DEFNE MEYVASI

Uçucu yağ, sabit yağ (% 25-30) ve nişasta taşır (2).

İdrar arttın’ct olarak ve romatizmaya karşı da-hilen dekoksiybn (% 5-10) halinde kullanılmaktadır:” r“‘ :r[

Defne meyvası yağı tereyağı kıvamında, yeşilimsi renkli, özel ve kuvvetli kokulu bir sabit yağdır.“.,,..;..,:

Haricen merhem halinde (10 gr defne yağı,. 100 gr eritilmiş iç yağı ile kanştıfllır) romatizma ağrılarını dindirici ve vücut parazitlerini öldürücü olarak kullanılır. Veteriner hekimliğinde haricen ağrı kesici ve hayvanları sineklerden koruyucu olarak (hayvanın derisine sürmek yoluyla) kullanılmaktadır..

. Güney Anadoluda (Antakya) bu yağ, prina yağı ile karıştırılarak, “Defne sabunu” denilen kirli san renkli bir sabun yapılmakta ve .bu sabun cilt hastalıklarına ve saç dökülmesine karşı kullanılmaktadır.

1  – Gökçe, K, ve Doğan A.: Marmara bölgesi kokulu bitkilerin eteri yağları üzerinde araştırmalar – Ankara Üniv. Ziraat Fak.

YıİI. 20 (3): 632 (1971).

2 – Akgül, A. ve ark.: Chemicai composition and antimicrobial effect of Turkish laurel leaf oil-J. Essential Oil Res. İ: 277

(1989).

3 – Yazıcıoğlu, T.: Türk defne (Laurus nobilis L.) meyvelerinin terkibi ve bu meyvelerden elde olunan yağlar üzerinde

araştırmalar – Ankara Üniv. Ziraat Fak. Yıll. 2: 51 (1952).

5  – Tannverdi, H. ve ark.: Defne meyvası yağının ekstraksiyonu ve kalitesinin arttırılması çalışmalar – VIII. Bitkisel İlaç

196 ■ TÜRKİYE’DE BİTKİLER İLE TEDAVİ

DELİCE

(La. Fructus Lolii, Al. Taumelloch, Fr. îvraie, İn. Bearded darnel)

Loîium îemulenîum L. (Gramineae) türünün olgun meyvaiandır. Bu tür 20-100 cm yükseklikte, bir yıilık otsu bir bitkidir. Başak 5-40 cm uzunlukta olup 10-20 başakçık taşır. Olgun meyvalar 4-7 mm uzunluktadır. Akdeniz bölgesi ülkelerindeki ekin tarlalarında (bilhassa arpa) yabani ot olarak yetişir

Yağ, tanen, nişasta ve alkaloitler (temulin, loliin vs.) taşımaktadır. Halen tıbbi bir kullanılışı yoktur. Zehirliliği yönünden bir önem taşır.

Toksikolojik etki: İlk çağlardan beri zehirliliği bilinen bir bitkidir. Buğday ununa yanlışlıkla karışması sonucu insanlarda tehlikeli zehirlenmeler görülür. Müzmin zehirlenmelere de rastlanılmaktadır. Etkisi sinir ve sindirim sistemi üzerindedir. Zehirlenmelerde baş dönmesi, kulak uğuldaması, dil titremesi, konuşma güçlüğü, görme bozukluğu, uyuşukluk, sendeleme, kusma ve idrar etme arzusu gibi arazlar görülür. Güney Anadoluda (Silifke) bu belirtiler ile meydana gelen zehirlenmeye “Erez tutması” denilir.

Zehirlenmeleri önlemek için un yapılacak hububat içinde, delice taneleri iyi bir şekilde ayıklanır.

Delicenin hayvanlardaki zehirliliği değişiktir. At, sığır, koyun ve deve gibi hayvanlar deliceye karşı çok hassastır.Buna karşılık domuz, ördek ve tavuklarda belirgin bir bağışıktık bulunmaktadır.

Zehirli etkinin delicenin kendisinden veya üzerinde parazit olarak yaşamakta olan Chaetomium cinsine ait bir mantardan ileri geldiği meselesi henüz tam olarak çözümlenmemiştir.

