Hazır gıdada kanser tehlikesi var

AB’ye üye ülkelerde yapılan bir araştırma şok sonuçlar ortaya koydu.

Bebek maması, ekmek, kahve ve patates cipsi gibi gıdalarda bağırsak, mesane, böbrek kanseri ve iktidarsızlığa yol açan kimyasal maddeler bulundu.
Avrupa Birliği’ne üye ülkelerde yapılan gıda araştırmasında, işlenmiş ve hazır gıdalarda kansere neden olan kimyasal maddeler bulundu. Bağırsak, mesane ve böbrek kanserinin yanısıra iktidarsızlığa sebebiyet veren akrilamid maddesine, bebek maması, ekmek, kahve ve patates cipsi gibi gıdalarda rastlandığı açıklandı.
Taze ürünler tüketilmeli
23 ülkede satılan 22 farklı gıdayı inceleyen bilim adamları 2007 ile 2009 arasında kullanılan kimyasal maddelerde azalma olmadığını belirtirken “Tüketici, mümkün olduğu kadar taze ürünler satın almalı” açıklamasında bulundu. Akrilamid maddesinin gıdaya nasıl ulaştığını henüz tespit edemediklerini söyleyen Avrupalı bilim adamları, pişirme ve kimyasal süreç sırasında kimyasalların gıdaya nüfuz etmiş olma ihtimali üzerinde duruyor.
İşlenmiş gıdadan uzak durun
Raporda üreticilere, kullanılan kimyasal oranında sınırlama getirilmesi istenirken, raporun yayınlanmasının ardından Dünya Sağlık Örgütü, “Şu an elimizde hangi gıdaların zararlı olduğunu açıklayacak kadar veri yok” açıklamasında bulundu. Raporda, işlenmiş ve yağlı gıdaların tüketiminin azaltılması istendi.
VATAN

Alzheimer aşısı geliyor

Unutmayın, 2015 yılından önce Alzheimer tedavisinde çok önemli bir adım atılmış olacak…

Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Türker Şahiner, “Alzheimer aşısı adına yapılan çalışmalar yolunda giderse, 2015 yılından önce Alzheimer tedavisinde çok önemli bir adım atılmış olacak” dedi.

Şahiner yaptığı yazılı açıklamada, unutma halleriyle başlayan ve gittikçe daha ağır bir şekilde seyreden Alzheimer hastalığına yakalanan hasta sayısının, son yıllarda arttığını söyledi ve Türkiye’de hala 500 bin Alzheimer’lı hasta olduğunu ifade etti. Alzheimer’a karşı son yıllarda geliştirilen bir aşının, tedavide başarılı sonuçlar almada ilk adımları oluşturduğunu ifade eden Anadolu Sağlık Merkezi’nden Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Türker Şahiner, “2008 Dünya Alzheimer Kongresi’nde aşının yan etki yapmadan beyinden hatalı proteini temizlediğine dair ilk sonuçları bilimsel dünyaya sunuldu. Ancak bu proteinin temizlenmesi ile hastalığın bulgularının nasıl değiştiği konusu, için bir süre daha beklemek gerekiyor ve yeni araştırmalara gereksinim var. Eğer her şey yolunda giderse 2015 yılından önce Alzheimer tedavisinde çok önemli bir adım atılmış olacak” dedi.
“TÜRKİYE’DE 2050’DE 3 MİLYON ALZHEİMER HASTASI BEKLENİYOR”
Tüm dünyada ortalama insan ömrünün uzamasıyla, Alzheimer tanısının da göreceli olarak daha fazla koyulduğunu ifade eden Şahiner, Türkiye’de bugün 500 bin civarında hasta var ve bu hastalardan 100 bin kadarı ilaç tedavisi görüyor. Yaşlı nüfusun artması ile birlikte bu sayının 2050 yılında 3 milyon civarına ulaşmasının beklendiğini kaydetti.

Şahiner, “ABD’de ise 2050 yılında 20 milyon Alzheimer hastası olacağı varsayılırken, bugün, ABD Alzheimer hastalarının bakım masrafları için 100 milyar USD harcıyor, gelecekteki maliyeti hesaplamak oldukça güç” dedi.

Guatr ameliyatsız tedavi edilecek

Özellikle Karadeniz Bölgesi’nde yaygın olarak görülen nodüler guatr, ameliyata gerek duyulmadan “alkol”le tedavi edilebiliyor.

Tiroid bezinin içinde nohut, ceviz hatta portakal büyüklüğünde olabilen anormal doku büyümeleri olarak kendini gösteren nodüller, özellikle Karadeniz Bölgesi’nde her 100 kişiden 33’ünde görülüyor. Kadınlarda daha sık rastlanan tiroid nodülleri, yaygın olarak ameliyatla tedavi edilse de alkolle tedavisi sayesinde artık bıçak altına yatmaya gerek kalmıyor.
Sema Hastanesi Radyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ömer Etlik, tiroid nodüllerinin iyi ve kötü huylu olmak üzere ikiye ayrıldığını belirterek, “Bunlardan kötü huylu (kanser) olanların tedavisi cerrahi iken iyi huylu nodüllerden bir kısmı hormon salgılayarak tiroid hormon seviyelerine etki etmekte ve hastalarda şikayete yol açmaktadır. Biyopsi sonrası iyi huylu olduğu tespit edilen ve hormon salınımı yapan sıcak nodüllere yönelik bir kaç tedavi alternatifi bulunmaktadır” dedi.
Hormon salınımı yapan tiroid nodüllerinde klinik normal olabildiği gibi çarpıntı, terleme, sıcağa tahammülsüzlük, hareketlilik, kilo alamama, uykusuzluk gibi şikayetlerin ortaya çıkabileceğini ifade eden Doç. Dr. Etlik, “Sıcak nodül olarak isimlendirilen bu nodüllere hormon baskılama tedavisi, radyoiyot tedavisi ve cerrahi uygulanabilmektedir. Ancak bu tedavi yöntemlerinin herbirinin kendine ait dezavantajları ve komplikasyonları bulunmaktadır.
Ameliyat sırasında komşu paratroid bezinin çıkarılması, ses tellerine zarar verilebilmesi, tiroid bezi fonsiyonlarında azalma gibi. Tiroid nodüllerinin alkol ile tedavisi ise 16 yıldır başta Amerika birleşik devletleri ve İtalya, ülkemizde ise bazı üniversite Tıp fakülte hastanelerinde uygulanmaktadır. Yöntem ile ultrasonografi eşliğinde sıcak nodülün içine yüksek yoğunluklu alkol enjekte edilerek nodülün etkisiz hale getirilmesi amaçlanmaktadır. Nodülün büyüklüğüne göre değişmekle beraber 4 ila 8 seans arasında değişen sayılarda alkol enjeksiyonu yapılarak tedavi tamamlanmaktadır. İşleme ait önemli bir komplikasyon bulunmamakta ve başarı şansı yüzde 86 olarak bildirilmektedir” diye konuştu.
İHLAS HABER AJANSI