ABANOZ ODUNU

Diospyros ebenum Koen. (Ebenceae) ve diğer Diospyros türlerinin dal ve gövde odunudur. Bu türler Hindistan ve Seylan’da yetişen büyük ağaçlardır.

Dış görünüş: Siyahımtrak renkli, çok sert, özel kokulu ve lezzetsiz bir odundur.

Bileşim; Rezin ve uçucu yağ taşımaktadır.

Etki ve kullanılış: Abanoz ağacından hazırlanan inrusyonlar (%5) haricen antiseptik (bilhassa göz hastalıklarında) ve yara iyi edici olarak kullanılmaktadır. Bu odun çok sert olması nedeniyle mobilya, kutu ve süs eşyası yapımında geniş bir oranda kullanılmaktadır.

D. lotus L, (Karahurma): 10-15 m yükseklikte, basit yapraklı, kırmızımtırak veya yeşilimtırak beyaz renkli çiçekli ve kışm yapraklarını döken bir ağaçtır, Meyvası 15 mm kadar çapta, sarımsı veya mavimsi siyah renkli, küremsi şekilli bir drupadır. Yenilebilir meyvası için bilhassa Kuzey Anadoluda (Artvin, Yusufeli) yetiştirilmektedir.

Meyva kurusu bilhassa Yusufeli (Artvin) bölgesinde elde edilir ve Doğu illerinde (Erzurum, Kars) şeker yerine (çayı tatlandırmak için) kullanılır (1).

Odunu (Lignum Guaiaci patavii) kan temizleyici olarak, deköksiyon (%2) halinde, kullanılır. Olgun meyvalan kurutulmuş halde veya reçel yapılarak’yenilir. Kabız etkilidir.

Diğer isimler: Hırnık (Kars), Hurma eriği, Yahudİhurması.

D.kaki L. (Trabzonhurması): 15 m kadar yükselebilen, meyvası parlak turuncu renkli olan ve kışm yapraklarını döken bir ağaçtır. Vatanı Çin ve Japonya olmakla beraber, meyvası için, bilhassa Kuzey

Anadoluda yetiştirilir.

Meyvalan tanen taşır ve bu nedenle de kabız bir etkiye sahiptir.

Kolanjit (Bakteriyel Kolanjit)

Tıkanmayla kanal basıncı yükselir, bakteriler çoğalır ve karaciğer sinüzoidleri yoluyla sistemik dolaşıma geçerler. Deneysel olarak kanalda enfeksiyon olduğu hallerde pozitif kan kültürlerinin insidansı kanal içi basıncın yüksekliğiyle doğru orantılıdır.

(Charcot) triadı olarak bilinen kolanjitin semptomlan safra koliği, sarılık ve ateş titreme ile seyreder. Laboratuar bulgulan lökositoz, yükselmiş serum bilirübin ve alkalen fosfataz seviyeleridir. Safrada hakim organizma görülme sıklığına göre E.Coli, Klebsiella, Psödomonas, enterokoklar ve Proteus’tur. Bacteroides fragilis ve diğer anaeroplar (örneğin Clostridium perfdirges) uygun şekilde kültürü yapılan numunelerin %25’inde bulunabilir, bunların varlığı daha önce geçirilmiş çok sayıda safra ameliyatları (sıklıkla bir safra bağırsak anastomozu), şiddetli semptomlar ve ameliyat sonrası süpüratif komplikasyonların yüksek insidansh oluşuyla ilişkilidir. Anaeroplar hemen daima aeroplarla birlikte görülür.

Vakaların %50’sinde iki bakteri türü üretilebilir. Bakteriemi, muhtemelen, vakaların çoğunda olur ve uygun zamanlarda alınan kan kültürleri safra ile aynı organizmalan içerir. Atağın erken devresinde ultrasonografi sıklıkla teşhis için gerekli bilgiyi verir. İleri tetkikler (THC, ERCP, vs) akut tablo kontrol altına alındıktan sonra yapılabilir. Direkt kolanjiografi aktif kolanjit sırasında tehlikelidir.

