Kontakt Lensler

Çok uzun zaman kontakt lens taşımaktan dolayı, gözde yaşlanma, ağrı, kızarıklık ve korneadaki oksijen yetersizliğinden ötürü bulanık görme sorunu yaşana­bilir. Bu belirtilere sahipseniz, lenslerinizi çıkartınız. Belirtiler devam ederse doktorunuzu arayınız. Bir iltihaplanma olabilir veya yeniden ayarlanma ihitiyacı doğmuş olabilir ya da lenslerinizi taşıma süresinin azaltılması ihtiyacı doğmuş olabilir. Acil durumlarda kullanmak üzere, en son reçetenize göre yaptırılmış gözlük bulundurduğunuzdan emin olunuz. Kontakt lensler iki türlüdür: Gaz geçirmez sert lensler ve yumuşak lensler.

Kontakt LenslerGaz geçirmez ağır lensler, bazı kişilere (özellikle astigmat olanalara) en net görüntüyü sunar, en uzun ömürlü olanlardır ve en az bakımı gerektirenlerdir. Bununla beraber, kalın plastikten yapıldıkları için, yumuşak lenslerden daha az rahattırlar.

Yumuşak kontakt lensler, kalın lenslere göre, gözün daha büyük bir yüzeyini kaplarlar. Kalın lenslerden daha rahat ancak daha kısa ömürlüdürler zira ince plastik yırtılabilir. Günlük olarak temizlenmeleri zorun­luluğu vardır ve haftada bir kere, oluşan proteini temzileyip yok etmek gerekir. Yumuşak lensleri uzun süreli kullanmak, hatta uyurken bile, mümkündür zira oksijen, aralarından geçerek korneaya ulaşabilir. Uzun kullanım süreleri ve uygun olmayan temizleme alanları, uzun süreli lens takan, lens sahiplerini daha büyük bir göz enfeksiyonu riskine sokar. Bir çift başka lens bulundurun ve hergün yeni bir lens takın. Bu, enfeksiyon riskini düşürürken, uzun vadede maliyet daha büyük olur.

El Titremesi ve Tedavisi

İlaçlar ve hastalıklar önemli sebepler
Merkezi sinir sistemini etkileyen ilaçlar ya da hastalıklar da titremelere yol açabilir. Bu hastalıkların başında ileri yaşlarda ortaya çıkan Parkinson hastalığı yer alır. Karaciğer yetmezliği, alkolizm, cıva ve kurşun zehirlenmesi de ciddi titremelere sebep olabilen hastalıklar arasındadır. Yine tiroit hormonunun kanda arttığı hipertiroidi hastalığının belirtileri arasında ellerde titreme sayılır. Lityum ve bazı depresyon ilaçları yan etki olarak bu belirtileri verir.

Gençlerde görülen titremelerin en sık görülen sebepleri ise stresli ruh hali, kafein ve alkol tüketimidir.

eltitremesiTitreme fark edildiğinde neler yapılmalı?
Titreme fark edildiğinde doktora gidilmeden önce şikâyetlerin ne zaman ve ne şekilde geldiğine dikkat edilmesi sebebin ortaya çıkarılmasına yardımcı olacaktır.

Kendi başınıza evde yapabilecekleriniz aşağıda kısaca sıralanmıştır.

– Strese sebep olan etmenlerin ortadan kaldırılması bazen titremenin azalmasına yardımcı olmaktadır.

– Kola ağır bir saat yada bilezik takılması veya elde bir cisim taşınması titremeleri azaltabilmekte ve daha iyi kontrol sağlamaktadır.

– Kazalardan kaçınmak için bir şey içerken bardağı yada fincanı yarım doldurmak veya kamış kullanmak güvenli bir yoldur.

– Yeterli uyku ve istirahat önemlidir, çünkü yorgunluk titremeleri arttırır.

– Kendi başına titremeye yol açabildiği için kahve, çay yada kolalı içecekler gibi kafeinden zengin gıdalardan uzak durmakta fayda vardır.

Kendi halinde düzenli bir ritim içerisinde süren titremeler birden şiddetlenir, ek olarak yanına başka belirtiler eklenir ya da günlük hayatla bağdaşmaz hale gelirse tekrar hekime başvurmakta tereddüt etmeyiniz.