Taneleri suda kaynatmak veya pişirmekle zehirlilik etkisi ortadan kalkmaz.

Yan uyku ve uyuşukluk yapma etkisinden yararlanarak, Selçuklular döneminde, ameliyatlarda uyuşturucu olarak kullanılmıştır (1).

Diğer isimler: Buğday delicesi, Erez (Silifke), Zivan (Arapça).

DEREOTU MEYVASI

Anethum graveoiens L. (Umbelliferae) türünün kurutulmuş olgun meyvalarıdır. Bu tür 60 cm kadar yükselebilen, tüysüz, bir yıllık ve otsu bir bitkidir.

1  – Baytop, T.: Ephedra majör Hoşt var. procera (Fisch. et Mey.) Stapf üzerinde farmakognosük araştırmalar – İstanbul Üniv.

Tıp Fak. Mecm. 24: 5İ8 (1958).

2 – Baytop, T.: Contribution â l’etude pharmacognostiqLre de l’Ephedra,campyîopoda C.A. Meyer  Folia Farmasötika 3:21

(1954).

Çiçekler şemsiye durumlarda toplanmış ve sarı renkli. Yapraklar çok parçalı. Meyva 3-4 mm uzunlukta, koyu esmer renkli ve üzeri tüysüzdür. Bahçe ve bostanlarda çeşni bitkisi olarak yetiştirilmektedir.

Meyvalar tanen, rezin, sabit yağ ve uçucu yağ (% 3-4) taşımaktadır. Uçucu yağ içinde bilhassa karvon bulunmaktadır.

Meyvalardan hazırlanan infusyon (% 2-5) yatış-tıncı, gaz söktürücü ve hazmettirici olarak kullanılmaktadır. Taze yaprakları salata ve yemeklere koku ve tad vermek için kullanılır.

■’ Diğer isimler: Durakotu, Tereotu, Turakotu

Devedikeni

‘Silybum marianum (L). Gaertner (Syn: Carduus marianus L.) (Compositae) türünün çiçekli dallandır. Bu tür 30-100 cm yükseklikte, gövdesi köşeli, seyrek tüylü, 1-2 yıllık otsu bir bitkidir. Yapraklar soluk yeşil renkli, beyaz damarlı, kenarları derin dişli ve dikenli. Çiçekler baş şeklinde bir arada, mor (nadiren beyaz) renkli. Meyva 7 mm kadar uzunlukta, esmer renkli, uç kısmında 15 mm kadar uzunlukta, düşücü ve beyaz renkli bir tüy demeti bulunur. Akdeniz ve Karadeniz bölgelerinde yaygın bir türdür. Yol ve tarla kenarları ve boş tarlalarda yetişir.

Bitki tanen, rezin, uçucu yağ ve acı maddeler taşımaktadır. Meyvada sabit yağ (% 25-30), nişasta, tanen ve flavonolignan türevi bileşikler (Silibin, Silidianin, Silikristin ve diğerleri) bulunmaktadır (1-5).

Toprak üstü kısmı idrar arttırıcı, ateş düşürücü, romatizma ağrılarını azaltıcı, yatıştırıcı ve iştah açıcı olarak etkilidir. Infusyonu (%5) yemeklerden önce bir bardak içilerek kullanılır.

Meyvalan, aktarlarda “Devedikeni tohumu” (Semen Cardui mariae) ismi altında satılmaktadır. Karaciğer hastalıklarına karşı ve safra arttırıcı olarak tozu bal ile karıştırılarak veya meyvalardan hazırlanan dekoksiyon (%5) kullanılmaktadır.

Son yıllarda silymarin (flavolignan karışımı) taşıyan hazır ilâçlar, dış ülkelerde, fazla aîkol kullanmaktan ileri gelen karaciğer hastalıklarına karşı kullanılmaya başlanmıştır.

Gövdesi kabuğu1 soyulduktan sonra, taze olarak yenir.

Bkz. Kenger sakızı.

Diğer isimler: Akkız, Devedikeni, Deve kengeri, Kengel, Kıbbun (Antakya), Meryerriana dikeni, Sütlükengel, Şevkülmeryem, Uslu Kenger.