Süpüratif kolanjit terimi bu hastalığın sepsis tablosunun hepatabiliyer hastalığı maskelediğii, en şiddetli formu için kullanılır. Süpüratif kolanjitin teşhise götüren beş belirtisi: Karın ağrısı, sarılık, ateş-titreme, mental konfüzyon yada letarji ve şoktur. Safra hastalığına ait belirtilerin atlanması nedeniyle sıklıkla yanlış teşhis konulur.

Çoğu kolanjit vakaları intravenöz antibiyotiklerle kontrol.edilebilir. Hafif-orta derece vakalarda sefalosporin sınıfı bir antibiyotik (örneğin sefazolin, sefoksitin) tercih edilen ilaçtır. Şiddetli yada gittikçe kötüleşen vakalarda tedaviye bir aminoglikozid ve klindamisin eklenmelidir.

Şiddetli kolanjiti olan yada antibiyotik tedavisine rağmen kolanjiti iyileşmeyen hastalarda safra kanalı acilen dekomprese edilmelidir. Çoğu durumlarda, laparotomi ve koledok kanalı eksplorasyonu gerekir fakat yaşlı hastalarda ve tedavi edilmemiş neoplastik tıkanması olanlarda kanalı cerrahi olmayan yollarla drene etmek tercih edilir. Böylelikle, hastanın genel durumu düzeldiğinde elektif olarak definitif bir ameliyat yapılması mümkün olur. Neoplastik tıkanmaya eşlik eden kolanjit safra kanalına transhepatik drenaj katateri konarak tedavi edilebilir. Kolanjiografi yapılmamalıdır çünkü bu işlem sepsisi ağırlaştırır. Koledok taşı olan hastalar acil endoskopîk sfinkterotomiyle tedavi edilebilirler. Bu cerrahi olmayan işlemler acilen ve maharetle uygulanmalıdır, eğer birkaç saat içinde başarılı olmazlarsa kanal crrahi olarak drene edilmelidir.

Laparotomi sırasında hastanın durumu istikrarsız ise dekompresan bir T tüpü konup işlem sonlandırılarak septik proses durdurulabilir. Bu durumda hasta iyileştiğinde 2. bir ameliyat gerekecektir. Hasta stabil ise cerrah tıkanmayı definitif olarak düzeltme girişiminde bulunabilir.

Akut kolanjitli hastaların yaklaşık %10′ unda acil cerrahi müdahale gerekir. Geri kalan %90’ı, antibiyotik tedavisini ve diagnostik değerlendirmeyi müteakip elektif cerrahi yöntemiyle tedavi edilirler

HASIMLAŞMA SİSTEMİ

Avamın bilgisini aşan hususlarda ise şahitlik uzman şahitlere (doktorlar) yaptırılır; bu uzmanların kanaatları delil olarak değerlendirilir. Duruşmada bir hakim ve bir jüri birlikte görev yapıyorsa, hakim sadece kanuni usullerin doğru bir biçimde yürütülmesini kontrol eder. Hangi delillerin ileri sürüldüğüne ve şahitlerin veya fiziki delillerin doğruluğuna veya yanlışlığına karar vermek hakimin görevi değildir. Bu karar, olayların hakikatinin kontrolcüsü olarak görev yapan jüriye aittir. Bütün deliller ileri sürüldükten sonra jüri, hangi gerçeklerin delillere dayanan gerçekler olduğuna karar verir. Jüri bazı delilleri reddeder, bazılarını kabul eder. Her bir delil parçası, jürideki üyelerin her birinin bilgi, tecrübe ve anlayışına göre, tüm jüri tarafından değerlendirilir.

Hakim ise, kanunun kontrolcüsü olarak duruşmanın seyrini kontrol eder; daha önemlisi, tarafların avukatları tarafından jüriye sunulmak istenen delillerin kabul edilebilirliğine karar verir. Eğer davacının davasını takdimi sonunda hakim, davacının savunma aleyhinde ileri sürdüğü muvakkat doğru iddiasının ispatını tam olarak yapamadığını anlarsa, davacının davası hakkında takipsizlik kararı verebilir ve davayı savunma lehine bitirebilir. Ayrıca, hakim davacının davasını ispata yeterli delilleri getirdiğini ve buna karşılık savunmanın da davacının delillerini aynı derecede sağlam delillerle çürüttüğünü anlarsa, bu durumda gene savunma lehine bir hüküm verebilir.

