Bypass Ameliyatı

Bypass ameliyatında genel anestezi alırsınız. Cerrah, kalbinize ulaşmak için göğüs kemiğinizi keser. Geleneksel açık kalp ameliyatında, cerrah sürekli hareket etmeyen bir kalbi ameliyat edebilsin diye kalbinizin atışı durdurulur. Ancak, kalbinizin durdurulması vücudunuza oksijen açısından zengin kan pompalayan ve geçici olarak kalbinizin yerine görev yapan bir kalp- ciğer makinesine bağlanmanızı gerektirir. Operasyon (ameliyat) tamamlandıktan sonra kalbiniz tekrar çalıştırılır; kalp-ciğer makinesinden çıkarılırsınız ve göğsünüz dikilerek kapatılır.

bypas

Kalp – ciğer makinesi bazı komplikasyonlara neden olabileceğinden, birçok merkezde kalp atarken ameliyat gerçekleştirilmekte ve böylelikle de bu makineye gerek duyulmamaktadır. Bu daha az invaziv olan yaklaşımın sonuçları henüz daha iyi (üstün) olup olmadıkları bilinmemekle beraber kabul edilebilir gibi görünmektedir.

Bir kalp-ciğer makinesi kullanılsa da kullanılmasa da, bu operasyon (ameliyat) cerrahın vücudunuzun başka bir bölgesinden bir ven (toplardamar) ya da arter (atardamar) alıp bunu, kan kasının gereksinim duyduğu besini alabilmesi için tıkalı kalp damarının çevresinden kan akışına yeni bir yol vermek için kullanmasını gerektirir.

Yenileme için kullanılan damar bir arter (atardamar) olduğunda, tipik olarak bu damar göğsünüzden alınan bir internal mamariyal arter (iç meme arteri) olur. Yenileme için kullanılan damar bir ven (toplardamar) olduğunda ise, tipik olarak bu damar bacağınızdan alınan bir safenöz bir ven (toplardamar) olur. Her iki durumda da, kullanılan arter (atardamar) ya da ven (toplardamar) “yedek” bir damardır ve bu damarın alınması, alındığı bölgeye kan akışı eksikliğine neden olmaz.

Greftleme yapılan damar bacaktan alınan bir vense (toplardamarsa), bir ucu aorta bağlanır ve diğer ucu tıkanmanın altından hastalıklı koroner artere dikilir. Bir göğüs kafesi arteri kullanıldığında, üst uç genellikle olduğu yerde bırakılır ve açık olan alt uç tıkanmanın altından hastalıklı koroner artere bağlanır.

Ameliyat tamamlandıktan sonra, kalbiniz tekrar çalıştırılır; kalp-ciğer makinesinden çıkarılırsınız ve göğsünüz dikilerek kapatılır. Birçok kişi, karışık olmayan (basit) bir ameliyattan sonra 4 ila 5 gün hastanede yatar. Doktorunuz muhtemelen ameliyattan 1 ila 2 sonra kalkıp dolaşmanızı isteyecektir.

Hastanedeyken, hastaneden çıktıktan sonra katılacağınız bir kardiyak rehabilitasyon programı verilebilir. Kardiyak rehabilitasyon, sizin ve kalbinizin kuvvet kazanmanıza yardımcı olur ve size, sizi gelecekteki kalp hastalıklarından koruyacak “kalp açısından sağlıklı” uygulamaları öğretir.

İşiniz çok çaba gerektiren bir iş değilse, genellikle ameliyattan sonraki 6 hafta içinde işinize dönebilirsiniz. Ağır iş yapan kişilerin işlerine dönmek için biraz daha uzun bir süre beklemeleri ya da, bazı vakalarda, başka bir tür iş bulmaları gerekir.

Bypass ameliyatı, kardiyovasküler hastalıkların semptomlarını kontrol etmede çok etkilidir. İnsanlar ameliyattan sonra genellikle kendilerine hayatta yeni bir şans verilmiş (kendilerini yeniden doğmuş) gibi hissederler.

Bypass ameliyatı, sadece sol ana arterinde tıkanıklık olan ya da bir miktar kalp yetmezliğiyle birlikte üç veya daha fazla arterinde tıkanıklık bulunan kişilerin ömrünü uzatır.