Onopordon tauricum Willd. (Eşekdikeni):  Meyvalar aktarlarda “Devedikeni tohumu” ismi altında satılır ve karaciğer hastalıklarına karşı kullanılır.

O. acanthium L. (Kocabaş)::

Çiçekli dallar ve kökü idrar arttırıcı, ateş düşürücü, midevi ve iştah açıckolarak, dekoksiyon halinde (% 2-5), kullanılmaktadır,

Anadoluda yaygın olan S. maculatus L. türü de aynı maksatlar için kullanılmaktadır.

1- Wömel, A. ve Ceylan, A.: Untersuchungen iiber Wirkstoffgehalt und Ertrag von Mariertdistel  Herkünften (Siiybum marianum Gaertn.) bei Anbau İm Ege Gebiet Uluslararası Tıbbi Bitkiler Koliogiumu, bildiriler 76, İzmir (1975).

2 – Hölzl, J.: Abhangigkeit der Wirkstofr”zusammensetzung bei SHybum marianum von ökologischen Faktoren und Herkünften

Uluslararası Tıbbi Btikiler Koilogiumu, bildiriler 81, İzmir (1975).

3  Vömel, A. ve ark.: Der Feît-und Flavonoidgehait der Früchte von Siiybum marianum Gaertn. unter extrem variierten

ökologischen Bedingungen  Zeitschrift fürAcker  und Pfanzenbau 144: 90 (1977).

4 – Meriçli, A.: Süybum marianum in derTürkei  İst. Ecz. Fak. Mecm. 19: 57 (1983).

5  – Meriçli, A.ıTürkiye’nin değişik bölgelerinde yetişen Siiybum marianum türlerinin meyvâianmn fiavonölignan bileşikleri

yönünden incelenmesi  Doğa Bilim Derg. 8 (2): 203 (1984).

tını 1934 yılında almıştır (1).

Bu hazır ilacın tarifnamesinde etkili maddenin Carduus marianus L. Silybum marianum (L.) Gaertner) bitkisinden hazırlanan sıvı hulasa olduğu kayıtlıdır. Bu ilaç zamanla halk arasında, taş düşürücü olarak belirgin bir üne kavuşmuştur.

1979 yılında yaptığımız bir incelemeyi açıklığa kavuşturmak amacıyla bu müstahzar ilacın hazırlandığı bitkinin bir örneğini istedik. Dr. Cemil Şener Laboratuvarı tarafından gönderilen örnek (İSTE 43.448) Prof. Asuman Baytop tarafından Scolymus hispanicus L. olarak tayin edilmiştir (2).

Bu durum ilk tayinin hatalı olduğu ve ilacın yanlış bir bitki adıyla tedavi alanına çıkartıldığını göstermektedir.

Etkili hulasanın elde edildiği bitki yanlış isimlendirilmiş olsa da bu müstahzar, yerli bir bitkiden hazırlanan ve 60 yıl süreyle tedavi alanında kalan, nadir bitkisel yerli ilaçlardan biridir (3).

Manisa’da bir laboratuvar (Dr. Cemil Şener Laboratuvarı) kurarak, hakiki yerli bir bitkisel müstahzar hazırlayarak, halk sağlığına yardım etmiş olan Dr. Cemil Şener’i saygı ile anıyoruz. Bkz. Halile.

At’ractylis gummifera L. (Syn: Carlina gummifera (L.) Less.) (Beyaz devedikeni):

Kökler inulin ve atractilin isimli bir glikozit taşır. Bu glikozitte şeker olarak glikoz bulunur. Agli-kon kısmı diterpen yapısındadır.

Bu türün kökleri (Radix Carlinae gummiferae) eskiden Arap hekimleri tarafından, bilhassa haricen, yara iyi edici olarak kullanılırdı. Dahilen kullanılamaz, çünkü çok zehirlirdir. Yanlışlıkla yenmesi sonucu bazı zehirlenmelere rastlanılmaktadır.

Diğer isimler: Beyaz kurtluca.

