Travmaya glomerüler cevabın modelini ayırt etmek içindir.
İmmünolojik İnceleme
Bu immün kompleks depolanması ve serolojik değişikliklerin araştırılması içindir.
Travmaya glomerüler cevabın modelini ayırt etmek içindir.
İmmünolojik İnceleme
Bu immün kompleks depolanması ve serolojik değişikliklerin araştırılması içindir.
Brassica oleracea L. (Cruciferae) türünün taze yapraklarıdır. Bu tür tüysüz, iki veya çok yıllık, sarı çiçekli ve otsu bir bitkidir. Batı Akdenizin sahil bölgelerinde yabani olarak yetişir. Birçok kültür varyetesi ve formu sebze olarak yetiştirilmektedir. Tedavide bilhassa aşağıdaki varyeteler kullanılmaktadır:
B. oleracea L. var. capitata DC. (Başlı lahana) B. oleracea L. var. acephala DC. (Kara lahana)
Lahana azotlu bileşikler {% 1.6-3.7), yağlar (% 0.20-0.47) ve karbonhidratlar (% 6.6-7.1) taşımaktadır (5). Terkibi varyeteye göre değişir. Ayrıca A, B ve C^vitaminleri de içerir. Vitamin C miktarı % 0,05-0.08 arasında bulunmaktadır.
Lahana Hippokrates döneminden beri tedavide kullanılan bir bitkidir. Dahilen yumuşatıcı, hazmet-tirici, balgam söktürücü gibi özellikleri nedeniyle dekoksiyon halinde kullanılır.
1 – Güven. K.C. ve ark.; Paeonia decora yumruları üzerinde araştırmalar – Fol. Farm. 5: 15 (1964).
2 – Yeşilada, E. ve ark.: Paeonia daurica Andrevvs ve P. peregrina Miller1 in antienflamatuar akûvitesi-VIII. Bitkisel İlaç
Hammaddeleri Toplantısı, bildiri özetleri 73, İstanbul (1989).
3 – İncekara, E: Endüstri bitkileri ve isiâhı 2: 148, İzmir (1964).
4- İlisulu, K.: Türkiye’de yeni kolza (Rapiska) çeşitlerinin üretilmesi olanaklan – 1974 Türkiye Yağ Semineri 115, İstanbul
(1974). 5 – Bois, D.: Les plantes alimentaires 1: 33 (1927).
Kırmızı lahana yapraklarının usaresi ile elde edilen şurup, öksürük ve bronşite karşı faydalıdır. Bu şurubu hazırlamak için kırmızı lahana yapraklan kıyılır, bir preste sıkılır, elde edilen usare ağırlığı kadar bal veya ağırlığının iki misli şeker ile karıştırılır ve bir taşım kaynatılır. Kırmızı lahananın sıkılması ile elde edilen usare, çocuklar için iyi bir solucan düşürücüdür. Bir defada 20-30 gr usare verilir. Sonbaharda lahana gövdesi üzerine bıçak ile yapılan çiziklerden akan usare, iyi bir müshildir. Siğiller üzerine sürülür ise siğiller kısa bir sürede kaybolur (1).
Haricen iyi bir yara iyi edici ve ağrı kesicidir. Çıbanları ve cerahatli yaraları iyileştirmek için, bir şişe ile bastırılarak yumuşatılmış lahana yaprağı yara üzerine sarılır ve pansuman günde iki defa taze yaprak ile değiştirilir. Romatizma ve nikris ağrılarına karşı, bir ütü ile ısıtarak yumuşatılmış lahana yaprağı ağrıyan yere bir tülbent ile sarılır. 10-12 saatte bir, yaprak yeni bir yaprak ile değiştirilmelidir.
Bu ülkedeki (Amerika Brleşik Devletleri’ndeki) çoğu kor pulmonale vakasına, kronik akciğer hastalıkları olan kronik bronşit ve amfizem neden olur. Kor pulmonale, akciğerlerde bulunan arterlerdeki (atardamarlardaki) kan basıncından kaynaklanır. Kor pulmonale oluşur çünkü zamanla emfizem ya da kronik bronşit, akciğerlerdeki küçük hava torbacıklarını ve kan damarlarını tahrip eder ve bu da oksijenin kana girmesini zorlaştırır.
Düşük oksijen seviyesi, akciğerlerdeki arterlerin (atardamarların) sıkışmasına neden olur ve bu da pulmoner arterlerdeki (atardamarlardaki) basıncın artmasına neden olur (pulmoner hipertansiyon). Sağ ventrikül (karıncık), artan basınca karşı pompalama yapmak için daha çok çalışmak zorundadır.
Pulmoner hipertansiyon ve kor pulmonale’in daha seyrek görülen bir nedeni, akciğerlerdeki kan damarlarına yerleşen multipl (çoklu), nükseden kan pıhtılandır (pulmoner emboli). Az sayıda kişide, özellikle genç kadınlarda, primer pulmoner hipertansiyon olarak adlandırılan ve bilinmeyen bir nedenden kaynaklanan bir hastalık kor pulmonale’e neden olur. Diyet ilaçlan olan fenfluramin ve deksfenfluramin de pulmoner hipertansiyona neden olmuştur.
