Addison hastalığı

Böbreküstü bezi yetmezliği böbreküstü bezlerinin işlevlerinde yavaşlamayı anlatan bir terimdir. Bu durumda aldosteron, kortizol, cinsel hormonlar, adrenalin ve noradrenalin gibi hormonların üretimi yetersiz kalır. Bazen bu hormonlardan bazısındaki eksiklikle bazısındaki artış birlikte görülür, ama bu tür olgulara çok ender rastlanır. Çeşitli böbreküstü bezi hormonlarının ana maddesi kolesteroldür. Bu ana madde bir dizi kimyasal tepkime sonucunda hormona dönüşür. Kimyasal tepkimeler için gerekli enzimlerden birinin eksikliği, bütün üretim zincirinin durmasına ve son ürünün, yani hormonun yapılamamasına yol açar.

Olguların büyük bölümünde hastalık böbreküstü bezi kabuğunun her üç katmanına da yerleştiğinden böbreküstü bezi yetmezliği genel bir hormon eksikliği olarak ortaya çıkar.

NEDENLERİ

Olguların yüzde 70-80 ine Koch basilinin etken olduğu böbreküstü bezi veremi yol açar. Hastalık belirtilerinin görülebildiği ilerlemiş olgularda böbreküstü bezleri belli bir biçimden yoksun, san-gri renkli ve peynirimsi yapıda iki torbacık halini almıştır. Hastalık belirtilerinin ortaya çıkması için veremin yol açtığı doku yıkımına bağlı bu yapı bozulmalarının böbreküstü bezlerinin yüzde 90 ma yayılması gerekir. Bundan da anlaşılacağı gibi böbreküstü bezlerinin yedek üretim kapasitesi çok geniştir. Bez dokusunun yaklaşık yüzde l0u sağlam kaldığı sürece yetmezlik belirtileri yalnız vücudun yüksek düzeyde hormona gereksinim duyduğu anlarda ortaya çıkar. Bu gibi durumlarda böbreküstü bezleri organizmanın birden artan hormon gereksinimini karşılayamaz.

Böbreküstü bezlerinde verem akciğerlerdeki enfeksiyonu izleyen ikincil bir odak olarak belirir. Veremin yanı sıra kronik enfeksiyon hastalıkları, frengi, böbreküstü bezi tümörleri, bu doku hücrelerini yaygın yıkıma uğratan kloroform ve salvarsan gibi zehirli maddeler ve böbreküstü bezlerini besleyen damarların tıkanması da böbreküstü bezi yetmezliğine yol açabilir.

Bazen sorun başka nedenlerden de kaynaklanabilir. Bu durumlarda hastalığın kökeni vücudun daha yukarısında yer alan merkezlerdir. Örneğin, etken beynin hipotalamus bölgesinde üretilen ve hipofiz bezini adrenokortikotrop hormon (ACTH) salgılamaya iten serbestleştirici faktör eksikliği olabilir. Hipofizin ACTH salgılayamaması böbreküstü bezlerinde doku gerilemesine yol açar ve böbreküstü bezi yetmezliğiyle sonuçlanır.

BELİRTİLERİ

Addison hastalığı ya da hipoadrenalizm adıyla bilinen böbreküstü bezi yetmezliğinin ilk belirtisi aşırı yorgunluktur. Hasta bitkinlik duyar ve ilerlemiş olgularda yataktan kalkıp yürüyecek gücü kendinde bulamaz. Gittikçe zayıflar. Tansiyonu sürekli düşük kalır. Hastalığın bütün bunlardan daha tipik belirtisi ise deri renginin koyulaşmasıdır (melanodermi). Deri özellikle yüz, el ve kollarda koyu, bronz bir renk alır. Elin üstündeki deri koyulaşarak pembemsi avuç içiyle belirgin bir karşıtlık oluşturur. Meme başları ve varsa yara izleri siyaha çalan koyu kahverengiye döner. Dişetleri, yanaklar ve üreme organlarında koyu renkli lekeler belirir. Erkeklerde cinsel güçsüzlük, kadınlarda adet düzensizlikleriyle birlikte özellikle koltukaltı ve dış üreme organları çevresinde kil dökülmesi hastalığın öbür belirtileridir.

