Aortik kapak yetmezliğinde, sol ventrikül (karıncık), sızıntı yapan aortik kapaktan kan pompalar. Ventrikülün (karıncığın) daha çok çalışması gerekir çünkü ekstra kan sadece odacığa normal olarak girmiş olan kanı değil, kapakçıktan odacığa geri sızmış olan kanı da- pompalamak zorundadır.
Etiket: Kalp Hastalıkları
Kalp Nakli
Şiddetli kalp kası hastalığında (kardiyomiyopati) olduğu gibi kalp kası artık işlevini yeteri kadar yerine getiremeyecek bir düzeyde hasar gördüğünde bu seçeneğe başvurulur. Sadece, tüm tıbbi tedaviler başarısız olduğunda düşünülür ve bu müdahale yapılmaksızın 2 yıldan fazla yaşaması beklenmeyen kişilere uygulanır.
İlk kalp nakli ameliyatlar 1960’lann sonlarında gerçekleştirilmiş olmasına rağmen, naklin uygulandığı kişinin hayatta kalma olasılığını sınırlandıran üstesinden gelinemez komplikasyonlar nedeniyle bu uygulamaya bir sonraki on yıl büyük ölçüde ara verilmiştir.
Ancak 1980’lerin başlarında, siklosporin olarak adlandırılan bir 1 ilaç ortaya çıkmıştır. Siklosporin, vücudun yabancı organı reddetmesini engelleyerek hayatta kalma oranım büyük ölçüde arttırmıştır. Bu ilacı, ömrünüzün sonuna kadar kullanmanız gerekir ve bu ilaç ciddi yan etkilere neden olabilir.Bugün, kalp nakli yapılanların %83’ü ameliyattan sonra ilk yıl hayatta kalmakta; %72’si de en azından 4 yıl yaşamaktadır. Nakil ameliyatından sonra gerçekleşen ölümlerin en yaygın nedeni, vücudun yeni organ reddetmesidir.
Kalp nakli yapılanlardan daha çok kişinin kalp nakline gerek¬sinimi vardır çünkü yeteri kadar donör (bağışlanan) kalp mevcut değildir. 1997’de, Amerika Birleşik Devletleri’nde sadece 2290 kalp nakli gerçekleştirilmiştir. Ancak, herhangi bir zamanda sadece bu ülkede en az 20,000 kişinin yeni bir kalp bekleyen kişiler listesinde olduğu talimin edilmektedir. Bu kişilerin büyük bir kısmı, donör (bağışlanan) bir kalp bulunmadan Önce ölmektedir.Organlar genellikle, bir araç kazasında, bir silahla yaralanma veya şiddetli bir baş yaralanması nedeniyle ölen ve bedenleri bir makine aracılığıyla yaşatılan 40 yaş altındaki organ donörlerinden (bağışçılarından) gelmektedir.
Organlar genellikle, bir araç kazasında, bir silahla yaralanma veya şiddetli bir baş yaralanması nedeniyle ölen ve bedenleri bir makine aracılığıyla yaşatılan 40 yaş altındaki organ donörlerinden (bağışçılarından) gelmektedir.
KALP NAKLİ AMELİYATI VE İYİLEŞME SÜRECİ
Bir kalp nakli ameliyatında, hasar görmüş olan kalbiniz bir donörden (bağışçıdan) alınan sağlıklı bir kalple değiştirilir. Bu operasyon (ameliyat) genel anestezi gerektirir ve yaklaşık olarak 4 ila 12 saat sürer.
Göğsünüz, göğüs kemiği kesilerek açılır ve koroner arter bypass greftleme ameliyatında ( olduğu gibi, vücudunuza oksijen açısından zengin kan pompalamak için bir akciğer-kalp makinesi kullanılır. Sağ atriyum (kulakçık) dışında kalbinizin tüm parçaları alınır; sonra donör kalp yerine yerleştirilir ve majör kan damarlarına bağlanır.
Ameliyattan sonra yaklaşık olarak bir hafta hastanede yatarsınız ve bu sürenin büyük bir kısmını bir yoğun bakım ünitesinde geçirirsiniz. Ancak, komplikasyonlar daha uzun süre hastanede kalmanızı gerektirebilir.
Hastanedeyken, size enfeksiyon bulaştırmamak için odanıza giren herkes tarafından özel önlemler alınır; çünkü yeni kalbinizin bağışıklık sisteminiz tarafından reddedilmesini önlemek için kullanılan immunosüpresif ilaçlar, enfeksiyonlarla savaşma kabiliyetinizi azaltır.
