Mantar Enfeksiyonlarını Önleme

Antibiyotik ilaçlar almak vücudunuzun doğal mantar – bakteri dengesini bozabilir ve bu da normalde zararsız olan mantarların üremesine ve enfeksiyona neden olabilir. Bir mantar enfeksiyonunun yayılmasını ve yeniden ortaya çıkmasını- önlemek için şu önleyici tedbirleri alınız:

■ Vücudunuzu temiz ve kuru tutunuz. Enfeksiyöz mantarlar ılık, karanlık ve nemli alanlarda ürerler.
■ Atlet ayağını önlemek için ayaklarınızı kuru tutunuz ve her bir parma­ğınızı kurulayınız.
■ Sporcu soyunma odalan, spor salonları ve havuz kenarları gibi nemli ortamlarda ayaklarınıza koruyucu bir şey giyiniz.
■ Havlu, tarak ve fırça gibi kişisel eşyalarınızı asla başkalarıyla ortak kullanmayınız.

İnsan Genom Projesi

Bu çabanın, önümüzdeki 20-30 yıl içerisinde sağlık ve bilime çok büyük katkıları olacak. Proje, bilim insanlarına bir “parça listesi” sağladı. Tüm insan genlerinin yapısını bilmek, bilim insanlarının belli hastalıklarda rol oynayan genleri tanımlamalarını, belli hastalıklara yakalanma riski olan insanları belirlemeye ve başka hastalıklara tanı koymaya yarayan görün­tüleme/tarama testleri geliştirmelerini, belli bir kişi için hangi ilaçların en etkili ve en zararsız olabileceğine karar vermelerini ve sağlığı iyileş­tirmeye ve hastalıkları tedavi etmeye yarayan yöntemler tasarlamalarını kolaylaştıracak.

Hâlihazırda, bilim insanları, projeden elde edilen sonuç­ları, kanserli hastaların genetik “parmak izlerini” oluşturmak suretiyle, her bir hasta için en iyi tedavi yöntemine karar vermek ve hastalığın seyrine ilişkin ön teşhisle ilgili daha sağlıklı bilgiler vermek için kullan­maktadırlar.

Bilim insanları ve ahlak bilimciler, İnsan Genom Projesi ile gündeme gelen tüm ahlaki konular üzerinde halen tartışmaktadırlar.

YERSİNİA ENTEROKOLİTİ

Yersinia enterokolitinde terminal ileumda, nadiren assendan kolonda mukozal ülserasyon, peyer plaklannda nekrotik lezyonlar ve mezenterik lenf bezlerinde büyüme meydana gelir, ishal genellikle hafif olup 1-3 hafta içinde geçer. Dışkı kanlı ve mukuslu olabilir. Kann ağrısı genellikle sağ alt kadranda lokalizedir. Erişkin hastaların %10-30’unda birkaç gün veya bir ay içersinde Özellikle diz, ayak bileği, parmaklar, el bileğinde reaktif poliartrit ortaya çıkabilir. Hastaların %30’unda eritema nodozum veya erilema multiforme gibi deri bulgulan ortaya çıkabilir. Bu şekilde deri lezyonlan genellikle ateş ve kann ağnsının ortaya çıkışından 2-20 gün sonra görülürler ve hastaların çoğunda bir ay içinde kendiliğinden kaybolurlar.

Genetik Danışmanlık

Genetik danışmanlıkla ilgile­niyorsanız, doktorunuzdan sizi yönlendirmesini isteyin. Sağlık kayıtlarınızı ve ailenizin sağlık geçmişine ilişkin bilgileri toplamada genetik danışmanınız sizinle ve doktorunuzla birlikte çalışacaktır. Bu bilgiyle, nesilden nesile aktarılmış olabilecek hastalıkları izleyen bir aile ağacı hazırlayacaktır.

Herhangi bir genetik test yapıl­madan önce bile, bir aile ağacı, sizin veya çocuklarınızın genetik bir bozuklukla karşı karşıya kalma riskinize ilişkin çok fazla şey anlatır. Birçok kimse, genetik bir rahatsızlığa yakalanma riskle­rini gözlerinde fazla büyüttüklerini anlayarak rahatlar.

Daha sonra, danışmanınız, ailenizi etkileyebilecek kalıtsal hastalıkları ve belli bozukluk­ları açıklayacaktır. Bu genellikle, genetik biliminin temel ilkeleriyle başlar: Genlerin işleyişi ve genetik hastalıkların bir nesilden diğerine nasıl aktarılabileceği.