Şimdi bu hastalıkta eksikliği duyulan hormonların yukarıda sıralanan belirtilere nasıl yol açtığına bakalım. Yorgunluk ve düşük tansiyon birbiriyle yakından ilgilidir. Her ikisi de su ve sodyumun böbrekler yoluyla dışarı atılmasını denetleyen aldosteron hormonunun eksikliğinden kaynaklanır. Aldosteron eksikliği nedeniyle su ve sodyumun boşaltım sisteminden dışarı atılması denetlenemeyen su kaybına, dolayısıyla da dolaşımdaki kan miktarının azalmasına ve tansiyonun düşmesine yol açar. Kilo kaybı bu bozukluğa ek olarak kortizol eksikliğiyle de ilgilidir. Kortizolun başlıca görevi proteinleri şekere dönüştürerek hücrelere enerji sağlamaktır. Addison hastalarında kortizol eksikliği nedeniyle kan şekeri normal düzeyin altına düşer. Bu durum bütün organizmayı olumsuz etkiler; hastanın yorgunluk duymasına da yol açar.

Deri renginin koyulaşması böbreküstü bezlerinin dışında gelişen bir belirtidir. Bu bezlerdeki işlev yetersizliği nedeniyle kanda kortizol miktarının azalması ön hipofizin sürekli uyarılarak aşırı ACTH salgılamasına yol açar. Aynı süreçte hipofizin orta lobu da etkilenerek, fizyolojik denge durumunda çok az önem taşıyan melanosit uyarıcı hormonu (MSH) salgılar. Bu hormon deri hücrelerindeki melanin adlı koyu renkli pigmentin artmasına ve deri renginin koyulaşmasına neden olur. Cinsel organlarla ilgili bozukluklar ve kıl dökülmeleri ise böbreküstü bezlerince salgılanan cinsel hormonların eksikliğinden kaynaklanır.

İlaçlardaki Hatalar

hata

Son yeniliklerden biri, reçete­lerin doktorun el yazısıyla değil de bilgisayarda yazılmasıdır; bu şekilde yazının okunmasıyla ilgili ortaya çıkan sorunlar ve eczacının bir kopya çıkarması gerekliliği ortadan kalkar. Reçetelerin bilgisa­yarda yazılması gelecekte daha da yaygınlaşacaktır; on yıl içerisinde aynı sistem her yerde kullanılmaya başlanacaktır.

Kendinizi olası hatalardan koruma konusunda önemli bir rol oynarsınız. Doktorun ofisinden çıkarken, neden o tedavinin seçil­diğini ve ilacın ismini (dozunu da) bilmeniz, eczacının da reçeteyi doktorunuzun yazdığı şekilde uygulamasını sağlar. Eczacının ilaçla birlikte verdiği yazılı belgeyi de okuyun ve ilacın etkilerinin doktorunuzun size söylediklerine uyup uymadığını kontrol edin.

Yeni bir ilacı kullanmaya başlamadan önce nasıl görün­düğünü anlayabilmek ve farklı bir hapı fark edebilmek için inceleyin. Size doğru gelmeyen bir şey varsa ilacı almayın; dokto­runuzu ya da eczacınızı arayın. Eczacılar çalıştıkları ilaç firmala­rını değiştirebilir ve size muadil bir ilaç verebilirler; bu yüzden de ilaç size farklı görünebilir.

En mantıklısı, ailenizin bütün ilaçlarını aynı eczaneden almanızdır. Aldığınız bütün ilaçların bilgisayar kaydını tutan bir eczacı, size daha etkili şekilde yardımcı olabilir ve farklı doktorlar tarafından yazılan ilaçların etkile simleri ile ilaçların iki kere yazıl­ması durumunda, yol gösterebilir.