Hastaneden çıktıktan sonra, kendinizi yeterli hisseder hissetmez (genellikle ameliyattan 6 hafta sonra) bir egzersiz programına katılmanız için teşvik edilirsiniz. Tek sınırlandırma; cinsel aktivite de dahil olmak üzere, göğüs kemiğinizde ağrıya (acıya) neden olabilecek her türlü aktiviteden kaçınmaktır.
Nakledilen organın reddedilmesini önlemek için kullanılan ilaçlar, sizi enfeksiyonlara ve kansere karşı daha hassas kılar. Böbrek hasarına, yüksek kan basıncına (tansiyona), titremelere ya da aşın kıllanmaya da neden olabilirler. Hemen hemen herkes kemik hacmi kaybı yaşar ve diş etleri şişer.
Immunosüpresif ilaçların işe yarayıp yaramadığının kontrol edilmesi için iyileşme süreciniz boyunca sık sık kalp dokusu biyopsileri yaptırmanız gerekir. Nakilden sonra her yıl koroner anjiyografi de yaptırmanız gerekir. Kalp nakli ameliyatı herkes için uygun değildir. Yaşlı ya da başka hastalıklan olan kişilerde, bu uzun ve zorlu ameliyat esnasında komplikasyon gelişme olasılığı vardır.
Kalp nakli ameliyatı için ideal bir aday, 55 yaş altındadır ve bu kişinin akciğer hastalığı, diyabet (şeker hastalığı), kanser, böbrek veya karaciğer yetmezliği ya da periferal (çevresel) vasküler hastalığı gibi başka bir hastalığı yoktur.
Ayrıca, operasyonu (ameliyatı) takip eden sıkı izleme ve tedavi programına katılabilecek kadar fiziksel ve akli yönden de kuvvetli olmanız gerekir.
Arteriyal Emboli
Büyük embolilerin %95’ten fazlası kalpte oluşan bir kan pıhtısıdır. Bu, kalp odacıkları normal olarak pompalama yapmadıklarında atriyal fibrilasyonda ya da kardiyomiyopatide ya da bir kalp krizinden sonra olduğu gibi meydana gelebilir.
Bir kalp krizinden sonra ya da bir kalp kapakçığı hastalığında olduğu gibi kalbin iç duvarı hasar gördüğünde de bir emboli oluşabilir.Nadiren, kalp atriyumlarda (kulakçıklarda) ya da ventriküllerde (karıncıklarda) bir delik bulunuyorsa, bacaklardaki gibi ana bir vende (toplardamarda) oluşmaya başlayan kan pıhtısı bu delikten geçip arteriyal sisteme girebilir ve bir emboliye neden olabilir.
Mikroemboli olarak adlandırılan çok küçük bir emboli de kalpten kaynaklanabilir fakat sıklıkla aort ya da beyne giden arterlerdeki (atardamarlardaki) plaklardan (ateresklorozun neden olduğu) kopmuş kolesterol parçacıklarının bir sonucudur.
Bazen mikroemboli, işlevini doğru şekilde yerine getiremeyen bir kapakçığın ya da kalpteki miksom olarak adlandırılan bir tümörün üzerindeki maddeden oluşabilir.Mikroemboli, anjiyoplasti ya da koroner arterlerdeki tıkanıklıkları açmayı amaçlayan koroner aterektomi gibi işlemler esnasında oluşabilir; bu, bir kalp krizine neden olabilir.
SEMPTOMLAR
Semptomlar, embolinin yerine ve kan akışını ne ölçüde engellediğine bağlıdır. Bir felce neden olan beyindeki bir emboli, beynin bir miktar hasar görmesine neden olabilir.
Bir bacak ya da kola olan kan dolaşımı engellendiğinde (tıkandığında), bu bacak ya da kolun tıkanıklığın üzerindeki kısmında soğukluk, solgunluk, zayıflık (güçsüzlük), hissizlik ve ağrı olur ve nabız yoktur. Kan dolaşımını yeniden sağlamak için tedavi uygulanmazsa, doku ölür ve kangren oluşabilir. Vakaların yaklaşık olarak dörtte birinde ampütasyon (kol ya da bacağın bir kısmının kesilerek alınması) gerekir.
