Büyük embolilerin %95’ten fazlası kalpte oluşan bir kan pıhtısıdır. Bu, kalp odacıkları normal olarak pompalama yapmadıklarında atriyal fibrilasyonda ya da kardiyomiyopatide ya da bir kalp krizinden sonra olduğu gibi meydana gelebilir.
Bir kalp krizinden sonra ya da bir kalp kapakçığı hastalığında olduğu gibi kalbin iç duvarı hasar gördüğünde de bir emboli oluşabilir.Nadiren, kalp atriyumlarda (kulakçıklarda) ya da ventriküllerde (karıncıklarda) bir delik bulunuyorsa, bacaklardaki gibi ana bir vende (toplardamarda) oluşmaya başlayan kan pıhtısı bu delikten geçip arteriyal sisteme girebilir ve bir emboliye neden olabilir.
Mikroemboli olarak adlandırılan çok küçük bir emboli de kalpten kaynaklanabilir fakat sıklıkla aort ya da beyne giden arterlerdeki (atardamarlardaki) plaklardan (ateresklorozun neden olduğu) kopmuş kolesterol parçacıklarının bir sonucudur.
Bazen mikroemboli, işlevini doğru şekilde yerine getiremeyen bir kapakçığın ya da kalpteki miksom olarak adlandırılan bir tümörün üzerindeki maddeden oluşabilir.Mikroemboli, anjiyoplasti ya da koroner arterlerdeki tıkanıklıkları açmayı amaçlayan koroner aterektomi gibi işlemler esnasında oluşabilir; bu, bir kalp krizine neden olabilir.
SEMPTOMLAR
Semptomlar, embolinin yerine ve kan akışını ne ölçüde engellediğine bağlıdır. Bir felce neden olan beyindeki bir emboli, beynin bir miktar hasar görmesine neden olabilir.
Bir bacak ya da kola olan kan dolaşımı engellendiğinde (tıkandığında), bu bacak ya da kolun tıkanıklığın üzerindeki kısmında soğukluk, solgunluk, zayıflık (güçsüzlük), hissizlik ve ağrı olur ve nabız yoktur. Kan dolaşımını yeniden sağlamak için tedavi uygulanmazsa, doku ölür ve kangren oluşabilir. Vakaların yaklaşık olarak dörtte birinde ampütasyon (kol ya da bacağın bir kısmının kesilerek alınması) gerekir.
Böbreklere giden arterlerdeki (atardamarlardaki) tıkanıklıklar, böbrek hasarına, yüksek kan basıncına (tansiyona) ve idrarda kan görülmesine neden olabilir. Ancak bazı durumlarda, tıkanıklıkların etkisi daha azdır çünkü dokuyu kanla besleyebilecek başka damarlar (kollateral damarlar olarak adlandırılırlar) mevcuttur.
TEDAVİ SEÇENEKLERİ
İlk adım, tıkanıklığın olduğu noktayı tam olarak belirlemek ve bunu ortadan kaldırmak için girişimlerde bulunmaktır. Arterler (atardamarlar) X-ışını (röntgen) altında görülebilsin diye arterlere (atardamarlara) boya enjekte edildiği bir işlem olan anjiyografi, embolinin (embolizmin) bulunması için en yaygın olarak kullanılan tanısal araçtır.
Emboli, ilaçla ya da cerrahi olarak tedavi edilebilir. Streptokinaz, urokinaz ve doku plazmi nojen aktivatörü gibi pıhtı çözücü ajanlar düşük dozda pıhtının içine doğrudan enjekte edilebilir. Bunun için, bir kateteter tıkanıklığın olduğu noktaya kadar ilerletilir ve pıhtı çözücü ilaç tam tıkanıklığın olduğu noktada boşaltılır. Bu metot, ilacın vücudun tüm bölümlerine gitmesi için bir ven den (toplardamardan) enjekte edildiğinde olduğundan daha az komplikasyona neden olur.
Daha fazla pıhtının oluşmasını engelleyen kan sulandıncı ilaçlar (heparin ya da aspirin gibi) da ilaç tedavisinin bir parçasıdır. Bazen anjiyoplasti pıhtıyı fiziksel olarak sıkıştırarak kan akışındaki tıkanıklığı azaltabilir.
Bunların hiçbiri işe yaramazsa, pıhtıyı almak ya da tıkanmış daman atlamak (bypass yoluyla geçmek) için embolektomi de bir seçenektir.