Doğum yapan kuvvet veya motor (Üterus adalesi ve yardımcı adaleler)

Gebelik boyunca çocuğun beslenmesini temin eden ve muhafazasına yarıyan uterus, doğum ağrılarının başlamasiyle meydana gelen kuvvetli ve ritmik kontraksiyonlar sebebiyle adeta bir motor haline gelir ve böylece çocuk, placenta ve zarlarıyla beraber dışarıya atılır. Böylece doğum hadisesi meydana gelmiş olur. Doğumun başladığım gösteren doğum ağrıları faaliyete geçince, uterus, fonksiyon bakımından iki kısma ayrılır. Birinci kısım aktif kısım olup, uterusun üst kısmı, yani corpus uteridir. İkinci kısım ise pasif kısım olup, alt uterin segment ve cervix uterinden ibarettir (Resim: 309). Aktif kısım olan corpus uteri, kuvvetli adalelerden ibaret olup ağrıların aktif hale geldiği bölümdür. Pasif kısmın, ağrıların meydana gelmesiyle hiç bir ilgili yoktur. Doğum ağrılarının başla-masiyle alt uterin segment, serviks, vajina, vulva vs pelvis tabanı adaleleri, hep beraber, yumuşak doğum yolunu teşkil ederler. Bu yol, biraz öne doğru eğik bir parabol şeklindedir (Resim : 308).

Gebelik esnasında uterusun pasif kısmı, bazı değişiklikler© uğrar Ckvernöz dokunun artması, elastik liflerde çoğalma, ödematöz gelişme, v.s.). Gebelik mevcut değilken uterus’un isthmus’u, uterusun ara parçasını meydana getirdiği halde, gebelik zuhur edince, gebeliğin üçüncü ayından itibaren açılarak, corpus uteri’nin boşluğuna ilâve olur

Doğumun başlamasına âmil olan faktörler

Fötüsün gelişmesi, anneden ayrı olarak harici hayatta yaşayabilecek dereceye vasıl olunca, doğum meydana gelir. Gebelik zamanı, normal şartlarla bile, bazı dalgalanmalar gösterir. Genel olarak gebelik zamanı, son âdetin ilk gününden itibaren sayılmak üzere, 28 günlük 10 ay, yani 280 gün sürer. Ovulasyon ve fekondasyonun, son âdetten sonra vukua geldiği düşünülecek olursa, gebelik zamanının daha kısa olduğu anlaşılır. Bu zaman, ortalama olarak 270 -280 gün arasındadır. Çocukların % 93’ü gibi büyük bir kısmı, bu zaman içinde doğar.
Normal gebelik zamanının dolmasından sonra, yani miadını doldurmuş bir gebelikte, uterus kontraksiyonlarmm nasıl başlıya-rak doğumun meydana geldiği sorusu, eskiden beri zihinleri, meşgul etmiştir. O zamandan beri genel olarak kabul edilen ve bilinen hakikat, çocuğun miada erişmesiyle doğum ağrılarının başladığıdır.

Sezaryen Doğum mu Normal Doğum mu?

Dr. Alper Mumcu: Oksijen ve besin maddelerini bebeğe taşıyan göbek kordonunun uzunluğu yaklaşık 50, kalınlığı ise. 1.3 santimetre civarındadır. Bebeğin ağırlığı 3 kilonun üzerindedir ve rahimin büyük bir kısmını doldurur. Anne adayından geçen antikorlar bebeğin doğum sonrası en az 6 ay süreyle enfeksiyonlara karşı mücadelesinde yardımcı olacaktır. Son haftada amniyon zarı her an açılabilir ve anne adayının suları gelebilir.

normalDr. Alper Muıncu: Anne adayı herhangi bir ağrı hissetmese de rahim ağzı yavaş yavaş açılmaya başlamış olabilir. Normal sancıların başlamasıyla rahim ağzındaki açıklık ve incelme de artmaya başlar. Açıklık 10 santimetre olduğunda doğumun ilk evresi tamamlanmıştır. Daha sonra ikinci evre yaşanır ve bebek dünyaya ‘Merhaba’ der.