Böbreklere giden arterlerdeki (atardamarlardaki) tıkanıklıklar, böbrek hasarına, yüksek kan basıncına (tansiyona) ve idrarda kan görülmesine neden olabilir. Ancak bazı durumlarda, tıkanıklıkların etkisi daha azdır çünkü dokuyu kanla besleyebilecek başka damarlar (kollateral damarlar olarak adlandırılırlar) mevcuttur.
TEDAVİ SEÇENEKLERİ
İlk adım, tıkanıklığın olduğu noktayı tam olarak belirlemek ve bunu ortadan kaldırmak için girişimlerde bulunmaktır. Arterler (atardamarlar) X-ışını (röntgen) altında görülebilsin diye arterlere (atardamarlara) boya enjekte edildiği bir işlem olan anjiyografi, embolinin (embolizmin) bulunması için en yaygın olarak kullanılan tanısal araçtır.
Emboli, ilaçla ya da cerrahi olarak tedavi edilebilir. Streptokinaz, urokinaz ve doku plazmi nojen aktivatörü gibi pıhtı çözücü ajanlar düşük dozda pıhtının içine doğrudan enjekte edilebilir. Bunun için, bir kateteter tıkanıklığın olduğu noktaya kadar ilerletilir ve pıhtı çözücü ilaç tam tıkanıklığın olduğu noktada boşaltılır. Bu metot, ilacın vücudun tüm bölümlerine gitmesi için bir ven den (toplardamardan) enjekte edildiğinde olduğundan daha az komplikasyona neden olur.
Daha fazla pıhtının oluşmasını engelleyen kan sulandıncı ilaçlar (heparin ya da aspirin gibi) da ilaç tedavisinin bir parçasıdır. Bazen anjiyoplasti pıhtıyı fiziksel olarak sıkıştırarak kan akışındaki tıkanıklığı azaltabilir.
Bunların hiçbiri işe yaramazsa, pıhtıyı almak ya da tıkanmış daman atlamak (bypass yoluyla geçmek) için embolektomi de bir seçenektir.
Bypass Ameliyatı
Bypass ameliyatında genel anestezi alırsınız. Cerrah, kalbinize ulaşmak için göğüs kemiğinizi keser. Geleneksel açık kalp ameliyatında, cerrah sürekli hareket etmeyen bir kalbi ameliyat edebilsin diye kalbinizin atışı durdurulur. Ancak, kalbinizin durdurulması vücudunuza oksijen açısından zengin kan pompalayan ve geçici olarak kalbinizin yerine görev yapan bir kalp- ciğer makinesine bağlanmanızı gerektirir. Operasyon (ameliyat) tamamlandıktan sonra kalbiniz tekrar çalıştırılır; kalp-ciğer makinesinden çıkarılırsınız ve göğsünüz dikilerek kapatılır.
Kalp – ciğer makinesi bazı komplikasyonlara neden olabileceğinden, birçok merkezde kalp atarken ameliyat gerçekleştirilmekte ve böylelikle de bu makineye gerek duyulmamaktadır. Bu daha az invaziv olan yaklaşımın sonuçları henüz daha iyi (üstün) olup olmadıkları bilinmemekle beraber kabul edilebilir gibi görünmektedir.
Bir kalp-ciğer makinesi kullanılsa da kullanılmasa da, bu operasyon (ameliyat) cerrahın vücudunuzun başka bir bölgesinden bir ven (toplardamar) ya da arter (atardamar) alıp bunu, kan kasının gereksinim duyduğu besini alabilmesi için tıkalı kalp damarının çevresinden kan akışına yeni bir yol vermek için kullanmasını gerektirir.
Yenileme için kullanılan damar bir arter (atardamar) olduğunda, tipik olarak bu damar göğsünüzden alınan bir internal mamariyal arter (iç meme arteri) olur. Yenileme için kullanılan damar bir ven (toplardamar) olduğunda ise, tipik olarak bu damar bacağınızdan alınan bir safenöz bir ven (toplardamar) olur. Her iki durumda da, kullanılan arter (atardamar) ya da ven (toplardamar) “yedek” bir damardır ve bu damarın alınması, alındığı bölgeye kan akışı eksikliğine neden olmaz.
Greftleme yapılan damar bacaktan alınan bir vense (toplardamarsa), bir ucu aorta bağlanır ve diğer ucu tıkanmanın altından hastalıklı koroner artere dikilir. Bir göğüs kafesi arteri kullanıldığında, üst uç genellikle olduğu yerde bırakılır ve açık olan alt uç tıkanmanın altından hastalıklı koroner artere bağlanır.