SEMPTOMLAR
Kor pulmonale, fiziksel muaye¬neyle kolyca teşhis edilir. Sağ ventrikülün (karıncığın) fonksiyonunun (işlevinin) ne derece hasar gördüğü bir ekokardiyogramla belirlenebilir.Kor pulmonale, altta yatan kronik akciğer hastalığını tedavi etmeden tedavi edilemez; bu, hava yollarını açmak ve akciğerlerdeki iltihaplanmayı azaltmak için kullanılan ilaçlarla gerçekleştirilir.
En önemli adım, burnunuzdan ekstra oksijen vermek için , nazal pronglar (burun kamilleri) aracılığıyla küçük bir plastik hortum kullanarak kanınızda yeteri kadar oksijen konsantrasyonu bulundu¬ğundan emin olmaktır. Kandaki oksijen seviyesini arttırmak, akciğerlerdeki arterlerin (atardamarların) dinlenmesine neden olur ve bu da pulmoner arterdeki basıncı düşürür ve sağ ventrikülün (karıncığın) işini azaltır.
Diyüretik ilaçlar (idrar söktürücüler) ve bazen digitalis (yüksük otu) faydalı olabilir. Ancak, yan etkilerini önlemek için bu ilaçların doktorunuz tarafından dikkatli bir şekilde izlenmesi gerekir.
Tip I ve II. lezyonları noninvaziv fakat oldukça iyi diferansiye olmuşlardır ve daha sık metastaz yaparlar (%34 koltuk altı metastazı).
Tip III. ve IV. kanserler daha az diferansiyedirler ve metastaz yapmaya daha çok eğilimleri vardır (55-60) pozitif nodul). Patolojik tiplere göre görülme sıklığı (tip I.%5, tipll.%15, tip III. %65, tip IV.%15) çoğunluk metastaz yapan ve az diferansiye olan tiplerden yanadır. Yaşama süresi metastaz temayülü arttıkça, kısalır.
Formül sütler genellikle toz şeklinde kutu lanmıştır. Ülkemizde piyasada bulunmamakla birlikte bu sütlerin sıvı ve hiçbir hazırlama gerektirmeyen şekilleri de vardır. Tablo 7.6.10 da bu süt formüllerinden bazı örnekler verilmiştir.
Görüldüğü gibi bu formüllerin bileşimleri küçük farklılıklarla birbirine yakındır ve tüm formüller anne sütüne benzer bileşimdedir.
Süt formülleri, ev koşullarında kaynatılarak sterilize edilmiş emzik şişelerine gerekli miktar kaynamış su konulması ve buna tarifine uygun ölçüde tofformül katılması ile hazırlanır. İdeal olarak süt formüllerinin hazırlanmasında kullanılacak suyun kurşun, nitrit gibi maddeler açısından kontrol edilmesi gerekir. Suyun kirecini azaltmak amacıyla kullanılan filtrelerden geçirilmesi, ayrıca uzun süre kaynatılması, sodyum konsantrasyonunu belirgin olarak arttırabi. Lir.
Sütün hazırlanmasında kullanılan tüm araçların temizliği ve steril olması çok • önemlidir. Biberonlar ısıya dayanıklı camdan yapılmalı, iç yüzleri düzgün olmalı ve üzerinde miktar işaretleri bulunmalıdır. Geniş ağızlı biberonlar daha kolay temizlenir. Formüllerin hazırlanması için kullanılan bütün araçlar 10 dakika süre ile kaynatılarak sterilize edilmelidir. Lastik emziklerin ve biberon kapaklarının 5 dakika kadar kaynatılması yeterlidir. Bazı ülkelerde kimyasal sterili zasyon da uygulanmaktadır. Bu amaçla geneliikle hipoklorit solüsyonları kullanılır ve araçlar solüsyonda birkaç saat bırakılarak sterilize edilir. Her beslenmeden sonra biberon ve biberon emziği su ile kuvvetlice çalkalanarak yıkanmalı, su ve deterjan ile yıkanıncaya dek biberonlar su dolu şekilde bırakılmalıdır.
Karışık beslenmede beslenme yöntemine de dikkat edilmesi gerekir. Emzik şişesi verilirken çocuk aynen anne sütü ile besleniyor şekilde tutulmalı ve rahat pozisyonda olmalıdır. Biberon dikçe pozisyonda, lastik memesi havanın geçemeyeceği, yalnızca sütün geçebileceği şekilde tutulmalıdır. Biberondaki sütün genelde vücut ısısında olması önerilmekle birlikte sütün soğuk verilmesinin bir sakıncası olmadığı gözlenmiştir. Özellikle kusma alışkanlığı olan bebeklerde sütün soğuk verilmesi ile kusmaların azaldığı bildirilmektedir. Süt ısısı el bileğine bir damla süt damlatılarak kontrol edilebilir. Emzik delikleri sütün yavaşça damlayabileceği büyüklükte olmalıdır. Biberonla beslenen çocuklarda, anne sütü alanlara oranla regürjitasyon (alman besinin, bir bölümünün çıkarılması) daha sık görülür. Bu nedenle öğünlerden sonra bebeğin dik tutularak gaz çıkartılmasına özen gösterilmelidir. Hiçbir zaman çocuğun istediğinden fazlasını vermeye çalışmamalıdır. İnfeksiyon açısından biberonda artan süt atılmalıdır.
