ALIÇ MEYVASI

! – Baytop, A. ve ark.: Yalancı iki adumotu-İstanbul Üniv. Ecz. Fak. Mecm. 1: 1 (1965).

2 – Jaspcrsen-Schib, R.: Unsere toxischen Gartenund Zimmerpfianzen – Schweiz. Apotheker- Zeitung 117: 389 (1979).


Kasaba pazarlarında, sonbaharda ipe dizilmiş olarak, satılmaktadır.

Meyvaların kabız ve idrar arttırıcı etkileri bulunduğu söylenmektedir. Aktarlarda bulunmaz.

Meyvaiarı yenilen veya tedavide kullanılan başlıca türleri şunlardır: .

C.monogyna Jacq. (Syn: C. oxyacantha L.): 10 m kadar yükselebilen, dikenli, beyaz veya pembe çiçekli bir ağaççıktır. Meyva 6-10 mm çapında, 1-3 tohumlu, esmer-kırmm veya kırmızı renklidir (Resim: 19 ve 20). Batı ve Güney Anadoluda yaygın bir bitkidir,

Bileşim: Aminler, tanen, vitamin C, triterpen türevleri, flayon türevleri ve acı maddeler taşımaktadır.

Etki ve kullanılış: Yirminci yüzyılın başından beri çiçekleri (Floş Crataegi)’nden hazırlanan hulâsalar yatıştırıcı ve tansiyon düşürücü olarak kullanılmaktadır. Etkili maddesi tam olarak bilinmemekte ve aminler olduğa sanılmaktadır. Türk Kodeksi (1948)’nde kayıtlı olmakla beraber, halk arasında bir kullanılışı bulunmamaktadır. Yalnız meyvaiarı yenilir.

Sinir sistemini yatıştırıcı, spazmları azaltıcı, kalp atışlamın hızını yavaşlatıcı, tansiyon düşürücü, idrar söktürücü ve kabız gibi etkileri vardır. Bilhassa kalp üzerine olan etkisi nedeniyle, Avrupada yapılan, birçok hazır ilâcın terkibine girmiştir. Zehirli bileşikler taşımadığı için, kalp hareketlerini yatıştırıcı ve düzenleyici olarak, tehlikesizce uzun zaman kullanılabilir (1).

Kullanılış şekli:Toz, günde 2-5gr; infîısyon (%2), günde 2-3 bardak içilir.

C. pentagyna Waldst: 3-8 m yükseklikte, dikenli, küçük bir ağaçtır. Meyvalannın siyah veya kırmızımtırak siyah renkli ve 3-5 çekirdekli olması ile yukarıdaki türden ayrılır. Kuzey Anadolu bölgesi

Çiçekleri yukarıdaki tür gibi kullanılır.

C. orientalis Pallas ex Bieb. (Geyikdikeni): 3-5 m yükseklikte küçük bir ağaçtır. Yaprakları 3-7 lob-lu ve yatık tüylü. Meyva 2 cm kadar çapında, 4-5 çekirdekli ve kırmızımtırak turuncu renkli. Bütün Anadoluda yaygın bir türdür.

Meyvaiarı yemiş olarak yenilir.

C. îanacetifolia (Lam,) Pers, (Kuşyemişi); 8-10 m yükseklikte bir ağaçtır. Meyva 2 cm çapında, 5 çekirdekli ve san renklidir. Bilhassa Kuzey Anadolu bölgesinde yaygmdır.

Meyvaları yemiş olarak yenilir

Pyracantha coccinea Roemer (Ateşdikeni, Ku-şahcı, Tavşanelması): 3 m kadar bir boya eriyebilen, dikenli ve beyaz çiçekli bir ağaççıktır, Meyvalar 5-7 mm çapında kırmızı veya turuncu renklidir. Anadoluda yaygın bir bitkidir.

Avrupa ülkelerinde meyvaları kalp yatıştırıcı olarak kullanılmaktadır.