Ne Zaman Hamile Kalınır?

İlk dönem yumurtanın büyüdüğü proliferasyon fazıdır. Bu dönemde, beyinde, hipofizden salgılanan FSH hormonu, yumurtalıklara etki ederek, yumurtayı ihtiva eden folikülün büyümesini uyarır. Büyüyen folikül içindeki granüloza hücreleri, estrojen salgılarlar. Estrojen seviyesi yükseldikçe, rahim içerisindeki endometriyum tabakasını uyarır. Endometriyum kalınlaşmaya başlar. Estrojen belli bir seviyeye ulaştığında, beyindeki hipofiz dokusunu uyarır, LH hormonunun salgılanmasını sağlar. Yükselen LH, folikülün çatlamasını ve folikül içindeki yumurtanın serbest kalmasını sağlar.

gebelikYumurta atıldıktan sonra, folikül, içine kanayarak korpus luteum denilen yapıya dönüşür. Korpus luteum, progesteron hormonu salgılar. Progesteron hormonu, endometriyumu sekresyon denilen yapıya sokar. Bu durum, yumurta spermle buluştuğunda embriyo oluşursa, onun yerleşmesine uygun bir ortam sağlar. Eğer gebelik oluşmazsa, korpus luteum 14 gün içerisinde fonksiyonunu yitirir ve hormon seviyelerin düşmesine bağlı olarak adet başlar.

Adet, endemetriyum tabakasının dökülerek rahim dışına atılmasıdır. O halde adet döngüsünün fazları:
– Proliferasiyon dönemi
– Yumurtlama
– Sekresyon dönemi
– Adet dönemidir.

Kadınlarda sekresyon dönemi 14 gündür ve sabittir. Diğer bir deyişle, yumurtlamadan sonra eğer gebelik oluşmazsa, 14 gün sonra adet gelir. Kadınlar normalde, 25-40 gün arasında adet görür. Düzenli adet görmek demek, adetin ne zaman geleceğini bilmek demektir. Yani, mutlaka 30 günde bir adet görmek gerekmez. Eğer bir kadın her ay 10 gün gecikmeyle adet görüyorsa, bu da normal kabul edilir. Düzensiz adet görenler, adetlerinin ne zaman geleceğini bilemezler. Herhangi bir zamanda adetleri başlayabilir.

Yumurtlama zamanını iyi hesaplayın
Düzensiz adet gören kadınlar, ne zaman yumurtlayacaklarını hesaplayamazlar. Düzenli adet gören bir kadın, bir sonraki adetinin ne zaman geleceğini bulmalı ve bulduğu tarihten 14 gün geri gelerek yumurtlama zamanını tahmini olarak hesaplamalıdır. Bulduğu bu tarihten 3 gün öncesinden başlayarak 3 gün sonrasına kadar olan dönem, yumurtlamanın olacağı gebe kalınabilir dönemdir. Örnek verecek olursak, bir kadının 35 günde bir düzgün adet gördüğünü varsayalım ve bu kadın ayın 5′inde son adetini görmüş olsun. Hesaplarken, bir sonraki adetini bulmak için 35 gün sonraya gidilecek ve ayın 10′u bulunacaktır. Bu tarihten 14 gün önceye gelindiğinde, ayın 26’sına ulaşılır. 3 gün öncesi ve 3 gün sonrası hesaplandığında, 23′ü ile 29′u arası hamile kalınabilir dönem olarak bulunur.

Hangi Bitki Hangi Hastalığa İyi Geliyor?

Doğru kullanıldığında şifa veren bitkiler, bilinçsizce tüketilirse çok ciddi sorunlara hatta ölümlere yol açabilirler. Bu yüzden bitkileri çok iyi tanımalı ve onları modern tıbbın alternatifleri olarak değil, destekleyicileri olarak görmelisiniz.

Bitkilerin faydasını sayarken A harfi ile başlayalım. Bakalım A harfi ile başlayan ne kadar yararlı bitki var.

Acı Marul (Cichorium Intybus)
bitkilerYol ve tarla kenarlarında, ekilmemiş arazide yetişir. Kuru ve sıkı toprağı sever. Temmuz ve ağustos aylarında mavi çiçekler açar,
Acı marulun kökünde ve gövdesinde bulunan süt, mide rahatsızlıklarına ve hazımsızlığa iyi gelir. Kurutulmuş acı marul yaprakları ve kökü “safra kesesinin faaliyetini hızlandırır, hazmı kolaylaştırır.