CEHRİ

Rhammıs peîiolaris Boiss. (Rhamnaceae) türünün yeşil İken toplanıp kurutulmuş meyvalandır. Bu tür 3 m kadar yükselebilen dikenli bir ağaççıktır. Kışın yapraklarını döker. Meyvalar 6-7 mm çapında, esmer yeşil renkli, tüysüz ve iç kısmı parlak san renkli taneler halindedir. Orta Anadolu bölgesinde yaygın olup eskiden bilhassa Ankara, Kayseri, Antep ve Maraş bölgelerinde yetiştirilirdi. Halen kültürü yapılmamakla beraber, eskiden kalmış kültür bakiyelerine, tarla kenarlarında sık olarak rastlanmaktadır.

Dış görünüş: 6-7 mm çapında, dış yüzü esmer yeşil, içi parlak sarı renkli, kokusuz ve lezzetsiz tanelerdir.

Bileşim: Sabit yağ, antrasen ve flavon türevleri taşımaktadır. Kayseri bölgesinde yetişen bitkilerin meyvalarında % 4 sabit yağ ve % 0.08-0.15 arasında serbest antrasen türevi bulunduğu saptanmıştır (2). En önemli flavon türevi ksantoramnin’dir.

Etki ve kullanılış: Meyvaları eskiden müshil olarak kullanılırdı. Halen bu şekilde kullanılışı terkedilmiştir. Taşıdığı san renkli boyar madde (ksantoramnin) nedeniyle eskiden beri kumaş (ipekli kumaşlar, yazma, yün) ve yağların boyanmasında kullanılmaktadır (3). Taşıdığı az miktarda antrasen türevi nedeniyle son yıllarda bazı Avrupa ülkelerinde gıda maddelerinin boyanmasında kullanılışı yasaklanmıştır.

Anadoluda iyi kaliteli Cehri Kayseri bölgesinde elde edilmektedir. İhracat bilhassa İzmir ve Samsun limanlarından Amerika, Fransa ve İngiltereye yapılırdı (4). On dokuzuncu yüzyılın ortalarında Anadoluda elde edilen Cehri miktarı yaklaşık 10.000 ton civarına erişiyordu (5.6). Bugün Anadoluda Cehri ekimi yapılmamaktadır. Sınırlı olan tüketim, eski kültür bakiyelerinden karşılanmaktadır.

Avrupada yetişen R. infectoriııs L. ile R. tincto-riııs Waldst. et,Kit. türlerinden elde edilen meyvalar da eskiden boyar madde olarak kullanılmıştır. Bugün ticarette yalnız Anadoludan elde edilen ürün bulunmaktadır.

Diğer isimler: Altııi ağ., A’lâcehri, Boyacıdikeni, Cehnİ. Cehre, Cehri.

Anadoluda 20’den fazla Rhammıs türü bulunmaktadır. Bunlardan bazılarının meyva ve kabukları tedavi alanında kullanılır. Genellikle müshil bir etkiye sahiptirler. Anadoluda yetişen türlerin ekserisi antrasen ve flavon türevleri yönünden incelenmemiştir.

Kandida

Kandida enfeksiyonu; meme altları, kol altlan, vajina çevresi ya da kasık içindeki derinin nemli bölgelerinin renk değişikliğine neden olur. Bu bölgeler ciğer gibi kırmızı bir renk alır. Kandida enfeksiyonu, ağız içinde, dilde, vajina içinde ve rektum çevresinde de görülebilir. Kandida enfeksiyonlan, nemli bölge olabildiğince kum tutularak tedavi edilir. Bunun için kurutucu pudralar kullanılabilir; nemli bölge sık sık havluyla kurulanabilir ve bu bölgeye mantar önleyici ilaç içeren kremler uygulanabilir.Kasık enfeksiyonlannın görül­düğü durumlarda geniş, pamuklu çamaşırlar giymek ve vücuda sıkıca oturan, yünlü ya da naylon çamaşırlar giymekten kaçınmak yararlı olabilir.

16