(La. Herba Ceterachi, Al. Milzfam, Fr. Ceterach officinal, İn. Miltwaste)

Ceterach officinarum DC. (Syn: Aspleniurn ceterach L.) (Aspleniaceae) türünün toprak üstü kısımlarıdır. Bu tür 5-20 cm yükseklikte, çok yıllık, çiçeksiz ve otsu bir bitkidir. Yapraklar genç iken kendi üzerine sarılmış ve saplı. Lamına parçalı, üst yüz çıplak ve yeşil renkli, alt yüz ve sap pas renkli pullar ile kaplıdır. Rizom kısa ve küçük. Kayalar ve taş duvarlar üzerinde yetişir. Kuzey ve Batı Anadoluda yaygın bir bitkidir.

Dış görünüş: Yapraklar 5-20 cm uzunlukta, üst yüz çıplak, alt yüz ve yaprak sapı pullar ile kaplı. Kızılımsı renkli, kokusuz ve biraz acımsı lezzetlidir.

1 – Leclerc, H.: Precis de phytotherapie 195, Paris (1976).


Bileşim: Uçucu yağ, tanen ve müsüaj taşımaktadır.

Etki ve kullanılış: İdrar söktürücii ve kabız etkilere sahiptir. Memleketimizde haricen bilhassa basura karşı kullanılmaktadır.

Kullanılış şekli: İnfusyon (% 5-10) günde 2-3 bardak içilir. Basur memeleri bu infusyon ile yıkanır ve pansuman yapılır.

Diğer isimler: Dalakotu.

«Dilşâd idsun, Hadi’nin buyu amber.

«Sıhhat bat, Afiyet bat»

«Allah, Maşallah»

Türkiye’de hakiki amber bulunmamaktadır. Aktarlarda “amber” adı altında satılan madde bir İsrael (Haifa) firması tarafından “Ambre grise synth” ismiyle ticarete çıkartılan bir karışımdır. Bu karışım halen koku yapımında kullanılmaktadır.

Diğer isimler: Anber, Ak amber.

(La. Ambra Grisea, Al. Ambergris, Fr. Ambre gris, İn. Ambergris)

Physeter macrocephalus L (Physeteridae) isimli hayvan (Kaşalot bahğı)*ndan elde edilen bir maddedir. Bu maddenin meydana gelişi hakkında birçok düşünce vardır. Bunlar arasında, Amber denilen maddenin Kaşalot balığının gıdası olan kefalopod (Cephalopoda) türlerinin iyi hazmedilmemiş artıkları olduğu düşüncesi çok yaygındır.

Çin ve Japon denizleri iie Uzak Doğunun tropikal denizlerinin kenarlarındaki sahillerden toplanır.

Kül renginde, bal mumu kıvamında ve içinde sarımsı lekeler bulunan bir maddedir. Suda çözünmez, organik çözücülerde çözünür. Dumanlı bir alev ile yanar, kokusu hafif, tadı ise acımsıdır.

Amberin denilen bir kollesterol türevi taşır.

Kalp kuvvetlendirici, iştah açıcı ve cinsel arzuyu arttırıcı olarak eskiden pek çok kullanılırdı. Bugün bilhassa parfümeri endüstrisinde koku verici ve sabitleştirici olarak kullanılmaktadır.

Osmanlı İmparatorluğu döneminde üzerlerinde yazılar ve dekoratif şekiller bulunan amber tabletleri ticarete çıkartılmıştır (1). Bu tabletlerden bazılar-nrn üzerinde bulunan yazılar şunlardır:

«Gıda ola muhabbetine. Ola ruyu esfer».

Hodgkin Hastalığı

Hodgkin hastalığı, tedavi ve hastalık seyrini belirlemek için tiplerine göre sınıflandırılır ve evrelere ayrılır. Biyopsi örneğinin mikroskop altında nasıl göründüğüne göre sınıflandırılan dört tip Hodgkin hastalığı vardır.