Taze yaprakları salata yapılarak yenilirse kanı temizler. Kökü kurutularak kavrulur, kahve gibi içilir veya kahveye ilave edilir.

Acı marul yapraklarından ve kökünden yapılan cay, karaciğer, dalak ve böbreklerin faaliyetini düzenler. Safrakesesi ifrazatını çoğaltır. Basurdan şikâyeti olanlara fayda sağlar.
Süt içinde kaynatılarak içilen acı marul suyu, pankreas ifrazatını çoğaltır.

Acı marul çiçekleri toplanır, bol şekerle iyice karıştırılır, güneşte kurutulur. Elde edilen bu lezzetli ilaç kalp hastalıklarına iyi gelir ve kalbi kuvvetlendirir. Bu ilaçtan günde 1-2 kahve kaşığı alınabilir.

Acı marulda idrar söktürme özelliği olduğu gibi, mide nezlesine de iyi gelir. Ayrıca kanamalarda iyi bir dinlendiricidir.

Önemli Not: Karaciğer hastaları, sarılık hastalığına yakalananlar, basuru olanlar, böbrek rahatsızlığı çekenler acı marulu mutlaka doktor tavsiyesiyle kullanmalıdırlar.

Ada Çayı (Salvia Officinalis)
Mayıs ve haziran aylarında çiçek açmadan evvel toplanır. Adaçayını toplamadan önce ve sonra ellerin sabunla yıkanması gerekir. Adaçayı iyi bir baharat ve antibiyotiktir. Bal ve sirke ile karıştırılarak ağız çalkalanırsa diş etleri kanamasını önler, bademcik şişmesine, ağız ve boğaz iltihaplarına iyi gelir.

Çay olarak bal ve sirke ilave edilerek içilirse, boğaz ağrılarına, soğuk algınlığına, sinir hastalıklarına, kramp, yorgunluk ve ishale iyi gelir. Gece terlemesini önler. Süt içinde kaynatıldığında grip ve boğmacaya karşı etkili olur.

Adaçayı iltihaplı yaraları ve çıbanları tedavi eder, yapraklarından elde edilen toz kanı düzeltir, mide suyunu tanzim eder, iştahsızlığı önler, kadınlarda regl düzensizliklerini ve sancılarını giderir, rahim iltihaplarını tedavi eder. Ayrıca depresyonlara, titremeye, sersemliğe ve sinir bozukluğuna çok iyi gelir.

Toz haline getirilen adaçayı yaprakları diş temizliğinde kullanılır. Dişleri sağlamlaştırır, bembeyaz yapar.

Adamotu (Panax Ginseng)
Anavatanı Çin olan bitkiye ülkemizde kökü insan vücuduna benzediği için Adamotu denir. Adamotu kökü B1 ve B 2 vitaminleri ihtiva eder. Ayrıca glikozid, eter, yağ ve alkalik aktif maddeler bakımından zengindir. Vücudu kuvvetlendirir, bıkkınlık, ümitsizlik, içe kapanıklık gihi ruhsal durumları ortadan kaldırır.

Ahlat – Yabani Armut (Pyrus Eleagrifolia)
Ormanlarda, tarla kenarlarında ve dağlık arazide yetişir. Gülgillerden yabani bir ağaçtır. Meyvesi birkaç ay bekletilip olgun hale getirildikten sonra yenir. Güzel kokuludur. Ahlat, kan deveranını düzenler, sinirleri teskin eder, idrar söktürür. Ahlat ağacının taze ve genç yaprakları kaynatılarak suyu içildiğinde idrarı dezenfekte eder ve söktürür. Mesane içinde mevcut olan taşları bakterilere dönüştürerek zamanla yok olmalarını sağlar. Pişirilerek yenildiğinde ishali önler.

Ahududu (Rubus İdaeus)
Tadı ve besin değeri açısından insanlar için hem iyi bir yiyecek, hem de iyi bir ilaçtır.