DUVARSARMAŞIGI

Hedera helix L. (Araliaceae) türünün kurutulmuş çiçekli ve yapraklı dallarıdır. Bu tür yaprak dökmeyen sanlıcı bir bitkidir. Gövde yapraklan saplı, 3-5 loblu, üst yüz koyu, alt yüz açık yeşil renkli, sert ve derimsL Çiçekler birçoğu bir arada, küremsi durumlar halinde. Çiçek küçük. Korolîa 5 parçalı yeşilimsisan renkli. Meyva bezelye tanesi büyüklüğünde, etli, sarı veya morumsu siyah renklidir. Bilhassa Karadeniz bölgesi ormanlarında bulunur ve bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilir.

Bitki glikozitler (hederin ve diğerleri) taşımaktadır. Dahilen infusyon (% 1) halinde müshil, adet getirici, kurt düşürücü ve terletici olarak kullanılır. Haricen, taze yaprak, çıbanı olgunlaştırmak için çıban üzerine konulur. Her gün yeni bir yaprak ile pansuman değiştirilir. Bilhassa taze bitki zehirlenmeler yaptığı için, bugün dahilen kullanılışı hemen hemen terkedilmiştir. ..;

İyi bir nasır sökücüdür. Nasır sökmek için taze yapraklar 3 gün sirke içinde bırakıldıktan sonra yayılarak nasır üzerine konur ve sıkıca bağlanır. Pansuman 3 gün sonra açılır. Nasır kolaylıkla aynlmıyor ise pansuman işi taze yaprak ile tekrarlanır.

Diğer isimler: Orman sarmaşığı.

Toksikolojik etki: Yapraklar ve meyvalar zehirlidir. Sindirim sistemi bozukluklan ve kanlı ishal yapar. Yanlışlıkla meyvalarını yiyen çocuklarda ölüm ile sonuçlanan zehirlenmeler görülmüştür (D-

H. colchica (C. Koch) C. Koch (Kafkas duvarsarmaşığı): Yapraklarının büyük (10-25 cm uzunlukta) ve meyvasının siyah renkli olması ile yukandaki türden ayrılır. Kuzey Anadolu bölgesinde yetişir

Yukarıdaki tür gibi kullanılır. Zehirli bir bitkidir.

DemirHindi

Tamarindus indica L. (Leguminosae) meyvalannın kısmen .kurutulmuş etli kısmıdır. Bu tür 20-25 m yükseklikte, pennat yapraklı ve beyaz çiçekli bir ağaçtır. Meyvalan keçiboynuzu ağacının meyvala-rına benzer. Vatanı Afrika olmakla beraber, eskiden beri bütün tropikal bölgelerde (bilhassa Hindistan ve Mısır) yetiştirilmektedir:

1  – Ünver, A.S.: Selçuk tababeti 5, Ankara (1940).

2 – Tosun, F. ve ark.: Tribulus tenestris L. bitkisinin alkaloitleri – X. Bitkisel İlaç Hammaddeleri Toplantısı, bildiri özetleri

105, İzmir (1993).

Dış görünüş: Siyahımsı esmer renkli, yumuşak ve biraz yapışkan bir kütledir. İçinde bir miktar çekirdek ve meyvanın zarunsı kısımlarından parçalar bulunur. Kokusu özel, lezzeti ekşidir.

Bileşim: Serbest veya potasyum tuzu halinde organik asitler (bilhassa tartarik ve malik asit), şekerler ve pektin taşımaktadır.

Etki ve kullanılış: Müshil ve müleyyin bir etkiye sahiptir. Hiçbir tahriş etkisi olmadığı için tehlikesizce ve kolaylıkla kullanılabilir. 20-60 gr müs-hİl olarak tesir eder. Çocuklarda yaş basma 1-2 gr verilebilir. Ekseriya müshil macun halinde kullanılır.

Kullanılış şekli: Demirhindi, sabahlan aç karnına, 20-60 gr alınır. Demirhindi macunu: Papatya tozu 3 gr, Sinameki meyvası tozu 30 gr, Demirhindi 50 gr, kâfi miktarda şeker şurubu ile karıştırılır. Müshil etki için yatarken bu macundan bir kahve kaşığı alınır.

Diğer isimler: Temirhindi.