DELİ BAL

“Bu köylerde onları şaşırtan bir tek şeyle karşılaştılar: Birçok kovan vardı ve bu kovanlardaki peteklerden bal yiyen askerler kustular, ishal oldular ve içlerinden hiç biri ayakta duramıyordu; az yiyenler körkütük sarhoş olmuş insanlara, çok yiyen-lerse azgın çılgınlara, hatta can çekişen insanlara benziyorlardı. Bu durumda birçoğu bir bozgun son-rasmdaymış gibi yere serilmiş büyük bir umutsuzluk başlamıştı. Ertesi gün kimsenin Ölmediği görüldü ve sarhoşluk yaklaşık olarak bir gün önce başladığı saatte geçti. Üçüncü ve dördüncü gün müshil almış gibi bitkin düşmüş halde ayaklandılar.”

Fatih Sultan Mehmet’in, Trabzonu zaptetmek için, bu bölgeye gelen (1461) ordusundaki askerlerden bazılarının bu balı yiyerek zehirlendiği de rivayet edilmektedir (3).

Bu baldan yiyenlerde bulantı, kusma, iştahsızlık, halsizlik ve ishal gibi belirtiler gösteren zehirlenmeler meydana gelir (4, 5, 6). Zehirlenmenin şiddeti yenilen bal miktarına bağlıdır. Az miktarda (50-100 gr) yenilmiş ise zehirlenme belirtileri kısa zamanda ortadan kalkar. Çok miktarda yiyenlerde ölüm meydana geldiği görülmüştür (4, 5, 6, 7).

Balın zehirliği taşıdığı andromedotoksin grubu bileşiklerden ileri gelmektedir. Bu bileşik bölgede bol olarak yetişen Rhododendron türlerinin çiçekle-

rinde bulunmaktadır (8, 9, 10, 11). Bu bölgede R. poniicum L. (Komar, Kara ağu) ve R. luteum Swe-et (Ziıın, San ağu) türleri yaygındır.

N. Sütlüpınar ve arkadaşları yayınladıkları bir araştırmada (10) deli bal zehirlenmelerinin tedavisi konusunda, 1983-1988 yıllan arasında Kartal İşçi Sigortası Hastanesinde yatan, 11 hastaya uygulanan tedavi yöntemine dayanarak bilgi vermektedirler. Hastalar glikoz serumu ve atropin (1 mg i.v.) verilerek tedavi edilmişlerdir.:

Bilhassa taze bal zehirlenme yapmaktadır. Eskimiş veya kaynatılmış ballarda zehirlenme görülmemektedir.

Deli bal, taşıdığı Rhododendron poleninin, mik-roskopik bir araştırma ile, saptanması sonucu kolaylıkla diğer ballardan aynlabilir (11).

Hemsin (Trabzon) bölgesinde deli bal çok olmaktadır. Yöre halkı bu balın kestane çiçeğinden oluştuğunu söylemektedir. Bu. tip ballarda yaptığımız mikroskopik incelemelerde çok miktarda kestane çiçeği polenine rastlanmıştır

DIŞOTU MEYVASI

Ammi visnaga (L.) Lam. (Umbelliferae) türünün kurutulmuş olgun meyvalarıdır. Bu tür 40-100 cm yükseklikte, tüysüz, parçalı yapraklı, beyaz çiçekli, bir yıllık ve otsu bir bitkidir (Resim: 7). Yakın Doğu ülkeleri ve Türkiyede yabani olarak bol miktarda bulunur. Memleketimizde yetiştirilmesi de kolaylıkla mümkündür (4).

Dış görünüş: 2 mm kadar uzunlukta, sivri oval biçimli, esmer renkli ve ekseriya iki parçaya ayriL mış tanelerdir,, pzel ve kuvvetli bir kokusu ve acunsı bir lezzeti vardır.

Bileşim: &abİt yağ (% 20), rezin ve kromon tü revleri (visnagin, kellin vs.) taşımaktadır. Türkiyede yetişen bitkilerin meyvalanndaki kellin miktarı % 1.10-1.68 arasında değişmektedir (5).

Etki ve kullanılış: Asırlardan beri. Yakın Doğu ülkelerinde, mesane taşlarını düşürmek için kullanılan bir drogdur. Mısırlı araştırıcılar sayesinde kalp damarlarını genişletici bir etkisinin de olduğu ortaya çıkartılmıştır. Drogun idrar arttırıcı, öksürük kesici, gaz söktürücü, taş ve kurt düşürücü etkileri vardır (6). Kellin spazmları çözücü bir özelliğe sahiptir. Meyva durumunun sapları Orta ve Yakın Doğu ülkelerinde diş temizliği için kürdan, olarak kullanılır. Bitkinin ismi de bu kullanılış ile ilgilidir.

Kullanılış şekli: İnfusyon veya dekoksiyoıi (% 5-10), günde 2-3 bardak içilir. Kellin ağız yolu veya adele içine zerk suretiyle kullanılır. Bazı yan etkilerinin bulunması nedeniyle, halen kalp; damarları spazmlarına karşı kullanılışı azalmış tır.

Diğer isimler: Dişhilâli, Hıltan, Kıîır, Ko|hî (Muğla), Kürdanotu, Mısrranasönu.

Dağ Nanesi

Kurutulmuş yapraklarında % 5.6 uçucu yağ bulunduğu saptanmıştır. Bu yağda % 26-28 oranında mentol üzerinden hesaplanmış alkol bulunmaktadır (4). Uçucu yağ verimi bakımından çok ilgi çekici bir türdür.

DUTMEYVASI

Morus nigra L. (Moraceae) (Kara dut ağ.) türünün taze meyvalarıdır. Kara dut ağacı Güney Avrupa ve Türkiyede yetiştirilir.

Dış görünüş: 2-3 cm uzunlukta, kırmızımtırak siyah renkli ve ekşi lezzetli bir meyvadır.

Bileşim: Şekerler, organik asitler (Tartarik ve sitrik asitler) ve boyar maddeler taşımaktadır

Etki ve kullanılış: Meyvalardan hazırlanan şu-

1 – Salah Ramadan : The Ami majus plant – Hamdard 25 (1-4): 32(1982).

rup gargara halinde ağız ve boğaz hastalıklarına (çocuklarda sık rastlanan pamukçuk’ta çok kullanılır) karşı kullanılmaktadır. Kara Dut kökü veya kök kabuğu (Cortex Mori radicis) müshil ve tenya düşürücü etkilere sahiptir. Yapraklar şeker hastalığına karşı kullanılır.

Kullanılış şekli: Tenya düşürücü olarak 15 gr kök kabuğu 250 gr suda kaynatılır, süzülür ve sabahlan aç karnına içilir. Bu kullanmaya birkaç gün devam edilmelidir. Müshil tesir için 5-10 gr kök kabuğu yarım litre suda kaynatılır, süzülür sıvı kısmı bal ile tadlandınhr ve içilir. Kara dut şurubu şöyle hazırlanır: 500 gr taze kara dut meyvası 500 gr. toz şeker ile birlikte bir taşım kaynatılır ve sıcak iken bezden süzülür.

DUT YAPRAĞI (Folium Mori albi): M. alba L. (Beyaz dut) türünün taze veya kurutulmuş yaprağıdır. Bu tür büyük bir ağaç olup meyvası için bütün Anadoluda yetiştirilmektedir.

Yapraklardan hazırlanan infusyon (% 5) ateş düşürücü ve idrar arttırıcı etkilere sahiptir. Bu ağacın yaprakları ipekböceği yetiştirilmesinde büyük bir öneme sahiptir.