Ormanlarda, koruluklarda, fundalıklarda veya bayırlarda kendiliğinden yetiştiği gibi ekimi de yapılmaktadır. Mayıs ve haziran aylarında yaprakları, temmuz ve ağustos aylarında ise meyveleri toplanır. Ahududu organik asit ve bol miktarda da limon asidi ihtiva eder. C vitamini bakımından çok zengindir. Yaprakları ishal kesicidir. Ahududu şurubu ateşi düşürür, romatizmaya iyi gelir.

Ahududu yapraklarından yapılan çay gut hastalığına iyi gelir. Kadınlarda beyaz akıntıyı önler. Fazla miktarda gelen regl kanamasını düzenler.

Doğum sancılarını da hafifletir. Çiçeğini kaynatarak yapılan ılık su banyosu, göz nezlesi, diş eti ve bademcik iltihaplarına iyi gelir.

Akasya (Acacia Baileyana – Robiniapseudacacia)
Akasya Mimoza cinsinden bir ağaçtır. İki çeşidi vardır. Çiçekleri salkım şeklinde, yaprakları küçüktür. Ülkemizde de sıkça rastlanan ağaç, genellikle sıcak ve ılık iklimlerde yetişir. Akasya çiçeklerinden yapılan ilaçlar nefes darlığına karşı kullanılır. 2 çorba kaşığı kurutulmuş akasya çiçeği; l su bardağı kaynar su içinde 10 dakika bekletilir, günde üç su bardağı içilir.

Anason (Pimpinella Anisum – Anisum Volgare)
Anavatanının Akdeniz sahilleri olmasına karşın her iklimde yetişir. Temmuz ve ağustos aylarında toplanır. Anasondan elde edilen yağ hormonları düzenler, anne sütünü çoğaltır. Tohumlarından elde edilen anason yağı mide rahatsızlıklarına iyi gelir, iştahı açar, harareti söndürür.

Anason çayı hazmı kolaylaştırır, mide ve bağırsak gazlarını yok eder. Kaynar sütün içine atılan bir damla anason vücut ağrılarını dindirir.

Tohumları yakılarak dumanı solunursa baş ağrısını giderir.Tohumlarının yenmesi iştahı arttırır, uykusuzluğu giderir, mide ekşimesini önler. Toz haline getirilen anason tohumları üzüm şırasına karıştırılarak içildiğinde böbrek taşlarını düşürür. Anason tozu ayrıca gülyağı ile karıştırılarak kulak içine sürülürse kulak içi iltihaplarını önler, ağrıları giderir. Anason tohumlarını çiğnemek nefes darlığını ve kalp çarpıntısını giderir. Kaynatılmasıyla elde edilen sudan cilt bakımı için yararlanılır.

Andız Otu (Inula Helenium)
Çayırlarda, orman kenarlarında, çalılıklarda yetiştirildiği gibi bahçelerde de özel olarak yetiştirilir. Kökünden yapılan çay, başta soğuk algınlığı olmak üzere mide rahatsızlıklarına ve sarılık hastalığına çok iyi gelir.

Andız otu kökü mideyi kuvvetlendirir, balgam söktürür. Bu kökten elde edilen yağ idrar söktürücü ve safra ifrazatını arttırıcıdır.
Andız otu kökü ezilip balla karıştırılarak yenirse öksürüğü dindirir, balgamı söker. Astım ve akciğer kanamasına çok iyi gelir.

Üzüm şırasının içinde bir ay bekletilen andız otu, mide rahatsızlıklarına iyi gelir, mideyi kuvvetlendirir. Böbrek, mesane ve safra kesesi taşlarının oluşumunu önler. Akciğer rahatsızlıkları ve vereme iyi gelir. Ayrıca bu şıra felçli bölgelere sürülürse kan devaranının artmasını sağlar.

Andız otu iştah açıcı olma özelliğinin yanında basur ve tansiyon düşürme tedavisinde de etkilidir. Taze andız otu kökü ezmesi çıbanların üzerine sarılırsa çabuk iyileşmelerini sağlar.
Andız otundan yapılan merhemler egzamaya, kaşıntıya iyi gelir. Andız yaprakları veya kökünün hayvan ısırma ve sokmalarında enfeksiyon oluşumunu önleyici etkileri vardır. Çok miktarda andız otu mide bulantısına neden olur.

