, semptomlar ile karşılaşır. Semptomlar, (depresyon ya da aşırı mutluluk gibi) psikolojik; (ışığa karşı artan hassasiyet veya koku hassasiyeti gibi) nörolojik; ya da (yorgunluk, iştah kaybı veya susama artışı gibi) bünyesel olabilir.

migren evreleriBazı kişilerde ayrıca, bulantı, kabızlık ya da ishal gibi gastroentestinal semptomlar görülür. Prodrome’daki semptomlar her ne kadar çok çeşitlilik arz etse de, her kişinin genellikle, migren sinyali teşkil eden, kendine özel bir dizi semptomu vardır.

Aura evresi: Aura evresini derhal bir atak takip eder. Migrenden şikayetçi kişilerin takriben yüzde 20’si, nörolojik semptomlar (aura) ile karşılaşır. Bu genellikle, 5 ila 20 dakika şeklinde gelişir ve bir saatten az sürer. Görme rahatsızlıkları ile birlikte karşılaşılan migrenler, klasik migren olarak adlandırılır. En yaygın aura, zikzak biçiminde parlayan ışıklardır. Bazı kişiler parlak ışıkları farklı geometrik şekillerde görür ya da görme alanlarının bir yarısı boştur. Diğer kişiler, konuşma zorluğu, vücudun bir yanında zayıflık, bir elde ya da kolda ya da yüzün bir yanında uyuşukluk veyahut karın­calanma ile karşılaşabilir. En çok vuku bulan migren, aura’sız başlar (bayağı migren). Bayağı migrenler, tipik olarak daha uzun sürer ve klasik migrene oranla, daha sık oluşur,

Baş ağrısı evresi: Tipik migren baş ağrısı, zonklama şeklin­dedir. Ağrı kafanın bir yanında başlar ve daha sonra her iki tarafa yayılır. Başın çeşitli bölgele­rinde, saplanma ve sarsmak, şoklu vurucu ağrılarla gayet yaygın bir şekilde karşılaşılır. Hücum tedri­cidir ve ağrı ilk 30 dakika ila 2 saat arasında, şiddet itibarıyla artış gösterir. Bunu takiben yavaş yavaş azalır. Baş ağrısı evresinin ortalama süresi bir gündür. Ama 3 güne kadar uzayabilir.

Kişilerin yüzde 90’ında, bulantı, kusma ya da iştah kaybı, baş ağrısına eşlik eder. Görmede bulanıklık, burun tıkanıklığı, ishal, boyunda sertlik, hafızada azalma ve konsantrasyon zorluğu, eşlik eden diğer semptomlardır.

Bitiş evresi: Bu evrede ağrı açısından rahatlama vuku bulur. Birkaç saatlik bir periyot içinde ağrının şiddeti tedricen azalır, ancak kişide yorgunluk ve sinirlilik hali bırakır. Pek çok kişide, kusma ya da uyuya kalma, atağın sona erdiğinin işaretidir.

Posdrome evresi: Bu evre, ağrının dinmesini takip eden periyottur. Bu evre boyunca, hastalardan bazıları bitkinlik veya tükenmişlik ya da sinirlilik hissederken; bazıları öforik (yerinde duramayacak şekilde, sevinçten havalara uçan) hissederler. Bazı kalıntı sendromları, ağrı tamamen kaybolduktan sonra da varlığını sürdürebilir.

Alışılagelmişin dışında birkaç migren türü vardır. Familial henip legic migrende, aura’da vücudun bir yanı felçli gibi olur. Hasta kişinin aile üyelerinden bir başkasında da genellikle aynı semptomlar vardır.

Bazı kişilerde baş ağrısı olmak­sızın migren aura’sı (görmede değişiklik gibi) vardır; bu tip migren 35 ila 40 yaş ve sonra­sında daha yaygındır. Oftalmopleji migreninde, aura, gözlerde oluşan kısmi bir felci içerir. Migrenin en şiddetli şekli, migrenle birlikte oluşan bir felçtir.