KABG ameliyatı aynı zamanda anjiyoplastiden ya da ilaçla anjina tedavisinden daha risklidir. Kalp krizi, kanama ve felç ameliyatın neden olabileceği muhtemelen komplikasyonlardandır. Ameliyat esnasında kan pıhtıları oluşup beyne sıçrarsa ya da kanama veya düşük kan basıncı (tansiyon) beyni oksijensiz bırakırsa, felç oluşabilir.Bypass ameliyatında ölüm riski, ameliyat çok deneyimli bir ekip tarafından gerçekleştirildiğinde yaklaşık olarak %1 ila %2’dir.

Damar Sertliği

Kan, arter (atardamar) olarak adlandırılan tüplerden vücudun tüm bölgelerine pompalanır. Hayatta kalmanız için bu kan damarlarının iyi bir şekilde çalışıyor olması çok önemlidir.
Sağlıklı bir arter (atardamar), temiz. Düz bir kılıfı vardır ve kan akışını engelleyen blokajlar bulunmaz.

Ateroskleroz (damar sertliği), arter duvarlarının iç kılıfında mikros¬kobik hasarlar olarak başlar. Yüksek kan basıncı (tansiyon), sigara içmek, diyabet (şeker hastalığı), yüksek kolesterol ve trigliserid, muhtemelen yüksek homositein, kanın daha kolay pıhtılaşmasına neden olan durumlar, kokain gibi maddeler ve androjenler ve muhtemelen arterlerin (atardamarların) iç kılıflarının enfeksiyonu gibi birçok şey bu hasara neden olabilir.

bolum22_9

Hasarın ilk belirtileri, arterlerin (atardamarların) duvarında görülen ve plak olarak adlandırılan yağlı çizgilerdir. Bu yağlı çizgiler erken yaşlarda başlar ve genç yetişkinler de bile görülebilir.

Başlangıçtaki hasara ne neden olursa olsun, sonuç; kan akımından gelen trombositlerin o alanda toplanması ve kısa bir süre sonra yulaf çorbasına benzer bir yağ, kalsiyum birikintileri ve hücre parçalarından oluşan bir karışımla birleşmesidir.

Yavaş yavaş arter (atardamar) duvarından hücreler bu karışımı çevreler. Arter (atardamar) duvarında iltihaplanma vardır; bağışıklık sistemi akyuvar hücreleri harekete geçer, hızla zarar görmüş bölgeye ilerler ve, başarısızca, bunu iyileştirmeye çalışırlar.

Yağ birikintisinin üzerinde lifsi bir kapak oluşur. Bu birikinti gittikçe kan akışını engelleyerek ve sonunda da göğüste bir ağrıya (anjina) neden olarak büyüyebilir. Lifsi kapak yırtılabilir ve böylece de bir kalp krizine neden olur.

SEMPTOMLAR
Daha fazla materyal (madde) biriktikçe bir ateroskleroz plak büyümeye devam eder ve sonunda arterden (atardamardan) kan akışını engeller. Kan akışı belirli bir kritik noktanın ötesinde engellendi¬ğinde, semptomlar görülür.

Ateroskleroz arterlerde (atarda¬marlarda) oluşursa, göğüs ağrınız (anjina) olabilir ya da kalp krizi geçirebilirsiniz. Beyni kanla besleyen arterlerdeki (atardamarlardaki) blokajlar (engeller), felce neden olabilir. Bacakları kanla besleyen arterler deki (atardamarlardaki) blokajlar (engeller), intermitan klodikasyon olarak adlandırılan ağrılı bir hastalıkla sonuçlanabilir.