Ardıç (Juniperus Communis)
Ovalarda, yaylalarda, dağlık bölgelerde yetişir. Ardıç meyveleri iştahı arttırır, hazmı kolaylaştırır, idrar söktürür, idrar organlarını dezenfekte eder. Bağırsak gazlarını önler.

Dallarından yapılan merhem deri üzerine sürülerek ovulursa cilt hastalıklarına iyi gelir, saç dökülmesini önler.

Ardıç dallarının ezilmesi yolu ile elde edilen suyu çıbanları ve şişlikleri tedavi eder. Rendelenmiş meyveleri sirke içine konup bekletildikten sonra bir bezle alın üzerine sarılırsa baş ağrılarını giderir. Taze meyvelerinin ezilmesi ile elde edilen şurup öksürüğe çok iyi gelir.

Ardıç meyveleri ayrıca midede oluşan gazın neden olduğu ağız kokularını giderir.

Ardıç dumanı yılanları kaçırır. Kamp ateşinin içine bir miktar da ardıç atmak faydalıdır.

Armut (Pyrus Communis)
Armut, damarların içinde biriken tortuları eritip, idrarla dışarı atar. Bu özelliğiyle iyi bir yüksek tansiyon ilacıdır. Böbrekleri çalıştırır, romatizma, eklem kireçlenmesi olanlar için yararlıdır. Hamile kadınlarda kusmayı azaltır. Kansızlığı giderir. İçerdiği fosfor ve B vitaminiyle zihni yorgunluğu giderir, sinirleri teskin eder. Tükürük bezlerini çalıştırarak, hazmı kolaylaştırır. Hastalıklara karşı vücudun direncini arttırır, bağırsakları yumuşatır. Armut hazmı kolaylaştırır ama kendisinin hazmı kolay değildir. Midesi sorunlu olanlar elma gibi ısırarak yemek yerine suyunu tercih etmelidir. Armuttan en iyi şekilde yararlanmak isteyenler yemeklerden önce yemelidir.

Arpa (Hordeum Vulgare)
Dünyanın her tarafında yetiştirilir. Tanelerinde bol miktarda B1 ve E vitamini vardır.

Suda kaynatılarak elde edilen sıvı susuzluğu giderir, ateş düşürür, balgam söktürür, ishali önler. Böbrek ve safrakesesi taşlarının sebebiyet verdiği ağrılara, karaciğer ve dalak hastalıklarına, bronşit ve nezleye, cilt hastalıklarına, kansızlığa, raşitizm hastalığına iyi gelir. Kemik kireçlenmesini önlemesi en önemli özelliğidir.

Ateş yükselmesine karşı bir avuç arpa, bir litre suda, arpanın zarı patlayıncaya kadar kaynatılır. Sonra süzülür. Bir adet limon ve bir yemek kaşığı bal ilave edilerek yudum yudum içilir.

Çıban ve yaraları tedavi etmek için: Arpa hamuruna bir miktar incir ve bal ilave edilerek çıban ve yaraların üzeri sarılır.

Bağırsak gazlarını yok etmek için: Arpa unu hamur haline getirilir. Bir miktar keten tohumu ve üzerlik otu ilave edilerek karna sarılır.

Yüzdeki lekeleri yok etmek için: Hamur haline getirilen arpa unu yüze maske halinde sürülür. 2 saat bekletilir.

Bir litre suda bir avuç arpa bir avuç rezene tohumu kaynatılarak içildiğinde, anne sütünde artış görülür.

Asma (Vitis Vinifera)
Asma özellikle sıcak bölgelerde yetişir. Dünyada insanlar tarafından ilk yetiştirilen bitki olduğu sanılmaktadır. Üç binin üzerinde çeşidi vardır.

Meyvesi olan üzümde bol miktarda A, B1, B2 ve C vitamini bulunur. Vücut yağlanmasına, kalp ve böbrek rahatsızlıklarına karşı çok etkilidir. Asma çubuklarından çıkan sıvı egzamaya ve bağırsak kanamalarına karşı kullanılır. Bazı yerlerde bu sıvı göz damlası olarak da kullanılır.