Ayrıca, söz konusu genin tıbbi manalarını da konuşacaksınız. Sorabileceğiniz sorular; genin ne gibi bir risk arz ettiğine, genin baskın mı çekinik mi olduğuna ve bunun hastalık belirtilerinin belir­ginleşmeye başlamasıyla nasıl bir bağlantısı olabileceğine, hasta­lığın bu geni taşıyan herkeste oluşup oluşmayacağına ve hasta­lığın tüm çocuklarınızda mı yoksa bazılarında mı oluşabileceğine dair soruları içerebilir.

Danışmanınız, ayrıca, söz konusu hastalığa ilişkin, tedavi seçenekleri de dahil olmak üzere tıbbi bilgi verebilir ve sizi tıp uzmanlarına yönlendirebilir.

Danışman, mevcut genetik testleri anlatacak ve testlerin nasıl yürütüldüğünü, neyi açığa çıkarıp neyi çıkaramayacaklarını ve ne kadar doğru sonuçlar ortaya koyabi­leceklerini açıklayacaktır. Testi yaptırmanın psikolojiniz üzerin­deki olası etkilerini göz önünde bulundurmanıza yardımcı olacak ve sonuçları öğrenmek istediğinizden emin olup olmadığınızı soracaktır. Başlangıçta, birçok kişi, genetik testten geçmek ister, ancak ilerleyen aşamalarda, fikir değiştirirler.

Göz Önünde Bulundurulması Gereken Birçok Husus Vardır:

■ Hamileyseniz, fetusun genetik bir hastalığı kalıtımsal veya edinimsel olarak almış olup olmadığını öğrenmek istiyor musunuz? Bu bilgi, hamilelik sürecine devam edip etmeyeceği­nize karar vermenize veya çocuğun doğumu ve bakımı için plan yapmanıza yardımcı olacak mı?

■ Doğum öncesi teşhis, rahat­lamanıza mı yoksa daha fazla endişelenmenize mi yol açacak?

■ Hamile değilseniz, çocuklarınıza geçebilecek genetik hastalık­lara ilişkin bilgi sahibi olmak, aile planlamanızı etkileyecek mi? Test sonuçları ne olursa olsun çocuk sahibi olmakta kararlıysanız, bu tür bir bilgi, sağlık sorunları olan bir çocuk sahibi olmaya hazır olmanız için faydalı olabilir, Eğer hastalıklı bir çocuğa sahip olma riskini çok yüksek buluyorsanız, başka üreme seçeneklerini veya evlat edinme seçeneğini göz önünde bulundurabilirsiniz.

■ Yakın veya uzak gelecekte sizi etkileyebilecek bir hastalığa ilişkin bilgi sahibi olmak istiyor musunuz? Kendinize, bunu bilmenin, bugünkü yaşantınızı veya aile planlamanızı, evliliğinizi, kariyeri­nizi ve maddiyata ilişkin kararlarınızı nasıl etkileyebileceğini sorun.

■ Testi yaptırmanız, diğer aile üyelerini nasıl etkileyecek? Bazı durumlarda, test onların genetik profillerine ilişkin, bilmek isteme­yebilecekleri bilgileri de açığa çıkarabilir. Elde edeceğiniz bilginin, bazı aile üyelerinin hastalıktan etkilenmiş ve bazılarının da etkilen­memiş olması halinde, aile içi ilişki­leri nasıl etkileyeceğini düşünün.

Testten geçmeye karar verir­seniz, danışmanınız, gerekli düzen­lemeyi yapacak, sonuçları açıkla­yacak ve edinilen bilgi ışığında geleceğinizi planlamanıza yardımcı olacaktır. Size, bir destek grubuna katılmanızı tavsiye edebilir, sağlı­ğınızı yakından takip edebilecek bir uzmanla bir görüşme ayarla­yabilir veya hamilelik konusunda seçenekler sunabilir.

Her ne olursa olsun, genetik danışmanınız, sizi belli bir karar almaya zorlamak için değil, bilgi, destek ve kaynak sağlamak için orada bulunur.

Genetik Test

Üç Temel Genetik Test Türü Vardır: Biyokimyasal testler, kromozom analizi ve DNA analizi.