Nodüler skleroz (tip) Hodgkin hastalarının %80’i kadarında bu tip görülür ve genellikle genç kadınları etkiler. En sıklıkla boyun ve göğüs alanını (kalbin yanında akciğerler arasındaki bölgede bulunan timus (özden), lenf bezleri ve bağ dokuları kapsar) etkiler. Prognoz, genellikle oldukça iyidir.

Lenfositten zengin (tip) Biyopsi örneğinde görülen hücrelerin çoğunluğu, normal görünümlü lenfositlerdir. En ender görülen fakat prognozu en iyi olan tiptir.

Karma (mixt) sellüler (tip)
Çoğunlukla erkeklerde gelişen yaygın bir lenfomadır ve Hodgkin hastalığının üçüncü en yaygın tipidir. Prognoz, iyicedir.

Lenfositten fakir (tip) Bu nadir tip, bezde normal beyaz kan hücrelerinin eksikliği ve birçok anormal hücrenin varlığı ile karakterizedir. Prognozun en kötü olduğu tiptir. Teşhis sırasında hastalık genellikle yayılmıştır.

SEMPTOMLAR
Hodgkin hastalığının seyri genellikle erken teşhis ve tedavi ile büyük oranda iyileşir (düzelir). Aşağıdaki semptomlardan birini yaşarsanız, hemen doktorunuzu görünüz:

Koltuk altı, boyun ya da kasıkta ağrısız, şiş bezler; raş (döküntü) olmaksızın sürekli kaşıntı yapan cilt; diyet (perhiz) yapmadan kilo kaybı ya da sürekli halsizlik. Doktorunuz, başka testlere gerek olup olmadığını değerlendirecektir.

EVRELER
Size Hodgkin hastalığı teşhisi konulduğunda, hematologunuz röntgen ve bilgisayarlı tomografi taramalarınızı inceleyecek ve genellikle, kanser hücreleri içeren lenf bezlerini belirleyen ve galyum taraması olarak adlandırılan bir test isteyecektir.

Bazı vakalarda, abdominal (karın bölgesinde bulunan) lenf bezlerinde ve dalakta kar.ser hücrelerinin olup olmadığını belirlemek için cerrahi gerekir. Bu bilgi; uygulanacak olan tedavi türünü, farklı kemoterapi kombinasyonlarını ve radyoterapiye gerek olup olmadığını gösteren hastalık evresinin belirlenmesi için önemlidir. Bu testler, tedavinizin gidişatını değerlendirmek için periyodik olarak tekrarlanır.

Evre I Kanser, tek lenf nodu (düğümü) bölgesiyle sınırlıdır. Evre II Diyaframın (göğsü karından ayıran kas yumağı) aynı tarafında iki ya da daha fazla lenf nodu (düğümü) bölgesinde kanser gelişir.

Evre HL Kanser, diyaframın her iki tarafındaki lenf nodu (düğümü) bölgelerine, göğüs ve karındakiler gibi, yayılmıştır ve dalağa yayılmış ya da yayılmamış olabilir. Evre IV Kanser, kemik iliği ya da karaciğer gibi lenfatik sistem dışındaki organlara yayılmıştır ve yakındaki lenf bezlerine de yayılmış olabilir ya da olmayabilir.

Göreceğiniz tedavi türü, sizin durumunuza göre özel olarak düzenlenecektir. Hematologlar, hastalığın evresini belirleme konusunda çok dikkatli davranmakta; bazen evreyi en doğru şekilde belirlemek için cerrahi kullanmaktadırlar.

Evre I ya da II aşamasında teşhis ve tedavi edilen Hodgkin hastalığına yakalanmış olan kişilerin %80 O a %90’ı tamamen iyileşir. İlerlemiş kanser hastası olan kişilerin bile S iyi prognozu vardır. Tedaviden 10 yıl sonra, iyileşmiş (hastalıktan kurtulmuş) olan kişilerin °/650 ila %80’ı sağlıklı kalır (bu hastalığa tekrar yakalanmaz).