Aşk Otu (Levisticum Officinale)
Ege bölgesindeki sık rastlanan aşk otunun ilkbaharda kökü, ekim ayında ise gövdesi ve tohumları kullanılır. Kökünden elde edilen yağ, sinir sistemi ve deri hastalıklarına karşı kullanılır. Gövdesi böbrek ve mesane rahatsızlıklarına iyi gelir. Vücudun çeşitli yerlerinin su toplamasıyla oluşan hastalıkların tedavisinde de kullanılır.

Aşk otu, gut hastalığı, romatizma, müzmin kalp rahatsızlıklar, öksürük ve boğaz iltihaplarına karşı etkilidir. Kökünden yapılan çay sarılığa iyi gelir, böbrekleri temizler. Anason ve raziyane ile karıştırılarak hazırlandığı zaman etkisi daha fazla olur. Kökü kaynatılarak elde edilen sıvı yüzdeki lekeleri yok eder. Kurutulmuş aşk otu kökü toz haline getirilir. 1 çay kaşığı 1 bardak sirkeye konularak içilir. Mide ve bağırsak gazlarını giderir. Banyo suyuna karıştırılırsa ciddi güzelleştirir. Ciltteki yaraları giderir.

Aşk otu tohumları bir bardak su içinde 6 saat bekletilerek içilir. Karaciğer, dalak, mesane ve böbreklerin çalışmasını düzenler.

Aşk otu tohumları bir bardak sirke içine konup 2 saat bekletilerek içilirse kalça ve bel ağrılarını hafifletir. Böbrek, mesane ve safrakesesi taşlarını düşürür.

Önemli not: Çok miktarda alınan aşk otu böbrekleri yorabilir. Böbrek rahatsızlığı çekenlerin aşk otundan yapılan ilaçları kullanmamaları tavsiye edilir.

Atkestanesi (Aesculus Hippocastanum)
Mayıs ve ağustos aylarında yapraklarından, eylül-ekim aylarında meyvelerinden, mart, eylül ve ekim aylarında ise kabuklarından yararlanılır.

Meyveleri olan kestaneler öğütülerek toz haline getirilir. Bir bardak suya bir kaşık konularak günde üç kere içilirse basur, ishal ve varis hastalıklarına iyi gelir. Nezle ve nefes darlığına karşı tatbik edilir. Bir kilo atkestanesi küçük parçalara doğranarak pişirilir ve suyu ile temizlenirse basuru önler.

Atkestanesi ağacının kabuğu kaynatılarak içilirse hazımsızlığa, kronik bağırsak nezlesine, soğuk algınlığına, yüksek ateşe iyi gelir.

Kavrulup öğütüldükten sonra kahve gibi pişirilerek içilirse nezleyi önler. Romatizmaya iyi gelir.

Taze atkestanesi çiçekleri alkol içinde ve güneşte birkaç hafta bekletildikten sonra romatizmalı uzuvlara ovularak sürülürse şifa verir.

Atkestanesinden iki şekilde yararlanabilirsiniz:
1. Bir yemek kaşığı ince kıyılmış at kestanesi kabuğu 2 bardak kaynar suya bırakılarak bir müddet bekletildikten sonra yudum, yudum içilir.

2. 1 kg. At kestanesi meyvesi ezilerek kaynatıldıktan sonra banyo suyuna ilave edilir.

Ayçiçeği (Helianthus Annuus)
Soğuk preslenmiş ayçiçeği yağı damar kireçlenmesine çok iyi gelir. Tohumlarından elde edilen merhem kurdeşen hastalığının tedavisinde kullanılır, yaraları tedavi eder.
Ayçiçek yağı içilmez ama gargara olarak kullanıldığında uykusuzluk, kronik baş ağrısı ve asabiyete iyi gelir. Ayrıa ağızdaki zararlı bakteri ve molekülleri yok eder. Vücudun zehirlerden temizlenmesine yardımcı olur.
Not: Soğuk presle elde edilen ayçiçeği yağını 10-15 dakika yani ağzınızda beyaz hale gelene kadar gargara yapmak gerekir.

Ayrık Otu (Agropyron Repens)

Yol kenarlarında, çayırlarda, bahçe ve tarlalarda bol miktarda bulunur. En çok kullanılan yeri toprak altında kalan gövdesidir.

