Şok

Şok, aşın derecede düşük kan basıncından (tansiyondan) kaynak­lanır. Bazen kalp kasının vücudu beslemek için yeteri kadar pompa­lama yapmasına engel olan bir kalp hastalığı, arterlerde (atarda­marlarda) böyle bir basınç eksikli­ğine neden olabilir.

En yaygın örnekler, kalp krizi ve sol ventrikülün (karıncığın) yeterince pompalama yapmasına engel olan ciddi ritim bozukluklarıdır. Bazen düşük kan basıncı tansiyon), kan miktarının yeterli olmamasından kaynaklanır. Bunun genel bir nedeni, kandaki sıvı oranının azalmasına neden olan dehidrasyondur (su kaybıdır).

Resim1

Uzun süreli kusma, ishal ya da yetersiz sıvı alımından kaynaklanan dehidrasyon (su kaybı), düşük kan (D basıncına (tansiyona) neden olur.Bir diğer neden, vücut kanının %20’sinden fazlasının kaybına neden olan ağır kanamadır. Bu miktarda bir kan kaybı, ciddi bir  yaralanmanın sonrasında ya da mide veya bağırsaklardaki bir kanama sonucu oluşabilir.

Bir torasik aort anevrizması ya da abdominal aort anevrizmasının yırtılması da hızla şoka yol açabilir. Şiddetli enfeksiyonların neden olduğu toksinler nedeniyle de hızla şok gelişebilir. Damar­ların genişlemesine (açılmasına) ve sıvı sızdırmasına neden olan ve anaflaksi olarak adlandırılan bir şok türüne, şiddetli bir alerjik reaksiyon da neden olabilir.

SEMPTOMLAR
Şok, düşük kan basıncı (tansiyon) (özellikle normal kan basıncı­nıza (tansiyonunuza) kıyasla) ve vücutta beyin ile diğer organ­ları besleyecek yeterli kan akışı olmadığını gösteren semptom­ların kombinasyonuyla açıklanır. Semptomlar zihin bulanıklığını; soğuk, nemli cildi ve düşük idrar üretimini kapsayabilir.

Kan testleri, özellikle karaciğer ve böbrekler olmak üzere belirli organların normal olarak işlevle­rini görmediğini gösterebilir. Hızlı nabız, yüzeysel soluma ve bilinç kaybı da şoka eşlik edebilir.

Şok ,(Bütün merkezi sinir sistemi ödevlerinin ani ve şiddetli düşme­si) olarak tarif edilen şof büyük travmalarda sıklıkla rastlanan önemli bir komplikasyondur. Ciddi ve hayati önem taşıyan şok deği­şik yazarlar tarafından nisbeten değişik bir şekilde tarif edilmekte­dir.

Şoku, Romberg «Yaralanma sonucu meydana gelen dolaşım if­lası», Aschoff «Hayat için önemli vejetatif sistem fonsionlarmm refleksle durması», Coenan «Sinir sisteminin şiddetli tembihi sonu­cu bütün dolaşım sisteminin veya splanknikus gibi büyük bir dola­şım sahasının refleksle meydana gelen felci» olarak tarif etmekte­dir.

Şok yalnız travma sonucu meydana gelmez. Psikolojik travma, kanama, allerjik reaksıonlar, yanıklar, cerrahi müdahaleler, toksemi, ileus, gastro entestinal perforasyonlar ve ağrı gibi sebeplerle de meydana gelir. O takdirde travmatik şok, kanama şoku, anaflaktik şok, toksik şok, yanık şoku, enfeksıon şoku gibi isimler alır. Şokun patojenezi, «travmanın uyandırdığı refleksin bulbusta inhibisyon yapması» veya «travmatizma odağından kana kansan proteolitik maddelerin etkisi» ile izaha çalışılmaktadır. Şokun sebep ve pato-joenezini aşağıdaki tablo çok güzel bir şekilde açıklamaktadır.

Belirtiler: Hastanın yüzü soluk, bazan siyanozedir. Alında so­ğuk ter vardır. Ekstremiteler soğuktur. Bakışlar donuk, pupilla ref­leksleri tembeldir. Şuur yerindedir. Solunum sathidir. Nabız süratli bazan filiformdur. Arteriel tansion düşüktür. Duygu azalmıştır. Ateş normalin altındadır. Nadiren eksitasyon müşahade edilir. Yü-zeyel venler hemen hiç gözükmez.

Bir infeksiyon hastalığının seyri sırasında, hipotansiyon, akut dolaşım yetmezliği, hipoperfüzyon meydana gelmiş ise buna “septik şok” denir. Şok nedeni ile ölümlerde, kardiojenik şoktan sonra ikinci sırayı alır.

Bu hormonları salınımı ile meydana gelen koagülasyon ve kompleman sistemlerinin aktivasyonu, vasodilatasyon, hipotansiyon ve hipoperfüzyonla biriken toksik ürünler bir kısır döngü içerisinde şok tablosunu meydana getirirler. Septik şokların genellikle 2/3′ü gramnegatif bakterilerle, 1/3 kısmı ise gram-pozitif bakterilerle meydana gelir. Ayrıca riketsial, viral, chlamidial, protozoal ve fungal infeksiyonîann seyri sırasında da septik şok görülebilir.

Septik şok genellikle sepsis sırasında görülürse de bu faktör tek şart değildir. Clostridial ve difterial toksinler, vital organların direkt invazyon ve hasan (viral myokardit, adrenal bez tüberkülozu gibi), vital organların obstrüksiyon ve iskemisi (akut piyojenik perikardit sonucu kardiak tamponat gibi), akut sistemik hipersensitivite reaksiyonu (ekinokok kist rüptürü gibi} gibi olaylar neticesinde de şok meydana gelebilir.

Septik şokun prognozu genellikle kötüdür. Özellikle gramnegatif bakterilerle meydana gelen septik şokta mortalite %50 ile %8O oranlarına kadar yükselmektedir.

Tedavi

Şokun sebebi süratle belirlenmelidir.
1 — Mutlak yatak istirahati, şoklu hasta başka yere nakledil-memelidir. Ayaklar yukarı pozisyonda yatırılmalı.
2 ;— Hasta ısıtılmalı, battaniyelere sarılmalı, mümkünse ter­mofor konmalı. Hissiyat eksikliği sebebiyle yanıklara sebebiyet ve­rilmemeli, fazla terlememeli.
3 — Kan veya serum nakledilmeli.
4 — Varsa ağrıya karşı, morfin atropin zerk edilmeli (Morfi­nin solunum depresyonu yaptığı dikkate alınmalıdır).
5 — Tansionu yükseltici ilaçlar, Adrenalin ağır vakalarda her yarım saatte bir ampul (iki üç saat devam etmek kaydıyla) sympa-tol yapılmalıdır.
6 — Kardıotonikler, cafein, kardiazol, koramin, veritol ve ben­zerlerinden herhangi birinden 2-3 saatte bir ampul yapılmalı.
7 — Oksijen tedavisi yapılmalı
8 — Şokun sebebini ortadan kaldırmayı hedef tutan tedavi pro-sedeleri tatbik edilmeli.
9 — İntra venöz olarak Percortene hydrosoluble veya cortige-ne veya cortidine günde 2-3 defa yapılmalıdır.
10 — Ağızdan hiçbir şey vermemeli. Kusulan gıda maddelerinin aspirasyonunu önlemek için, baş yana çevrilmiş bir şekilde tutulma­lıdır.
11 — Taze kan olmadığı takdirde, plasma olmadığı takdirde se­rumlar verilmelidir.