Kan Şekeri Testi

Bir kan şekeri ölçme aleti almadan önce, öneride bulunması için doktorunuza ya da diyabet eğitmeninize danışın. Size, ayrıca, görme ve duyma bozuklukları, titreme nöbetleri veya el beceri­sinde bozulmalar olan kişiler için tasarlanmış olan özel ölçüm aletle­ri hakkında da bilgi verebilirler.

Tedavinize ilişkin kararlar, ev testlerinin sonuçlarına göre alına­cağından, glükoz ölçüm aletinizin doğru ölçüm yapması çok önemli­dir. Ölçüm aletinizle elde ettiğiniz sonuçları belli aralıklarla doktoru­nuzun ölçümleriyle karşılaştırın. Uygun test tekniğine henüz alışmadıysanız, bantların tarihi geçmişse, ölçüm aleti kirliyse veya aşırı sıcak bir yerde muhafaza edildiyse, yan­lış değerler elde edilebilir.

Doktorunuzla birlikte, kan şe­keri ölçümleriniz için belli bir za­man çizelgesi hazırlayın. Eğer kan şekeri düzeyiniz dalgalanmalar kaydediyorsa veya ilaç dozunuz ayarlanmışsa ya da iyi hissetmi­yorsanız, kan şekeri düzeylerinizi, ölçümleriniz sabitken olduğundan daha sık ölçmeniz gerekecektir.

Kan şekeri değerlerinizin yazılı bir kaydını tutmanız ve doktora giderken yanınızda bulundurmanız çok önemlidir. Diyabet hastalığı olmayan kişilerin, evde kan şekeri ölçümü yapmalarına gerek yoktur.

Mikroorganizmaların Özelllikleri

2.Bakteriye ait özellikler:

a.Hareketlilik: Hareketli bakteriler idrar akımına rağmen üriner sistem boyunca yukarı doğru tırmanarak, infeksiyonun kolay yerleşip, kolay yayılmasına neden olurlar.

b.Endotoksİn: Gram-negatif bakterilerin endotoksini üretral peristaltizmi azaltarak infeksiyonun yayılımını kolaylaştırmaktadır.

c.Ürease yapımı: Proteus gibi ürease yapan bakterilerin bu yeteneği infeksiyon yapma yetenekleri ile paralellik göstermektedir.

d.Bakteriyel yapışma: Üriner sistem infeksiyonu etiopatoge-nezinde son yıllarda üzerinde en çok durulan konu, bazı bakterilerin daha sıklıkla bu hastalığa neden olmaları araştırılırken ortaya çıkan, bu bakterilerin üriner sistem epitel hücrelerine yapışabilme yetenekleridir. Buna BAKTERİYEL ADESİTİVİTE (Bakteriyel yapışma) denmektedir. Bu olayın epitel hücrelerindeki bazı reseptörler aracılığı ile meydana geldiği gösterilmiştir. Bakteri üzerinde bulunan ve Lektin denen bazı elemanlar, bu reseptörlere

yapısal benzerlik göstermekte ve anahtar-kilit ilişkisi içerisinde reseptöre uymakta, böylece bakterinin o alanda tutunmasını sağlamaktadır. Bugüne kadar varlığı ispatlanmış reseptörler şunlardır:

İ. Gal 1-4 Gal B dlsakkarltİ: Tüm üriner sistem epitel hücrelerinde özellikle böbreklerde yaygın olarak bulunur. Bu reseptöre bağlanan lektin, bakterinin P fimbriasıdır. Bu nedenle reseptöre P fimbria reseptörü de denir. Bakterinin bu özelliği ortama mannoz ilavesi ile ortadan kalkmaz, yani mannoz resistandır. Bu reseptörler konakçı savunma sistemlerinde örneğin fagositlerde gösterilememiştir. Bu nedenle bakteri üriner sistem epitel hücresine kolaylıkla yapışabilmekte, aynı zamanda fagositozdan da korunmaktadır. Yapılan epidemiyolojik çalışmalar, virulansı yüksek bakterilerde bu özelliğin çok sıklıkla bulunduğunu, adeta bunun yüksek virulansın bir işareti olduğunu ortaya koymaktadır. Bir çalışma üst üriner sistem İnfeksiyonlanndan izole edilen bakterilerde % 90 oranında tespit edilmiştir. Alt üriner sistem infeksiyonlannda ise daha düşük oranlarda bulunmuştur.

ii. Mannosİt Reseptörler: Mannosit reseptörlere yapışan fimb-rialar tip 1 fimbrialardır. Üriner sistem infeksiyonuna neden olan bakterilerin çoğunda bulunur. Alt üriner sistem infeksiyon etkenlerine göre daha sık olarak tespit edilmiştir. Reseptöre bağlanma mannoz varlığında meydana gelmez. Yani olay mannoz sensitiftir (MS). Mannosit reseptörler üriner mukusta, sekretuar IgA da bol miktarda ve az olarak da üriner sistem epitel hücrelerinde bulunur. Klinik önemi henüz kesin olarak gösterilememiştir.

iii. Sİalik asid reseptörler: Epitel hücreler ve fagositlerde bulunan terminal sialik asit dizisi reseptördür. Lectin ise bakteri S fimbriasıdır. Klinik önemi henüz belirlenememiştir.

Reseptörlerle ilgili çalışmaların çoğu E.coli ile yapılmıştır. Ancak son yıllarda diğer gram-negatif bakterilerde de bu özellikler gösterilmiştir. Özellikle Gal 1 4 Gal B reseptörü tanıyan P fimbria taşryan bakteriler üriner sistem infeksiyonlanna daha sıklıkla neden olmaktadır. Daha önceleri üropatogen mikroorganizmler diye isimlendirilen; örneğin E.coli serogrup 01, 02, 04, 05, 06, 07 gibi grupların bu özelliklerinden dolayı üropatogen oldukları ispatlanmıştır.

Üriner sistem infeksiyonu kadın hastalarda daha sık görülür. Bunun nedenleri şöyle sıralanabilir.

2. Antibakteriyel Etkisi Olan Prostat Sekresyonunun Yokluğu.

DENİZKADAYIFI

Chondrus crispus (L). Stackh. ve Gigarîina mamülosa Agardh. (Gigartinaceae) isimli alglerin kurutulmuş gövdeleridir. Bu bitkiler Atlantik Okyanusu sahillerinde (İngiltere ve Amerika) kayalar üzerinde ve deniz suyu içinde yetişmektedirler. Denizin çekildiği zamanlarda toplanır, yıkanarak temizlenir ve güneşte kurutulur.

Sarımsı beyaz renkli, dar şeritler halinde ve tel kadayıfı görünüşünde parçalar halindedir. Tuzlu lezzetli ve deniz kokuludur. Kaynar suda bir pelte vererek yumuşar.

Müsilaj (%20-30), karbonhidratlar (carrage-enin’ler) ve az miktarda iyot ve brom taşımaktadır.

Halk arasında, dahilen dekoksiyon halinde (% 1-2), çok kullanılan bir göğüs yumuşatıcı ve öksürük kesicidir.