Kalp de sürekli olarak oksijen ve diğer besinlere gereksinim duyar. Kalbi besleyen kan damarları koroner arterlerdir. Çok sıra dışı durumlar haricinde, koroner arterler kalbin gereksinim duyduğu oksijen açısından zengin kanı karşılayabilir. Maraton koşusu gibi aşırı eforun sarf edildiği zaman dilimlerinde bu arterler normal kan akışlarının beş katma kadar fazlasını kaldırabilirler.
Kalp kası, gereksinim duyulan çabaya yanıt vermek için ihtiyaç duyduğu kanı aldığında, vücut çalışması gerektiği gibi çalışır; kas, daha çok çalışıyor fakat daha fazla enerji yakıyordur fakat kandan sürekli bir yeni enerji (şeker ya da oksijen gibi) alıyordur.
Ancak kan, kalp kasının gereksinimlerini karşılayacak kadar yeterli enerji sağlayamadığında kötü şeyler olabilir. Kalp kası gerilebilir (bu da göğüs ağrısına neden olur), daha az etkin bir şekilde pompalama yapabilir, kalp ritmi bozuklukları oluşabilir ve hatta aniden kan pompalamayı kesebilir, ki bu kardiyak arresttir (kalbin durmasıdır).

TEDAVİ SEÇENEKLERİ
Aterosklerozla savaşmada ilk adım, hastalığın gelişimini engellemektir. Bunu, az yağ içeren bir diyet (beslenme), sigarayı bırakmak, yüksek kan basıncını (tansiyonu) kontrol altında tutmak, diyabeti (şeker hastalığını) tedavi etmek ve düzenli egzersiz yapmak gibi yaşam tarzınızda yapacağınız değişikliklerle gerçekleştirebilirsiniz.

Doktorunuza, günde bir aspirin almanın sizin için iyi bir fikir olup olmadığını sorunuz. Bir kalp krizi geçirmişseniz, tüm bu önlemler çok daha önemlidir; başka bir kalp krizi geçirme ve vaktinden önce ölme olasılığınızı azaltabilirler. Arterlerinizdeki (atardamarlarınızdaki) blokajlar (engelleyici şeyler) ilaç kullanmanıza rağmen zayıflatıcı semptomlarınızın olmasına neden olan bir noktaya eriştiyse -ya da bir kalp krizi geçirme riskiniz ciddiyse anjiyoplasti ya da ameliyat olmanız gerekebilir.

Kalp Hastalığını Önleme

Aşırı tütün kullanımı Sigara içmek, koroner arter hastalığına yakalanma olasılığınızı iki katından daha çok arttırır ve kalp krizi geçirme olasılığınızı 6 kat daha fazlalaştırır. Sigara içmek, koroner arter hastalığından kaynaklanan ölümlerin %20’si ile doğrudan ilişkilendirilebilir ve içtiğiniz her bir sigara, riskinizi arttırır. Çözüm, sigarayı bırakmaktır. Sigarayı bıraktıktan sonra riskiniz büyük bir hızla azalır ve yaklaşık olarak 3 yıl içinde, sigara içmeyenlerin risk seviyesine düşer (Sigarayı bırakma yolları için

Yüksek kolesterol Kanınızdaki kolesterol seviyesi ne kadar yüksekse, koroner arter hastalığına yakalanma riskiniz de o kadar yüksektir. Kolesterolünüz yüksekse , kolesterolünüzü azalttığınız her yüzde için koroner arter hastalığı riskiniz %2 ila %3 arasında düşer. Kanınızdaki kolesterol seviyesini azaltmanın ilk yolu, hayvansal ürünleri sınırlandıran düşük yağ içeren bir diyet (beslenme) izlemenizdir. Doktorunuz, kolesterolünüzü ne kadar düşürmeniz gerektiğini ve sizin durumunuzda kolesterol düşürücü ilaçlar kullanmanın önerilip önerilmediğini söyleyecektir.

Yüksek kah basıncı (tansiyon) Kan basıncınız (tansiyonunuz) ne kadar yüksekse, koroner arter hastalığına yakalanma riskiniz de o kadar yüksektir. Kan basıncınızı (tansiyonunuzu) düşürmek, sizi koroner arter hastalığına karşı koruru ve hatta felce karşı daha çok korur. Yüksek kan basıncının (tansiyonun) ne olduğu konusunda detaylar için ve yüksek kan basıncını (tansiyonu) düşürmenin çeşitli doğal ve tıbbi yolları için.

Fiziksel hareketsizlik Düzenli egzersiz, kalp krizi riskinizi üçte bir ila yarım oranında azaltır. Uzun bir süredir hareketsizseniz ve kiloluysanız, bir egzersiz programına başlamadan önce doktorunuzla konuşunuz.