Biyokimyasal testler: Biyokimyasal testler, vücudun işlevini yürütebil­mesi için gereksinim duyduğu bir proteindeki dengesizliğe yol açan belli genetik bozuklukları tesis etmek için uygulanır. Test, proteini inceler (proteini yapan DNA’yı değil). Buna bir örnek, bir genetik değişinimin, heksozaminidaz A enzimi eksikliğine yol açtığı, Tay-Sachs hastalığıdır.

Biyokimyasal testler, genel­likle, genetik bozukluğun var olup olmadığını anlamak için, kan, idrar, amniyotik sıvı numunele­rinde veya amniyotik hücrelerde, bir proteinin veya ilgili maddenin olup olmadığını incelemeyi de kapsar. Bazen, analizi yapabilmek için, küçük bir doku numunesi alınması da gerekebilir.
Biyokimyasal testler, ayrıca, fenilketonüri  ve kistik fîbrozis teşhisi için de kullanılır. Bazı biyokimyasal testler, yeni doğan tüm bebeklerde uygulanır.

Kromozom analizi: Kromozom analizi, kromozomlardan birinde bulunan belli bir genin değişi­nimine bakmaktan ziyade, kromozom sayısındaki ve yapılarındaki anomalileri teşhis etmede kullanılır. Genellikle, fetuslardaki anomalileri teşhis etmek amacıyla kullanılırlar. En sık görülen bozukluklardan biri, Down sendromuna yol açabi­lecek, fazladan bir kromozomun varlığıdır. Hücreler, kan numune­sinden veya fetus söz konusuysa, amniyosentez veya koryonik villus örneklemesi yoluyla alınır. Dondu­rulmuş hücreler, kromozomların belirgin bir biçimde görünebilmesi için bir analiz sıvısı kullanılarak bir slayt üzerine alınır ve güçlü bir mikroskop altında incelenir.

DNA analizi: DNA analizi, başlıca, Huntington hastalığı veya kistik fibrozis gibi, tek bir genden kaynaklanan genetik bozukluk­ları belirlemek amacıyla yapılır. Kromozom analizinde olduğu gibi, DNA, genellikle kandan veya fetal hücrelerden alınır.

DNA analizinde, değişinime uğramış genler olup olmadı­ğını araştırmak için çeşitli teknikler kullanılır. Bilim insan­ları, DNA’nızda belli bir genin “parmak izini” aramaya başla­madan önce, ne aradıklarını bilmek durumundadırlar. Genin bütünsel yapısını veya yalnızca bir kısmını bilebilirler. Bazen, genin yapısı hakkında bir şey bilmezler, ancak aynı kromozom üzerinde, DNA’nın, gene çok yakın bir yerde bulunan “işaretçi” bölge­sinin yapısını bilirler. Eğer bu işaretçiye sahipseniz, söz konusu geni taşıyor olma ihtimaliniz de oldukça yüksektir.

Araştırmada, genellikle, genin bir bölümünün veya genin yakınında bulunan işaretçinin aynısı olan küçük bir nükleik asit parçası, “probe” kullanılır. Probe, genin bir bölümüyle aynı yapıda olduğundan, (eğer gen sizde varsa) genle eşleşecektir. Probe, hedefi bulduğunda, filmin üzerinde görülebilecek bir biçimde radyasyon yayar.

Bir ailenin, bir değişinim taşıyıcısı olduğunun bilindiği (ancak  kromozom üzerindeki yerinin ve  doğasının tam olarak bilinmediği)  durumlarda, bir bağlantı anali­zine başvurulabilir. Kesin değişi­nime dair bilgi sahibi olunma­dığı için, karşılaştırma yapabilmek üzere etkilenmiş ve etkilenmemiş aile üyelerinden DNA numuneleri almak gerekir.

Bazı durumlarda, bir değişinim olduğunun bulun­ması, kişinin kesinlikle hasta­lığa yakalanacağı anlamına gelir. Bu, Huntington hastalığı için geçerli olan bir durumdur. Ancak diğer durumlarda, bir değişinim olduğunun bulunması, kişinin hastalığa yakalanma ihtimalinin  daha yüksek olduğu anlamına gelir. Ayrıca, bilinen bir değişi­nime ilişkin negatif test sonuçları, kişinin asla hastalığa yakalanma­yacağını göstermez. Başka, bilin­meyen değişinimler var olabilir.