Radyasyon terapisi; hastalığın erken, az ilerlemiş evrelerinde ya da kanser üst bedeni etkilendiğinde yalnız başına uygulanabilir. Kemoterapi yalnız başına ya da radyasyon terapisi ile birlikte kullanılabilir. Kemoterapi genellikle, kanserin vücudun birçok bölgesine yayılmış olduğu daha ileri vakalarda reçete edilir.

Her iki tedavi türünden sonra da başka bir kemoterapi türü ile tedavi edilebilen yinelemeler (nüksler) meydana gelebilir. Bu işe yaramazsa, bir kemik iliği nakli ya da kök hücre nakli yapılabilir.

HİPOMAGNEZEMİ

Tanı klinik şüphenin serum magnezyum ölçümü ile gösterilmesi ile konur. Tedavi sülfat veya klorid şeklinde magnezyum verme şekliyledir. Orta derecede eksiklikte oral yol yeterlidir. Daha ağır eksiklerde intravenöz olarak parenteral magnezyum verilmelidir (40-80 meq mgSO4 bir litre infüzyon sıvısına konarak) intravenöz olarak yüksek dozda verildiğinde taşikardi ve hipotansiyon ile seyreden hipermagnezemi oluşturma riski vardır. EKG, QT mesafesi uzaması yönünde incelenmelidir. Böbrek yetmezliğinde olan oligürik hastalara magnezyum dikkatli ve ancak eksiklik iyice dökümante edildikten sonra verilmelidir.

Hodgkin Olmayan (Dışı) Lenfomalar

Farklı Hodgkin olmayan (dışı) lenfoma türleri; düşük, orta ve yüksek gradiı olmak üzere anormal hücrelerin boyutuna, tipine ve yapısına (paternine) göre sınıflandırılır. Bunlar, mikroskop altında ve hücrelerin yüzeyindeki kimyasalları belirleyip boyayan testler ile gözlemlenebilir.

Düşük gradiı Hodgkin olmayan (dışı) lenfomanın, yüksek gradlı Hodgkin olmayan (dışı) lenfomanınkinden daha yüksek bir hayatta kalma oranı (insanların %75’i düşük gradiı Hodgkin olmayan (dışı) lenfoma tanısından sonra 5 yıl yaşar) vardır. Düşük gradiı tip yavaş gelişir ve semptomlara neden olmayabilir. Doktorunuz başlangıçta sizi periyodik olarak kontrol (muayene) eder fakat semptomlar görülünceye kadar tedavi uygulamaz.

Orta Hodgkin olmayan (dışı) lenfoma, en yaygın türdür ve tüm vakalann %65’ini oluşturur. Tüm yaş gruplarını etkiler; görülme sıklığı, büyük ölçüde immunodefisiter akiz sendromlu (AİDS) kişilerde yaygın olduğundan hızla artmaktadır.

Orta Hodgkin olmayan (dışı) lenfoması olan kişilerin hemen hemen yarısı, tedavi olmaksızın iyileştirilebilir. Ancak, tedavi tam bir remisyon (duraksama) yaratmazsa, ortalama hayatta kalma süresi 18 aydan kısa bir süreye düşer.

Yüksek gradiı Hodgkin olmayan (dışı) lenfoma nadirdir (bu hastalığa yakalanmış olan kişilerin %5’in daha azını etkiler) ve genellikle çocuklar ile genç yetişkinleri etkiler. Üç alt türü; genellikle genç erkekleri hedef alan lenfoblastik lenfomayı, her iki cinsiyetten genç yetişkinleri etkileyen Burkitt lenfomayı ve AIDS’ li kişilerde daha yaygın olan bir yüksek gradiı Hodgkin olmayan (dışı) lenfoma türünü kapsar.