Dr. Alper Mumcu: Evet. Bunda beklenen doğum tarihinin hatalı hesaplanması rol oynayabilir. Son adet
kanamasının başladığı günden eminseniz ve bebeğinizin ölçümleri de tüm gebeliğiniz boyunca uyumlu olarak saptandıysa gerçekten bebeğiniz geç kalmış demektir. Özellikle ilk bebeğini bekleyenlerde doğum gecikebilir. Bu haftadan sonra doktor anne adayını daha sık, hatta 3 günde bir görmek isteyebilir. Her kontrolde ultrason ile bebeğin hareketlerini takip edip, amniyon sıvısının miktarını kontrol edilir ve daha sonra non stress test uygulanır. Genelde bebeklerde sorun yaşanmazken anne adaylarında yorgunluk ve bıkkınlık gözlenir. Miat dolduktan sonra bebeğin amniyon sıvısı giderek azalabilir. Bu durum göbek kordonunun sıkışmasına ve bebeğe giden kan ve oksijen miktarında azalmaya neden olabileceğinden önemlidir. Doktor doppler ultrasonografı ile bebeğe giden kan akımlarında bir düşüş olup olmadığını kontrol eder. Aynı şekilde plasentada da yaşlanma belirtileri ve fonksiyon kaybı ortaya çıkabilir. Bebek artık daha fazla yağ biriktirmediğinden Eİkilosu azalabilir. Anne adayları bebek hareketlerini mutlaka saymalı.

Çocuk başının mühim fontanelleri

Suturaların birleştikleri yerlerde, henüz kemikleşmemiş, yumuşak kısımlar yer almıştır. Bunlara fontanel adı verilir. Şekil, büyüklük ve mevkileri bakımından biribirlerinden farklı olan eh mühim 3 fontanel şunlardır;
Büyük fontanel tfonticulus frontalis, Bregma) : Her iki sutura coronalis’in, sutura frontalis ve sutura sagittalis ile birleştiği yerde bulunur ve eşkenar dörtgen şeklindedir (Resim : 304, 305). Şu hale göre küçük fontanelde 3 sutura birleşmektedir.
Küçük fontanel (fonticulus occipitalisî : Sutura sagittalis ile sutura lamboidea’nın birleşmesinden meydana gelir . Şu hale göre küçük fostanelde 3 sutura birleşmektedir ve üçgen şeklindedir. Büyük fontanele nazaran daha ufaktır.
Yan fontaneller (fonticulus GASSERİİ) : Kafanın her iki tarafında, temporal kemiklerin ve squama temporalis’in ön ve* alt tarafında bulunurlar.
Büyük ve küçük fontaneller in, doğum muayenesinde mühim ve yol gösterici rolleri vardır. Buna mukabil yan fontânellerin obstet-rik önemleri pek yoktur. Sadece kaideye uymayan başla gelişlerde, diğer fontanellerle karıştırılabüirler ve böylece yanlış teşhislere sebep olabilirler.

Büyük ve küçük fontanellöri, hele collum’ henüz fazla açık değilse, biribirinden ayırmak oldukça zordur. Bu fontanelleri birifoi-rinden kolayca ayırabilmek için evvelâ sutura sagittalis palpe edilir. Sonra bu sutura istikametinde parmak, bir fontaneîe gelinceye kadar hareket ettirilir. Bir fontanele gelinince, parmak daha ileriye doğru hareketine devam eder. Bu sefer parmak tekrar bir sutu-raya rastlarsa, bu şutural, sutura früntalis’dir. O halde biraz evvel palpe edilen fontanel büyük fontaneîdir. Eğer parmak bir fontanele rastlamıyorsa, bu takdirde biraz evvel parmak ucuna gelen fontanel küçük fontaneîdir.