Elli gram ayrık otu kökünün bir litre suda kaynatılması sonucunda elde edilen ilaç sarılık hastalığına iyi gelir. Böbrek taşlarını ve idrar yollarındaki kumu düşürür. Gut hastalığını ve romatizmaya karşı da kullanılır. Ter ve idrar söktürür, nezle ve boğaz hastalıklarına iyi gelir. Mide rahatsızlıklarına ve ishale karşı çok etkilidir. Dalak rahatsızlıklarına karşı da çok iyi geldiği son zamanlarda yapılan araştırmalar sonucu belirlenmiştir.

Ayva (Cydonia Ablonga)
Ayvada, şeker, tanen ve bol miktarda vitamin vardır. İshal kesicidir. Dizanteri ve karaciğer tembelliğine iyi gelir. Mide ve bağırsağı kuvvetlendirir. Çarpıntı, bronşit, öksürük ve verem hastalıklarına iyi gelir.

Kurutulmuş ayvanın suda bekletilmesi ile elde edilen şurupla gargara yapılırsa boğaz iltihaplarına iyi gelir.

Çocuklarda Kardio respiratuar sorunlar

Olduğu düşünülmektedir. Makrosomik çocuklar­da doğumun güç olması intrapartum asfiksiye yol açmaktadır.

Diyabetli anne çocuklarında hyalin mem bran hastalığı önemli bir ölüm nedenidir. Son 20 yıl içinde bu çocuklarda hyalin membran hastalığının görülme sıklığı % 30 dan % 3 8 e düşmüştür. Bu çocuklarda hyalin mem­bran hastalığı oluşmasında pretermliğin ya nısıra fetal hiperinsülinemi de rol oynar. Hiper insülineminin akciğerde sürfaktan maddesi sen­tezini geciktirdiği deneysel olarak kanıtlanmıştır. Diyabetli annelerden alman amnios sıvısında da lesitin/sfingomiyelin oranındaki yükselmenin geciktiği gösterilmiştir. Ayrıca lesitin/sfingomi­yelin oranının 2 nin üzerinde olmasına karşın, diya,betli anne çocuklarında bazen hyalin memb­ran hastalığı gelişebilmesi, bu çocuklarda an tenatal dönemde akciğer olgunlaşmasının de­ğerlendirilmesini güçleştirmektedir.

Kongenital kalp anomalilere bağlı kardiak sorunlar dışında diyabetik anne çocuklarının % 10 20 sinde taşipne, taşikardi, siyanoz, kardio megali, ekg de biventriküler ve septal hipertro fi ile belirlenen kardiomiyopati görülür. Bu du­rum hipersülinemi sonucu miyokard’da yağ ve glikogen depolanması ile açıklanır.

Korunma ve tedavi

Günümüzde diyabetli bir annenin gebeliği­nin miadında ve sağlıklı çocuk ile sonuçlanması olasılığı çok artmıştır. Bunun için diyabetli ge­belerin ve diyabet yönünden riskli gebelerin iz­lenmesi ve uygun tedavi ile annede normoglise minin sağlanması gerekir. Ailede diyabet öykü­sü; açlık idrarında glükoz varlığı; obesite; mül tiparite; önceki gebeliklerde iri fetus, ölü doğum, neonatal ölüm, düşük, majör anomali öyküsü; polihidramnios, gebelik izlemesinde fetusun iri olduğunun saptanması, diyabet yönünden risk­li gebelik olarak tanımlanır.

Diyabetli annelerden doğan çocuklar yo­ğun bakıma alınmalı ve gerek hipoglisemi, ge­rekse diğer sorunlar yönünden izlenmelidir. Te­davi semptomatiktir.

Prognoz

Annedeki diyabetin gebelik öncesinden baş­layarak kontrol altına alınması ile diyabetli an­ne çocuğunda perinatal mortalite ve morbidite riski bugün çok azalmıştır. Bununla birlikte bu

Çocuklarda prognûzu etkileyen faktörler olarak majör kongenital anomalilere ve hyalin mem bran hastalığına günümüzde de rastlanabilmek tedir. Makrosomi, obesite için predispozan bir faktördür. Diyabetli anne çocuklarında serebral hareket bozukluğu ve epilepsi sıklığı normal po pülasyona göre 3 5 kat daha fazladır.