Migrenin Tedavi Seçenekleri

Her ne kadar migrenin tedavisi yoksa da, tedavi sıklığı azaltabilir, şiddeti zayıflatabilir, ya da baş ağrılarının prodrome veyahut aura evresinde kesilmesini sağlayabilir. Migreniniz olduğunu düşünüyor­sanız, ya da sık ve sizde karışıklığa yol açan baş ağrıları yaşıyorsanız, tedavi stratejilerini görüşmek üzere bir doktora görünün.
Yapabileceğiniz iki şey vardır; Atakların sayısını azaltmak ya da önlemek ve vuku bulduklarında kısa sürmelerini sağlamak.

migrenMigrenlerin önlenmesi: Özel ışıklar, sesler ve kokular; nem veya barometrik basınçta değişiklik; alkol; stres; estrojen tedavisi (kadınların yüzde 30’unda, doğum kontrol hapı aldıkla­rında, ataklar artmaktadır) ; yeme alışkanlıklarında değişiklik; ya da belli yiyecekleri yemek (özellikle çikolata veyahut nitrat koruyucular içeren) gibi migren ataklarını tetikleyen durumlardan kaçının. O esnada neler yaptığınızı ve neler hissettiğinizi kaydettiğiniz bir günlük tutun.

Bazı ilaçlar migren ataklarının sayısını azaltabilir: Beta bloker’ler, teterocyclic antidepresanlar, kalsiyum kanal blokerleri, valproic asit ve methysergide (yan tesirleri sebebiyle nadiren kullanılır). Ayrıca günde bir aspirin alınma­sının da (baş ağrınız olduğunda değil) migren atağı sayısını azalttı­ğına dair kanıtlar vardır.

Migren ataklarının kısa kesil­mesi: Bir migrenin işaretlerini fark eder etmez, duyusal uyarıları azaltın. Muhtemelen doğal olarak, karanlık, sessiz, sakin bir oda arayacak ve uzanacaksınız. Reçete gerektirmeyen ağrı ilaçlarından oluşan bir aspirin, acetaminophen ve kafein kombinasyonu bazen yeterli olabilir.

Nonsteroidal antienflamatuar ilaçlar (yani NSAID’ler), reçete gerektirmeyen diğerleri dahil olmak üzere, beyindeki kan damarlarındaki iltihaplanma ya da yangıyı azaltmak suretiyle işler. Migren atakları esnasında hapların emilimi yavaş olduğu için, bazı kişiler ilaçlarını, enjeksiyon, burun spreyi ya da fitil gibi daha hızlı etki eden şekillerde alırlar.

Rektal fitil olarak verilen indomethacin ve doktor deneti­minde enjekte edilen ketorolacen, en etkili NSAID’lerden bazılarıdır. Ayrıca ergotamin de bir migreni durdurabilir. Hap, enjeksiyon, fitil ya da burun spreyi olarak kulla­nılabilir. Genellikle bir bulantı önleyici ilaç ile birlikte alınır çünkü bulantıya sebep olabilir ya da bulantıyı arttırabilir.

Aybaşı hali eşliğinde oluşan migrenlerde; yan tesirleri az bir ergotamine türevi olan dihydroergotamine enjeksiyonları özellikle etkilidir. Ergotamine (ve benzeri ilaçlar) vücuttaki kan damarlarını büzdüğü için, koroner kalp hasta­lığı gibi damaları daraltan hasta­lıklardan muzdarip kişiler, bu ilacı kullanmamalıdır. Ayrıca yüksek tansiyonu olan, böbrek sorunu ya da karaciğer hastalığı bulunan kişiler veya hamile bayanlar tarafından genellikle kullanılmazlar.

Triptan adı verilen sumatriptan, rizatriptan, zolmitriptan ve naratriptan dahil olmak üzere nispeten yeni bir ilaç grubu, nörotransmitter serotonin için bir reseptör şeklinde işlev görür ve hem baş ağrısını hem de bulantıyı rahatlatabilir. Hap, enjek­siyon ya da burun spreyi olarak alınabilirler. Ciddi yan etkilerin gözlenebilmesi açısından, ilk doz genellikle bir doktorun denetimi altında uygulanır.

Kalp hastalığı olan kişiler (özellikle boğulma benzeri derin sıkıntısı olanlar), ya da evvelce kalp krizi geçirmiş kişiler, ya da kalp krizi riski taşıyanlar, genellikle triptans’dan kaçınma­lıdır. Eğer kontrol altına alınmamış yüksek tansiyonunuz varsa, triptans bunu kötüleştirebilir. Ergotamine ile mukayese edildiğinde, sumatriptan daha çabuk etki eder. Ama etkileri uzun süreli değildir,

Hızlı etki eden bir opiate analgesic (afyonlu ağrı kesici) olan butorphanol, reçeteli olarak mevcuttur ve burun spreyi şeklinde kullanılır. Doktorunuz butorp­hanol kullanımını yakından takip edecektir çünkü bu bir narkotik ilaçtır ve bağımlılık yapabilir.