Ameliyat tamamlandıktan sonra, kalbiniz tekrar çalıştırılır; kalp-ciğer makinesinden çıkarılırsınız ve göğsünüz dikilerek kapatılır. Birçok kişi, karışık olmayan (basit) bir ameliyattan sonra 4 ila 5 gün hastanede yatar. Doktorunuz muhtemelen ameliyattan 1 ila 2 sonra kalkıp dolaşmanızı isteyecektir.
Hastanedeyken, hastaneden çıktıktan sonra katılacağınız bir kardiyak rehabilitasyon programı verilebilir. Kardiyak rehabilitasyon, sizin ve kalbinizin kuvvet kazanmanıza yardımcı olur ve size, sizi gelecekteki kalp hastalıklarından koruyacak “kalp açısından sağlıklı” uygulamaları öğretir.
İşiniz çok çaba gerektiren bir iş değilse, genellikle ameliyattan sonraki 6 hafta içinde işinize dönebilirsiniz. Ağır iş yapan kişilerin işlerine dönmek için biraz daha uzun bir süre beklemeleri ya da, bazı vakalarda, başka bir tür iş bulmaları gerekir.
Bypass ameliyatı, kardiyovasküler hastalıkların semptomlarını kontrol etmede çok etkilidir. İnsanlar ameliyattan sonra genellikle kendilerine hayatta yeni bir şans verilmiş (kendilerini yeniden doğmuş) gibi hissederler.
Bypass ameliyatı, sadece sol ana arterinde tıkanıklık olan ya da bir miktar kalp yetmezliğiyle birlikte üç veya daha fazla arterinde tıkanıklık bulunan kişilerin ömrünü uzatır.
KABG ameliyatı aynı zamanda anjiyoplastiden ya da ilaçla anjina tedavisinden daha risklidir. Kalp krizi, kanama ve felç ameliyatın neden olabileceği muhtemelen komplikasyonlardandır. Ameliyat esnasında kan pıhtıları oluşup beyne sıçrarsa ya da kanama veya düşük kan basıncı (tansiyon) beyni oksijensiz bırakırsa, felç oluşabilir.Bypass ameliyatında ölüm riski, ameliyat çok deneyimli bir ekip tarafından gerçekleştirildiğinde yaklaşık olarak %1 ila %2’dir.
Kalp Hastalığını Önleme
■ Aşırı tütün kullanımı Sigara içmek, koroner arter hastalığına yakalanma olasılığınızı iki katından daha çok arttırır ve kalp krizi geçirme olasılığınızı 6 kat daha fazlalaştırır. Sigara içmek, koroner arter hastalığından kaynaklanan ölümlerin %20’si ile doğrudan ilişkilendirilebilir ve içtiğiniz her bir sigara, riskinizi arttırır. Çözüm, sigarayı bırakmaktır. Sigarayı bıraktıktan sonra riskiniz büyük bir hızla azalır ve yaklaşık olarak 3 yıl içinde, sigara içmeyenlerin risk seviyesine düşer (Sigarayı bırakma yolları için
■ Yüksek kolesterol Kanınızdaki kolesterol seviyesi ne kadar yüksekse, koroner arter hastalığına yakalanma riskiniz de o kadar yüksektir. Kolesterolünüz yüksekse , kolesterolünüzü azalttığınız her yüzde için koroner arter hastalığı riskiniz %2 ila %3 arasında düşer. Kanınızdaki kolesterol seviyesini azaltmanın ilk yolu, hayvansal ürünleri sınırlandıran düşük yağ içeren bir diyet (beslenme) izlemenizdir. Doktorunuz, kolesterolünüzü ne kadar düşürmeniz gerektiğini ve sizin durumunuzda kolesterol düşürücü ilaçlar kullanmanın önerilip önerilmediğini söyleyecektir.
■ Yüksek kah basıncı (tansiyon) Kan basıncınız (tansiyonunuz) ne kadar yüksekse, koroner arter hastalığına yakalanma riskiniz de o kadar yüksektir. Kan basıncınızı (tansiyonunuzu) düşürmek, sizi koroner arter hastalığına karşı koruru ve hatta felce karşı daha çok korur. Yüksek kan basıncının (tansiyonun) ne olduğu konusunda detaylar için ve yüksek kan basıncını (tansiyonu) düşürmenin çeşitli doğal ve tıbbi yolları için.