Karışık beslenme, başlangıçta günde 2 öğüne (sabah ikinci öğün ve akşam öğünü) ilâve yapılarak denenebilir, bu yeterli olmazsa her öğün, 5 10 dakika emzirmeden sonra formül süt verilerek uygulanır. Verilecek miktarları çocuğun isteği belirler. Beslenmenin yeterliliği çocuğun tartısı kontrol edilerek değerlendirilir.
4 ncü aydan sonra başlatılan karışık beslenmede tablo 7.6.10 «la verilmiş süt formülleri kullanılabileceği gibi bu dönemde protein, karbonhidrat ve demir içerikleri daha yüksek olan formül sütleri de verilebilir. Tablo 7.6.11 de bu tip sütlere örnekler verilmiştir.
Karışık beslenen :bebeğe verilecek ek besinler, doğal beslenmede olduğu gibidir. Bu tip beslenmede ek besinlere daha erken başlanabilir. İlk haftalardan başlayarak karışık beslenme uygulanan bebeklerde 4 haftalıkta meyve suları, 4 aylıkta muhallebi ve sebze mamaları verilebilir.
İnek sütü ile karışık beslenme
Karışık beslenmede inek sütü, ancak ekonomik veya ba,şka nedenlerle formül sütlerin verilmesine olanak yoksa kullanılabilecek bir besindir. İnek sütü protein ve mineral içeriği yüksek, proteinlerinin bileşimi anne sütündekinden çok farklı, esansiyel yağ asitlerinden ve demirden fakir bir süttür. Karbonhidrat içeriği de anne sütüne kıyasla düşüktür (tablo 7.6.9). Bu nedenlerle özellikle ilk 6 ayındaki bebekler için inek sütü uygun bir besin değildir. Küçük bebeklere inek sütünün verilmesi ile sindirim güçlükleri, kabızlık veya ishal, hiperozmolar dehidratasyo na ve tetaniye eğilim görülebilir. Sütçocuğu ko liklerine ve allerjik belirtilere inek sütü alanlarda daha sık rastlanır. Fazla verildiğinde gastro intestinal kanamalara da yol açabilmektedir.
Küçük bebeklere inek sütü ancak kaynatılma, su ve şeker ilâve edilme gibi bileşimi değiştirilmek koşulu ile verilebilir. Bu şekilde kazeinin sindirimi biraz kolaylaştırılmış, tuz ve proteinleri azaltılmış, karbonhidrat içeriği arttırılmış ve bileşimi bir ölçüde anne sütüne yaklaşmış olur.
Sulandırma ■ ilk 4 5 ayında olan sütçocuk larma verilecek inek sütü, protein ve tuz konsantrasyonlarını azaltmak amacı ile sulandırılır. Sütü sulandırmak için kaynatılmış su kullanılır; suda yüksek miktarda nitrat veya nitritlerin bulunmamasına dikkat etmelidir. Sulandırma, yeni doğan çağında (ilk 4 haftada) yarı yarıya (1:1); 1 4 ay arası sütçocuklarmda 2:1 oranında (2 kısım süt, l kısım su) yapılır. 4 aylıktan büyük
Karbonhidrat ilavesi. İnek sütündeki şeker azlığı kabızlığa yol açabilir. Dışkı açık renk, pis kokulu ve sert olur (inek sütü dispepsisi). İnek sütü,dispepsisini önlemek ve kaloriyi arttırmak amacıyla inek sütüne % 5 oranında karbonhidrat ilave edilir c100 g süte veya sulandırılmış süte 1 çay kaşığı toz şeker). Şeker olarak adi bakkal şekeri (sakkaroz) kullanılır. Bebek 9 aylık olduktan sonra inek sütüne şeker eklemeye gerek yoktur. Bu aydan sonra çocuğu diş çürüklerinden korumak amacıyla, olabildiğince şekersiz besinlere alıştırmak amaçlanır.
İnek sütü piyasada çiğ süt (sütçü sütü), pastörize süt (şişede veya kutulanmış) ve sterilize süt (havası alınarak kutulanmış) olarak bulunur. Çiğ ve pastörize sütler sütçocuğunda kaynatılmadan kullanılmamalıdır. Bu sütler buzdolabında 48 saatten fazla bekletilmemelidir.
İnek sütünü daha iyi bir emülsiyon durumuna getirmek ve midede sindirimini kolaylaştırmak amacıyla asit ilâvesi denenmiştir. Asitli sütler önceden kaynatılmış ve soğutulmuş süte % 10 luk laktik asit, sitrik asit gibi asitlerin eklenmesi ile hazırlanır. Asit ilâve edilmiş sütler küçük bebeklerde asidoza yol açabilir. Bebek beslenmesinde asitli sütler günümüzde pek kullanılmamaktadır.