Eğer savunma, şikayetçi tarafın iddialarını yeterli derecede sağlam bir tarzda çürütemezse, hakim davacı lehine bir hüküm verebilir. Eğer savunma, şikayetçi tarafın iddialarını yeterli derecede sağlam bir tarzda çürütemezse, hakim davacı lehine hüküm verebilir. Ayrıca, hakim jürinin bu konuda karar vermesini isteme hakkına da sahiptir, fakat jüri karar verse bile, eğer hakim jürinin kararında mantıki bir temel olmadığına kanaat getirirse, taraflardan herhangi birisinin lehine “jüri kararına rağmen” bir hüküm verebilir.

Davacı ve savunma tarafları takdimlerini bitirdikten sonra eğer hakim kararı jüriye bırakmış ise, bu durumda kanunen hakimin “vakayla ilgili kanun hükümleri konusunda” jüriyi iyice aydınlatması gerekir. Bu esnada hakimin jüriye vereceği talimatlar, genel olarak jürinin gerçek konusundaki bazı bulgularının kanunun bazı hükümlerine tabi olduğunu belirten bir çerçeve içindedir. Hakimin jüri tarafından verilen para cezalarını artırma veya azaltma yetkisi dahi vardır. Davacının bu azaltma kararına, veya savunmanın bu artırma kararına rıza göstermesi zorunlu olmasına rağmen, hakim, rıza verilmediği takdirde yeni bir mahkeme daha yapılabileceğini ve jürinin kararının göz önüne alınmayacağını belirterek, her iki tarafı anlaşma için sıkıştırabilir. Hakim tarafından verilebilecek daha pek çok hüküm mevcuttur; mahkeme yapılacak yer, hüküm yetkisinin kullanılması, tarafların fiile uygunluğu vs. Bütün bunlar davanın başlamasını, yerini ve neticesini etkileyen hususlardır.

Jürinin bulunmadığı hallerde, hakim hem kanunun kontrolcüsü ve hem de hüküm verici (yargı) olarak görev yapar.

Doktorun avukatı, tıbbi müdahale ihmali davalarında, vakayı hem kanun kontrolcüsü ve hem de yargı makamı olarak görev yapan bir hakime sunmayı tercih edebilir. Sadece hakimin görev yaptığı mahkemede davayı savunmak, hem de jürinin görev yaptığı bir mahkemede savunmaktan çok daha kolaydır. Çünkü hakim önyargılı bir şekilde sunulan delillere pek kulak asmaz. Yani, avamdan şahıslardan müteşekkil olan bir jüri, duygusallıklarla dolu olan veya gayet karmaşık olan deliller sunulduğunda bir miktar yanılgıya düşebilir. Sunulan deliller, pek çok tıbbi ihmal vakasında gözlendiği gibi, çok teknik olabilir ve bunları avamdan şahısların anlayabilmesi (teknik uzman yardımı ile bile) oldukça zor olabilir. Hakim bu konularda muhtemelen normal bir jüri üyesinden daha fazla bilgi sahibidir ve diğer vakalardan ötürü tıbbi terimlerle çok daha aşinadır. Ayrıca hakim, tarafların birine karşı ön yargılı olarak yapılan şahadetlerden 1 veya duygusal şahitliklerden çok daha az bir nispette etkilenir. Bunun neticesi olarak, herhangi bir delilin sadece hakimin görev yaptığı bir mahkeme tarafından kabul edilebilirliği, hem hakim ve hem de jürinin görev aldığı mahkemede kabul edilebilirliğinden daha kolaydır. Çünkü, jürili duruşmada hakim, delilin gerçek ağırlığının jüri tarafından hakkıyla değerlendirilemeyeceğini göz önüne aldığından, bu delili kabulde tereddüt edebilir.