■ Obezite İdeal vücut ağırlığınızın %20’sinden fazlasının üzerinde kilolu olmak; yüksek kan basıncı (tansiyon), diyabet (şeker hastalığı), yüksek kan lipidi ve hareketsiz (sakin) bir yaşam tarzı da dahil olmak üzere diğer koroner arter hastalığı risk faktörlerine yakalanmanıza katkıda bulunur.

Diyabet (Şeker hastalığı) Diyabet (şeker) hastasıysanız, kardiyovasküler bir hastalıktan ölme olasılığınız üç ila 7 kat daha fazladır. Diyabeti (şeker hastalığını) ve diğer risk faktörlerini kontrol etmek için agresif bir yaklaşım, kardiyovasküler komplikasyon olasılığınızı azaltabilir.

■ Aspirin 50 yaş üzeri erkeklerde gün aşırı normal kuvvette (325 miligram) bir aspirin almanın ya da her gün 81 miligramlık aspirin almanın koroner arterhastalığına yakalanma olasılığını azalttığına dair kay da değer kanıtlar vardır. Bunun kadınlarda faydalı olduğuna dair şu anda daha az kanıt mevcuttur. Diğer yandan, aspirin kanama gibi yan etkilere neden olabilir. Dolayısıyla, düzenli olarak belirli bir dozda aspirin almaya başlamadan önce doktorunuzla konuşunuz.

Aşırı alkol alımı Burada esas olan azaltmadır. Makul derecede (orta derecede) içki içmek, günde bir ya da iki içki, kalp hastalıklarına yakalanma olası¬lığınızı azaltıyor gibi görünmektedir. Ancak, bundan fazlası, riskinizi arttırır. Günde birden fazla alkollü içeceğin kadınlarda meme kanseri riskini hafif derecede arttırdığına kadir bazı kanıtlar bulunma¬sına rağmen, bu öğüt hem kadınlara hem de erkek¬lere verilir.

■ Yüksek homosistein Kanlarında yüksek oranda bu doğal madde bulunan kişilerin koroner arter hastalığına yakalanma riskleri daha yüksek olabilir. Kanınızdaki homosistein düzeyi bir kan testiyle ölçülebilir. Yüksek homosisteine kalıtımsal bir eğilim gösterebilirsiniz fakat orta derecede yüksek düzeyde homosisteini olan çoğu kişide bunun nedeni folik asit (folat) ve B6 ile B12 vitamini açısından eksik bir diyet (beslenme) gibi görünmektedir. Genel olarak insanların, ya da bilinen bir koroner arter hastalığı olan kişilerin, homosistein düzeylerini ölçtürmeleri gerekip gerekmediği konusunda doktorlar arasında henüz bir fikir birliği yoktur. Yüksek homosisteini olan kişilerde homosistein düzeyini düşürmenin faydalı olup olmadığı konusunda da bir kanıt yoktur.

Yine de, homosistein düzeyiniz yüksekse, özellikle ebeveynlerinizden ya da kardeşlerinizden birinde 55 yaşından önce koroner arter hastalığı gelişmişse, hap şeklinde folik asit (400 mikrogram) ve B6 vitamini (100 miligram) ile B12 vitamini (100 miligram) almak akıllıcadır.

■ Yüksek trigliserid Kanda bu yağın yüksek oranda olması -özellikle yüksek dansiteli lipoprotein (HDL) seviyesi de düşükse- yüksek kolesterol kadar güçlü bir şekilde olmasa da bir kalp hastalığına işaret ediyor gibi görünmektedir. Trigliserid düzeyiniz, kan testinden önce 12 saat hiçbir şey yiyip içmezseniz en iyi şekilde belirlenir. Aşırı trigliserid seviyesini düşürmedeki ana adımlar, diyetinizdeki (beslenmenizdeki) şeker ve rafine nişasta miktarını azaltmak, obezseniz kilo vermek, alkol alımınızı sınırlandırmak ve diyabeti (şeker hastalığını) kontrol altında tutmaktır.