■ Fiziksel hareketsizlik Düzenli egzersiz, kalp krizi riskinizi üçte bir ila yarım oranında azaltır. Uzun bir süredir hareketsizseniz ve kiloluysanız, bir egzersiz programına başlamadan önce doktorunuzla konuşunuz.
■ Obezite İdeal vücut ağırlığınızın %20’sinden fazlasının üzerinde kilolu olmak; yüksek kan basıncı (tansiyon), diyabet (şeker hastalığı), yüksek kan lipidi ve hareketsiz (sakin) bir yaşam tarzı da dahil olmak üzere diğer koroner arter hastalığı risk faktörlerine yakalanmanıza katkıda bulunur.
■ Diyabet (Şeker hastalığı) Diyabet (şeker) hastasıysanız, kardiyovasküler bir hastalıktan ölme olasılığınız üç ila 7 kat daha fazladır. Diyabeti (şeker hastalığını) ve diğer risk faktörlerini kontrol etmek için agresif bir yaklaşım, kardiyovasküler komplikasyon olasılığınızı azaltabilir.
■ Aspirin 50 yaş üzeri erkeklerde gün aşırı normal kuvvette (325 miligram) bir aspirin almanın ya da her gün 81 miligramlık aspirin almanın koroner arterhastalığına yakalanma olasılığını azalttığına dair kay da değer kanıtlar vardır. Bunun kadınlarda faydalı olduğuna dair şu anda daha az kanıt mevcuttur. Diğer yandan, aspirin kanama gibi yan etkilere neden olabilir. Dolayısıyla, düzenli olarak belirli bir dozda aspirin almaya başlamadan önce doktorunuzla konuşunuz.
■ Aşırı alkol alımı Burada esas olan azaltmadır. Makul derecede (orta derecede) içki içmek, günde bir ya da iki içki, kalp hastalıklarına yakalanma olası¬lığınızı azaltıyor gibi görünmektedir. Ancak, bundan fazlası, riskinizi arttırır. Günde birden fazla alkollü içeceğin kadınlarda meme kanseri riskini hafif derecede arttırdığına kadir bazı kanıtlar bulunma¬sına rağmen, bu öğüt hem kadınlara hem de erkek¬lere verilir.
■ Yüksek homosistein Kanlarında yüksek oranda bu doğal madde bulunan kişilerin koroner arter hastalığına yakalanma riskleri daha yüksek olabilir. Kanınızdaki homosistein düzeyi bir kan testiyle ölçülebilir. Yüksek homosisteine kalıtımsal bir eğilim gösterebilirsiniz fakat orta derecede yüksek düzeyde homosisteini olan çoğu kişide bunun nedeni folik asit (folat) ve B6 ile B12 vitamini açısından eksik bir diyet (beslenme) gibi görünmektedir. Genel olarak insanların, ya da bilinen bir koroner arter hastalığı olan kişilerin, homosistein düzeylerini ölçtürmeleri gerekip gerekmediği konusunda doktorlar arasında henüz bir fikir birliği yoktur. Yüksek homosisteini olan kişilerde homosistein düzeyini düşürmenin faydalı olup olmadığı konusunda da bir kanıt yoktur.
Yine de, homosistein düzeyiniz yüksekse, özellikle ebeveynlerinizden ya da kardeşlerinizden birinde 55 yaşından önce koroner arter hastalığı gelişmişse, hap şeklinde folik asit (400 mikrogram) ve B6 vitamini (100 miligram) ile B12 vitamini (100 miligram) almak akıllıcadır.
■ Yüksek trigliserid Kanda bu yağın yüksek oranda olması -özellikle yüksek dansiteli lipoprotein (HDL) seviyesi de düşükse- yüksek kolesterol kadar güçlü bir şekilde olmasa da bir kalp hastalığına işaret ediyor gibi görünmektedir. Trigliserid düzeyiniz, kan testinden önce 12 saat hiçbir şey yiyip içmezseniz en iyi şekilde belirlenir. Aşırı trigliserid seviyesini düşürmedeki ana adımlar, diyetinizdeki (beslenmenizdeki) şeker ve rafine nişasta miktarını azaltmak, obezseniz kilo vermek, alkol alımınızı sınırlandırmak ve diyabeti (şeker hastalığını) kontrol altında tutmaktır.