Davanın bir üst mahkemeye şevki meselesi, hukuk işlemleri ile yabancı olan şahısların yanlış anladığı bir noktadır. Bir dava bir üst mahkemeye sevk edilince davaya ait gerçekler artık tartışma konusu olmaz. Hakim, gerçeklerin tespitçisi olarak, bütün delilleri işitmiş ve kararını vermiştir. Vakanın gerçekleri, hakim tarafından tespit edilenler olarak kalır. Alt mahkemenin tespit ettiği bu gerçekler, bunların tespitinde mantıki olmayan esaslar kullanıldığı ispat edilmedikçe (pratikte bu tip bir ispatı yapmak çok zordur) üst mahkemece de davaya esas olan gerçekler olarak kabul edilir. Üst mahkemenin (temyiz) ele alacağı hususlar, gerçeklerin doğruluğu veya yanlışlığı olmayıp, hüküm veren mahkemenin yargı hakiminin kararını dayandırdığı kanun meseleleridir. Hakimin yukarıda bahsedilen kararlarından herhangi birisi temyiz mahkemesine başvuru konusu yapılabilir. Vaka, daha sonra temyiz hakiminin veya temyiz hakimler kurulunun kararı veren hakime karşı bir mahkemesi haline döner. Yargı hakimleri, temyiz kararlarının mahkemelerince bozulmasından pek hoşlanmadıklarından kararlarının kabul edilen ve genel olarak kullanılan standartlara uygun olmasına gayret ederler.

ABD’deki ceza kanunu hemen hemen tamamen federal ceza usullerine göre yürütülmesine rağmen, medeni kanun hala daha büyük bir çoğunlukla yaygın hukuk sistemi (örf) çerçevesinde yürütülür. Bu adet, İngiliz mahkemelerinin ve İngiliz Parlamentosunun uygulamalarından alınmış olup, Amerikan eyaletleri tarafından devrim tarihinde uygulanmaya konulmuştur. Bu hukuk mirası, devlet ve eyalet mahkemelerinin çeşitli kararlarıyla çeşitli defalar onaylanmıştır. Bu yaygın hukuk sisteminin anlaşılmasının anahtarı, daha düşük seviyeli mahkemelerin daha yüksek seviyeli olanların kararlarını uygulaması zorunluluğunu getiren “stare decisis” (kademeli karar) prensibidir. Aynı konuda daha evvel verilmiş olan temyiz mahkemesi kararı, herhangi bir mahkemedeki aynı tip vakayı etkiler.

KOCAYEMİŞ YAPRAĞI

Arbutus unedo L. (Ericaceae) türünün yapraklandır. Bu tür 3-6 m yükseklikte, kışın yapraklarını dökmeyen, sonbaharda beyaz yeşilimsi çiçekler açan bir ağaççıktır (Resim: 8). Meyvalan 1-2 cm çapında, kırmızı renkli ve küremsi biçimlidir. Sonbaharda olgunlaşır. Bir Akdeniz bitkisidir. Anado-lunun Akdeniz ve Ege denizi bölgelerinde bol olarakyetişir.

Yapraklar tanen (% 36-37), arbutin isimli bir. glikozit ve fenol türevleri taşımaktadır.

Kabız ve antiseptik etkilere sahiptir. İdrar yollan hastalıklarında, infusyon (% 1) halinde kullanılır. Zehirli bileşikler taşımadığından zararsız bir drogdur.

Meyvalan şeker (% 14) ve yüksek miktarda (% 150-280 mgr) vitamin C taşımaktadır (3). Kabız ve idrar soktürücü etkiye sahiptir. Yemiş olarak yenilir.

Diğer isimler: Hocayemişi.

A. andrachne L. (Sandal ağ.): Gövde ve dal kabuklarının kırmızı renkli, yapraklarının tam olması ve ilkbaharda çiçek açması ile yukarıdaki türden kolaylıkla aynlır. Anadolunun sahil bölgelerinde yaygın bir ağaçtır.

1  – Baytop, A. ve Gözler, T.: ayni yayın.

2 – Esat – Kadaster, İ.: Birkaç yardımcı yem üzerinde incelemeler – Ankara Y. Zir. Enst. Derg. 5: 103 (1948).

3  – Hisar, R.: Sebze ve meyvalanmızdaki C vitamini miktarının tayini – Türk İjiyen ve Tecrübi Bîoloji Ders. 6: 42 (1947).


Yapraklar ve dal kabuklarında arbutin ve kateşin türevleri bulunur (1).