Kalp Mürmürleri

Birçok kalp mürmürü (üfürüm) “masum”dur. Bu, altta yatan başka bir kalp hastalığından kaynaklanmadığı anlamına gelir. Çocukların kalpleri göğüs kafesine daha yakındır ve doktorlar sıklıkla çocuklarda herhangi bir kalp hastalığından kaynaklanmayan mürmürler (üfürümler) duyarlar. Bazen, kalp üzerinde baskıya neden olan hastalıklar anemi, gebelik ya da ateş gibi- da masum bir mürmür (üfürüm) yaratır.

Bir kalp mürmürü (üfürüm), kalbin içindeki bazı yapıların anormalliğine işaret edebilir. Kalp kapakçığı anormallikleri, “masum olmayan” kalp mürmürlerinin (üfürümlerin) en yaygın olarak görülen nedenidir.

Bazı mürmürlere (üfürümlere), sertleşen ve kalbin rahatça akmasına izin verecek kadar açılmayan kalp kapakçıkları neden olur. Bir kalp kapakçığı daraldığında (stenotik),, örneğin, daralmış kapakçıktan pompalanmakta olan kan ses yapar. Bu, su tüm basıncıyla akarken bir bahçe hortumun ucunu sıkmanıza benzer daralma, daha yüksek bir sese neden olur.

Diğer mürmürlere (üfürümlere), tam olarak kapanmayan ve sızma yapan bir kapakçıktan geri akan kan neden olur. Kalp kapakçıkları, kanın sadece bir yöne doğru hareket etmesini sağlayacak biçimde oluşturulmuştur. Kapakçıklar sızdırma yaptığında, basınç farklılıkları kanı kapakçıktan geri iter ve bir mürmüre (üfürüme) neden olur.

Bazı kişilerin kalp kapakçıkları doğuştan olağan dışıdır. Bu da bir kalp mürmürüne (üfürüme) neden olabilir. Bazı kişilerin doğuştan ya atriyal odacıkları (atriyal septal defekt) arasındaki duvarda ya da ventrikül odacıklar (ventriküler septal defekt) arasındaki duvarda delikler bulunur. Bu küçük deliklerden çıkan kan, mürmürlere (üfürümlere) neden olabilir.

SEMPTOMLAR
Kalp mürmürlerinin (üfürümlerin) kendisi semptomlara neden olmaz. Ancak, mürmürlere (üfürümlere) neden olan hastalık aynı zamanda halsizlik, güçsüzlük, nefessiz kalma, bacaklarda ve karında şişme, göğüs ağrısı ve bayılma nöbetlerini içeren semptomlara da neden olabilir.

TEDAVİ SEÇENEKLERİ
Bir kalp mürmürünün (ürürümün) varlığı, fiziksel muayeneyle saptanabilir. Doktorunuz genellikle, mürmürü (üfürümü) sadece stetoskopla dinleyerek bu mürmürün (ürürümün) masum olup olmadığı ya da bir kalp anormalliğine işaret edip etmediğini teşhis edebilir. Bu muayene genellikle doktorunuza anormalliğin ne olduğu ve ne kadar şiddetli olabileceği konusunda bir fikir verir.

Bir kalp mürmürü (üfürüm), eğer kalbin kasılma evresinde oluşursa sistolik; kalp atışı olmadığında oluşursa da diyastolik olarak tanımlanır.
Mürmürler (üfürümler), stetoskopla ne kadar iyi duyulabildiklerine ve yarattıkları türbülansın (hava burgacının) doktorunuz elini göğsünüze koyduğunda hissedilip hissedilemediğine göre de 1 (çok zor duyulabilen) ila 6 (çok yüksek) arasında bir ölçekte sınıflandırılır.

Sesin ortaya çıktığı odacık ve sesin ortaya çıkma aralığı ile sesin süresi de önemli faktörlerdir. Doktor, bir kalp mürmürünün (ürürümün) altta yatan bir soruna işaret edip etmediğine karar verirken bu faktörlerin tamamını değerlendirir.Doktorunuzun muayenesi, kalpte muhtemel bir anormalliği simgeleyen bir mürmür (üfürüm) olduğunu ortaya koyarsa, en sık ekokardiyogram olmak üzere başka testler de yapılır.

Masum olmayan mürmürlerin (üfürümlerin) tedavisi, mürmüre (üfürüme) neden olan hastalığa bağlıdır. Bunlardan birçoğu kalp kapakçığı anormallikleridir.