Hodgkin olmayan (dışı) lenfoma, Hodgkin hastalığından daha yaygın ve daha ciddidir. (Onlu yaşlarında olan) gençlerin ve genç yetişkinlerin bazı nadir Hodgkin olmayan (dışı) lenfoma türlerine daha eğilimli olmasına rağmen, bu kanser 45 yaşın üzerinde en yaygındır ve bu hastalığa yakalanma olasılığı ilerleyen yaşlarda artmaktadır.

Hodgkin olmayan (dışı) lenfoma riski, bir organ naklini takiben immunosüpresif ilaçlar kullanan kişilerde ve insan immun yetmezlik virüsü (HIV) olan kişilerde olduğu gibi bağışıklığı düşmüş (azalmış) kişilerde de hatırı sayılır derecede artmaktadır.

SEMPTOMLAR
Kalıcı (sürekli), ağrısız şişmiş bezlere (genellikle koltuk altı, boyun ya da kasıkta) ek olarak, Hodgkin olmayan (dışı) lenfomalı kişilerde enfeksiyon olmaksızın gelişen açıklanamayan ateş, sini sıklam eden (aşırı) gece terlemeleri, diyet (perhiz) yapmadan meydana gelen kayda değer kilo kaybı ya da gastrointestinal rahatsızlığı içeren genel semptomlar da gelişebilir. Bu semptomlardan herhangi birini yaşarsanız, doktorunuzu görünüz. İleri Hodgkin olmayan (dışı) lenfomalı bazı kişiler kendilerini iyi hissederler.

TEDAVİ SEÇENEKLERİ

Doktorunuz ya da hematologunuz, detaylı bir muayene gerçekleştirecektir. Hodgkin olmayan (dışı) lenfomadan şüphelenirse, bir sonraki adım; bulunan habis hücreler hakkında olabildiğince çok bilgi elde etmek için bir lenf bezi örneği almaktır.

Ayrıca radyoloji testleri, hangi lenf bezlerinin etkilendiğini ortaya koyacaktır.Patolojistin yaptığı iş, büyük önem taşımaktadır. Hastalığın seyri, kanser hücrelerinin boyutunu ve tipini bir mikroskop aracılığıyla inceleyerek ve bir lenf bezinin normal yapısını ne ölçüde değiştirmiş oldukları belirlenerek önceden kestirilebilir.

Hücreler küçük olduğunda ve bezin iç yapıları bozulmamış olduğunda hastalık seyri, hücrelerin büyük ve yok edilmiş normal sınırlan olduğundakinden genellikle daha iyidir.

Kanseröz (kanserleşmiş) lenfositler küçük olduğunda, kanser genellikle yavaş gelişir ve hastalık, 15 yıldan fazla bir sürede bir görünüp bir kaybolan belirtilerle artıp azalabilir.Lenfositler büyük olduğunda, kanser daha agresiftir ve tedavi başarılı olmazsa insanlar genellikle birkaç yıl içinde ölürler.

Etkilenen lenf bezi sayısı, hastalığın şiddetini gösteren güvenilir bir işaret değildir. Lenf bezleri tek bir organ sistemi oluşturduğundan, hastalık, karaciğer, deri ya da akciğerler ‘ gibi diğer yapılara yayıldığında daha ciddi bir hal alır.Genel sağlığınız ve direnciniz, tedavi seçimini etkiler. Fiziksel kondisyonu iyi olan yaşlı bir kişi, tedavinin zorluklarına katlanabilir.

Bu yaklaşım işe yaramazsa, ya da hastalık yinelenirse (nüksederse), kemoterapinin dozu ya da tipi arttırılabilir. Düşük gradlı Hodgkin olmayan (dışı) lenfomalı bir kişi, teşhisten sonra ortalama 6 ila 8 yıl yaşar.Çelişkili (paradoksikal) bir şekilde, erken ölüme yol açabilmesine rağmen agresif orta lenfomanın tamamen iyileştirilme olasılığı, daha az agresif olan bazı lenfomalarınkinden daha yüksektir. Bir kemik iliği nakli yapılabilir.